İŞLETMELERİN
SINIFLANDIRILMASI
İşletmeler çeşitli açılardan sınıflandırılır. Diğer
bir deyişle,
değişik esas veya ölçütlere göre değişik türde
işletmelerden söz edilir. Örneğin,
ekonomideki sektörlere dağılımlarına göre tarım,
endüstri, hizmet işletmeleri; hukuki (yasal)
yapılarına göre anonim, kollektif, adi ortaklıklar;
büyüklüklerine göre büyük ve küçük işletmeler gibi.
İşletmeciliği iyi
kavramak için çeşitli açılardan
işletmelerin
sınıflandırılmasını veya işletme türlerini
bilmek gerekir.
Genellikle
işletmeler yedi yönden sınıflandırılır:
1.
Faaliyet Alanlarına (işlevlerine) göre,
2.
Tüketicilerin (alıcıların) türüne göre,
3.
Üretilen mal ve hizmet türüne göre,
4.
Üretim faktörlerinin mülkiyetine göre (sahipliğine
göre),
5.
Büyüklüklerine göre,
6.
Hukuki (yasal) yapılarına göre,
7.
Birlikler (işletmelerin birleşmeleri)
A- Faaliyet
Alanlarına Göre İşletmeler
Faaliyet
alanlarına göre işletmeleri üç grupta sınıflandırmak
olanaklıdır:
1.
Üretici işletmeler,
2.
Hizmet işletmeleri,
3.
Satıcı işletmeler veya pazarlama kurumları.
1-
Üretici İşletmeler
Genellikle mal
veya fiziksel ürün üreten tarım, inşaat ve sanayi
sektörlerinde faaliyetlerini sürdüren işletmelerdir.
Örneğin, domates, patates, buğday, pumuk gibi
tarımsal ürünleri üreten işletmeler; yol, köprü,
baraj, konut yapımı işleriyle uğraşan inşaat
işletmeleri; her türlü tekstil ürünleri,
demir-çelik, çimento, gübre, makina, buzdolabı
radyo, televizyon, sabun, deterjan, kâğıt, kalem
gibi dayanıklı ve dayanıksız malları üreten
işletmeler bu gruba girer.
2-
Hizmet İşletmeleri
Bunlar bir
hizmetin yerine getirilmesi veya hizmet üretimi ile
uğraşan işletmelerdir. Örneğin, beraber dükkânları,
lokantalar, oteller; doktor, avukat, mali müşavir
büroları; banka, sigorta şirketleri; taşıma ve
depolama şirketleri; elektrik, havagazı, su ve
sağlık hizmetlerini yürüten işletmeler gibi.
3-
Satıcı İşletmeler (Pazarlama Kurumları)
Genellikle ticaret
sektöründe çalışan toptancılık, yarı toptancılık ve
perakendecilik yapan
işletmelerdir.
Bunlar çoğu kez üretici işletmelerin ve bazen de
hizmet işletmelerinin mal ve hizmetlerini
tüketicilere aktaran toptancı, yarı toptancı,
perakendeci komisyoncu gibi pazarlama kurumlarından
oluşurlar.
B-
Tüketicilerin
Türüne Göre İşletmeler
Tüketicilerin
türüne göre işletmeler iki grupta toplanır:
1.
En
son (nihai) tüketiciler için mal ve hizmet üreten
işletmeler,
2.
Diğer işletmeler için mal ve hizmet üreten
işletmeler.
Bir kısım
işletmelerin ürettikleri malları,
bizler
veya aile üyeleri gibi en son tüketiciler alıp
kullanırlar veya tüketirler. Örneğin, yiyecek,
içecek maddeleri, giyim eşyası her türlü ev alet ve
gereçleri gibi.
Bazı işletmeler
ise, doğrudan doğruya en son tüketiciler yerine,
diğer işletmelerin ihtiyaç duyduğu malları ve
özellikle üretim mallarını üretirler. Örneğin,
ayakkabı, tekstil ürünleri imalinde kullanılan ma-kinaları
yapıp satan işletmeler, her türlü ev araç ve
gereçlerin yapımında kullanılan makina ve tazgâhları
imal eden işletmeler gibi.
