Devletin Egemenlik Hakkına Dayanmaksızın Elde Ettiği
Gelirler
Devletin yukarıda ele alıp incelediğimizi egemenlik
hakkına dayalı gelirleri yanında, bu hakkına
dayanmadan, doğrudan bir üst örgüt veya organizasyon
olarak kendi bünyesi içinde gerçekleşen bazı olay
veya
faaliyetlerden doğan gelirleri vardır. Bu
tür gelirlerin başlıcaları emlak ve teşebbüs
gelirleri, zorunlu olmayan borçlar ve devletlerarası
yardımlardır.
a- Emlak ve Teşebbüs Gelirleri
Devletin sahip olduğu menkul ve gayrimenkul mallan ile haklarının
işletilmesi, satışı ve kiralanmasından elde edilen
hasılat ile ticari ve sınai nitelikli kuruluşların
(Kirlerin) sağladığı gelirler bu tür gelirler içinde
yer almaktadır. Devletin "Patrimuan gelirleri" de
denilen bu tür gelirler geçmiş dönemlerde kamu
gelirleri arasında çok önemli bir tutmakta idi.
Ancak, günümüze doğru değişen devlet fonksiyonları
içinde devletin malvarlığı ve bu mal varlığının
yukarıda belirtilen şekillerde değerlendirilmesi
giderek azalmış ve önemini kaybetmeye yüz tutmuştur.
Bugün için devletler giderek azalan bu
malvarlıklarını da çeşitli ekonomik ve sosyal
amaçlar için özel teşebbüse imtiyaz, işletme veya
günümüzdeki adı ile "Yap. işlet, devret" modeli
içinde değerlendirmekte ve buralardan bu şekilde bir
gelir elde etmektedir
b- Zorunlu Olmayan Borçlar
Zorunlu borçların "cebir" unsuru nedeniyle vergiye benzemelerine
karşılık, zorunlu olmayan borçlar (ihtiyarı borçlar
veya istikrazlar) tam bir borç niteliğindedir.
Gönüllü borçlanma da denilen bu tür borçlar,
devletin diğer amaçlan yanında özellikle kalkınma
amacı için sık sık başvurduğu bir kaynaktır.
Özellikte gelişmekte olan ülkelerde mevcut
özellikler içinde tasarruf ve yatırım yetersizliğini
gidermek üzere halkın ve mali kurumların kalkınmaya
her geçen gün biraz daha fazla fon ayırmalarını
temin amacıyla ihtiyari veya gönüllü borçlanmadan
yararlanmak gerekli olmaktadır. Zorunlu olmayan veya
ihtiyari borçlanma için devlet bu amaçla çeşitli
teşvik tedbirleri uygulamaktadır. Örneğin bu amaçla
devlet bir taraftan, topluma kalkınmanın getireceği
imkan ve fırsatları en geniş ve etkili bir şekilde
açıklamaya çalışırken; bir taraftan da, finans
piyasası işleyişi içinde en uygun şartları tesis
ederek azami ölçüde borç teminine çaba sarf
etmektedir.
Devlet borç yönetimi politikası ile
de bazı durumlarda zorunlu olmayan borçlarda tek
taraflı olarak borcun şartlarını, konversiyon (borç
faiz haddinin düşürülmesi, erken ödeme yapılması
gibi) işlemiyle değiştirebilmekte ve konsolidasyona
(kısa vadeli borcun uzun vadeli borç haline
getirilmesi) gidebilmektedir.
c- Devletlerarası Yardımlar
Devletlerarası yardımların temel özelliği geri
ödenmesidir. Daha doğrusu burada kastedilen
yardım, devletlerin veya çeşitli uluslararası
ekonomik, ve siyasi kurumların karşılıksız olma
koşuluyla (hibe ve bağış şeklinde) yaptıkları nakdi
ve ayni yardımlardır. Kamu gelirlerinin bir türü
olarak ifade edebileceğimiz dış yardımlar kavramı
ise, bundan daha geniş ve dış borçlanmayı da içine
alan bir kavram olmaktadır. Devletlerin veya çeşitli
örgütlerin bu yardımları askeri, siyasi ve ekonomik
amaçlarla verilebilmektedir. Özellikle II. Dünya
Savaşı'ndan sonra bu tür yardımların yaygın bir
uygulaması gerçekleştirilmiştir. Örneğin. ABD
tarafından Marshall Planı çerçevesinde yapılan
yardımlar bu alanda tipik örnek durumundadır. Devlet
yardımlarının büyüklüğü ve sürekliliği siyasi
konjonktürle yakından ilgilidir.
|