HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI
Hazine, ilci anlam taşıyan bir kelimedir. ilk anlamı
kişi, kurum veya devletlerin sahip oldukları
taşınır ve taşınmaz değerli mal varlıkları ile
çeşitli haklan gösteren
belgeleri, ikinci anlamı ise devletlere ait
değerlerin saklandığı yerleri ve bunların
yönetiminden sorumlu kurumlan ifade eder. Devlet,
tek bir tüzel kişi olduğu için ayrı ayrı
bakanlıklarının tüzel kişilikleri yoktur.
Dolayısıyla bu kurumların kendi başlarına taşınmaz
mal sahibi olmaları, kendi adlarına borçlanmaya
girişmeleri söz konusu değildir. Devletin tüzel
kişiliğinin mali yönünü hazine temsil eder. Devletin
bütün taşınmaz mallarının, hatta teorik olarak
taşınır mallarının sahibi ve devlet adına
borçlanmanın yetkilisi hazinedir. Devlete ait
taşınmaz mallar tapuda hazine adına tescil edilir ve
kullanacak kamu kurumu ya da devlet dairesine
kullanım süresince bedelsiz olarak tahsis edilir.
Devletin tüzel kişiliğinin temsilcisinin hazine
olması, yüzyıllar boyu ortaya çıkmış gelişmeler
sonucunda, tüzel kişiliğin, mali temsilden
ayrılmaması ilkesinin bir uzantısıdır.
Hazine, (i) Devletin malvarlığını temsil eder. Bu
anlamda devletin mülkiyet haklarının koruyucusu
olarak tanımlanabilir, (ii) Devletin nakit akımını
düzenler. Bu anlamda devletin kasası, ödemelerini
yapan veznedarıdır, (iii) Devletin parasının yabancı
paralarla değişimi konusunda kural koyucu ve
başlıca uygulayıcılardan birisidir, (iv) Madeni para
basımının tek yetkilisidir. (v) Devletin tüzel
kişiliğini temsil etmesi nedeniyle kamu
teşebbüslerinde devletin sermayedarlık haklarının
temsilcisidir. Bu anlamda hazine, kamu teşebbüsleri
üzerinde bir fınansal yönetim merkezi konumundadır.
(vi) Devlet adına borçlanmanın karar vericisi ve
uygulayıcısıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarının
borçlanmalarında, onlara, devlet adına verilecek
garantinin tek yetkilisidir.
Önceki yüzyıllarda devletlerin ya da bir başka
deyişle devlet hazinesinin gerçek kasaları vardı.
Devlet parası ve çeşitli değerli madenler bu
kasalarda saklanırdı. Devletin kasası günümüzde
sembolik bir anlam taşır. Gerçekten de bankacılık
hizmetlerinin günümüzde ulaştığı düzeyde devletin
parası merkez bankası veya bankalarda, altın vb.
gibi değerleri ise merkez bankası kasalarında
saklanır. Günümüzde devletin kasası denildiği zaman
anlaşılması gereken husus, devlet gelirlerinin bir
kurumun denetimi altında toplanması ve ödemelerin
bu kurumun izniyle yapılması gereğidir. Para vb.
değerlerin mutlaka hazine kasalarında saklanması
gerekli değildir.
Hazine kavramı bugün ulaştığı noktada asıl olarak
devletin mali hak ve yükümlülüklerinin temsili ve
yönetimi anlamına gelmektedir. Devletin borcu,
alacağı, ödemeye dönüşebilecek her türlü
yükümlülükleri hazinece izlenir ve yönetilir.
Geçmişte yapılan, yöneticinin hazinesi ile devletin
hazinesi arasındaki ayrım bugün de mevcuttur.
Parlamenter demokratik rejimin egemen olduğu
günümüz dünyasında yöneticilerin antik dönem
anlayışından kalma hazine benzeri olanakları
bulunmaktadır. Bu olanakların en geniş olduğu
ülkeler monarşiyle yönetilen ülkelerdir. Örneğin
İngiltere kraliçesinin önemli miktarda malvarlığı
vardır. Monarşiyle yönetilmeyen ülkelerin
yöneticilerinin (cumhurbaşkanları, başbakanlar)
diğer devlet giderlerine göre daha rahat
kullanılabilen ve denetimi daha hafif kurallara tabi
ve bu açıdan özel hazineye benzetilebilecek olan
bazı gider yetkileri vardır. Bu gider yetkilerine
Türkçe'de "örtülü ödenek" adı verilmektedir.
