Bütçe İlkelerİ
Klasik Bütçe İlkeleri
Klâsik bütçe ilkeleri bütçenin klâsik fonksiyonlarında olduğu gibi,
geleneksel devlet fonksiyonlarına bağlı olarak
ortaya çıkan ve devletin bu mahiyet ve kapsamdaki
görevlerine uygun olarak düşünülmüş ve geliştirilmiş
ilkelerdir. Esasen bu ilkeler, bütçenin
hazırlanması, görüşülüp onaylanması, uygulanması ve
denetlenmesi aşamalarında göz önünde bulundurulması
gereken kuralları ifade eder.
1- Genellik İlkesi
Devletin bütün gelir ve giderlerinin ayrı ayrı ve tam olarak
bütçede yer almasıdır. Bu ilkeye göre, bir yandan
devletin gelirleri ve giderleri kendi aralarında,
kendi usul ve esasları içinde ayrı ayrı bütçe içinde
yer alırken; bir yandan da bu gelir ve giderler
bütçede bir bütün oluşturacak şekilde, yani bir
birlerine mahsup edilmeden toplam değerleri ile
gösterilecektir. Bütçenin bu özelliği, genellik
ilkesinde iki usule ihtiyaç göstermektedir.
Bu usullerden birisi, bütçede yer alan gelir ve giderlerin
bütçedeki gösteriliş biçimi ile ortaya çıkan ve
bütün kalemlerin mahsup edilmeden toplam değerleri
ile bütçeye kaydedilmesi anlamına gelen "gayrisafi
bütçe usulü", diğeri ise, bütçe gelir ve
giderlerinin bir havuz içinde toplanması ve buradan
dağıtılması anlamına gelen "adem-i tahsis", yani.
belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis
edilememesi usulüdür.
2- Birlik İlkesi
Bu ilke kısaca, devletin bütün gelir ve giderlerinin
tek bir bütçede toplanması anlamına gelmektedir.
Devlet bütünlüğü içinde klâsik devlet
fonksiyonlarının etkin bir şekilde yerine
getirilmesi için, onun bir tek bütçesinin olması
gerekir. Bilindiği gibi klâsik görüşü savunanlar
devlet faaliyetlerinin mümkün olduğu kadar sınırlı;
buna bağlı olarak kamu gelir ve giderlerinin hacim
olarak dar tutulmasını istedikleri için, bu amaca
ulaşmada birlik ilkesi özel bir önem kazanmaktadır.
3- Açıklık İlkesi
Bütçede yer alan gelir ve giderlerle bunlara ilişkin
her türlü bilgilerin açık ve herkes tarafından
kolayca anlaşılır olması demektir Bütçenin ve
bütçede yer alan gelir ve giderlerin kamusal özellik
ve mahiyeti dikkate alındığında bu ilkenin önemi
daha iyi anlaşılır. Gerçekten, özellikle
vergilemenin "kamusal mükellefiyet" özelliği,
bütçede yer alan vergilerin hangi ilke ve esaslar
dahilinde ve ne tür fonksiyonlar için alındığının
çok net ve anlaşılır olmasını gerektirmektedir.
4- Subjektif Doğruluk (Samimiyet) İlkesi
Bütçe bir yönüyle, gelecek bir dönemde (genellikle
bir yıl içinde) devletin yapacağı işlerin dökümünü
ve bunların mali değerini gösteren bir cetveldir. Bu
yönüyle devlet bütçesi bir "kamu siparişi"
hükmündedir. Yani, toplum veya millet adına, bir
yerde onun verdiği bir kararla, çok önemli bir mali
akıma izin vermektedir. En önemlisi, bütçe topluma
kamusallık özelliği içinde sunduğu hizmetlerin
bedelini yine ona ödetmektedir. Böylece topluma
karşılıksız ödeme veya yük niteliğinde vergi
yüklenmektedir. İşte bu nitelikteki bir mali olayın,
hem gider ve hem de gelir kalemleri itibariyle,
millet adına, onun beklentisine uygun hassasiyet
içinde dürüst, samimi ve gerçekçi bir yaklaşımla
öngörülmesi gerekmektedir. Bu sanıldığı kadar kolay
bir şey değildir. Zira az önce belirtildiği gibi.
bütçe ile topluma belirli ilkeler içinde hizmet
götürülmekte ve bu hizmetin kamusal finansmanı
amacıyla çok önemli bir yük bindirilmektedir.
Topluma yüklenen bu yükün bireylere dağıtımı
anlamında ortaya çıkan vergileme ise, karşılıksız
bir ödeme mahiyeti göstermektedir. Bu niteliği ile
vergileme psikolojik yönüyle hem kamu yönetimi ve
hem de bireyler için her zaman sevimsiz bir olay
durumdadır.
5- Objektif Doğruluk İlkesi
Bütçe tahminlerinin ne çok kötümser ne de aşırı
iyimser olmadan; ekonomik duruma ve konjonktüre
uygun olarak öngörülmesidir. Görüldüğü gibi.
sübjektif doğruluk ilkesinde, millet adına hizmete
ve külfete karar verilirken, bu espiri içinde
millete karşı doğruluk ve samimiyet gösterilmesi
gerekirken; bu ilkede nesnel(objektif kriterler
içinde samimiyet ve doğruluk, yani bilimsel esas ve
gereklere uygun hareket istenmektedir.
