GELİŞMİŞ ÜLKELERDE VERGİ GELİRLERİNİN ARTIŞ TRENDİ
Önceki bölümde de açıklandığı gibi, özellikle 2nci
Dünya Savaşı'ndan sonra, devletin sosyo ekonomik
fonksiyonlarında önemli değişmeler oldu. Bundan
önceki yıllarda piyasa ekonomisinin ciddi
konjoktürel dalgalanmalara ve işsizliğe neden olan
deneyimleri önemli rol oynadı. Böylece, sosyal
güvenlik hizmetlerinin daha etkin bir biçimde ancak
devlet tarafından sunulabileceği ve işsizliğin ise
maliye politikalarıyla çözümlenebileceği anlayışı,
giderek başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ABD'de de
benimsendi. Devlete verilen önemli fonksiyonlar
nedeniyle, önce İngiltere'de ve daha sonraları
Fransa, Hollanda ve İskandinavya ülkelerinde "Refah
Devleti" anlayışı başarıyla uygulamaya konuldu.
Uygulama sonuçları ile teorik yaklaşımlar devletin
niçin hızla büyümek zorunda olduğunu açıkça
göstermektedir. Sonuçta ise, gelişmiş bir çok
Avrupa ülkelerinde devlet ulusal gelirin yaklaşık
olarak %50 gibi önemli bir bölümünü kullanmaya
başladı.
Sosya ekonomik kalkınma sorunlarını çözen gelişmiş
ülkeler 1980'li ve 90'lı yıllarda vergi oranlarını
düşürerek ve vergi tabanını daha da genişleterek,
toplam vergi gelirlerini ve böylece kamu
harcamalarını yükselttiler. Ayrıca, uzun bir süre
boyunca marjinal vergi oranı sermaye gelirleri için
%72 ve emek gelirleri için %50 oranlarıyla
uygulandı. Son yıllarda ise, Reaganizm
politikalarının etkileriyle marjinal vergi
oranlarında dramatik bir düşme gözlemlenmiştir.
1970'li yıllarda marjinal vergi oranlan İngiltere'de
%83 ve İsveç'te, %90'nm üzerinde oldukça uzun bir
süre boyunca uygulanmıştır. Ne var ki, refah
toplumlarının ekonomik ve sosyal alt yapısını
oluşturan önemli kamu harcamaları realize
edildikten sonra, günümüzde bir çok Avrupa
ülkesinde vergi oranları önemli ölçüde düşürülmüş
bulunmaktadır. Buna karşın, gelişmiş ülkelerde refah
devleti anlayışının uygulamaya geçirilmesinden
önceki vergi oranları, aşağıdaki tabloda
gösterildiği gibi, günümüzdeki marjinal vergi
oranları ortalaması olan %50'nin oldukça altında
gerçekleşmiştir.
Aşağıdaki tablo, 2nci Dünya Savaşı sonrası hızla
artmaya başlayan, vergi gelirlerinin gayrisafi milli
hasılaya olan ortalama oranlarının 1970 ve 1995
yıllarındaki durumunu çeşitli ülkeler yönünden
göstermektedir
İsveç |
42 |
Avusturya |
36 |
Danimarka |
42 |
Almanya |
34 |
Hollanda |
40 |
Finlandiya |
35 |
Norveç |
40 |
İtalya |
30 |
Fransa |
36 |
ABD |
30 |
İngiltere |
36 |
Türkiye |
20 |
Günümüzde ise, vergi gelirlerinin gayrisafi milli
hasılaya olan oranı ise, 1980'li yıllardaki %35
ortalama değerinden hızlı bir biçimde saparak,
yukarıdaki tabloda gösterildiği gibi, Avrupa Birliği
ve OECD ülkeleri yönünden, sırasıyla %46 ve %38'e
yükselmiş bulunmaktadır. Bu ar-üş, kitabımızın ilk
bölümlerinde açıklandığı gibi yakalama etkisi (replacement
effect), eşiği geçme etkisi (threshold), sorumlu
tutma etkisi (inspection) ve merkezileşme etkisi (concentration
effect) gibi eğilimlerin birlikte işlemesi sonucu
olarak gerçekleşmiştir. Bütün bu sayılan etkiler
marjinal vergi oranlarındaki artışlara karşı olası
bir toplumsal direnci azalttığından, vergi
gelirlerindeki artış eğilimi ile kamu
harcamalarındaki artış eğilimi birbirine eşit
olmuştur.
|