MERKEZİ YÖNETİM,
MERKEZDEN YÖNETİM
Merkezden yönetim, kamu hizmetlerinde birlik ve
bütünlüğü sağlamak amacıyla söz konusu hizmetlere
ilişkin karar ve faaliyetlerin merkezi hükümet ve
onun hiyerarşik yapısı içinde yer alan örgütlerce
yürütülmesi demektir. Merkezden yönetim ilkesi,
"siyasi" ve "idari" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Siyasi bakımdan merkezden yönetim, bir ülkede yasama
organının ve hükümetin tek olmasını ve dolayısıyla
siyasi otoritenin tamamen merkezdeki iktidarda
toplanmasını ve hukuki birliğin mevcut bulunmasını
ifade eder. Böyle bir örgütlenme biçiminde kanun
yapan ulusal meclisin dışında başka bir yasama
organı bulunmaz. Dolayısıyla, farklı bölgelere ve
yerleşme birimlerine göre değişen değişik kanunlar
da söz konusu olmaz. Siyasi merkeziyetçiliğe göre
örgütlenmiş devlete "üniter devlet" (tekçi devlet)
denilir. Türkiye, Fransa ve Japonya üniter devlet
biçimine birer örnektir.
İdari bakımdan merkezden yönetim ise, daha dar bir
anlamı ifade eder. İdari merkeziyetçilik, kamu
otoritesinin merkezileştirilmesini gerektirir. Kamu
hizmetlerine ilişkin politikaların belirlenmesi ve
kararların alınması yetkisi merkezi organlarda
toplandığı gibi bunların yürütülmesine ilişkin
inisiyatif de bu organların eline verilmiştir.
Merkezin hiyerarşik yapısı içinde yer alan alt
birimlere, bölge ve il kuruluşlarına geniş takdir
yetkisi tanınmaz.
İdari merkeziyetçilik, siyasi merkeziyetçiliğin bir
sonucudur. Çünkü siyasi bakımdan merkeziyetçi
yönetim olmayan bir devlette, idari merkeziyetçilik
gerçekleşmez. Ancak, siyasi merkeziyetçiliğin
varlığı, her zaman idari merkeziyetçiliği de ortaya
çıkarmaz. Örneğin siyasi merkeziyetçiliğe sahip
İngiltere'de geniş bir idari yerinden yönetim
uygulanmaktadır. Türkiye'de hem siyasi merkeziyet,
hem de idari merkeziyet söz konusudur.
Merkezden Yönetimin Özellikleri
Merkezden yönetimin özellikleri şöyle
özetlenebilir:
1. Kamu hizmetlerine ilişkin politika belirleme,
karar alma ve yürütme yetkisi merkezi bir organın ya
da organların elinde toplanmıştır. Böylece kamusal
mal ve hizmetler, başkentteki bir organ tarafından
planlanmakta ve yönetilmektedir. Merkezi organ, söz
konusu hizmetlere ilişkin faaliyetleri bölge ve il
düzeyindeki kuruluşları aracılığıyla yürütür. Bu
kuruluşların görevleri, merkezden gelen emir ve
talimatları aynen uygulamaktır.
2. Kamu hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin
gerekli gelir ve giderler merkezden
yönetilmektedir.
3. Merkezi idare birimlerinde görev alacak
personelin atanması işlemi merkez tarafından
yürütülmektedir. Merkezi idare kamu personelinin yer
değiştirme ve terfi gibi bazı işlemlerini kendine
bilgi vermek şartıyla hiyerarşik yapısı içinde yer
alan bölge ya da ildeki kuruluşlarına da
bırakabilir.
Merkezden Yönetimin Yararları
Merkezden yönetim ilkesi, bütün ülkelerde çeşitli
alanlarda uygulandığına göre, bazı hizmetlerin
yürütülmesinde önemli bir takım avantajlara
sahiptir.
-
Merkezden yönetim, merkezi hükümetin siyasi ve
idari bakımdan güçlenmesine imkân sağlar ve
yönetimde birlik ve bütünlüğün gerçekleşmesine
yardımcı olur.
-
Mahalli yönetim ünitelerine yasama ve yürütme
konularında kısmi bir bağımsızlık verilmektedir.
Ancak bunlar, ulusal hükümet karşısında ikinci
derecedeki egemen kuruluşlardır. Bu mahalli
yönetim birimlerinin yetkileri federal anayasa
tarafından düzenlenmektedir.
Siyasi yerinden yönetim, federal devlet sistemini
ortaya çıkarmıştır. Federalizm, üniter devlet
sisteminden farklı ve onun zıddı bir siyasi sistemi
temsil eder. Üniter devlet sisteminde, vatandaşlarla
ulusal hükümet arasına giren egemenlik gücüne sahip
başka yönetim birimleri bulunmamaktadır. Başka bir
ifade ile üniter devlette ulusal hükümetin dışındaki
yönetim ünitelerine bırakılmış bir egemenlik alanı
yoktur. Ancak bu devlet sistemi, ulusal hükümetin
(merkezi idarenin) birçok kamu hizmetinin
yürütülmesini belediye gibi yerel yönetimlere ya da
bölgesel kuruluşlara aktarmasına mani değildir.
Üniter devlet sisteminde örgütlenme, merkezi idare
ve mahalli idareler olmak üzere iki şekilde ortaya
çıkmaktadır. Federal sistemde ise, merkezi idare ile
mahalli idareler arasında bir başka idari kademe
daha vardır; o da eyalet yönetimidir. Federal
sistemde üçlü bir kademenin olması, yönetimler arası
ilişkilerinin, merkezi hükümet yapısından daha
karmaşık bir nitelik kazanmasına yol açmaktadır.
Federalizmin Örgütsel ifadesi çok merkezliliktir.
Eyaletler de, merkezi hükümet gibi, otoritesini
doğrudan halktan alır. Eyaletler, yapısal olarak
merkezi hükümetin müdahalesine karşı korunmuştur.
Fonksiyonel olarak ise, birçok faaliyeti federal
hükümetle birlikte yürütürler. "Ancak bu işbirliği,
onların politika yapma rollerini ve karar alma
güçlerini ortadan kaldırmaz.
Federalizmin en önemli avantajı, farklı yerel
ihtiyaç ve sorunlara cevap verebilmek için değişik
siyasi varyasyonlara izin vermesidir. Üniter devlet
sistemi, bölgesel farklılıklara adaptasyon için daha
az esnektir. Çünkü üniter sistemde bir tek ulusal
politika vardır ve bu, bütün ülkede uygulanır.
Üniter devlet sisteminde, mahalli kamu hizmetlerinin
aşırı bir şekilde merkezi otorite tarafından kontrol
edildiği görülmektedir. Bu devlet sistemi, kültürel
yönden homojen toplumların ya da coğrafi alan
bakımından geniş olmayan ülkelerin şartlarına daha
uygundur.
Üniter devlet sisteminin, halkın kamu hizmetlerine
karşı ilgisini azalttığı ifade edilir. Bu görüş, her
şeyi merkezi idarenin yapması, dolayısıyla merkezi
bürokrasinin vatandaşları tembelleştirici
özelliğinden kaynaklanmaktadır. Üniter devlet
sistemi, kamu hizmetlerine karşı ilgiyi azaltsa da
siyasi katılmayı engellememekte, aksine
artırmaktadır. Bu durum, kamu otoritesinin ve bütçe
kaynaklarının büyük ölçüde merkezde toplanmasıyla
ilgilidir. Bu sebeple siyasi mücadelenin odağı da
ulusal hükümet ve meclis olmaktadır. Nitekim üniter
devlet sistemine sahip İngiltere'de seçmenlerin
%70-8O'i düzenli oy kullandığı halde, federal bir
yönetim sistemini uygulayan Amerika'da başkanlık
seçimlerinde oy kullananların oranı %50-60
dolaylarındadır. Üniter devlet sistemini uygulayan
ülkemizde genel seçimlere katılma oram, mahalli
idare seçimlerine göre daha yüksektir.
Federalizm, bir ülkedeki çeşitli siyasi, kültürel ve
ekonomik sorunlara çözüm arayışının bir sonucudur.
Federal yapı, din, dil ve etnik bakımdan farklılık
gösteren topluluklara belirli ölçüde siyasi
özerklik tanımaktadır. Söz konusu topluluklar,
böyle bir özerklik sayesinde kendi kimliklerini
belirli Ölçüde koruyup geliştirebilmekte ve merkezi
hükümetin politikalarından daha az etkilenmektedir.
Aynı zamanda federal yapı, coğrafi bakımdan büyük
bir ülkede daha geniş temsil imkânları
sağlamaktadır. Çünkü federalizmde çok sayıda alt
yönetim birimi ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber,
yetkilerin birçok yönetim birimi tarafından
paylaşılması, sorumsuzluk riskini de artırmaktadır.
Federal yönetim biçimi, geniş coğrafi alana sahip
ülkelerle, kültürel yönden homojen olmayan ve sosyo-ekonomik
farklılıkları bulunan devletlere daha uygun
düşmektedir. Federal devlet sistemini ortaya çıkaran
unsurlar içinde coğrafi alanın büyüklüğü; dil, din
ve etnik yapıdaki farklılıktan daha az öneme
haizdir. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri ve
Rusya gibi, çok büyük coğrafi alana sahip federal
devletler olduğu gibi, İsviçre gibi, çok küçük
coğrafi yapıya sahip federal ülkeler de
bulunmaktadır
|