Hazinenin görevlerinden söz edilirken ilk akla gelen
genellikle klasik görevleridir. Bu klasik görevlerin
hemen tamamı "devletin parasal akımlarının yönetimi"
ya da daha basit bir ifadeyle "devletin gelir ve
giderlerinin zaman ve yer itibariyle
denkleştirilmesi" gibi ifadelerle özetlenebilir.
İfadeler basit olmakla birlikte aslında bu
cümlelerin altında buzdağının görünmeyen parçası
saklıdır.
Gerçekten de devlet gelir ve giderlerinin
denkleştirilmesi deyimi devlet gelirlerinin
toplanması, devlet giderlerinin yapılması,
gelir-gider dengesinin mevcut olmaması halinde
borçlanmaya gidilmesi, devlet borçlarının anapara
ve faizlerinin ödenmesi, ödenemeyecek durumdaysa
gerekli önlemlerin alınması gibi çok çeşitli ve
kapsamlı işlemleri içermektedir.
Dünya uygulamasına bakıldığında hazinenin
örgütlenmesinde değişik yaklaşımlar olduğu
görülmektedir. En yaygın olarak karşılaşılan
uygulamaları iki kategoride toplamak mümkündür.
Hazine, ya kendi adıyla anılan bir örgüt şeklindedir
(Hazine Bakanlığı gibi) ya da Maliye veya Ekonomi
Bakanlığı'nın bir parçası olarak örgütlenmededir.
Hazinenin kendi adıyla bir örgüt olarak kurulduğu
ülkeler genellikle Anglo-Sakson geleneğini
benimsemiş olan ülkelerdir. İngiltere ve ABD'de
Hazine Bakanlığı olmasına karşılık bu bakanlıklar
kıta Avrupası'nda Maliye veya Ekonomi Bakanlığı'nın
içinde yer alan gelir idaresi, bütçe idaresi (ABD'de
hazinenin dışında başkana bağlı ayrı bir bütçe
ofisi vardır), gümrük idaresi gibi idareleri de
yapılarinin içinde bulundurmaktadırlar. Kıta
Avrupası'nda benimsenen yöntem ise hazinenin Maliye
veya Ekonomi Bakanlığı'nın içinde yer alması
şeklindedir. Türkiye'de 1984 sonrası ortaya çıkan
örgütlenmede, Maliye Bakanlığından ayrı,
Başbakanlığa bağlı bir Hazine Müsteşarlığı
kurulmuştur. Yeni örgütlenmede bütçe idaresi ve
gelir idaresi Maliye Bakanlığı bünyesinde kalmış ve
aslında görev ve işlev olarak pek çok ortak noktalan
bulunmasına karşın hazine ile ayrı birer yönetim
çatısı altına girmişlerdir. Böylelikle Türkiye'de
ortaya çıkan örgütlenme, dünya uygulamalarından
farklı olarak mali yapıda ikili bir örgütlenmeye
sahne olmuştur.
Türkiye'de Para Akımı Yönetimi
Türkiye'de, gelir ve giderlerin zaman ve yer
itibariyle uyumlandırılması, Tek Hazine Hesabı adı
verilen bir yöntem çerçevesinde yürütülmektedir. Bu
yöntemde, çeşitli il veya bölgelerde toplanan kamu
gelirlerinin, öncelikle o il veya bölgelerin
giderlerinin karşılanmasında kullanılması, artan
miktarların diğer il veya bölgelerin ihtiyaçları
için transfer edilmesi söz konusudur.
Hazinenin, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
nezdinde bir "Tek Hazine Hesabı", taşra ödemelerini
yapmaktan sorumlu birimler olan defterdarlıkların
bulundukları illerdeki T.C. Ziraat Bankası
şubelerinde de birer "Defterdarlık Tek Hazine
Hesabı" bulunmaktadır. T.C. Merkez Bankası'nın her
ilde bir şubesi olmadığı için, hazinenin taşra
ödemeleri. Merkez Bankası'nın şubesinin bulunduğu
yerlerde Merkez Bankası şubesi veya onun adına,
bankanın muhabiri durumunda olan T.C Ziraat Bankası
şubeleri aracılığıyla, Merkez Bankası şubesi
bulunmayan yerlerde ise T.C. Ziraat Bankası
şubelerince yürütülmektedir. Defterdarlıklar, il
merkezinde tahsil ettikleri gelirleri bu hesaba
yatırmakta, ödemelerini de kendi kasa mevcutlarının
yanı sıra bu hesap üzerine çek kesmek suretiyle
bankadan yapmaktadırlar.
Aynı şekilde defterdarlıkların ilçe teşkilatı
konumundaki mal-müdürlüklerinin de, bulundukları
ilçelerde kurulu T.C. Ziraat Bankası şubesinde birer
hesaplan vardır. Malmüdürlükleri, her gün yaptıkları
tahsilatı bu hesaba yatırmakta ve ödemelerinin bir
bölümünü kendi kasalarından gerçekleştirmekle
birlikte büyük bir bölümünü de bu hesaba çek kesmek
suretiyle yapmaktadırlar.
T.C, Ziraat Bankası'nın il veya ilçe şubesi, kesilen
çeklerle ilgili ödemeleri yaparken bu hesapta
ilgili malmüdürlüğü veya defterdarlığın yeteri
kadar parası olup olmadığına bakmamakta ve otomatik
olarak ödemeyi gerçekleştirmektedir.
Genel hesaplaşma haftada bir kez merkezde
yapılmaktadır. Tek Hazine Hesabı yönteminin
kapsadığı dönem bir haftalık bir dönemdir. Hesap
her çarşamba akşamı kesilip, perşembe sabahı
yeniden açılmakta ve dolayısıyla çarşambadan
çarşambaya kadar, bir haftalık dönemi kapsamaktadır.
Hesabın kesin sonuçlarının Türkiye genelinde
alınması ve kesin hesaplaşmanın yapılabilmesi cuma
gününü bulmakta ve çıkan genel kesin sonuca göre
hazine, T.C. Ziraat Bankası karşısında ya alacaklı
ya da borçlu duruma girmektedir. T.C. Ziraat
Bankası şubeleri, bu hesapların sonuçlarını alır
almaz merkeze aktarmaktadırlar. Böylece hazinenin,
bu işlemler sonucunda asıl olarak hesaplaşma
yaptığı kurum T.C. Ziraat Bankası merkez idaresi
olmaktadır.
Yukarıda genel çizgilerini açıkladığımız Tek Hazine
Hesabı yöntemini burada sayısal bir örnek üzerinden
ve mümkün olduğunca basitleştirerek daha ayrıntılı
bir şekilde ortaya koymaya çalışalım.
Yöntemi açıklamaya yönelik basitleştirmeleri
yaparken bir adet defterdarlık ve buna bağlı iki
adet malmüdürlüğü olduğunu ve bütün gelirlerin
bankaya yatırılıp ödemelerin de banka kanalıyla
yapıldığını, bir başka deyişle defterdarlık veya
malmüdürlüğü kasalarından doğrudan ödeme
yapılmadığım varsayıyoruz. Oysa gerçek uygulamada
bütün Türkiye'deki defterdarlık ve malmüdürlükleri
yönteme dahildir ve ayrıca bu birimlerin kendi
kasalarından doğrudan yaptıkları ödemeleri de
mevcuttur.
Perşembe sabahı başlayıp çarşamba akşamı tamamlanan
bir haftalık dönem çerçevesinde, A ili
Defterdarlığı'na bağlı K ilçesi Malmüdürlüğü'nde 100
birimlik gelir toplanmış ve bankaya yatırılmış,
buna karşılık yine bankadan 25 birimlik gider, ödeme
talimatıyla ödenmiştir. Dönem sonunda, K ilçesindeki
T.C. Ziraat Bankası şubesindeki malmüdürlüğü
hesabında (+100-25=) 75 birim artık kalmıştır. Bu
artık, banka tarafından hazine adına Tek Hazine
Hesabına alacak yazılmıştır.
Aynı dönem süresince A ili Defterdarlığı'na bağlı M
ilçesi Malmüdürlüğü'nde 200 birim gelir toplanmış
ve bankaya yatırılmış, buna karşılık bankadan 225
birimlik gider karşıladığı ödeme talimatı verilerek
ödettirilmiştir. T.C. Ziraat Bankası M ilçesi
şubesi, mal-müdürlüğünün hesap mevcudunu 25 birim
aşan bu ödemeyi Tek Hazine Hesabı yöntemi
çerçevesinde gerçekleştirmiştir. Sonuçta M ilçesi
Malmüdürlüğü'nün banka hesabının (200-225=) 25
birimlik açığı hazine adına Tek Hazine Hesabına borç
yazılmıştır.
