Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Uzun  Vadeli YabancI Kaynakların Değerlendirilmesi

Uzun vadeli yabancı kaynakların başlıcalarını oluşturan bankalar­dan kredi alınması ve tahvil çıkarılması yoluyla fon sağlamanın yada borçlanmanın işletme açısından aşağıda belirtilen bir takım üstünlükleri ve sakıncalı yönleri vardır 

Uzun süreli borçlanmanın başlıca üstünlükleri şöyle özetlenebilir: 

1.   Kredi için yapılan ödemeler vergi matrahından gider olarak düşülebilir.

2.   Borçla finansmanın maliyeti, genellikle, daha sonra üzerinde duracağımız öz kaynaklar (öz sermaye) ile fon sağlamaya göre daha düşüktür.

3.  Öz kaynaklardan pay (hisse) senedi ile finansmanda, yeni pay senetleri çıkarılması durumunda işletmeye yeni ortaklar girmesi ile işletmenin başta yönetimi olmak üzere gelirleri de daha fazla ortak ta­rafından paylaşılacaktır. Bu da kurucuların yönetim gücünü kaybetme­sine ve gelirlerin azalmasına neden olabilecektir. Oysa borçlanma ile fon sağlamada böyle bir durum söz konusu değildir.

4.   Borcun işletmeye maliyeti belirli ve sınırlıdır. Borç verenle­rin, işletme çok başarılı olsa dahi işletmenin başarısına ve dolayısıyla kârına ortak olma hakları yoktur.

5.  Daha sonra değineceğimiz finansal kaldıracın olumlu çalışması durumunda, borçlanma öz kaynakların kârlılığını artırabilir. 

Öte yandan uzun süreli borçlanmanın işletme açısından önemli sakıncaları da şöyle sıralanabilir. 

1.  Satış ve kârların düştüğü ekonomik kriz dönemlerinde işletme, borçlarının faiz ve anaparasını geri ödeme gücünü kaybedecek; krizin daha da derinleşmesi işletmenin varlığını tehlikeye düşürecektir.

2.  Uzun süreli borçlanma, işletmeyi uzun süreli yük altına sok­tuğu için, özellikle bizim gibi ekonomisi istikrara kavuşamayan ülkelerde, büyük bir risk almak demektir. Ekonomik koşulların işletme aleyhine dönmesi işletmeyi ağır bir yük altına sokacak; olumlu olması da, borçlanmayı çok avantajlı bir duruma getirebilecektir.

3.     Uzun süreli kredilerde finansman kurumları, kredi sözleşmelerine bağlayıcı, işletme yöneticilerinin hareket serbestisini sınırlayan hükümler koymaktadırlar.

4.   Uzun süreli borçlanma yoluyla sağlanabilecek fonların bir sınırı vardır. Kredi veren kuruluşlar, genellikle kabul edilen standart­lara göre öz kaynaklar (öz sermaye)/borç oranının belirli bir limit altına düşmemesi koşulunu ararlar. Böylece finansal yapısı, finansman kuruluşlarınca aranan standartlara uygun olmayan işletmelerin, uzun süreli fon sağlama olanakları çok sınırlıdır, belki de yoktur.

5.  Faiz ödemeleri işletmenin likiditesini bozabilir. 

Ticari Krediler (Borçlar) 

Günümüzde bir çok firma, hammadde ve mal alışlarının önemli bir bölümünü bedelini peşin ödemeden diğer satıcı firmalardan kredili ola­rak temin ederler. Diğer bir deyişle, alıcılar söz konusu hammadde ve malların alımında yada finansmanında kısa vadeli satış kredilerinden yararlanırlar. Bu tür krediler, diğer fon kaynakları sağlamada güçlük çeken özellikle küçük yada yeni kurulmuş işletmeler için önemli bir fon kaynağıdır. 

Ticari kredilerin en çok kullanılan iki türü, Açık Hesap ve Borç Senetleri'dir.

Açık hesapta, mal alış-verişi tamamen güven esasına dayanır; yani ticaretin kanıtlandığını gösteren herhangi bir sözleşme yada belge söz konusu değildir. Sadece malın tutarı alacak olarak alıcının defterine kaydedilir. Öte yandan borç senetli türde ise, satıcı alacağını yasal bir belgeye dayandırmak için malların karşılığında alıcıdan bir belge yada borç senedi isteyebilir. 

Ticari kredilerin en önemli üstünlüğü, bu tür kredilerin herhangi bir formaliteye dayanmadan kolayca sağlanabilmesi, kullanmaya hazır olması; en önemli sakıncası ise, maliyetinin çok yüksek olmasıdır. 

Ticari  Banka Kredileri 

Ticari bankalar, halktan topladıkları mevduatları işletmelere kısa süreli kredi olarak verirler. Krediyi alan işletme, genelde banka ile yapılan yazılı bir sözleşme (anlaşma) çerçevesinde, aldığı kredi yada borç miktarı yani anaparanın maliyeti karşılığında ilgili bankaya belirli sürelerde fon ödemesinde bulunur. Bu tür kredilere, genellikle işletmenin dönen varlık ihtiyacını karşılamak ve özellikle de stokları ve müşterilerden olan alacakları finanse etmek için başvurulur. 

Bankalar, kredi verdiklerinde, kredinin geri Ödenememesi riskini yüklendikleri için genellikle krediyi alan müşteriden bir güvence (temi­nat) isterler. Bu güvence, kişisel güvence yada kefalet karşılığı biçiminde olabileceği gibi; altın, döviz, menkul kıymetler, gayri menkul gibi maddi güvence karşılığında da olabilir. Bazen bankalar, maddi güvence aranmaksızın da firmalara "Açık Kredi" olarak nitelendirilen krediler açmaktadırlar. 

Kısa süreli banka kredilerinden yararlanan işletmeler, genellikle yeni kurulan, küçük ve orta büyüklükteki firmalardır. Bankalar bu tür kredileri genellikle geçmişte kârlı çalışan, aşırı ölçüde borç kullan­mayan, bankanın borç verdiği iş kolunda faaliyetini sürdüren, yakından tanıdıkları ve iyi bir yönetim kadrosu olan işletmelere verirler. Ülkemizde bu tür kredilerin maliyeti oldukça yüksek olduğu için fazla başvurulan bir fon kaynağı değildir.

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri