KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ
a. Kuruluşu
Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ), dünyada
küreselleşme ve bölgesel düzeyde
uluslararası bütünleşme yönünde, siyasal ve
ekonomik alanda yeniden yapılanma sürecinin
bir ürünüdür. 1980'li yılların sonunda,
Doğu Avrupa'da ekonomik boyutta serbest
piyasa ekonomisine ve siyasal boyutta
çoğulcu demokrasiye geçiş sürecinin
yarattığı ortamda konumunu bulan KEİ,
Türkiye'nin öncülük yaptığı bir bölgesel
ekonomik işbirliği girişimidir.
Karadeniz havzasında işbirliği arayışları
konusunda ilk temaslar 1990 yılında
gerçekleştirilmiştir. Bu temaslar sonucu
sağlanan ön mutabakatlar çerçevesinde ilk
toplantı, 19-21 Aralık 1990 tarihlerinde
Ankara'da düzenlenmiştir. Bunu 12-23 Mart
1991 tarihlerinde Bükreş'te, 23-24 Nisan
1991 tarihlerinde Sofya'da ve nihayet 11-12
Temmuz 1991 tarihlerinde Moskova'da yapılan
toplantılar izlemiştir. Bu toplantılar
sonunda, işbirliğine temel oluşturacak metin
üzerinde uzlaşmaya varılmıştır.
Türkiye, 3 Şubat 1992 tarihinde KEİ dışişleri
bakanlarını İstanbul'da bîr araya getirmiştir. Bu
toplantının asıl amacını, Sovyetler Birliği'nin
dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazanan yeni
cumhuriyetlerin sürece katılım taahhütlerini
yenilemek ve "Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Deklarasyonumun imza tarihini ve usulünü tespit
etmek oluşturmuştur.
KEİ Zirve Deklarasyonu 25 Haziran 1992 tarihinde
İstanbul'da düzenlenen Zirve Toplantısında
Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan,
Gürcistan, Yunanistan, Moldova, Romanya, Rusya
Federasyonu, Türkiye ve Ukrayna'nın devlet veya
hükümet başkanlarınca imzalanmıştır. Böylece, KEİ
resmen tesis olunarak faaliyete geçmiştir. İtalya,
Avusturya, Polonya, Tunus, İsrail, Mısır ve Slovak
Cumhuriyeti de gözlemci statüsünde bulunmaktadır.
25 Haziran 1992 tarihli KEİ Zirve Deklarasyonu
incelendiğinde barış, istikrar, güvenlik, iyi
komşuluk, dostane kavramlarının kullanıldığı
görülmektedir. KEİ iktisadi hedefe ek olarak bölgeyi
ilgilendiren siyasal sorunlarında görüşüldüğü bir
zemin olagelmiştir.
b. Amaçları
Zirve Deklarasyonunda sayılan amaçları şu şekilde
sıralayabiliriz:
Üye ülkelerin coğrafi yakınlıklarından ve
ekonomilerinin birbirlerini tamamlayıcı
özelliklerinden yararlanılarak, aralarındaki
ekonomik, ticari, bilimsel ve teknolojik işbirliğini
geliştirmelerini ve Karadeniz havzasının bir barış
ve refah bölgesine dönüştürülmesi amaçlanmaktadır.
Bu temel amaç doğrultusunda, kısa dönemde bölge
ülkeleriyle işbirliği için uygun ortam
oluşturulması, mal ve hizmet ticaretinin
artırılması öngörülmüş, uzun dönemde kişilerin,
malların, sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaşımı
hedeflenmiştir.
KEİ, bölge ülkelerinin aralarındaki mevcut ekonomik
ilişkilerin geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi
esasına dayanan, coğrafi yakınlık, tarihsel bağlar,
ekonomik tamamlayıcılık özelliklerini dikkate alan,
somut projelere dönük, esnek, pragmatik, işlevsel ve
çağdaş, özel sektör ağırlıklı kendine özgü bir
modeldir. Görünürdeki ilişki bir ekonomik işbirliği
biçimidir. Bu ilişki ekonomik bütünleşmeye de açık
bir yaklaşıma sahiptir.