Yukarıda
belirtilen iki tür tüketicinin aynı malı satın
aldıkları da görülür. Örnek olarak, buzdolabı,
elektrik hem en son tüketiciler hem de öteki
işletmeler tarafından satın alınabilir. İki tür
tüketici de aynı tür telefon ve havagazı, su vb.
hizmetlerden yararlanır. Böylece aynı işletme iki
tür tüketiciye yönelik üretim yapmakla daha geniş
bir pazara sahip olur.
C-
Üretilen
Mal ve Hizmet Türüne Göre
İşletmeler
Üretilen mal ve hizmet türüne göre işletmeler, şu
ana grup veya
sektörlere
ayrılarak da sınıflandırılabilir:
1.
Tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık
işletmeleri,
2.
Madencilik ve taş ocakları işletmeleri,
3.
Sanayi ve endüstriyel işletmeler,
4.
Ticaret işletmeleri, banka işletmeleri,
5.
Taşıma ve depolama işletmeleri,
6.
Hizmet işletmeleri gibi.
Yukarıda
sınıflanan gruplar da tekrar alt gruplara
ayrılabilirler. Örneğin, endüstriyel
işletmeler kendi aralarında gıda maddeleri
işletmeleri,
dokuma sanayi işletmeleri, madeni eşya imal eden
işletmeler gibi. Hizmet işletmeleri arasında sağlık
kuruluşları, yasal hizmetleri sunan işletmeler,
dükkânlar, lokantalar sayılabilir.
D-
Üretim
Faktörlerinin
Mülkiyetine
Göre işletmeler
İşletmelerin
mülkiyet açısından sınıflandırılmasının dayandığı
ölçüt, işletme üretim faktörlerinin ve özellikle
sermayesinin özel kaynaklardan veya kamusal
kaynaklardan yada karma bir biçimde hem özel hem de
kamu kaynaklarından sağlanmasıdır. Bu sınıfa giren
işletmeler 3 grupta toplanabilir.
1.
Özel işletmeler,
2.
Kamu İşletmeleri,
3.
Karma İşletmeler,
4.
Yabancı Sermayeli İşletmeler
1-
Özel İşletmeler
Genellikle
sermayesinin tamamı veya büyük bir bölümü özel
kişilere ait olan işletmelerdir. Özel işletmelere
günlük yaşamımızda karşılaşılan çok değişik örnekler
verilebilir. Bir çiftlik, bir ayakkabı veya giysi
mağazası, bir torna atölyesi, Yapı Kredi Bankası,
Koç Holding özel sektöre mensup veya özel
işletmelerdir. Ülkemizde özel işletmeler hemen hemen
her sektöre dağıtılmış, ulusal gelirin büyük bir
bölümünü üreten, kamu işletmelerine göre nisbeten
küçük hacimli, fakat sayıları çok olan
işletmelerdir.
2-
Kamu İşletmeleri
(KİT'ler)
Sermayelerinin
tamamı veya büyük bir kısmı kamu tüzel kişilerine
ait olan işletmelerdir. Kamu işletmelerine örnek
olarak Eti-bank, Sümerbank, Türkiye Demir-Çelik
İşletmeleri ve Türkiye Kömür İşletmelerini
verebiliriz. Kamu işletmelerinin toplam sayısı azdır
ve daha ziyade endüstriyel üretim alanında faaliyet
gösterirler. Ülkemiz
açısından büyük
önem taşıyan kamu işletmelerinde mülkiyet devlet
özel idare veya belediye gibi kamu
kurumlarına aittir. Kamu işletmeleri, toplumun
kültürel ve sağlık gereksinimlerini karşılamak veya
ülkedeki iktisadi faaliyetleri düzenlemek için
kurulurlar.
Türk ekonomisinde
"Kamu İktisadi
Teşebbüsleri" yada kısaca "KİT" ler
olarak bilinen ve uzun süredir varlıklarını sürdüren
kamu işletmeleri önemli bir yer tutmaktadır.
