Kamu Giderlerinin Artış Sebepleri
Kamu faaliyetinin genişlemesi olayı, nüfus artış temposuna bağlı
olarak devamlılık göstermekle birlikte, bu
faaliyetlerin devletin fonksiyonlarını
temelden değiştirecek bir seviyeye ulaşması,
Birinci ve ikinci Dünya Savaşları ile iki
savaş arasında yaşanan 1929-30 dünya
ekonomik krizi gibi ülkeleri temelden sarsan
olaylara bağlanmaktadır. Bir yandan bilim ve
teknolojide görülen baş döndürücü gelişme,
öte yandan nüfus hızının yol açtığı
ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlar
sebebiyle devletin klasik fonksiyonlarına
ekonomik ve sosyal fonksiyonlar da eklenmiş;
devletin mali olayları, yani kamu faaliyeti
devamlı bir gelişme göstermiştir. Devletin
gördüğü hizmetlerin artması, bütçe ifadesi
ile onun harcamalarının artması demektir.
Kamu faaliyetinin gelişmesine ciddi olarak işaret eden ilk yazar
19. yüzyılın tanınmış maliyecilerinden A. Wagner
olmuştur Wagner'in kamu faaliyetinin genişlemesine
ilişkin görüşlerini daha sonraya bırakarak, bu
bölümde kamu faaliyetinin genişlemesine ve kamu
harcamalarının mutlak ve nispi artışına yol açan
bazı sebepler üzerinde durulmaya çalışılacaktır. Bu
sebepler "görünüşte" ve "gerçek" olmak üzere iki
grup altında toplanabilir.
Görünüşte Sebepler
Kamu harcamalarındaki artışın görünüşteki
sebepleri, esasta kamu hizmeti artışına bağlı
olmayan, harcamaları mutlak değer ölçüsü içinde veya
itibari olarak arttıran sebeplerdir. Aşağıda kısaca
bu sebepler üzerinde durulmuştur.
a- Bütçede Safi Usulünden Gayrisafi Usule Geçilmesi
Eskiden bütçeler safi usulle yapılırdı. Yani bir gelir için yapılan
giderler bu gelirden düşüldükten sonra kalan net
hasılat bütçeye gelir kaydedilirdi. Bu usulden
vazgeçilip gayri safi usule göre bütçe düzenlenmeye
başlanınca, hizmet miktarında hiç bir değişiklik
olmadığı halde bütçe rakamları yükselmiştir. Yani bu
yeni usulde bütün gelirler bir tarafa, giderler ise
diğer tarafa işlenmekte, yapılan giderlerin
gelirlerden düşülmesi söz konusu olmamaktadır. Böyle
bir uygulamaya geçişin en önemli sebebi, ülke
ekonomilerinin gittikçe artan ölçüde bir paralı
mübadele ekonomisine girmeleri, herkesin gelir ve
gider hareketine karışmalarıdır.
b- Kamu Gelir ve Giderlerinde Aynî Usulün Terk Edilmesi
Daha önceleri devlet faaliyetlerinin gerçekleşmesine imkan veren
mali işlemler nakdi olmaktan çok aynî usullerle
yapıldığından, bu işlemler devlet bütçesinde gider
ve gelir olarak yer almıyordu. Gerçekten Avrupa'da
derebeylerin, Osmanlı imparatorluğunda, tımar ve
zeamet sahiplerinin ülke savunmasına katılmak üzere
ordu birlikleri besledikleri ve bu yüzden devletin
milli savunma ile ilgili giderleri olmadığı
görülmektedir. Yine bu dönemlerde kamu faaliyeti
niteliğindeki pek çok iş "angarya" olarak görülmekte
idi. Bu uygulamada da yapılan hizmetin bütçede
harcama olarak görülmesine imkan yoktur. Yine geçmiş
dönemlerde vergi tahsilinde de devlet bütçesini
ilgilendirmeyen bazı usuller uygulandığından, esasen
kamu faaliyetinin bir yönünü ilgilendiren kamu
geliri bütçe dışında kalarak, bütçe rakamlarının
gerçekte olduğundan daha küçük görülmesine yol
açıyordu.
Sonradan kamu hizmetinin görülmesinde aynî usulün terk edilmesi ve
paralı mübadele ekonomisine devletin de katılması
ile, yapılan bütün kamu hizmetleri para ile ifade
edilir hale gelmiş ve yapılan hizmetler bütünüyle
bütçe rakamlarına dahil edilmiştir. İşte bu şekilde
aynî usulden nakdi usule geçiş ile de bütçe
rakamları ve bu arada kamu harcamaları artış
göstermiştir. Ancak buradaki artış sadece, bir
mutlak değer veya cari para ölçüsü ile kendini
gösteren bir artıştır Bu artışın kamu hizmeti artışı
ile ilgisi yoktur.
c- Para Değerinin
Düşmesi
Gerek altın ve gümüş para devrinde gerekse günümüzde cari olan
kağıt para sisteminde paranın değeri çeşitli
sebeplerle düşmektedir. Bir ekonomide üretim-tüketim
ilişkisini kuran mübadele aracı olarak para, toplam
miktarı itibariyle toplam arz-toplam talep dengesine
göre ayarlanmak zorundadır. Çeşitli sebeplerle nakdi
akımlar-reel akımlar dengesi, nakdi (parasal)
akımlar lehine bozulduğu zaman paranın satın alma
gücü düşmüş otur. Böyle bir durumda ise, daha önce
belirli bir para değeri ile alınan bir mal ve hizmet
daha sonra daha fazla bir para değeri ile
alınabilir. Bu duruma ekonomide fiyat seviyesinin
yükselmesi adı verilir. Milli ekonomi
bakımından devamlı ve hızlı bir fiyat artışı olayı
yaşandığında gerek kamu kesimi gerekse özel ekonomi
bakımından aynı hizmetin daha pahalı görülmesi
sonucu nasıl olur.
İşte ekonomide görülen ve satın alma gücünü azaltan
böyle bir ortamda devlet de aynı hizmeti görmek için
daha fazla harcama yapmak zorunda kalır. Görüldüğü
gibi böyle bir durumda sadece görünüşte bir harcama
artışı vardır.
|