Uzun Vadeli YabancI Kaynakların Değerlendirilmesi
Uzun vadeli yabancı kaynakların başlıcalarını
oluşturan bankalardan kredi alınması ve tahvil
çıkarılması yoluyla fon sağlamanın yada borçlanmanın
işletme açısından aşağıda belirtilen bir takım
üstünlükleri ve sakıncalı yönleri vardır
Uzun süreli borçlanmanın başlıca üstünlükleri şöyle
özetlenebilir:
1. Kredi için yapılan ödemeler vergi matrahından
gider olarak düşülebilir.
2. Borçla finansmanın maliyeti, genellikle, daha
sonra üzerinde duracağımız öz kaynaklar (öz sermaye)
ile fon sağlamaya göre daha düşüktür.
3. Öz kaynaklardan pay (hisse) senedi ile
finansmanda, yeni pay senetleri çıkarılması
durumunda işletmeye yeni ortaklar girmesi ile
işletmenin başta yönetimi olmak üzere gelirleri de
daha fazla ortak tarafından paylaşılacaktır. Bu da
kurucuların yönetim gücünü kaybetmesine ve
gelirlerin azalmasına neden olabilecektir. Oysa
borçlanma ile fon sağlamada böyle bir durum söz
konusu değildir.
4. Borcun işletmeye maliyeti belirli ve
sınırlıdır. Borç verenlerin, işletme çok başarılı
olsa dahi işletmenin başarısına ve dolayısıyla
kârına ortak olma hakları yoktur.
5. Daha sonra değineceğimiz finansal kaldıracın
olumlu çalışması durumunda, borçlanma öz kaynakların
kârlılığını artırabilir.
Öte yandan uzun süreli borçlanmanın
işletme açısından önemli sakıncaları da şöyle
sıralanabilir.
1. Satış ve kârların düştüğü ekonomik kriz
dönemlerinde işletme, borçlarının faiz ve
anaparasını geri ödeme gücünü kaybedecek; krizin
daha da derinleşmesi işletmenin varlığını tehlikeye
düşürecektir.
2. Uzun süreli borçlanma, işletmeyi uzun süreli yük
altına soktuğu için, özellikle bizim gibi ekonomisi
istikrara kavuşamayan ülkelerde, büyük bir risk
almak demektir. Ekonomik koşulların işletme aleyhine
dönmesi işletmeyi ağır bir yük altına sokacak;
olumlu olması da, borçlanmayı çok avantajlı bir
duruma getirebilecektir.
3. Uzun süreli kredilerde finansman kurumları,
kredi sözleşmelerine bağlayıcı, işletme
yöneticilerinin hareket serbestisini sınırlayan
hükümler koymaktadırlar.
4. Uzun süreli borçlanma yoluyla sağlanabilecek
fonların bir sınırı vardır. Kredi veren kuruluşlar,
genellikle kabul edilen standartlara göre öz
kaynaklar (öz sermaye)/borç oranının belirli bir
limit altına düşmemesi koşulunu ararlar. Böylece
finansal yapısı, finansman kuruluşlarınca aranan
standartlara uygun olmayan işletmelerin, uzun süreli
fon sağlama olanakları çok sınırlıdır, belki de
yoktur.
5. Faiz ödemeleri işletmenin likiditesini
bozabilir.
Ticari Krediler (Borçlar)
Günümüzde bir çok firma, hammadde ve mal alışlarının
önemli bir bölümünü bedelini peşin ödemeden diğer
satıcı firmalardan kredili olarak temin ederler.
Diğer bir deyişle, alıcılar söz konusu hammadde ve
malların alımında yada finansmanında kısa vadeli
satış kredilerinden yararlanırlar. Bu tür krediler,
diğer fon kaynakları sağlamada güçlük çeken
özellikle küçük yada yeni kurulmuş işletmeler için
önemli bir fon kaynağıdır.
Ticari kredilerin en çok kullanılan iki türü,
Açık Hesap ve Borç Senetleri'dir.
Açık hesapta, mal alış-verişi tamamen güven esasına
dayanır; yani ticaretin kanıtlandığını gösteren
herhangi bir sözleşme yada belge söz konusu
değildir. Sadece malın tutarı alacak olarak alıcının
defterine kaydedilir. Öte yandan borç senetli türde
ise, satıcı alacağını yasal bir belgeye dayandırmak
için malların karşılığında alıcıdan bir belge yada
borç senedi isteyebilir.
Ticari kredilerin en önemli üstünlüğü, bu tür
kredilerin herhangi bir formaliteye dayanmadan
kolayca sağlanabilmesi, kullanmaya hazır olması; en
önemli sakıncası ise, maliyetinin çok yüksek
olmasıdır.
Ticari Banka Kredileri
Ticari bankalar, halktan topladıkları mevduatları
işletmelere kısa süreli kredi olarak verirler.
Krediyi alan işletme, genelde banka ile yapılan
yazılı bir sözleşme (anlaşma) çerçevesinde, aldığı
kredi
yada borç miktarı yani anaparanın maliyeti karşılığında ilgili
bankaya belirli sürelerde fon ödemesinde bulunur. Bu
tür kredilere, genellikle işletmenin dönen varlık
ihtiyacını karşılamak ve özellikle de stokları ve
müşterilerden olan alacakları finanse etmek için
başvurulur.
Bankalar, kredi verdiklerinde, kredinin geri Ödenememesi riskini
yüklendikleri için genellikle krediyi alan
müşteriden bir güvence (teminat) isterler. Bu
güvence, kişisel güvence yada kefalet karşılığı
biçiminde olabileceği gibi; altın, döviz, menkul
kıymetler, gayri menkul gibi maddi güvence
karşılığında da olabilir. Bazen bankalar, maddi
güvence aranmaksızın da firmalara "Açık Kredi"
olarak nitelendirilen krediler açmaktadırlar.
Kısa süreli banka kredilerinden yararlanan
işletmeler, genellikle yeni kurulan, küçük ve orta
büyüklükteki firmalardır. Bankalar bu tür kredileri
genellikle geçmişte kârlı çalışan, aşırı ölçüde borç
kullanmayan, bankanın borç verdiği iş kolunda
faaliyetini sürdüren, yakından tanıdıkları ve iyi
bir yönetim kadrosu olan işletmelere verirler.
Ülkemizde bu tür kredilerin maliyeti oldukça yüksek
olduğu için fazla başvurulan bir fon kaynağı
değildir.
|