FİNANSMAN KAYNAKLARI
Finansman yöneticisinin asıl görevlerinden
birisi, işletmenin ihtiyaç duyduğu gerekli
fonları değişik yerlerden yada kaynaklardan
sağlamaktır. Bu fonlar, bilançonun pasifinde
görüldüğü gibi (1) işletme dışındaki yabancı
kaynaklardan ve (2) işletmenin içinden yada
sahiplerinin ortaya koydukları öz
kaynaklardan sağlanabilir. Yabancı kaynaklar
da, bu kaynaklardan sağlanan fonların geri
ödenmesi süresine göre iki ana grubu
ayrılır: (1) Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
ve (2) Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar.
Kısa vadeli yabancı kaynaklar, işletmenin en
çok bir yıl yada normal faaliyet dönemi
içinde vadesi gelen borçlarından oluşurken;
uzun vadeli yabancı kaynaklar ise, vadesi
bir yılı yada normal faaliyet dönemini aşan
borçlardan oluşur.
Bu bölümde ele alınacak finansman kaynakları,
yukarıdaki açıklamalar paralelinde (1) Kısa Vadeli
Yabancı Kaynaklar, (2) Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
ve (3) Öz Kaynaklar olmak üzere üç ana grup altında
incelenecektir.
A- Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
Kısa vadeli finansman kaynakları yada borçlar,
genellikle dönen varlıkların özellikle de alacak ve
stokların finansmanında kullanılır. Ancak günümüzde
birçok işletme, kısa süreli fonları duran
varlıkların finansmanında da devamlı olarak
kullanmaktadırlar. Aslında normal olanı, kısa
süreli fonlardan geçici bir süre için duran
varlıkların finansmanında yararlanmaktır. Örneğin
tahvil çıkarılması, bankalardan orta yada uzun
süreli kredi alınması biçimindeki uzun süreli
fonların temini geciktiğinde; sabit varlık
yatırımlarındaki gecikmeyi önlemek için firma ilk
aşamada söz konusu duran varlıkların finansmanını
kısa süreli fonlarla karşılayabilir. Daha sonra
sürekli kaynak sağlandığında, bu amaçla alınmış kısa
vadeli borçlarını geri ödeyebilir.
Başlıca kısa vadeli finansman yada fon
kaynakları;
1. Ticari krediler (satıcı kredileri)
2. Ticari banka kredileri
3. Para piyasasında satılan kısa süreli bonolar
(finansman bonoları) ve
4. Factoring'den oluşur.
B- Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
Uzun vadeli yabancı kaynaklardan sağlanan fonlar,
genellikle işletme varlıklarından makina,
araç-gereç, donatım gibi duran varlıkları yada
devamlılık arz eden faaliyetleri karşılamak için
kullanılır.
Uzun vadeli yabancı kaynakların başlıcaları
arasında;
1. Banka kredileri
2. Tahvil ihracı
3. Finansal kiralama (leasing)
4. Forfaiting
5. Kâr ve zarar Ortaklığı Belgesi satışları,
sayılabilir.
1- Banka Kredileri
Bankalar tarafından verilen uzun vadeli kredilerin
en belirgin özelliği, kredinin geri ödeme süresinin
bir yıldan fazla olması ve verilen kredinin bazı
koşulları taşıması yanında bir formel sözleşmeye
dayanmasıdır. Kredinin süresi bir yıldan fazla
olduğu için maliyeti de, süreyle orantılı olarak
kısa süreli kredilerden daha fazladır. Uzun süreli
krediler genellikle işletmelerin duran varlık
ihtiyaçlarını karşılamak, bunların bakım-onarım
giderlerine ve yenilenmelerine destek vermek,
çalışma (işletme) sermayesini arttırmak, mevcut bir
borcun ödenmesini sağlamak ve kredi alan kuruluşun
diğer işletmelere-yatırım yapması amaçları için
alınır.
Uzun vadeli kredilerin kısa süreli kredilerden
farklı yönleri yada en belirgin özellikleri şöyle
sıralanabilir:
1. Geri Ödeme Süresi (İtfa) Yöntemi:
Uzun süreli kredilerin ödenmesi, belirlenen ödeme
(itfa) planına uygun biçimde üç aylık, altı aylık
yada yıllık olarak yapılır. Ödeme planı, genellikle
kredi alanın borç ödeme gücü ve krediyi veren
finansal kuruluş yada bankanın ihtiyaçları göz
önüne alınarak hazırlanır.
2. Kredinin Güvencesi:
Uzun süreli krediyi veren banka, verdiği kredinin
geri ödenmesini sağlama almak yani güvence altına
almak isteyecektir. Bu kredilerde, genellikle
krediyi alan tarafın duran varlıkları (arsa,
binalar, makinalar, araç-gereç v.b) kredinin
güvencesi olarak gösterilir. Bazı durumlarda banka
teminat mektupları, işletmenin finansal gücünü
gösteren çalışma sermayesi miktarı ve menkul yada
taşınabilir varlıkları (para, senet, pay senetleri,
kuruluşun iştirakleri) üzerinde durulmakladır.
3. Kredi Sözleşmesi:
Bankalar uzun vadeli kredileri vermede maddi
güvenceleri arama yanında kredi sözleşmesine
konulacak özel koruyucu koşullar yada hükümlerle
kredinin geri ödenmesini güvence altına almaya
çalışırlar. Gelişmiş ülke ve sektörlerde bu ikinci
noktaya genellikle daha fazla ağırlık verilir.
Bu kredi sözleşmesinde güvence önlemleri yada
koşullarını dört ana grupta toplamak olanaklıdır
(a) Varlıkların Kontrolü
: Kredi veren banka, krediyi alan işletmenin
varlıklarını belirli düzeyde tutmasını ve devam
ettirmesini sözleşme hükümlerine koymak
isteyecektir. Özellikle de işletme sermayesi ve öz
kaynakların (sermayenin) belirli bir düzeyin altına
düşmemesi konusuna eğilecektir. Çalışma sermayesinin
korunması üzerinde titizlikle durulması en önemli
noktadır. Zira çalışma sermayesi, işletmelerin
varlıklarını sürdürebilmeleri için gerekli olan en
önemli fon kaynağıdır. Çalışma sermayesinin
yetersizliği, işletmelerin varlıklarını sürdürme ve
başarılı olma şanslarını azaltmaktadır.
(b) Borçların Kontrolü:
İşletmenin borçlanmasının ve özellikle uzun süreli
borçlanmasının krediyi veren banka tarafından
sınırlandırılması anlamına gelir. Özellikle
işletmenin aktiflerinin bankanın onayı alınmadan
diğer uzun süreli borçlar için güvence göstermemesi
üzerinde durulur.
(c) Nakit (Para) Akışı Kontrolü:
Verilen kredinin harcanmasını ve işletmedeki nakit
çıkışlarını sözleşmeye konulan hükümlerle
sınırlanması ve kontrol edilmesini ifade eder. Kâr
payları dağıtımının kısıtlanması, verilen kredinin
işletme personelinin ücret ve maaşlarına tahsis
edilmemesi ve yeni duran varlıkların alımına
gitmemesi başlıca somut kontrol yada sınırlandırma
önlemleridir. Tüm bu önlemler, işletmenin likidite
durumunun korunması amacına yöneliktir.
(d) İşletme Yönetimi Kontrolü:
Borç veren banka krediyi verirken işletmenin yönetim
kadrosunun ve yönetim felsefesinin fazla
değişmeyeceği güvencesini de sözleşmede görmek
isteyebilir.
Uzun vadeli banka kredisi kullanımının en önemli
üstünlüğü, kredi sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ve
uzlaşma ile yapılması ve borç verenle alanın uyumlu
kişisel diyalog içinde bulunmasıdır. Önemli
sakıncası ise, sözleşmenin oldukça katı, sınırlayıcı
hükümler getirmesi
nedeniyle işletme yönetiminin esnekliğini ve
dolayısı ile diğer kredi alternatiflerinden
yararlanmasını ve değişen çevre koşulları ve
gelişmelere uyum göstermesini engellemesidir.
|