Verginin Tarhı, Tebliği, Tahakkuku ve Tahsili
Verginin Tarhı
Mükellefin vergi borcunu ödeyebilmesi için ödeyeceği miktarın
hesaplanması veya bulunması işlemidir.
Verginin tarhı işlemi, vergi kanunlarında
gösterilen matrah ve nispetler üzerinden
vergi dairesi tarafından ödenecek vergi
miktarının hesaplanması ve bu alacağın
miktar itibariyle tespit edilmesi
muamelesidir. Vergi sistemlerinde yer alan
başlıca tarh usulleri şunlardır:
-
Beyanname Usulü:
Günümüzde vergi tarhı konusunda en yaygın usul
"beyan" usulüdür. Çünkü çağdaş vergiciliğin
temel ilkelerinden birisi, verginin,
mükellefin vereceği bilgilere göre
belirlenmesi ve alınmasıdır. Beyan veya
beyanname usulünde, vergi tarhına esas
teşkil edecek bütün bilgiler mükellef
tarafından yazılı olarak vergi idaresine
verilmekte; idare de bu bilgileri esas
alarak vergi borcunu hesaplamaktadır.
Beyanın doğruluğu esas olmakla beraber,
yanlış beyanda bulunanların tespiti ve
cezalandırılması bakımından sıkı bir denetim
uygulanmaktadır.
- İdarece Takdir Usulü: Vergi idaresi ve her mükellefin vergi
borcunun hesaplanmasına ilişkin matrahı ayrı ayrı
belirler. Bu yöntem vergicilikte giderek terk
edilmekte istisnai uygulanan bir yöntemdir.
- Karine veya Dış Belirtiler Usulü: Vergi borcunun hesaplanması
vergi konusunun bazı dış belirtilerine dayanılarak
yapılır. Bu yöntem günümüzde kullanılmamaktadır.
Örneğin, Fransa' da geçmişte uygulanan "Kapı ve
Pencere Vergisinde vergi borcu evin kapı ve pencere
sayısına göre hesaplanmıştır. Günümüzde vergi
sistemimizde yer alan "Hayat Standardı Esası"
aslında bir çeşit karine usulüdür. Hayat Standardı
Esası'nda mükellefin vergisi belli ölçüde, işyeri
vergisi, ev sayısı, araba sayısı, yat. çalıştırdığı
hizmetçi sayısı" vb. dayandırılmaktadır.
- Götürü Usul (Kesim Usulü): Vergilendirmeye esas alacak değer ve
miktarın önceden idarece tek tek tespit edilmesi
yerine, aynı durumdaki tüm konu ve vergi
mükellefleri (meslek grupları) için genel olarak
belirlenmesidir.
- Kaynakta Vergileme (Stopaj Usulü): Vergi, vergi idaresince değil
vergiyi doğuran olayın meydana geldiğinde vergi
sorumlularınca hesaplanıp kaynağından kesilerek
tahsil edilmesidir, Bu usul belirli gelir
gruplarına, yani ücret ve maaşlara, rantlara, bina
ve arazi kiralarına ve menkul sermaye iratlarına
(faiz ve temettülere) uygulanabilir.
Beyana dayanan gelirlerin vergilendirilmesinde ingilizce "Pay-As-You-Go"
veya kısaca "PAYE" (Pay-As-You-Earn) Almanca'da "Gegenwarstsbesteuerung"
denilen "gelirin hemen vergilendirilmesi" esasını
gerçekleştirmek için, peşin ödemeler yöntemi
benimsenmiştir. Bu yöntemin esası, mükellef cari
vergilendirme döneminin gelir vergisi olarak, kesin
olarak tarh muamelesi tamamlanmış son vergi yılının
vergi miktarına eşit peşin ödeme" de bulunur. Bu
geçici ödeme çeşitli taksitler halinde de olabilir
Verginin Tebliği
Mükellefin vergi borcunu ödeyebilmesi için, vergi dairesinin tarh
ettiği vergiyi bildirmesidir. Diğer bir ifade ile
tarh, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade
eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellef
veya sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir. Beyan
esasına dayanan vergilerde mükellef kendi durumunu
ilgili mevzuata uygun bir şekilde kendi insiyatifi
ve imkanları ile belirleyip ilgili \/ergi dairesine
bildirerek bir bakıma kendi kendisini
vergilendirdiği için, bu usul içinde gerçekleşen
vergilendirmede
mükellefin tarh edilen vergisinin kendisine bildirilmesine, yani
tebliğe ihtiyaç yoktur Görüldüğü gibi. mükellefin
ödemesi gereken ve bilgisi dışında tarh edilen vergi
borcunun mükellefin bilgisine sunulmasına "verginin
tebliği" denilmektedir.
Verginin Tahakkuku
Tarh ve tebliğ edilen verginin ödenmesi gereken safhaya gelmesidir.
Kısaca vergi borcunun kesinleşmesidir. Tahakkuk,
tahsilden önce gelen ve vergi alacaklısı olan kamu
birimlerinin bu alacağını hak edişe bağlayan bir
işlem veya aşamadır. Ancak tahakkuk, verginin
tahsile hazır hale gelmesi, yani kesinleşmesi demek
değildir. Verginin kesinleşmesi için, tahakkuk
aşamasında mükelleflerin bu vergi borcuna itiraz
etmemeleri, vergiyi kabul etmeleri lazımdır.
Verginin Tahsili
Kanuna uygun surette vergi borcunun ödenmesidir. Tahsil ile
mükellefin vergi borcu sona ermekte; vergi
alacaklısı i!e vergi borçlusu arasındaki ilişki söz
konusu borç itibariyle bitirilmektedir. Vergi
tahsiline (cibayet). ilişkin başlıca usuller
şunlardır;
- İltizam Usulü: Genellikle aynî ekonominin hakim olduğu
dönemlerde devlet vergiyi tahsil görevini bir bedel
karşılığında "mültezimlere vererek, mültezimlere
vergi tahsil ettirilmiştir Mültezimlere vergi tahsil
hakkı açık artırma yöntemiyle verilirdi. Bu yöntem,
önceden belirlenmiş bir verginin gelirini garanti
aldığı için verimli bir tahsil yöntemi olmuştur.
- İhale Yöntemi: Bu yöntemde de verginin tahsil görevi devlet nam
ve adına yine üçüncü kişilere verilmekte, toplanan
vergi tutarı üzerinden bu kişilere bir yüzde
verilmektedir, ihale yönteminde verginin tahsil işi
en az yüzde almayı öneren kişiye verilmektedir.
- Halk Temsilcileri Eliyle Tahsil Usulü: Devletin vergiyi bizzat
toplamak için yeterince kurumsallaşamadığı
dönemlerde uygulanmıştır. Bu usulde vergi toplama
işi kentlerdeki halk temsilcilerine verilmiştir
- Emanet Usulü: Verginin devlet memurları tarafından ve tahsildar
tarafından tahsilidir. Bu usulde, mükellefler adına
tahsildar gönderilmek suretiyle vergi tahsil edilir.
Bu işlerde çalışan memurlara sadece ücret verilir
Günümüzde bu yöntemin maliyeti çok yüksek olduğundan
terk edilmiştir. Günümüzde bu usulün uygulanması hem
çok sayıda memura ihtiyaç göstermekte, hem de
işlerin hızla yürütülmesini engellemektedir.
-Verginin Mükellef Tarafından Ödenmesi Usulü: Günümüzde verginin
tahsili esas itibariyle mükellefin vergi borcunu
doğrudan doğruya vergi dairesine veya
bankaya ya da posta ile göndermesi
yoluyla gerçekleştirilmektedir.
Pul veya bandrol yapıştırılarak veya kıymetli kağıt kullanmak
yoluyla ve hukuki muamelelerin belirli bir sicile
tescili anında gerçekleştirilen tahsil yöntemleri de
vardır.
|