İŞLETME BİRLEŞMELERİ
(İşletmelerİn BİRLEŞMESİ)
Kurumsal olarak serbest (tam) rekabet
koşullarında çalışan işletmeler, aşırı kârlar yerine
belirli sınırlar içinde kalan normal kârlar elde
ederler. Daha fazla kâr amacı güden veya normal kâr
oranları ile yetinmeyen işletmeler, aralarında
değişik biçimlerde anlaşma yaparak rekabeti önleme
veya sınırlama
yoluna giderler. Bu anlaşmalar sonucu birleşen
işletmeler, artık serbest rekabet sisteminde olduğu
gibi tek tek hareket etmek yerine bir bütün olarak
tekelci veya eksik rekabetçi bir yapıya kavuşurlar.
İşletmelerarası anlaşmalar sonucu
ortaya çıkan
başlıca bütünleşme veya birleşme türleri şunlardır:
1. Centilmenlik
Anlaşmaları
2.
Konsorsiyumlar
3.
Karteller
4.
Tröstler
5.
Holdingler
1-
Centilmenlik
Anlaşmaları
Centilmenlik
anlaşmaları, işletmeler arasında karşılıklı güven
esasına dayanan, yasal açıdan bağlayıcı
nitelikte
olmayan belli amaçların gerçekleşmesine yönelik
yazılı veya sözlü anlaşmalardır. İki veya daha fazla
işletme, aralarındaki rekabeti kaldırmak amacıyla
ortak bir üretim, pazarlama, finansman politikası
güdeceklerine ilişkin geçici veya sürekli
nitelikte
centilmenlik
anlaşması
yapabilirler. Anlaşma sonucu ortak bir eylem
için birleşen işletmeler tekelci yapıya kavuşacaklar
ve dolayısıyla diğer bağımsız hareket eden
rakiplerine göre daha güçlü bir duruma
geleceklerdir. 1980 yılı öncesi ülkemizdeki
bankaların, bankerler ve kendi aralarındaki rekabete
karşı, ortak bir faiz politikası güdülmesi konusunda
aralarında yaptıkları anlaşmalar, centilmenlik
anlaşmasının tipik bir örneğidir.
2-
Konsorsiyumlar
Konsorsiyum,
belirli bir amacı gerçekleştirmek veya belirli bir
iş için kurulan birlik veya ortaklık anlamına gelir.
İşletmeler uluslar arası kuruluşlar gibi belirli bir
amacı gerçekleştirmek için birbirleriyle anlaşarak
bir araya gelebilirler. Genellikle, köprü, baraj,
elektrik santralı,
otobanlar, demir-çelik
tesisleri
gibi büyük
yatırım projelerinin yapımını
gerçekleştirmek için. aynı veya farklı ülkelerden bu
konularda uzmanlaşmış ve güçlü işletmeler aralarında
birleşerek işbirliğine giderler. Örneğin, ülkemizde
İstanbul Boğaz Köprüsü, Keban Barajı, Atatürk
Barajının bazı üniteleri değişik yabancı firmaların
oluşturduğu konsorsiyumlarla gerçekleştirilmiştir.
Özellikle
büyük
endüstriyel
yatırım projelerinin
gerçekleştirilmesinde yatırım bankaları, İMF, Dünya
Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası
finansal kuruluşların konsorsiyuma gittikleri
görülür.
3-
Karteller
Aynı üretim dalında
faaliyet gösteren birden fazla işletmenin,
aralarındaki rekabeti kaldırmak amacıyla yaptıkları
anlaşma sonucu tekelci bir birlik oluşturmalarına
"kartel" denir. Tekelci bir birlik biçiminde
birleşen işletmeler, aralarındaki rekabeti ortadan
kaldırmak suretiyle piyasada üstünlük kurmuş ve
dolayısıyla kârlarını
artırmış
olurlar. Diğer bir deyişle, yasalar önünde bunlar
bağımsız bir teşebbüs olarak görünürler. Kartel
biçiminde birleşmede, karteli oluşturan işletmelerin
sermayelerinin birleştirilmesi yerine, sadece
belirli amaç için sermaye güçlerinin birlikte
kullanılması söz konusudur.
Bir kartelin
oluşabilmesi için kartele katılan işletmelerin söz
konusu üretim dalında veya bir malın üretiminde en
büyük paya sahip olmaları, pazarda güçlü ve etkin
olmaları gerekir. Böylece kartel, kartel dışında
kalan işletmeler üzerinde üstünlük kurar. Kartel
dışı işletmeler, zamanla ya kartelin aldığı
kararlara uymak ya da piyasadan çekilmek zorunda
kalırlar.
Karteller,
"fiyat
karteli",
"satış karteli" ve "kota
karteli"
biçimlerinde oluşurlar. Fiyat kartelinde
fiyatların
birlikte saptanması: satış kartelinde, satış
bölgelerinin paylaşılması: kota kartelinde ise. her
bir işletmenin önceden saptanan kontenjanları
dahilinde üretimde bulunması veya piyasaya mal
sürmesi söz konusudur.
Karteller, sahip
oldukları ekonomik güce dayanarak satış
fiyatlarını
çok yüksek tutabilmeleri, düşük kaliteli malları
yüksek fiyatlarla piyasaya sürebilmeleri ve benzer
başka sakıncaları nedeniyle arzu edilmez. Nitekim
ülkemiz ve çoğu ülkeler kartel anlaşmalarını
yasaklamışlardır. Bu tür anlaşmalar genellikle
gizli yapılır.
4-
Tröstler
İki veya daha çok
işletmenin gerek yasal ve gerekse ekonomik
bağımsızlıklarını kaybederek anlaşmalar sonucu birleşmelerine "tröst"
adı verilir. Bu tanımdan açıkça anlaşıldığı gibi,
kartel ile tröst arasındaki en belirgin farklılık,
tröstde anlaşan işletmelerin yasal ve ekonomik
bağımsızlıklarını yitirmeleridir. Ayrıca, kartel
belirli bir üretim dalında oluşurken, tröstler
farklı' üretim dalları veya faaliyet konularında
oluşabilirler. Tröstler genellikle imalat sanayi,
petrol ve madencilik sektörlerindeki işletmelerde
görülür. Tröstler açık veya gizli anlaşmalarla
oluşabilirler. Rekabeti önleyici nitelikte olmaları
nedeniyle, çoğu ülkelerde tröstlerin gizli
anlaşmalarla ortaya çıktıkları görülür.
İşletmeler
açısından tröstlerin başlıca üstünlükleri şunlardır:
1.
Tröstlerin kuvvetli bir sermaye yapısına
kavuşmaları,
2.
Yönetimin tek elden yapılması,
3.
İşletmelerarası rekabetin hemen hemen ortadan
kalkması,
4.
İşletmelerin büyük kârlar sağlamaları.
Öte yandan,
tröstlerin başlıca sakıncaları şunlardır:
1.
Bütünleşme nedeniyle bürokrasinin ve üretim
masraflarının artması,
2.
Tröstün başında bulunanların sahip olduğu büyük
ekonomik gücün politik baskı aracı olarak
kullanılması.
Tröstlerin ortaya
çıktığı ve en yaygın olduğu ülke Amerika Birleşik
Devletleri'dir. Zira ABD'de kartel anlaşmaları
yasaklanmıştır.
Yukarıda kısaca
inceleme konusu yapılan ve temelde ekonomik hayatta
serbest piyasa kurallarının işlemesine engel olan,
bu nedenle de tüketici haklarının kullanılmasını
önemli ölçüde zedeleyen tekelci kurum ve davranışlar
hemen hemen her ülkede yasaklanmıştır veya yasal
düzenlemelere bağlanmıştır.
Ülkemiz bu konuda
çok geç kalmış olmakla beraber bazı yasal
düzenlemeleri
1994 yılı sonunda ve 1995 yılı başında tamamlamış
bulunmaktadır. Özellikle, 4054 Sayılı ve
7.12.1994 tarihli "Rekabetin Korunması Hakkında
Kanun" ile 4077 sayılı ve 23.2.1995 tarihli
"Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun" bu konuda
çağdaş önlemler
getirmiş bulunmaktadır. Örneğin, Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun'un amacı, mal ve hizmet
piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu,
kısıtlayıcı karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim
olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye
kullanmalarını önlemek. bunun için gerekli düzenleme
ve denetimi yaparak rekabeti korumak, işletmelerin
tekelci davranışlarla rekabet sisteminin işlemesine
engel olmalarına
fırsat vermemektir. Yasa çok geniş kapsamlı
olup, tröstlerin,
tekellerin,
kartellerin oluşmasını önleyici bir nitelik
taşımaktadır. Türkiye bu yasa ile. gelecekte Avrupa
Birliğine tam üye olarak katılmanın temel
koşullarından biri olarak kabul edilen Avrupa
Birliği rekabet politikasına uyum hazırlığını da
başlatmış olmaktadır M)-
5. Holdingler
Holding, bir
şirketin başka şirketlerin hisse (pay) senetlerinin
büyük bir bölümünü (% 50'den fazlasını) satın alarak
onların yönetim ve denetimini ele geçirmesiyle
oluşan şirketler grubudur. Örneğin bir A şirketi B,
C, D ve E gibi şirketlerin sahip oldukları hisse
senetlerinin büyük bir bölümünü satın almakla bu
şirketlerin yönetimini ele geçirir. Bu durumda A, B,
C, D, ve E gibi tüm şirketlerin oluşturduğu
topluluğa "holding" yada "grup" adı verilir. Burada
A şirketine holdingin "ana
şirketi",
diğerlerine ise "bağlı şirketler" denir. Holdingler anonim şirket
biçimlerinde oluşmaktadırlar. Holdingi oluşturan tüm
şirket veya işletmeler yasal açıdan
varlıklarını
ve görünüşlerini korurlar. Fakat ekonomik
bağımsızlıklarını zayıflatmış veya yitirmiş
sayılırlar. Zira ana şirket, bağlı şirketlerin
yönetimini ele geçirdiğinden bu şirketlerin her
türlü politika ve stratejilerini saptar ve
yönlendirir.
Holdingler,
genellikle, aynı üretim dalında veya birbirleriyle
ilişkisi olan konularda çalışan işletmelerin hisse
senetlerinin büyük bir bölümünü ele geçirerek
piyasada tekel yaratmak amacıyla kurulurlar.
Ülkemizde Yaşar Holding, Koç Holding, Sabancı
Holding, Okumuş Holding ve Transtürk Holding,
holdinglerin en tipik örnekleri olarak
gösterilebilir. Bu tür kuruluşlar ülkemizde son
yıllarda hızla artmakta ve büyük bir ekonomik güce
sahip olmaktadırlar.
Holdingler büyük bir şirketler grubu
olmanın çeşitli üstünlüklerinden yararlanırlar.
Ülkede sermaye birikiminin hızlanmasında ve sermaye
piyasasının gelişmesinde holdinglerin büyük bir
olumlu payı vardır. Öte yandan, tekelci bir güç
oluşturmaları en önemli sakıncalarını oluşturur.
|