6- Önceden İzin Alma İlkesi
Bütçenin, ait olduğu yıla girmeden önce yasama organınca kabul
edilmesidir. Bu ilkeye göre, yasama organınca kabul
edilip onaylanmamış hiçbir bütçe yürürlüğe giremez.
Böylece, yasama organının onayı olmadan vergi,
resim, harç ve benzeri hiçbir kamu geliri tahsil
edilemeyeceği gibi; kamu hizmetinin görülmesi için
gerekli her hangi bir gider de yapılamaz. Ayrıca,
bütçenin nitelik ve mahiyetine bağlı olarak 'bütçe
hakkının millete ait olması" nedeniyle bütçede
önceden izin alma ilkesi, bir yandan bütçenin
yasalaşmasında özel bir prosedürü gerekli kılarken;
bir yandan da gelir toplama ve harcama yapma
şeklindeki kamusal mali olaylara imkan veren bütçe
kanunu yanında anayasa hükmü ile harcama ve
gelir(vergi) yasalarına da ihtiyaç bulunmaktadır
7- Harcamalarda Tahsis İlkesi
Ödeneklerin yasalarla belirlenen amaçlara uygun ve yasalarda
belirlenen miktarlar içinde yapılmasıdır. Yasama
organı bütçe harcamalarını onaylarken, toptan değil
harcama bölüm ve kalemleri halinde onaylamaktadır.
Görüldüğü gibi buradaki tahsis, harcama ve hizmet
yerlerinin ve fonksiyonlarının belli edilmesi
anlamındaki bir tahsisi ifade etmektedir.
Anlaşılacağı üzere bunun, her hangi bir geliri her
hangi bir gidere önceden bağlı kılma veya ona ayırma
anlamındaki tahsisle bir ilgisi yoktur.
8- Yıllık Olma İlkesi
Bütçeyle verilen harcama yapma ve gelir toplama izni genellikle bir
yıl ile sınırlı tutulmakta; ancak bir yıldan daha
uzun veya daha kısa süreleri kapsayan bütçeler de
olabilmektedir. Klâsik bütçe düzenlemesi ve anlayışı
içinde yıllık olma ilkesinin özel bir anlam ve önemi
vardır. Ayrıca bunu destekleyen denklik ilkesi de
mevcuttur. Klâsik devlet fonksiyonları nedeniyle bu
iki ilke büyük önem taşımaktadır.
9- Denklik İlkesi
Bu ilke kısaca, bütçede gelir ve giderlerin denk olması ilkesidir.
Ancak bu ilkenin daha iyi anlaşılabilmesi için bütçe
denkliğinin açıklanması gerekir. Bilindiği gibi
bütçe, esas itibariyle gelecekte yapılacak işlerin
mali dökümünü gösteren bir gelir-gider tablosu veya
cetvelidir. Gelecekte yapılacak işlerin gelir-gider
denkliği içinde doğru ve uygun bir şekilde
öngörülmesi veya tahmini ise pek kolay değildir.
Bunun güçlüğü, bu ilkenin bütçenin uygulanması veya
gerçekleştirilmesi ile ilgili bir kavram olarak
belirtilmesinden doğmaktadır. Zira bütçeler esas
itibariyle gelecekteki belirli bir döneme ilişkin
gelir-gider rakamlarının denk bağlanması anlamına
geldiğine göre; hazırlanan, kabul edilen ve
uygulamaya sokulan her bütçe bu haliyle mutlaka
denktir. Buradaki denklik, uygulamaya sokulan
bütçenin uygulama sonuçları itibariyle denk olması;
yani bütçe geçekleşmesinin denklikle
sonuçlanmasıdır. Bu anlamdaki bir denklik ise,
anlaşılacağı üzere, bütçenin samimiyet ve doğruluk
ilkesi ile birlikte bir anlam ifade etmektedir.
B- Modern Bütçe İlkeleri
Modern bütçe ilkeleri, bütçeyi, modern iktisat teorisine dayalı
olarak geliştirilen çağdaş devlet fonksiyonlarının
gereği gibi yerine getirilebilmesi amacıyla kullanma
geliştirilmiş ilkelerdir.
1- Toplama İlkesi
Bütün gelir ve giderlerin bir araya getirilmesi ilkesidir. Ekonomik
ve sosyal refah devleti fonksiyonuna bağlı olarak
ortak kabul görmüş ekonomik ve sosyal amaçlar için
mali araçların ve bütçenin etkili bir şekilde
kullanılabilmesi için bütçede yer alan gelir ve
giderlerin bir yerde(havuzda) toplanması gerekli
olmaktadır. Bütçeyi bu şekilde düzenleme ve uygulama
süzgeç devlet anlayışının bir gereğidir
2- Yeknesaklık İlkesi
Bu ilke, kamu gelir ve giderlerinin nitelikleri ve benzerlikleri
itibariyle bir düzenlemeye tabi tutulmasını ifade
eder Bu da bir yerde bütçelerde fonksiyonel
sınıflandırma anlamına gelmektedir.
|