Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Kamu İktisadi Teşebbüsleri

KİT Kavramı ve Kapsamı 

''Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT)" kavramı ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, genel olarak kamu kaynaklarını kullanmak suretiyle ekonomik alanda faaliyet gösteren "Devlet Kuruluşlarını ifade etmektedir. Bu kavram tarihi süreç içinde önemli değişiklik ve çeşitlilik göstermiştir.

Avrupa'da KİT'ler üzerine en yetkili örgüt olan Avrupa KİT Merkezi (CEEP) KİTi: mal ve hizmet üretmek üzere kurulmuş olan. mali imkanlarının yarıdan fazlası merkezi veya mahalli kamu idareleri tarafından sağlanan veya işletme sonuçlarından bu idarelerin sorumlu bulunduğu ve bunlar tarafından denetlenen girişimler olarak tanımlanmaktadır 

Türkiye'de KİT'lerle ilk genel yasal düzenleme 1938 yılında 17.061038 tarih ve 3460 sayılı, "Sermayesinin Tamamı Devlet Tarafından Verilmek Suretiyle Kurulan İktisadi Teşekküllerin Teşkilatıyla İdare ve Murakabeleri Hakkındaki Kanunla yapılmıştır 3460 sayılı Kanunda; sermayesinin tamamı devlete ait olan ve kendi kanunlarında bu kanuna tabi oldukları belirtilen, tüzel kişiliği haiz. idari ve mali yönden özerk ve sorumluluğu sermayeleri ile sınırlı kuruluşlar "İktisadi Devlet Teşekkülü" olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, sermayelerinin en az yarısı bu kanuna tabi teşekküllere ait bulunan şirketlerin de bilançolarının düzenlenmesi ve denetlenmesi yönünden bu kanun hükümlerine tabi olacağı belirtilmiştir.

"Kamu İktisadi Teşebbüsleri" ifadesi mevzuatımıza ilk olarak 1962 Anayasası ile girmiştir 1961 Anayasası'nın 127. maddesinde "Kamu iktisadi teşebbüslerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce denetlenmesi kanunla düzenlenir" hükmü yer almışsa da "Kamu İktisadi Teşebbüsü" kavramının tanımı yapılmamıştır.

KİT'lerle ile ilgili ikinci genel düzenleme 1964 yılında 440 sayılı Kanunla yapılmıştır. 1982 Anayasası'nın 165. maddesi de "Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Denetimi" başlığı altında, sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıkları..." şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir. 1980'li yıllarda KİT'lerle ilgili yasal düzenlemeler daha ziyade KHK'lerle yapılmıştır. 

233 sayılı KHK'da KİT'ler iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları olarak ikili bir ayırıma tabi tutulmuş ve; 

"Kamu iktisadi teşebbüsü {KİT)-"Teşebbüs", iktisadi devlet teşekkülü(İDT) ile kamu iktisadi kuruluşu(KlK)'nun ortak adıdır.

-   İktisadi Devlet Teşekkülü(IDT)- Teşekkül", sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsüdür.

-  Kamu iktisadi kuruluşu(KİK)- Kuruluş", sermayesinin tamamı devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mal ve hizmet üretmek ve pazarlamak üzere kurulan, kamu hizmeti niteliği ağır basan kamu iktisadi teşebbüsüdür" şeklinde tanımlanmıştır.

KİK tanımı, 1995 yılında 4046 sayılı Kanunda yer alan bir değişiklikle (KİK) "Kuruluş"; sermayesinin tamamı devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmet dolayısıyla, ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadı teşebbüsüdür" şeklinde değiştirilmiştir.

öte yandan yine 233 sayılı KHK'de:

Sermayesinin tamamı bir iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olup, ona bağlı işletme veya işletmeler topluluğu", "müessese";

-  "Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olan işletme veya işletmeler topluluğundan oluşan anonim şirketler", "bağlı ortaklık" olarak tanımlanmıştır. 

440 sayılı Kanunda, sermayesinin yarısından fazlası tek başına veya birlikte devlete ve kamu iktisadi teşebbüslerine ait olan kuruluşlar kamu iktisadi teşebbüsleri olarak tanımlanmak suretiyle gerek doğrudan ve gerekse olarak sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kurumların kamu iktisadi teşebbüsleri ile ilgili mevzuata tabi olması sağlanmış iken, 233 sayılı KHK'dakı tanımla kamu iktisadi teşebbüslerinin kapsamı daraltılmış; 4046 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile de KİK'leri tanımlayıcı unsur olarak, faaliyetlerinde kamu yararının gözetilmesi ve ürettikleri mal ve hizmetlerin imtiyaz sayılması esası getirilmiş bulunmaktadır.

4046 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe paralel olarak, 233 sayılı KHK'nin ekindeki KlK'ler yeniden tespit edilmiş ve TCDD, DHMİ, TEKEL, Posta  İşletmeleri  Genel  Müdürlüğü  ve T.  Telekominikasyon A.Ş.  KİK statüsünde bırakılırken; daha önce KİK statüsünde olan THY, ÇAYKUR ve TİGEM'e İDT statüsü kazandırılmıştır. 

440 sayılı Kanun kapsamında olan, sermayesinin yarısından fazlası birden çok KİT'e veya bağlı ortaklıklara ait olan bazı şirketler,233 sayılı KHK ite KİT tanımında yapılan daraltma sonucu faaliyetlerini "iştirak" statüsünde ve KİT mevzuatı dışında sürdürmek durumunda kalmıştır.

198* yılında çıkarılan, 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların TBMM'ce Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'da ise, "Ödenmiş sermayesinin yarısından fazlası kamu tüzel kişilerince sağlanmış olan kurunlar ile bu kurumların ödenmiş sermayesinin yarısından fazlasını sağlamış oldukları diğer kurumlar ve yukarıda sayılanlardan olmamakla beraber, kendilerine bazı kamu yetki ve görevleri verilmiş olup galip vasıfları bu kamu hizmetlerini yürütmek olan ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarımdan olmayan, özel kanunları tabi kurumlar ile İller Bankası bu kanunla konulan denetime tabidir" hükmüne yer verilerek kamu iktisadi teşebbüsleri, TBMM'nin denetimi yönünden ayrıca tanımlanmış, mahalli idarelerin sermayesinin yansından fazlasını sağladıkları kurumlar ve T.C. Merkez Barkası KİT kapsamı dışında bırakılmıştır.

KİT’lerin Kuruluş Nedenleri

Devletlerin mal ve hizmet üretimi ile ticari faaliyette bulunması genel olarak ekonomik nedenlere dayanmakla beraber, bazen ideolojik, sosyal v.b. nedenlerle de olabilmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomik nedenlerle kurulan KİT'lerin kuruluş amaçlarını; 

-  Ekonomik kalkınmayı sağlamak,
-  Tekelleri devlet eliyle işletmek,
-  Özel sektörün başaramayacağı veya giremediği işleri yapmak,
-  Ekonomiye yön vermek.
-  Özel sektöre öncülük etmek,

-  Gelir dağılımın düzenlemek şeklinde özetlemek mümkündür. 

Ülkemiz açısından bakıldığında, 17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihleri arasında toplanan İzmir İktisat Kongresi'nde; kalkınmanın sağlanmasında özel teşebbüsün İtici güç olması ve devletin özel girişimciliği desteklemesi ve teşvik etmesi fikri ağırlıklı görüş olarak benimsenmiş olmasına rağmen, özel teşebbüsün yeterli sermaye birikimine sahip olmaması; alt yapı sorunları, yetişmiş insan gücü yetersizliği ile Dünyayı derinden etkileyen 1929 genel ekonomik krizinin sınırlı da olsa ülkemizi de etkilemesi gibi nedenlerle, uygulanan ekonomik politikalardan beklenen olumlu sonuçlar alınmamış;   bu durum, yeni bir ekonomik modelin uygulanmasını zorunlu kılmıştır Bu yeni modelin esasını, devletin planlama ve kuracağı iktisadı teşebbüsler aracılığı ile ekonomide daha aktif rol oynaması şeklinde özetlemek mümkündür. 

Türkiye'de KİT'lerin kuruluş nedenleri ortaya konulurken, uzun süren bir savaşın sonucunda yeni kurulan Devlet'in iç ve dış güvenlik sorunları ve ayrıca savaşın getirdiği olumsuzlukların bir an önce giderilme zorunluluğu dikkate alınmalıdır.Bu husus, Sümerbank'ın kuruluşuna ilişkin 3.6.1933 tarih ve 2262 sayılı Kanunun gerekçesinde yer alan "Milli ihtiyaç ve menfaatlerimizin mübrem kıldığı sanayi şubelerinin bir an önce tahakkuk ettirilmesi ve iktisadi İslahat ve emniyetimizle memleketimizin umumi muvazenesini koruyacak olan bu sanayileşme hareketine hız verilmesi için bütün milli kuvvet ve menba unsurlarından en çok istifade etmek lazım geldiği..." şeklindeki ifadelerde açık biçimde görülmektedir.

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri