|
DEVLET BORÇLARI REFORMU
Ülkemizin özellikle 1980'li yıllarda kamu ekonomisi
ilkelerine uygun bir biçimde yönetilmemesi, bütçe
dışına çıkarılan fonların önemli boyutlara
ulaşması, bu fonların denetim dışı tutulması, seçim
yatırımlarının aşırılığa kaçması, çok sayıdaki
yolsuzluk ve savurganlık olgusunun yaşanması gibi
nedenlerle iç ve dış devlet borçlan günümüzde
kontrol edilemez düzeye çıkmıştır. 2000 yılı Ekim
ayında iç borçların toplamı 46 ve dış borçlar ise
111 milyara ulaşarak, borç yükü %87'ye yükselmiştir.
Ödenen borç faizlerinin büyüme oranını geçmesi
nedeniyle, ülke hızla yoksullaşma sürecine
girmiştir. Yine geçmiş yıllardan beri devam eden bir
finansman modeline göre, hükümetler vergi ile kamu
harcamalarını finanse etme yerine, borçlanmayı
yeğlemeleri nedeniyle ekonominin makro dengesinin
bozulmasına yol açmaktalar. Böylece, kaynak
ayırımında etkinlikten sapılmış, gelir dağılımı
daha da bozulmuş ve ekonomik istikrarın sağlanması
olanaksız hale gelmiştir.
1984 yılından sonra ivme kazanarak artan borçlar
nedeniyle, konsolide bütçeden borç servisi için
ödenen giderler de geometrik diziye uygun bir
biçimde artarak, kamu harcamaları arasında 1 nci
sıraya yükselmiş bulunmaktadır. Şöyle ki, borç
faizleri için konsolide bütçeden ayrılan ödenekler
toplamı, tek başına savunma, eğitim ve daha bir kaç
bakanlığın toplam bütçe ödeneklerini de geçerek
%50'yi geçmiştir. Bu nedenle, devletin sosyal ve
ekonomik alt yapıyı oluşturacak diğer bakanlıklara
ve yönetimlere yeterli kaynak sağlaması olanağı da
kendiliğinden ortadan kalkmıştır. Öte yandan,
popülist politikaları uygulamakta ısrar eden
hükümetler, ülkemizde yaşanmakta olan borç krizine
özelleştirme ile çözüm getirmeye çalışmaktadırlar.
Bu soruna en etkin çözümün ancak gerçek bir vergi
reformu ile getirileceğinin bilinmesine karşın,
hükümetlerin özelleştirme yoluyla borçlanmayı
kontrol altına almaya çalışmaları çabalarının
mantığını anlama olanağı da yok gibidir.
|