VERGİ REFORMU
II. Dünya Savaşı sonrası düzenli ve hızla artan kamu
harcamaları nedeniyle, vergi gelirlerinin ulusal
gelire olan oranı; Avrupa Birliği ülkelerinde
yaklaşık %47'ye ve OECD ülkelerinde ise %38'e
yükselmiş bulunmaktadır. Savaş sonrası ortaya çıkan
ciddi ekonomik ve sosyal sorunların ancak, kamu
harcamalarının ve vergilerin arttırılmasıyla
çözülebileceğine inanan gelişmiş ülkeler kamuoyu bu
nedenle yükselen vergi oranlarına karşı, bir
reaksiyon göstermediler. Örneğin, 1970'li yıllarda
marjinal vergi oranlan ABD'de yılda 200.000 doların
üzerindeki gelir için %90'a; İngiltere'de ise üst
gelir diliminin marjinal vergi oranı %83'e; ve
İsveç'te %90'lara yükseltilmiştir. Böylece,
konsolide bütçenin büyümesine paralel olarak,
gelişmiş ülkelerde işsizlik sorunu çözüme
kavuşurken; ekonomik ve sosyal alt yapı projeleri
realize edilerek, ulusal gelirleri önemli ölçüde
artmış bulunmaktadır.
Ne var ki, ülkemiz gelişmiş ülkelerde yaşanan artan
kamu harcamaları ve vergi gelirleri sürecini
yaşamadığından; sosyo ekonomik ve siyasal sorunları
ciddi boyutlara ulaşmıştır. Öte yandan, uygulanmakta
olan vergi sisteminin ciddi sorunları da gündemden
düşmemektedir. Bunların önemlilerini şöyle
sıralayabiliriz: Tüketim vergilerinin bütçe
gelirleri içinde %50'yi geçen payı nedeniyle gelir
dağılımının daha da bozulması, sermaye kazançlarının
sembolik düzeyde vergilendirilmesi nedeniyle ayırma
ilkesinin uygulanamaması, kayıt dışı ekonominin
eriştiği korkutucu boyut ve vergi kaçakçılığının
önlenememesi.
Türk Vergi Sistemini reforme ederek, vergi
gelirlerinin ulusal gelire olan oranını kısa bir
sürede %40'lara çıkarma olanağı bulunmaktadır.
Gerçekten, kayıt dışı ekonominin tam olarak
vergilendirilmesi ve vergi kaçakçılığının
önlenmesiyle, en az bugünkü vergi gelirinin iki katı
kadar gelir elde etme olanağı bulunmaktadır.
|