BÜROKRASİNİN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ
Bürokrasi, "siyaset" terimi gibi çok farklı
anlamlarda kullanılan bir sözcüktür. Halk dilinde
bürokrasinin anlamı konusunda belirli bir görüş
birliğinden söz edilebildiği halde, bilim adamları
arasında böyle bir düşünce ortaklığı ya da tanım
birliği bulunmamaktadır.
Bürokrasinin Tanımı, Bürokrasi Nedir
Bürokrasi, kelime olarak, Latince "burra" ve Yunanca
"kratos" sözcüklerinden türetilmiştir. "Burra",
masaları Örtmede kullanılan koyu renkli kumaş; "kratos"
ise egemenlik, yönetim anlamına gelmektedir. Buna
göre bürokrasi, "masaların ya da büroların
egemenliği" anlamındadır. Bu kavramın ortaya çıktığı
dönemde memurların, hizmet yürüttükleri masaların
üzeri koyu renkli bir kumaşla örtülmekteydi.
Aslında bu benzetme ile ifade edilmek istenilen,
memurların toplum üzerinde giderek artan
egemenliğidir. Memurların bu egemenliği, onların
hizmet yürüttükleri bir araçla (yazı masası) ya da
mekânla (büro) nitelendirilmiştir.
Bürokrasi, yönetim ve siyaset ile ilgili bir
kavramdır. Önce konuya bürokrasinin farklı
anlamlarını belirterek başlamak gerekir. Birinci
olarak bürokrasi, daha çok olumsuz ve kötüleyici bir
anlam ifade eder. Bürokrasi, örgütlerin
olumsuzluklarını ve resmi otoritenin kötüye
kullanılmasını anlatmakta kullanılan pejoratif
(kötüleyici ve aşağılayıcı) bir kavramdır. Bu
anlamda bürokrasi "verimsizlik", "işlerin ağır
yürümesi", "kuralcılık", "kırtasiyecilik",
"sorumluluktan kaçma", "yönetimde gizlilik", "yetki
devretmekte isteksizlik", "otoriteye aşırı bağlılık"
gibi, olumsuz davranış ve işlemlerdir. Bu olumsuz
davranışlar, "bürokrasi hastalığı" olarak
nitelendirilmektedir*. Webster sözlüğü, bürokrasiye,
beşeri ihtiyaçları önemsememe, kararları üstlere
havale etme eğilimi, işleri kırtasiyeciliğe boğma
gibi anlamlar vermektedir.
Bürokrasi ile ilgili olumsuzluklar, memurlardan
değil, daha çok bürokratik yapıdan
kaynaklanmaktadır. İşlerin gecikmesi ve
kırtasiyecilik sebebiyle halka verilen zarar,
bürokratik kuralların ve prosedürlerin bir
sonucudur.
İkinci anlamda bürokrasi, belirli özelliklere sahip
bir örgüt biçimi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım
Weber'le birlikte ortaya çıkmıştır. Bürokrasi
konusundaki egemen anlayış, Weber'in tanımı
etrafında toplanmıştır. Weber'e göre bürokrasi,
işbölümü, otorite hiyerarşisi, yazılı kurallar,
yazışmaların ve faaliyetlerin dosyalanması,
gayrişahsîlik, disipline olmuş bir yapı ve resmi
pozisyonlardan oluşan bir örgüt biçimidir. Bu
anlamda bürokrasi, rasyonel bir örgüt biçimidir;
teknik olarak diğer örgüt biçimlerinden üstündür.
Bürokrasi, sabit bürolardan (dairelerden) ve resmi
yetkilerden oluşur. Her bir büronun görevleri,
yetkileri ve otoritesi formel kurallarca
düzenlenmiştir; dolayısıyla istikrarlı ve düzenli
bir işleyiş sistemine sahiptir. Verimliliği artırmak
ile ilgilenen yönetimler, bu örgütsel özelliklere
önem vermek durumundadırlar. Bürokratın,
bürokraside kurallara göre davranması beklenir.
