Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Enflasyon Vergisi

Enflasyon bilindiği gibi, efektif talep ile tanımlanan ve toplam talebin toplam arzı aşması şeklinde görülen bir konjonktür halidir. Enflasyon, genel fiyatlar seviyesinin devamlı ve hızlı artışını ifade eder. Üretim cephesinden üretim yetersizliği, tüketim cephesinden tüketim baskısı karşısında nispi olarak toplam talep toplam arza nazaran bir fazlalık göstermekte; bu da cari fiyatlar yönünden bir artış ile karşılanmaktadır. Yani bir önceki döneme göre aynı reel değer daha yüksek fiyatla karşılanmakta veya alınıp satılır hale gelmektedir. Tedavüle sokulan para arzı ve para-kredi hacmi esas itibariyle siyasi otorite tarafından belirlendiği için, yapısal etkenler ve ekonomik hayata konulan yanlış teşhisler sonucu ülke ekonomisinin gerçek ihtiyacı dikkate alınmadan gerçekleştirilen bir para ve kredi genişlemesi (ekspansiyonu) ile enflasyonist eğilim ortaya çıkar.

Enflasyon mahiyeti itibariyle sabit ve dar gelirliler (ücret ve maaşla geçinenler) aleyhine; kendini enflasyonun tahribatından koruyabilen, parasal değerlerini en az enflasyon ölçüsünde artırma imkanı bulan, spekülasyona yönelen, sığınma mallarına kayan kişiler ve borçlar alanlar lehine bir sonuç doğurmaktadır. Bu mekanizmayı işleten devlet de, ekonominin bozulan dengesi içinde borçlanma, vergileme ve benzeri yollardan haksız gelirler elde etme imkanı bulmaktadır. Pek çok yerde devlet, başka hiçbir düzenlemeye gerek kalmadan nispi olarak daha çok gelir elde etmekte; daha düşük reel değer ifade eder şekilde borç ödemektedir. 

Hükümetler alışılmış şeklin dışında vergiye benzer bir gelir sağladığı için ve bu gelir enflasyon aracılığıyla elde edildiğinden, ekonomi ve maliye literatüründe bu gelir kaynağına "enflasyon vergisi" adı verilmektedir. Hükümet para basarak, satın aldığı mal ve hizmetlerin bedelini ödeme yolunu seçebilir Belirli bir gelir seviyesi ve faiz oranı karşısında halk , elinde belirli bir reel para stoku bulundurmak istiyorsa, elindeki nominal parayı enflasyon oranında artırmaya çalışır. Burada enflasyon vergi oranına, reel para talebi de vergi tabanına karşılık gelmektedir. Kısa, belirli bir enflasyon seviyesi, sabit bir para talebi seviyesinde hükümete para basmak suretiyle gelir elde etme imkanı vermektedir. Bu yolla halk paralarını gelirine denk düşecek seviyenin altına ' indirmek zorunda bırakıldığı için, bu olay "enflasyon vergisi1' olarak ifade edilmektedir. Gelirin bir bölümü nominal para stokunu artırmak amacıyla kullanılmak zorunda olduğu için, halk gelirinden daha az harcamak ve aradaki farkı devlete aktarmak zorunda bırakılmaktadır. Enflasyon vergisinin devlete sağladığı gelir, enflasyonun reel olarak yol açtığı vergi kaybının dikkate alınmasıyla belirlenir. Enflasyonun vergi gelirleri üzerindeki olumsuz etkisine "Tanzi Etkisi" denmektedir. 

Enflasyon Vergisinin devlet için reel etkisini ölçmek için, enflasyonun reel olarak yol açtığı vergi kaybı yanında; özellikle hızlı gelişen enflasyon ortamında, enflasyon sonucu devletin nominal değerlerle arttırıldığı vergi karşısında, elde ettiği vergi ve benzeri gelirlerle gördüğü hizmetlerin reel ifadesiyle durumun değerlendirmek gerekir. Genel olarak, hızlı gelişen enflasyon sürecinde nominal değerlerle ifade edilen bir vergi artışı söz konusu olmakla beraber; kamu hizmetlerinin seviyesi yönünden değerlendirildiğinde bu süreç içinde vergi gelirlerinin kamu hizmetlerini karşılama seviyesinde de bir düşme görülmektedir. Esasen özellikle gelişmekte olan ülkelerde 1970'li yıllarda müşahede edilen yüksek enflasyon oranları ve ağır enflasyonist baskı ile kamu borçlanması ve kamu açıklarının artışı arasında sıkı ilişki ve korelasyon da bu görüşü doğrulamaktadır. 

Buna rağmen günümüzde de devletler hükümranlık haklarına dayanarak elde ettikleri para basma ve piyasadaki tedavül hacmini düzenleme işlemlerinin yürütülmesini Merkez Bankalarına vermişlerdir. Devlet gelire ihtiyaç duyduğunda Merkez Bankasından avans alarak veya hazine bonosu karşılığında para istemekte ve bankada bu parayı bakmaktadır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri