KİT'lerin Tarihçesi
KİT'lerin sistemli bir şekilde kuruluşları ve gelişmeleri her ne
kadar 1930'lu yıllardan sonra gerçekleştirilmiş ise
de, Cumhuriyet öncesi dönemde de özellikle Ordu ve
Sarayın ihtiyaçlarını karşılamak üzere bazı devlet
işletmelerinin kurulduğu görülmektedir. Bu nedenle,
KİT'lerin tarihçesine Cumhuriyet dönemi öncesinden
başlanılarak belirli dönemler içerisinde
değinilmiştir.
Osmanlı döneminde KİT sayılabilecek ilk kuruluş olan "Top Asitanesi"
esas olarak Ordu ve Sarayın ihtiyaçlarını karşılamak
üzere Onbeşinci yüzyılda kurulmuştur. Bu dönemde
faaliyete geçen işletme ve fabrikalar ile
sandıkların başlıcaları şunlardır:
- 1810 yılında; Beykoz Teçhizatı Askeriye Fabrikası (
Askeri kundura, çizme, palaska üretimi)
- 1835 yılında; Feshane Fabrikası ( Çuha,
fes, battaniye üretimi) İzmit fabrikası ( Çuha,
asker elbiseliği üretimi)
- 1843 yılında; Fevaid-i Osmaniye ( Deniz yolu
işletmesi)
- 1845 yılında; Hereke Fabrikası (Kadife, ipekli
kumaş, saten, tafta üretimi)
- 1850 yılında; Bakırköy Fabrikası (Pamuklu bez
üretimi)
- 1863 yılında; Rusçuk Memleket Sandığı, Emniyet
Sandığı,
- 1888 yılında; Ziraat Bankası,
- 1892 yılında; Yıldız Çini Fabrikası (Çini eşya
üretimi)
Zamanla bünyesi ve ismi değişen "Top Asitanesi"
bugünkü Makine v e Kimya Endüstrisi Kurumu'nun
temelini oluşturmuştur. Yine, 1835'te kurulan
Feshane ve Çuha, 1845'te kurulan Hereke İpekli ve
Yünlü Dokuma Fabrikası ve 1850'de kurulan Bakırköy
Pamuklu Dokuma Fabrikaları daha sonra Sümerbank
bünyesinde uzun yıllar hizmet vermiştir.
İlk devlet bankası olma özelliğini taşıyan Ziraat
Bankası, 1863 yılında tarımı kredilendirmek amacıyla
kurulan "Memleket Sandıkları'nın, 1888'de banka
haline dönüştürülmesi ve 1937 yılında da bugünkü
halini almasıyla günümüze kadar gelmiştir.
İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar
doğrultusunda, ülke kalkınmasının özel sektör eliyle
gerçekleştirilmesine yönelik politikaların
uygulanması yanında, Osmanlı döneminden devreden
tesislerin devlet tarafından işletilmesi yoluna
gidilmiştir. Bu bağlamda, 19.04.1925 tarih ve 633
sayılı Kanun'la "Bankaya devredilmiş olan müessesatı
sanaiyeyi teşekkül edecek şirketlere devredinceye
kadar bizzat idare etmek, iştirak suretiyle
tesisat-ı sanaiyede bulunmak ve işletmek"yanında
maden işletmek ve her türlü bankacılık işlemleri
yapmak üzere, "Türkiye Sanayi, ve Maadin Bankası"
kurulmuştur. Kanunun 8. Maddesinde "Banka kendisine
devredilen fabrikaları yüzde elli biri nama muharrer
senetle kendisine ve Türk efrat ve eşhası
hükmiyesine ait olmak üzere tesis edeceği Türk
anonim şirketlere devrederek işletmeye mezundur"
hükmüne yer verilerek, bir yandan kongrede saptanan
ekonomik politikaların kararlılıkla uygulanacağı
vurgulanırken; diğer yandan, "özelleştirme" kavramı
ve modeli de ülke gündemine ilk kez girmiş
olmaktadır.
Ekonomik kalkınmada temel unsur olarak görülen özel
sektörün güçlendirilmesi amacıyla 1924 yılında İş
Bankası, 1926 yılında Emlak ve Eytam Bankası
kurulmuş; 1927 yılında da Teşvik-i Sanayi Kanunu
çıkarılmıştır. Söz konusu kanunla getirilen koruma
ve teşviklere rağmen özel sektörün kendisinden
beklenilen atılımı gerçekleştirememesi, Türkiye
Sanayi ve Maadin Bankası'nın temel fonksiyonlarını
gereğince yerine getirmede yetersiz kalması ve 1929
ekonomik krizinin ortaya çıkması, ekonomide
devletçilik fikrinin ağırlık kazanmasına neden
olmuştur.
Devletçilik uygulamalarının ağır bastığı bu dönemde,
Türk Sanayi ve Maadin Bankası'nın sorumluluğundaki
tesisler, 03.07.1932 tarih ve 2058 sayılı kanunla
kurulan Devlet Sanayi Ofisi'ne verilmiş; bankacılık
işlemleri de 07.07.1932 tarih ve 2062 sayılı kanunla
kurulan Türkiye Sanayi Kredi Bankası'na
devredilmiştir.
1933 yılı Türkiye ekonomisinin bugünkü şeklini
almasında etkin bir rol oynayan Karma Ekonomik
Model'ın uygulanma sürecinin başladığı önemli bir
yıl olmuştur.
Devlet Sanayi Ofisi ile Türkiye Sanayi Kredi Bankası, mevcut
yapılan içinde faaliyette bulunmalarının milli
sanayinin gelişmesine katkıda bulunmaktan çok; özel
sektörü caydırıcı etkisi olduğu gerekçesiyle.
03.06.1933 tarih ve 2262 sayılı kanunla kurulan
Sümerbank'a devredilmiştir.
1950 yılında çok partili siyasi hayata geçişi ile birlikte yapılan
seçimler sonucunda iktidara gelen siyasi partinin
hükümet programında, "...bundan böyle amme
karakterini haiz olmayan sahalarda işletmeciliğe
geçmeyeceğimiz gibi, muhtelif sebepler altında
kurulmuş olan işletmeleri, amme hizmeti gören ve ana
sanayiye taalluk edenler hariç muayyen bir plan
dahilinde elverişli şartlarla peyderpey hususi
teşebbüse devretmeye çalışacağız..." denilmek
suretiyle, devletin ekonomideki payının küçültülmesi
hedeflenmiş olduğu halde, aynı parti iktidarının
sürdüğü 1950-1960 döneminde., devletin ekonomideki
payının küçültülmesi sağlanamamış; mevcut KİT'lerin
özel sektöre devredilmesi bir yana, bu dönemde TCDD,
PTT, Denizcilik Bankası T.A.Ş. ve DMO iktisadi
devlet teşekkülü haline dönüştürülmüş; TPAO. EBK,
TDÇİ, ile SEKA ve T.C. Turizm Bankası gibi yeni
teşekküller kurularak KİT kapsamı daha da
genişletilmiştir.
1961-1979 döneminde, TESTAŞ, TEMSAN, TÜMOSAN. TAKSAN. GERKONSAN.
Seydişehir Aliminyum Tesisleri, İskenderun Demir
Çelik Tesisleri, DYB, TEK, ÇAYKUR, KBİ ve DESİYAB
gibi yeni KİT'ler kurulmuştur.
24 Ocak 1980 tarihinde alınan ve "24 Ocak Kararları" olarak anılan
ekonomik istikrar tedbirleri ile KİT politikasında
köklü değişiklikler meydana gelmiştir. Söz konusu
kararlarla genel ekonomik sorunların çözümlenmesinin
yanında, ithal ikameci sanayileşme stratejisi yerine
dışa yönelik sanayileşme stratejisi dönüşümünün
sağlanması ve serbest piyasa kurallarının ekonomiye
hakim kılınması amaçlanmıştır. Bu amaçların
gerçekleştirilmesi için devletin ekonomideki
ağırlığının azaltılması, sermayenin tabana
yayılması, KİT'lerin serbest piyasa koşullarında
etkinlik ve verimlilik esasına göre çalışmalarının
sağlanması, özelleştirme ve Türk Lirasının
konvertibil hale getirilmesi amacıyla çeşitli idari
ve yasal düzenlemeler yapılmıştır.
|