Ülkemizdeki KİT ler, "Kamu
İktisadı
Kuruluşları
(KİK)"
ile
"İktisadi Devlet Teşekkülleri (IDT)" nin
ortak adıdır. Nitekim 1984 yılına kadar sadece
İktisadi Devlet Teşekkülleri (IDT) olarak bilinen
kuruluşlar
8.6.1994 tarih ve 233 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararname ile yeniden
düzenlenerek
Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT ler) olarak
tanımlanmış, bunlarda İktisadi Devlet
Teşekkülleri (IDT) ve Kamu İktisadi Kuruluşları
(KİK) diye iki gruba ayrılmıştır.
İktisadi Devlet
Teşekkülleri,
sermayelerinin
tamamı devlete ait, iktisadi alanda tamamen ticari
esaslara göre faaliyet gösteren kamu iktisadi
teşebbüsleridir. IDT'leri ticari esaslara göre
faaliyette bulunurlar ve bunlar için kârlılık önde
gelir. Ülkemizde halen faaliyette bulunan bazı
iktisadi devlet teşekkülleri şunlardır: Türkiye
Kalkınma Bankası, TC Ziraat Bankası, Halk Bankası,
Sümerbank, Etibank, Türkiye Emlak Bankası A.Ş.,
Türkiye Seliloz ve Kağıt Fabrikaları (SEKA), Türkiye
Çimento ve Toprak Sanayi T.A.Ş. (ÇİTOSAN), Türkiye
Demir ve Çelik İşletmeleri, Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı (TPAO), Petkim Petrokimya, A.Ş.,
Türkiye Gübre Sanayi A.Ş. (Azot Sanayii A.Ş.),
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), Devlet Malzeme
Ofisi (DMO), Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.
(TÜRK-ŞEKER), Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK),
Et ve Balık Kurumu (EBK),
Toprak
Mahsulleri Ofisi (TMO), Türkiye Zirai Donatım Kurumu
(TZDK), Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu (SEK),
Yem Sanayi A.Ş. Orman Ürünleri Kurumu (ORÜS),
Türkiye Gemi Sanayi A.Ş., Türkiye Demircilik
İşletmeleri (TDİ).
Kamu iktisadi
Kuruluşları
(KİK ler),
ise,
sermayesinin tamamı devlete ait olan ve tekel
niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek
ve pazarlamak üzere kurulan kamu
iktisadi
teşebbüsleridir. Bu kuruluşların asıl amacı, kamu
hizmeti yönü ağır basan faaliyetleri yürütmek ve
görevlerini yerine getirirken sosyal fayda
yaratmayı ön planda tutmaktır. Mevcut durumda
Türkiye'de faaliyette bulunan başlıca KİK'ler
şunlardır: Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), TC Devlet
Demiryolları İşletmeleri (TCDD), TC Posta, Telgraf
ve Telefon İşletmesi (PTT), Devlet Hava Meydanları
İşletmesi (DHMI), Türk Hava Yolları A.O. (THY), Çay
İşletmeleri (ÇAY-KUR), Tekel İşletmeleri (TEKEL),
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) ve Savunma
Donatım İşletmeleri Genel Müdürlüğü,
Kamu
işletmelerinin kurulmasını gerektiren
başlıca nedenleri kısaca şöyle sıralayabiliriz:
a)
Kamu işletmeleri ekonomik yaşamın
günden güne gelişmesinin,
sosyal devlet anlayışının anayasalarca da kabul
edilmiş olmasının, böylece devletin politik bir
örgüt olduğu kadar ekonomik ve sosyal bir Örgüt
durumuna gelerek bir çok görevleri yüklenmiş
olmasının sonucudur. Bu nedenle, özellikle
Cumhuriyet döneminin kuruluş yıllarından
başlayarak
günümüze kadar Devlet, ekonomik yaşama ciddi bir
şekilde müdahale etmiş ve kamu yararı
açısından birçok işletmelere sahip olmak
zorunluluğunu hissetmiştir. Ancak son yıllarda
Devlet bu işlevini özelleştirme hareketi ile özel
sektöre devir etme eylemine girmiş bulunmaktadır.
b)Her ekonomik alanda bir kâr garantisi
yoktur. Özel sektör kâr
garantisi olmayan
yerde faaliyette bulunamaz. Oysa devlet politik ve
kamu ihtiyaçları yönünden kârlı olmayan alanlarda da
faaliyet göstermek zorundadır.
c)
Nihayet geri kalmış yeterli sermayeye sahip
bulunmayan
ülkelerde devlet, gelişmeyi hızlandırmak, özel
sektöre önderlik yapmak, ihtiyaçları yönünden kârlı
olmayan alanlarda da faaliyet
göstermek durumunda kalmıştır.
Türkiye'de kamu
işletmeleri hukuki yapıları açısından aşağıdaki
gibi sınıflandırılabilir:
1.
Genel bütçeli idarelere (dairelere) bağlı
işletmeler,
2.
Katma bütçeli idarelere bağlı işletmeler,
3.
Özerk bütçeli devlet işletmeleri (kuruluşları),
4.
Yerel idarelere ait (özel bütçeli) işletmeler,
5.
Müessese, bağlı ortaklık ve iştirakler.
Yukarıdaki işletme
türlerini ele almadan önce sınıflamamada söz konusu
bütçe türlerini açıklamak yararlı olacaktır. Makro
açıdan bütçe türleri: Genel Bütçe, Katma Bütçe,
Özel Bütçeler,
Özerk
Bütçeler ve Konsolide Bütçeler diye 5
grupta sınıflandırılabilir (1).
Genel Bütçe,
bir
devletin gelecek döneme ilişkin gelir ve gider
kalemlerini gösteren ve bunların yürütülmesine izin
veren bir tasarruf ya da belge olarak tanımlanabilir
(2). Genel Bütçedeki gelirler, büyük
ölçüde devletin topladığı vergi gelirlerinden ve
kısmende alınan borçlardan oluşur. Bu gelirler
Hazine tarafından toplanır ve bunların tahsisi de
yine Hazine tarafından yapılır.
Kamu kesiminde yarı kamusal mal üreten yada hizmet
veren bazı
kuruluşların bütçeleri genel bütçeden ayrılır. İşte
giderlerinin bir kısmı hizmetleri kullananlar yada
yararlananlardan alınan ücret, fiyat, harç
biçimindeki özel gelirlerle; diğer bir kısmı da,
genel bütçeden yapılan ve "Hazine Yardımı" denen
kaynaklarla karşılanan bütçelere katma bütçe
ve bu tür bütçeye sahip olan idarelere de katma
bütçeli idare denir. Katma bütçeli idarelerin
gelirleri giderlerinden fazla olduğu zaman öz gelir
fonları genel bütçeye aktarılır; öz gelirler
yetmediği takdirde
de, hizmetin gerçekleşmesi için gereken ödenek,
genel bütçedeki Hazine yardımı denen kaynakla
karşılanır. Türkiye'de "Devlet Bütçesi" denilince,
genel ve katma bütçelerin genel toplamı
anlaşılmaktadır. Genel ve katma bütçe rakamlarının
toplanmak suretiyle oluşturulan bütçeye konsolide
bütçe denilmektedir. Katma bütçeli idareler,
sundukları mal
ve hizmet karşılığı olan kendi özel gelirlerinden
başka, hazineden yardım alan kuruluşlar
olduğu için, konsolide bütçelerin kesin rakamları,
ancak genel toplamdan "Hazine Yardımları"
çıkarıldıktan sonra belli olmaktadır.
Katma bütçeli
idareler dışında bazı kamu kuruluşlarının bütçeleri
sunduğu hizmetlerin niteliği yada yönetim özelliği
nedeniyle genel bütçe dışında yapılır. Bu kuruluş
bütçeleri özerk ve özel bütçeler olmak
üzere ikiye ayrılır.
a- Genel
Bütçeli idarelere Bağlı İşletmeler
Genel Bütçeli idareler, tamamen kamusal mal ve
hizmet üreten
kuruluşlardır.
Bunların verdiği hizmetler, tümüyle kamu finansmanı,
yani vergiler
ve kısmen de borçlanma yolu ile karşılanır. Genel
Bütçeli İdareler arasında T.B.M.M.,
Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay Başkanlığı, Anayasa
Mahkemesi Başkanlığı, Başbakanlık, Danıştay ve
Yargıtay Başkanlığı, DPT, Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı, DİE, Diyanet İşleri Başkanlığı ve tüm
Bakanlıklar sayılabilir.
Yukarıda sözü
edilen bazı genel bütçeli idarelere bağlı gerek
eğitim, sağlık, tarım gibi kamu hizmetleri veren ve
gerekse ticari ve sınai faaliyette bulunan bir takım
işletmeler vardır. Bunlar,
döner
sermayeli işletmeler ve döner sermayesiz
işletmeler olmak üzere iki gruba ayrılırlar.
Genel bütçeli idareler içinde Milli Eğitim, Gençlik
ve Spor Bakanlığı'na bağlı meslek okulları, Sağlık
ve Sosyal
Yardım Bakanlığına bağlı hastaneler, Adalet
Bakanlığına bağlı cezaevleri, Tarım ve Orman
Bakanlığına bağlı tarımsal işletmeler ve haralar.
Maliye
Bakanlığına bağlı Darphane ve Damga Matbaası döner
sermayeli işletmelerdir. Öte yandan Milli
Eğitim Bakanlığına bağlı Devlet Matbaası genel
bütçeye dahil döner sermayesiz bir işletmedir.
Burada döner
sermaye; asıl görevi kamusal hizmet sunmak olan bir
kamu işletmesine, piyasada gelir getirebilen bir ek
faaliyette bulunabilmesi için, genel bütçeden
tahsis edilen ödenek veya fon anlamına gelir.
Örneğin asıl görevi eğitim-öğretim yapmak olan bir
meslek okuluna, eğitim ve öğretimden arta kalan
zamanda diğer kamu kuruluşlarına veya piyasaya
kendi konularında bir bedel karşılığı iş
yapabilmesi ve dolayısıyla ilave gelir
sağlayabilmesi için genel bütçeden verilen fon
(ödenek) bir döner sermayedir. Asıl görevi kamuya
ücretsiz sağlık hizmeti vermek olan bir Devlet
Hastanesine, ayrıca bir ücret ve bedel karşılığı
poliklinik ve tedavi hizmeti verebilmesi ve
dolayısıyla ek gelir sağlayabilmesi için verilen
ödenek yine bir döner sermaye örneğidir.
Döner sermayelerin
kullanım alanı sınırlıdır. Nitekim döner sermaye
ödeneği, sadece hammadde, yardımcı madde, malzeme ve
işçilik gibi değişken giderleri karşılamak
amacıyla verilir. Alınan bu ödeneğin işletilmesi
sonucu elde edilen gelirler, yeniden aynı iş için
kullanılır.
Faaliyet sonucu elde edilen kâr döner sermaye
ödeneğini veren kuruluş bütçesine gelir
olarak yazılır.
b- Katma
Bütçeli İdarelere
Bağlı
İşletmeler
Yarı kamusal mal
ve hizmet üreten katma bütçeli idare veya
kuruluşlar, niteliklerine göre (1) ekonomik
nitelikli olanlar ve olmayanlar ve (2) döner
sermayeli olanlar ve olmayanlar diye iki grupta
sınıflandırılabilir (1),
Ekonomik bir
niteliğe sahip olan katma bütçeli idare yada
kuruluşlar arasında Karayolları Genel Müdürlüğü,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Orman Genel
Müdürlüğü, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ve Telsiz
Genel Müdürlüğü, sayılabilir. Öte yandan ekonomik
niteliği olmayan fakat sosyal ve kültürel
hizmetleri sunmayı amaçlayan katma bütçeli
kuruluşlar arasında da Tarım' Reformu Genel
Müdürlüğü,
Vakıflar Genel müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel
müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü, YÖK ve tüm kamu üniversiteleri
sayılabilir.
Ekonomik nitelikli
katma bütçeli idarelerin tümü döner sermayeli
kuruluşlardır. Öte yandan ekonomik nitelik
taşımayan, yani kültürel ve sosyal yönü ağır basan
katma bütçeli idarelerin bir kısmı döner sermayeli,
bazıları da döner sermayesiz kuruluşlardır. Örneğin
tüm üniversiteler döner sermayeli kuruluşlar
olmasına karşın, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü döner sermayesiz bir kuruluştur.
Katma bütçeli
idareler bir bakanlığa bağımlıdırlar. Ancak ayrı
tüzel kişilikleri vardır. Bu idarelerin her birinde,
Maliye Bakanlığı'nca kurulmuş bir Bütçe Dairesi
Başkanlığı bulunmaktadır. Bu idareler, kendi
bütçelerini hazırlarken, Bütçe Dairesi
Başkanlığından yardım alırlar.
Katma bütçeli
idarelere bağlı bir çok işletmeler vardır, bunlar
genellikle bağlı bulundukları idare veya kuruluştan
döner sermaye alarak çalışırlar. Bunlar arasında
üniversite hastaneleri ile Orman Genel Müdürlüğüne
bağlı orman işletmeleri en büyük ağırlığı
oluşturmaktadır.
c- Özerk
Bütçeli
Devlet
İşletmeleri
(Kuruluşları)
Devletin tekeline
aldığı belirli kamu hizmetlerinin yönetimi, Devlet
bütçesi dışında özerk bütçelerle yürütülür. Örneğin
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu (TRT) ve TC Merkez
Bankası, kendi özel kanunları ve özellikleri gereği,
genel ve katma bütçelerin dışında bırakılan, fakat
KİT'leri düzenleyen 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname kapsamına da alınmayan özerk bütçeli
kuruluşlardır.
Anayasal bir
kuruluş olan TRT yönetiminin,
tarafsız
bir kamu tüzel kişiliğine sahip olması
gerekmektedir. Bu kurumun yönetim ve denetiminde,
yönetim organlarının oluşturulmasında
tarafsızlık
ilkesine uyulması belirtilmiştir. Bu nedenle söz
konusu kuruma bazı gelirleri toplama yetkisi
verilmiş ve devlet bütçesine giren bakanlık ve
kurumların dışında özerk bir yönetime ve bütçeye
kavuşturulmuştur. Aynı mantıkla para ve kredi
politikasını yürütmek görevini üstlenen ve
Türkiye'de banknot ihracı imtiyazını elinde
bulunduran TC Merkez Bankası da, söz konusu tekelci
görev ve yetkileri dolayısıyla, özerk bir yönetime
ve bütçeye sahip bulunmaktadır. Banka, sermaye ve
döviz piyasaları üzerinde düzenleme yetkisini
kullanmakta ve yaptığı bankacılık işlemleri
aracılığı ile özel tekelci gelir elde etmektedir.
Ülkemizde özel
kanunlara göre kurulan, özerk ve tüzel kişiliği olan
diğer bazı özerk bütçeli kuruluşlar şunlardır: Türk
Standartlar
Enstitüsü (TSE), Milli Prodüktivite Merkezi (MPM).
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu
(TÜBİTAK), Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sand.ğ. Genel
Müdürlüğü, Sosyal Sigortalar Genel müdürlüğü (SSK).
d-
Mahalli
İdarelere Ait
(Özel
Bütçeli) İşletmeler
Bugün tüm
ülkelerde, devletin yanında kamusal hizmetleri
yerine getirmek üzere "Mahalli İdareler (yerel
yönetimler)" demlen il özel idare belediye ve
köy teşkilatları kurulmuş bulunmaktadır. Mahalli
idarelerin yapmakla görevli olduklar,
ilköğretim, sosyal ve mahalli güvenlik sağlık
ve ekonomik hizmetler, mahalli yerleşim alanlarının
yapım, ve bakımı, aydınlatma, .sıtma, temizlik ve
itfaiye
g.b. kamu hizmetleri vardır. Bu idarelerin
kendilerinden beklenen hizmetleri
yürütebilmeleri için gelirlere
ihtiyaç
vardır; bu nedenle devlet bütçesi ile değil,
kendi bütçe olanaklarına göre hizmet götürürler.
