KAMU HARCAMALARI REFORMU
Gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında, ülkemizde
kamu sektörünün oldukça verimsiz işlediği ve ciddi
sosyo ekonomik sorunları çözme yönünden yetersiz
olduğu görülmektedir. Şöyle ki, Türkiye'de kamu
sektörünün yanlış yapılanması ve kötü yönetilmesi
nedenleriyle; kaynak ayırımında etkinliği, gelir
dağılımında adaleti ve ekonomik istikran sağlama
yönünden de etkin olmadığı uzun yıllardan beri
gözlemlenmektedir. Bu çalışmamızda kamu sektörünün
yanlış yapılanmasına ilişkin olarak dört ana konu
üzerinde durulmaktadır. Bunların başında Türkiye'de
kamu sektörünün büyüklüğünün gelişmiş Avrupa
Birliği ülkelerine göre oldukça küçük olduğu gerçeği
gelmektedir. Gerçekten, yoğun özelleştirme ve
serbestleştirme uygulamalarına karşın, gelişmiş
ülkelerde devletin ekonomideki payı ya da konsolide
bütçenin (genel ve katma bütçeler toplamının) gayri
safi milli gelire olan oranı giderek artarak,
%50'lere yükselmektedir. Ülkemizde ise, aynı oranın
%20'lerde seyretmesi ayrıca piyasa ekonomisinin
etkinliğini de azaltmaktadır. Başka bir yanlış
yapılanma biçimi ise, din hizmetlerinin yine çağdaş
dünyadaki uygulamanın aksine, konsolide bütçe
gelirleriyle finanse edilmesi ile ilgili
bulunmaktadır. Ülkemizdeki bakanlık sayısının
fazlalığı, kamu yönetiminin yanlış yapılanmasına
neden olurken, ayrıca siyasal istikrarsızlıklara,
savurganlıklara ve verimsizliklere de yol
açmaktadır. Çalışmamızın son bölümünde ise, kamu
sektöründe etkinliği artırıcı çözüm önerileri
formüle edilmektedir.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE DEVLETİN EKONOMİDEKİ PAYI
Özellikle 2nci Dünya Savaşından sonra; daha önce
yapılamayan sosyal güvenlik hizmetlerinin yerine
getirilmesi gereği, endüstrileşmenin öngördüğü alt
yapı yatırımlarının yapılması zorunluluğu,
işsizliğin ancak büyük bir kamu sektörü ile
önlenebileceğine ilişkin görüşlerin benimsenmesi ve
diğer nedenlerle, Avrupa ülkelerinde kamu sektörü
oldukça hızlı bir biçimde büyümeye başladı. Öte
yandan, son yıllarda yaşanan yoğun özelleştirme ve
serbestleştirme uygulamalarına karşın, kamu sektörü
ya da konsolide bütçe (genel ve katma bütçelerden
oluşan) yine de büyüme trendini devam ettirmektedir.
Aşağıdaki tabloda da gösterildiği gibi, devletin
ekonomideki payı ortalama olarak gelişmiş ülkelerde
%50 ye yaklaşmış bulunmaktadır.
Yıllar |
Devlet Payı |
1920 |
8.3 |
1950 |
22.0 |
1960 |
28 |
1980 |
42.6 |
1990 |
44.8 |
1996 |
45.9 |
1999 |
47.5 |
Yukarıdaki oranlar OECD ve AB ülkeleri ortalamaları
olup, Avrupa Birliği ülkelerinde devletin
ekonomideki payı daha hızlı artarak, örneğin 1999
yılında %47.5 ortalamasına ulaşmıştır (2). Sözkonusu
oran İsveç'te, %64.7; Avusturya, İtalya ve
Fransa'da ise, %50'nin üstünde gerçekleşmiştir.
Kamu sektörünün gelişmiş ülkelerdeki bu önlenemeyen
büyümesi sonucu olarak, gelişme trendine göre %50
dolaylarında optimal sayılabilecek bir büyüklüğe
eriştiğini söyleyebiliriz.
Gelişmiş ülkelerde devletin ekonomideki payının
artmasına neden olan kamu harcamaları arasında en
önemli payı sosyal nitelikli transferler ve
desteklemeler kalemleri almaktadır. Buna göre;
aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi,
Harcama Kalemleri
1960'larda 1990larda
Sosyal transferler ve desteklemeler
16 % 22 %
Cari harcamalar
13
17
Faiz
ödemeleri
1.5 4
Yatırım
harcamaları
4 3
gelişmiş ülkelerde sosyal güvenlik hizmetlerinin
finansmanı için ulusal gelirden ayrılan pay ortalama
olarak %8'lere ulaşmaktadır. Bu oran ABD'de %5.2,
İngiltere'de 5.9 olup; Avrupa Birliği ülkelerinde
%7.9 ve Federal Almanya'da %8.3'e yükselmiştir (3).
Gelişmiş AB ve OECD ülkelerinde kamu sektöründeki
bu hızlı büyüme trendine karşılık, eski sosyalist
ülkelerin de küçülme trendine girerek, kamu
sektörünün payının giderek azalmakta olduğunu
söyleyebiliriz. Bağımsız Devletler Topluluğu, Çin
Halk Cumhuriyetleri, Macaristan, Romanya ve
Yugoslavya'da daha çok küçük ölçekli firmalar,
devlet mağazaları ve dükkanlar özelleştirilmektedir.
Buna karşın, büyük ölçekli iktisadi devlet
teşekküllerinin özelleştirilmesi uygulaması
başlatılmamıştır. Bu açıklamalarımıza göre, eski
sosyalist ülkelerde kamu sektörünün küçülerek,
gelişmiş Batı ülkelerinin eriştikleri optimal
büyüklüğe ulaşmalarının uzun bir zaman alacağını
söyleyebiliriz.
|