Üye ülkelerin, AB dahil uluslararası örgüt ve
organizasyonlara katılımı söz konusu olduğunda
KEİ'ye olan yükümlülükleri bu katılımlara engel
teşkil etmeyecektir. Ülkeler, aynı zamanda, diğer
ülkelerle olan ilişkilerinde de özgürce hareket
edebileceklerdir. KEİ'nin bu yönü, ileri bir
entegrasyon yolunda önemli bir engel teşkil
etmektedir.
c. Üyeler
Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan,
Gürcistan, Yunanistan, Moldova, Romanya, Rusya
Federasyonu, Türkiye ve Ukrayna.
Gözlemci ülkeler: İtalya, Avusturya, Polonya, Tunus,
İsrail, Mısır ve Slovak Cumhuriyeti.
ç. Organları
• Dışişleri Bakanları Konseyi Uluslararası Daimi
Sekreterya: İstanbul
.
KEİ Parlamenterler Asamblesi (KÖPA) Genel Kurul:
70
temsilci
(9
Türk)
•
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Konseyi (KEİK) iş
çevreleri: İstanbul
•
Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası (KTKB)
1999:
Selanik Sermaye:
1,4
milyar
$
d. Faaliyetleri
KEİ fikri ilk defa 1990 yılı Ocak ayında Türkiye
Washington Büyükelçisi Şükrü Elekdağ tarafından
Henkel firmasının düzenlediği "Dünyadaki Değişmeler
ve Türkiye" konulu panelde dile getirildi ve
Sovyetler Birliğinin Ankara Büyükelçisi Albert
Chernishev tarafından desteklendi9.
KEİ ile ilgili ilk temaslar 1990 yılında
gerçekleştirilmiştir. Bu temaslar sonucu sağlanan
mutabakat çerçevesinde ilk toplantı 19-21 Aralık
1990 tarihlerinde Ankara'da düzenlenmiştir. Bunu
12-13 Mart 1991 tarihinde Bükreş'te, 23-24 Nisan
1991 tarihinde Sofya'da ve nihayet 11-12 Temmuz 1991
tarihlerinde Moskova'da yapılan toplantılar
izlemiştir. Bu toplantılar sonucu işbirliğine temel
oluşturacak a- Amaç ve ilkelerin tanımlanması, b-
Hükümetler arası işbirliği, c- Hükümetler dışı
işbirliği, d- Kurumsal yapı ve üyelik olmak üzere 4
temel başlık altında karara bağlanmıştır10.
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Zirve Deklarasyonu
SSCB'de Gorbaçov'la 1985'te başlayan siyasi ve
iktisadi alanda yeniden yapılanma sürecinin bir
ürünüydü. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Zirve
Deklarasyonu, öncülüğünü Türkiye'nin yaptığı bir
"bölgesel iktisadi işbirliği" girişimiydi. KEİ
20'nci yüzyılın ve bölgenin ihtiyaçlarına cevap
veren, katılan ülkelerin aralarındaki mevcut
ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi ve
çeşitlendirilmesi esasına dayanan, coğrafi yakınlık,
tarihsel bağlar, ekonomik tamamlayıcılık
özelliklerini dikkate alan, somut projelere dönük,
esnek ve pragmatik, özel sektör ağırlıklı, kendine
özgü bir iktisadi işbirliği modeli olarak doğdu ve
günümüze kadar öylece geldi.
Büyük Avrupa mimarisinin bir parçasını oluşturan bu
"işbirliği", Avrupa Birliğinin bir alternatifi
değil, tamamlayıcı bir alt sistemidir. Görünürdeki
ilişki şekli ekonomik işbirliğiydi/işbirliğidir.
Ekonomik bütünleşme, bir yükümlülük değildir.
Bununla beraber gelişmeler o noktaya geldiği zaman,
ekonomik birleşmeye açık bir yapıya da sahiptir.
e. Gelişmeler
Çekim merkezinin tekrar Karadeniz havzasına
yöneltilebilmesi için, tıpkı AB ile EFTA arasında
kurulan Avrupa Ekonomik Alanı gibi, KEİ ile AB
arasında da bir ekonomik alan oluşturulmalıdır.
KEİ'nin uluslararası platformda önemli bir bölgesel
girişim olabilmesi için, ileriye dönük olarak
belirli hedefler dahilinde, daha ileri ekonomik
bütünleşme aşamalarına geçebilecek şekilde
düzenlemelere gidilmesi gerekmektedir.
|