İşte yerel gider ve gelirleri kapsayan bütçelere
"Özel Bütçe" veya "Mahalli İdareler Bütçesi" yerel
bütçeli kuruluşlara da Özel Bütçeli veya Mahalli
Kuruluşlar veya İşletmeler denir. Özel bütçeli
işletmelere örnek olarak belediyelerce
kurulup işletilen su, havagazı, elektrik,
satış
mağazaları ve kent içi ulaştırma işletmelerini
verebiliriz.
Müessese
Sermayesinin
tamamı bir iktisadi Devlet Teşekkülü yada Kamu
iktisadi Kuruluşlarına ait olan işletme veya
işletmeler topluluğudur. Tüzel kişiliğe sahip olan
müesseseler, KİT'lerin temel özelliklerine sahiptir.
Devlet bütçe rejimi dışında yönetilir, yönetim ve
denetimler, dışında özel hukuk hükümlerine tabidir.
Bağlı
Ortaklık
Sermayesinin yüzde
ellisinden fazlası IDT yada KİK'na ait olan işletme
ya da isletmeler topluluğundan oluşan anonim
şirketlerdir.
İştirakler
KİT'lerin veya
bağlı ortaklıklarının sermayelerinin en az yüzde
onbeşine en fazla yüzde ellisine sahip bulundukları
anonim şirketlerdir. 1986 yılında, Yüksek Planlama
Kurulu. KİT iştiraklerine en az yüzde onbeş ve en
fazla yüzde yirmibeş sınırını getirmiştir.
3- Karma
İşletmeler
Karma işletmeler,
özel kişiler ile kamu tüzel kişilerinin birlikte
kurduklar, işletmelerdir. Bu işletmelere örnek
olarak T.C. Merkez Bankası, Türk Ticaret Bankası,
Migros. Türk Ticaret A.Ş. ve Çukurova Elektrik Türk
A.Ş.'ni verebiliriz. Bayer gibi yabancı sermayeli
firmalara rastlamak mümkündür. Öte yandan, hizmet
sektöründe başta ticaret, otelcilik, banka ve
sigortacılık olmak üzere çeşitli alanlarda yine
Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası, Birleşik
Yatırım Bankası, Arap-Türk Bankası, Citibank.
Koç-Amerikan Bankası, AGF Garanti Sigorta, P.F-.'A.
Sigorta, Şark Sigorta, Ankara Enternasyonel
Otelcilik A.Ş., izmir Enternasyonel Otelcilik A.Ş.,
Akdeniz Yatırım Holding A.Ş. ve General Elektrik CGR
gibi birçok yabancı sermayeli işletme vardır.
Ülkemizde yatırım
yapan yabancı sermayeli şirketlerin 1992 yılı sonu
itibarıyla sayısal dağılımına bakıldığında;
hizmetler sektörü 1552 firma ile ilk sırayı alırken,
bu sektörü sırayla 677 firma ile imalat, 65 firma
ile tarım ve 37 firma ile madencilik sektörü
izlemektedir
Yabancı sermayeli işletmelerin çok
azında yüzde 100 yabancı sermaye olmakla beraber,
büyük çoğunluğunun kamu ve özel kesimden şirket
birleşmeleri (şirket evlilikleri) şeklinde yerli
ortaklara sahip olduğunu görmekteyiz. Yerli ortaklar
arasında Sabancı Holding, Koç Holding, Eczacıbaşı ve
Yaşar Holding gibi ülkemizin önde gelen
kuruluşları sayılabilir.
Türkiye'ye gelen ÇUŞ'ların dörtte üçü başta
Hollanda, Almanya, Fransa, İsviçre, İngiltere ve
İtalya olmak üzere Avrupa kıtası ülkelerinden; ABD
ve Japonya gibi gelişmiş sanayi ülkelerindendir.
Türkiye'deki toplam yabancı sermaye yatırımlarının %
50'den fazlası AB ülkelerine ve yaklaşık % 20'si de
ABD'ne aittir.
|