Büro da kurallara göre işler; kurallar olaylara
tatbik edilirken beşeri faktörler dikkate alınmaz.
Patronaj ve kayırma, kural olarak bürokratik bir
örgüt yapısında olmaz. Weber'e göre bu Örgüt
biçimi, yalnızca devlete özgü değildir, özel
sektörde de bu örgütlenme yaygındır.
Üçüncü olarak bürokrasi, "kamu yönetimi"nin eş
anlamlısı olarak kullanılır. Genellikle bürokrasi,
siyasi sistemin kamu yönetimi kolu olarak
tanımlanır. Bu anlamda bürokrasi, devlet yönetiminde
çeşitli idari görevleri-işleri yerine getirmek için
modern hükümetler tarafından yönetilen ve çeşitli
kamu kurumlarından oluşan örgütler bütününe verilen
addır. Bürokrasi özel sektörden ziyade kamu
sektöründeki yönetimi ifade etmektedir. Ayrıca
bürokrasi, çeşitli siyasi toplulukların
(ulus-devlet, eyalet, belediye, bölge vb.)
yönetimini ve kamu politikalarını düzenleyen
yasaların uygulanmasını da kapsamaktadır. Bu
bağlamda bürokratlar, siyasi kararların düzenlenmesi
ve yürütülmesi ile uğraşan kişilerdir.
Michel Crozier,
bürokrasinin anlamını üç grupla toplamaktadır.
Birinci anlamı, bürolar tarafından yönetimdir. Bu
anlamda bürokrasi, hiyerarşik bir biçimde organize
edilmiş ve atama yoluyla işbaşına gelen memurların
oluşturduğu devlet daireleri tarafından yürütülen
sevk ve idare faaliyetidir. İkinci anlamda
bürokrasi, kollektif faaliyetlerin düzenli hale
getirilmesi ve organize edilmesi olgusudur. Üçüncüsü
ise işlerin ağır yürümesi, monotonluk, işlemlerin
karmaşıklığı ve ihtiyaçların yeterli ölçüde tatmin
edilememesidir. Crozier, bu tanımlardan üçüncüsünü
tercih ermektedir (Crozier,
1964: 3-4),
BÜROKRASİNİN OLUMSUZLUKLARI
Weber'in
bürokrasi modeli, uygulamada sanıldığı gibi rasyonel
olarak işlememektedir. Bürokrasinin olumsuzlukları,
onun yapısal ve işlemsel özelliğinden
kaynaklanmaktadır. Bürokrasinin olumsuzlukları şöyle
özetlenebilir:
1. Bürokratik personelin, verimli ve etkili
çalışabilmesi için, kurallara sıkı bir şekilde bağlı
kalarak hareket etmesi gerekir. Bu da, otomatik
olarak bürokratların, değişen şartlara ve
ihtiyaçlara göre hareket etme gücünü
sınırlandırır.
2. Bürokraside memur, makinenin dişlisi gibidir;
Örgütün bir parçasına uyan ve bu amaçla kullanılan
standart ve gayrişahsi bir varlıktır. Bu sebeple
memur, bürokratik sistemin işleyişine müdahale
ederek bireysel olarak düzeltme yapma imkânından
büyük ölçüde mahrumdur.
3. Bürokrasi, rasyonel düzenlemelere göre işleyen
bir mekanizma değildir. Bürokraside keyfi ve taraflı
olarak konulmuş kurallar bulunmaktadır. Astlara
karşı üstlerin davranışları ve işlemleri, yasalara
uygun olmamakta, zaman zaman gayri insani ve keyfi
nitelik göstermektedir.
4. Bürokratik örgütlerde formel (resmi-şekli)
yapı her şeyi ifade etmez. Uygulamada, memurların
kendi aralarında geliştirdikleri, tutum, davranış,
anlayış ve geleneklerin oluşturduğu informel (gayriresmi)
yapı, formel yapının yerini almakta ya da onu alt
üst etmektedir.
5. Weber, işbölümüne dayalı uzmanlığın resmi
hiyerarşik otoriteyi etkisiz hale getirebileceğinin
farkına varamamıştır. Resmi hiyerarşik otorite,
bürokrasinin işleyişinde, teknik konularda uzman
olan astlara bağımlı hale gelmektedir. Günümüzde
otoritenin en önemli kaynağı uzmanlıktır.
6. Bürokratik örgüt yapısı, otoritenin üstlerde
temerküz etmesine imkân sağlamakta ve dolayısıyla,
orta ve alt kademe yöneticilerinin inisiyatif
kullanmalarına olanak tanımamaktadır. Bu durum,
yazışmaların artmasına, kırtasiyeciliğe ve
işlemlerin gecikmesine neden olmaktadır.
7.
Bürokrasi, rutin hale dönüşen bir görev ve işleyiş
düzenine dayanır. Bürokrasiler genellikle
muhafazakâr yapılardır. Bürokratik yönetimin
verimsizliğinin temelinde, söz konusu düzenin
değişen şartlara ayak uyduramaması ve kendi kendini
yenileyememesi yatar.
8. Personelin, etkinlik ve verimlilik amacıyla
konulmuş bulunan bürokratik kural ve teknikleri
kullanmak suretiyle sorumluluktan kaçmaları
mümkündür. Genellikle yöneticiler, sorumluluktan
kaçmak istediklerinde, önlerine gelen somut bir
sorunun çözümünü yazılı bir kuralın ruhuna değil,
lafzına dayandırmak isterler. Böylece, kendilerini
kuralların kastettiğinden daha dar sınırlar ve
kalıplar içine koyarlar. İşin şeklinin, aslından
daha önemli olduğu kanısını uyandıran uygulamalar
içine girerler. Karşılaştıkları bir sorunun çözümü
için uygun bir kural bulamadıklarında, konu ile
ilgili önceki bir uygulamanın olup olmadığına
bakarlar. Benzer bir uygulama bulamadıklarında,
inisiyatif kullanmaktan kaçınırlar; çözümsüzlüğü ya
da "hayır" demeyi tercih ederler.
9. Bürokratik örgüt yapısı, zamanla kapalı bir
sistem haline dönüşmekte ve verimsizleşmektedir.
Bürokraside orijinalliğe ve yeniliğe kapalı bir
işleyiş düzeni egemendir. Ehliyetsiz yöneticilerin,
bürokratik örgütün üst basamaklarına kısa zamanda
yükselmesi olağan ve yaygın hadiselerdir.
Weber'in bürokrasi analizi eleştirilse de, bu
analizin ortaya koyduğu gerçekler büsbütün inkâr
edilemez. Gelişmiş toplumlardaki bürokratik
organizasyonların ilkeleri, Weber'in bürokrasi
analizlerinden birçok unsuru bünyesinde
barındırmaktadır. Uzmanlaşma, hiyerarşi, formel
işlemler, çağdaş örgütlerin yaygın
özelliklerindendir.
BÜROKRASİNİN OLUMSUZ YÖNLERİNİN GİDERİLMESİ
Bürokrasinin olumsuzluklarını asgariye indirmede
yardımcı olabilecek etkin bir kamu yönetimi
sisteminin belli başlı özellikleri şöyle
sıralanabilir:
1. Etkin dış siyasi denetim,
2. Oldukça esnek örgütlenme,
3. İyi bir liderlik ve yönetim,
4. Kurum içinde yetki devri yoluyla orta ve alt
düzeydeki yöneticilerin sorumluluklarının
artırılması ve kırtasiyeciliğin önlenmesi,
5. Adil personel yönetimi,
6. İdare içi işbirliğinin geliştirilmesi,
7. Örgütteki amaçların, yöntemlerin, işlemlerin,
kuralların ve sonuçların devamlı olarak gözden
geçirilmesi ve basitleştirilmesi,
8. Kuralcılığa kaymayı önleyecek iyi bir iş
ahlâkı,
9.
Etkin halkla ilişkiler
|