Tek
Hazine Hesabı Yönteminin İşleyişi (Sayısal Sanal
Örnek):
HAZÎNE
50
Kendi Geliri 50
Kendi Gideri -75
Defterdarlıklar Gelir 75 Fazlası |
A İLİ
75
DEFTERDARLIĞI
Kendi Geliri
50
Kendi Gideri
-25
Mal müdürlükleri
50
Gelir Fazlası |
K İLÇESİ
75
MALMÜDÜRLÜĞÜ
Kendi Geliri
100
Kendi Gideri
-25 |
M İLÇESİ
-25
MALMÜDÜRLÜĞO
Kendi Geliri
200
Kendi Gideri
-225 |
Kaynak: Mahfi Eğilmez, Hazine, Creative Yayıncılık,
1997
Bu dönemde A ili Defterdarlığı, 50 birim tutarındaki
kendi gelirlerini toplamış ve T.C. Ziraat Bankası
merkez şubesindeki Defterdarlık Tek Hazine Hesabına
yatırmış ve aym dönemde ildeki giderler
karşılığında bankaya 25 birimlik ödeme talimatı
vererek bu miktar kadar ödeme yaptırmıştır. Yine
dönem sonunda A ili Defterdarlığı, K ve M ilçe
malmüdürlüklerinin işlemlerinin sonucunda ortaya
çıkan 50 birimlik gelir fazlasını da Defterdarlık
Tek Hazine Hesabına yatıracak, böylece A ili T.C.
Ziraat Bankası merkez şubesindeki Defterdarlık Tek
Hazine Hesabı (+75-25+25=) 75 birime ulaşmış
olacaktır.
Merkezde ise hazine aynı dönemde 50 birim gelir
toplamış ve buna karşılık toplam 75 birimlik gider
gerçekleştirmiştir. Defterdarlık gelir fazlası
olarak hazineye intikal eden 75 birim de hesaba
katıldığında hazinenin merkezdeki Tek Hazine Hesabı
(+50-75+75=) 50 birim fazla vermiş olmaktadır. Bu
miktarın T.C. Ziraat Bankası'nda yer alan Tek Hazine
Hesabından, hazinenin T.C. Merkez Bankası nezdindeki
kısa vadeli avans ya da T.C. Ziraat Bankasındaki
hazine mevduat hesabına aktarılarak, hazinenin
ileriki kullanımları için tahsis edilmesi
gerekmektedir.
Bu açıklamalar yukarıdaki tablo üzerinden daha kolay
izlenebilir.
Şematize ederek ve basitleştirerek açıklamaya
çalıştığımız yöntemin işleyişi sonucunda, Türkiye
genelinde toplanan gelirler ve - yapılan giderler,
Tek Hazine Hesabı uygulamasıyla zaman ve yer
itibariyle denkleştirilmiş ve bir haftalık dönem
sonunda ortaya çıkan 50 birimlik fazlalık bir
sonraki bir haftalık dönemde hazine ödemelerinde
kullanılmak üzere bankadaki hazine hesaplarına
intikal ettirilmiştir.
Yukarıda sadece bir defterdarlık ve buna bağlı iki
mal müdürlüğünden oluşan ve T.C. Merkez Bankası
şubelerinin hesabın işleyişiyle ilgili işlemlerini,
basitleştirme amacıyla, kapsam dışı bırakan sanal
örneğimiz, aslında Türkiye genelindeki bütün
defterdarlıklar, malmüdürlükleri ve vergi daireleri
ile bunların hesaplarının bulunduğu T.C. Merkez
Bankası ve T.C. Ziraat Bankası şubeleri işin içine
girip gerçek duruma dönüşünce son derecede karmaşık
bir şekil almaktadır. Bununla birlikte yöntemin özü
sanal örneğimizde basitleştirilen işleyiş şeklinden
çok farklı değildir.
Her ne kadar yukarıda değindiğimiz hesabın adı Tek
Hazine Hesabı ise de hazinenin aslında T.C. Merkez
Bankası nezdinde başka hesapları da vardır.
Hazinenin, T.C. Ziraat Bankası'nda da bir mevduat
hesabı vardır. Tek Hazine Hesabı dışında kalan
çeşitli idarelerden tahsil edilen paraların bir
bölümü bu hesapta tutulur ve T.C. Ziraat Bankası'nda
hesabı bulunan kamu kurum ve kuruluşlarına gerekli
ödemeler bu hesaptan yapılır. Bu uygulama "Merkez
Bankası devletin hazinedarıdır," ilkesine ters
düşmektedir.
Kaynak: Mahfi Eğilmez
|