Harcama PolitikasI
Klasik maliye anlayışına göre, kamu
harcamalarını ekonomideki istikrarsızlıkları
önlemede kullanmak gereksiz oluyordu. Çünkü
klasik düşüncede kamu harcamalarının küçük
hacimde ve mümkün olduğu kadar tarafsız
nitelikte olması benimsenmiştir. Günümüzde
kamu harcamalarına ekonomik istikrarın
sağlanmasında önemli fonksiyonlar
verilmektedir.
Konumuz yönünden bizi ilgilendiren kamu
harcamaları fonksiyonu, onun, ekonomide
enflasyonist eğilimlerin hüküm sürdüğü
zamanlarda toplam talebi tam çalışma
seviyesindeki toplam arza denkleştirme
görevidir.
Kamu harcamalarının enflasyonla mücadelede
kullanılması bazı güçlükler arzeder. Şöyle
ki:
Herşeyden önce devlet, enflasyonu kontrol altına
almak veya önlemek için cari ve yatırım
harcamalarını kısmak zorunda kalacaktır. Halbuki
modern devlet görüşü içinde devletin görevi hergün
biraz daha artmakta, bu da devlet harcamalarında
artışı zorunlu kılmaktadır. Bu sebepten ekonomik
istikrarın temini için kısa bir süre de olsa kamu
harcamalarını artıran faktörleri kontrol altına
almak büyük güçlük gösterir.
Ekonomik istikrarda kamu harcamaları yönünden asıl
güçlük ise, bu harcamalann değişken ve seyyal
olmayışıdır. Gerçekten de sosyal siyaset ve sosyal
güvenlikle ilgili harcamalarla, devlet borçlan,
idari giderler, milli güvenlik giderleri ve önceki
yıllarda başlanmış yatırım faaliyetlerinin
bitirilmesi için gerekli giderler ekonomik
konjonktüre göre kolayca ayarlanamazlar.
Kamu harcamalarının istikrarı sağlamada
kullanılması noktasında dikkat edilecek bir husus
da; iş çevresi, halk ve devlet adamlarının enflasyon
hakkındaki kanaatleridir. Çünkü bu muhitlerde,
ekonominin içinde bulunduğu durum bakımından,
politikayı tespit eden ve yürütenlerin aksine bir
kanaat bulunuyorsa, yani, mevcut durum enflasyonist
gelişme ortamı olarak değil de refah devresi olarak
kabul ediliyor ve bu refahın çok hassas olduğu
kanaati hakim bulunuyorsa, harcamaları kısarken çok
dikkatli davranmak gerekecektir.
Nihayet, bir güçlük de politik alandan gelir. Çünkü
milletvekilleri genellikle, kamu harcamalarının
artırılmasından yanadır. Halbuki bu durumda kamu
harcamalarını azaltma mecburiyeti vardır.
Milletvekillerinin kamu harcamalarını azaltmaya
karşı oluşlarının sebebi, başlayacak işlerin
gecikmesi, başlayanların da bitirilmesinden geriye
bırakılmak zorunda kalmasıdır.
Harcamalar politikası olarak akla gelen, sosyal
sabit sermaye yatırımları ile bayındırlık
harcamaları ve sübvansiyonlar (mali yardımlar) dır.
Çünkü, yukarıda da işaret edildiği gibi, devletin
Adalet, Genel İdare. Milli Güvenlik vb. temel
hizmetlenni gösteren harcamalarının iktisadi
istikrar düşüncesiyle kullanılması düşünülemez.
Harcamalar politikasının, harcama seviyesini bizzat
ve fiilen hükümete bırakması gibi bir üstünlüğü
vardır. Başka bir deyişle, hükümetler harcama
politikası sayesinde masraf seviyesini istediği gibi
ayarlamak suretiyle, yani masrafın yerini ve
çeşidini mevcut şartlara en uygun gelecek şekilde
tayin ve tespit ederek, amaca en kısa yoldan ulaşmak
imkanına sahiptirler.
Bu durumu şöyle bir örnek vererek açıklamak
mümkündür:
Memleketin herhangi bir bölgesinde bir işsizlik söz
konusu olduğunda, para ve vergi politikası yoluyla
genel harcama seviyesini artırarak işsizliği
gidermek mümkün ve yeterli değildir. Aksine böyle
bir uygulama ülkenin diğer bölgelerinde enflasyonist
bir akıma yol açabilmektedir. Halbuki bu durumda
hükümet, harcama politikası yoluyla; yani işsizliğin
hüküm sürdüğü bölgeye daha çok yatırım yapmak
suretiyle, o bölgedeki işsizliği ve dolayısıyla
istikrarsızlığı gidermiş olacaktır.
Durumu daha iyi açıklayan bir örnek de şu olabilir:
Bir ailede diğerlerinden daha çok gıda alması
gereken bir kişi var diye bütün aileye aynı gıdayı
verecek yemekleri pişirmeye; veya kişinin perhiz
yapması gerekirken bütün aileye perhiz yaptırmaya
gerek olmadığı gibi; bir ülkenin bir bölgesindeki
istikrarsızlık için genel etkisi olabilecek
tedbirlere (vergi ve para politikası) başvurmaya
mahal yoktur.
Ekonomideki istikrarsızlığı önleyecek harcama
politikası bir yönüyle bir yatırım politikası olarak
düşünülebileceğine göre, hükümetler ellerinde her an
uygulamaya hazır projeler bulundurmalıdırlar. Bu
projeler, gerektiğinde kolayca uygulamaya
konabilecek cinsten olmalıdır. Yani, hükümetlerin
harcama politikasında uygulayacakları projeler,
tedariki kolay malzeme ve teçhizatı gerektiren ve
orta kalitede elemanlarla sonuçlanabilecek kısa
süreli projeler olmalıdırlar. Bu onların başarı
şansını büyük ölçüde artıracaktır57.
Kamu harcamaları içinde istikrar için etkinliği olan
bir diğer harcama çeşidi de sübvansiyonlardır.
Sübvansiyonlar, bilindiği gibi verginin tersi bir
etkiye sahiptirler Bu yüzden enflasyon ve deflasyona
karşı kullanılabilirler.
Kamu harcamaları politikasında kamu harcamalarının
finansmanı da konumuz bakımından büyük önem
taşımaktadır. Şimdiye kadar ele alınan konular
içinde kamu harcamalarının kaynağı dikkate
alınmadan, harcama yoluyla istikrarsızlığın
giderilmesi konusu açıklanmaya çalışılmıştır. Şimdi
ise, bu harcamaların finansman durumuna göre ne gibi
sonuçlar gösterebileceği üzerinde durulacaktır.
Konuya bu açıdan bakılınca şu görüşler ileri
sürülebilir.
-Kamu harcamaları geniş ölçüde müterakki vergilerle
finanse edilmişse, enflasyonun gelir dağılımındaki
adaletsizliğe sebep olan sonuçlarını önlüyor
demektir.
-Kamu harcamaları geniş ölçüde dolaylı vergilerle
karşılanıyorsa, yine enflasyonu giderici etkisi var
demektir.
-Kamu harcamalarının kişilere karşı borçlanma
yoluyla finanse edilmesi halinde ise, atıl
(kullanılmayan) fonların harekete geçirilmesi temin
edileceğinden, enflasyonist etki söz konusudur.
-Kamu harcamalarının banka sistemine karşı
borçlanarak karşılanması, bankaların kaydi para
yoluyla mevcut para arzını artırmaları sebebiyle,
enflasyonist sonuç doğurur.
Yukarıdaki açıklamaya göre, son iki kaynağa
başvurmak enflasyonu önlemek yerine enflasyonu
artırmak anlamını taşır.
|