VERGİ REFORMUNUN TEMEL İLKELERİ
Türkiye'nin çağdaş toplumlar düzeyine erişebilmesi
için, Batı ülkelerinde geçmiş yıllarda yaşanan kamu
harcamaları ve vergi gelirlerini artıracak biçimde,
bir vergi reformunu gerçekleştirmesi gerekir. Bu
vergi reformunun hedefi, 3-5 yıl içinde vergi
gelirlerinin gayrisafı mili hasılaya olan oranın
%40'lara çıkarılması olmalıdır. Ancak, bu amaca
ulaşılırken vergilemede adalet ve etkinlik amaçlan
arasında da bir uyum sağlanmalıdır. Aşağıdaki
ilkelere ve yöntemlere uyulması koşuluyla, başarılı
bir vergi reformunu gerçekleştirme olanağı
bulunmaktadır.
1) Mevcut gelir vergisi tarifesinin üst gelir
grupları için %50 ye yükseltilmesi ve alt gelir
grupları için %5'e kadar düşürülmesi sağlanarak,
mali amaçtan sapılmamalıdır. Böylece, vergilemede
adalet ilkesine de işlerlik kazandırılacaktır.
2) Gelir ve Kurumlar vergisi birleştirilerek, çifte
vergileme durumu ve sorunu ortadan kaldırılmalıdır.
Vergilemede ektinliği ve adaleti sağlayacak biçimde
her iki verginin entegre edilmesini sağlayacak
yöntemler geliştirilmiş bulunmaktadır. Bu amaçla.
Kurumlar Vergisi bölümündeki açıklamalarımızla
ilgili olarak "ek vergi yükü"nün kaldırılmasına
ilişkin marjinal oranların %50 olduğu bütünleşme
modeli uygulanmalıdır.
3) En az geçim düzeyine eşit vergi matrahı
üzerinden gelir vergisi alınmamalıdır. Gelir
vergisinin pozitif tarife uygulaması, ancak en az
gelir düzeyinin üzerindeki gelir için
uygulanmalıdır.
4) Vergisel transferler ve yardımlar, sosyal
dayanışma fonları ve sosyal güvenlik hizmetlerinin
sosyal yardımlarla ilgili transferleri vergi
yasaları ile entegre edilerek, savurganlıklar ve
siyasal etkilemeler ortadan kaldırılmalıdır.
5) Vergi muafiyet ve istisnaları en alt düzeye
çekilerek, vergi gelirlerinin azaltılması
önlenmelidir. Yukarıda sıralanan önlemler vergi
muafiyet ve istisnalarının minimum düzeye
indirilmesini sağlayacaktır.
6) Eşit gelir elde edenlerin aynı vergiyi
ödemelerini öngören yatay eşitlik ve farklı gelir
elde edenlerin farklı vergi ödemelerine yönelik
dikey eşitlik ilkeleri tam olarak uygulanmalıdır.
7) Gelişmiş ülkeler uygulamasında ve vergileme
teorisinde yatay eşitlik (horizontal equity) ve
dikey eşitlik (vertical equity) kurallarının tek
istisnası ayırma ilkesidir. Bu ilkeye göre, emek
geliri elde edenler sermaye geliri elde edenlere
göre, eşit gelir elde etseler bile daha az vergi
öderler. Mevcut uygulamada bu açıklamalarımıza
uygun olarak düzeltilmelidir.
8) Türk vergi sisteminde emek geliri elde edenler
sermaye geliri elde edenlere göre, daha az vergi
ödemedikleri gibi aksine daha fazla vergi
ödemektedirler. Bu durum yatay ve dikey eşitliğin
gerçekleştirilmesini önlediği gibi, ayrıca ayırma
ilkesine de ters düştüğü için en kısa zamanda
düzeltilmelidir.
9) Vergi matrahı kapsamlı (comprehensive) biçimde
saptanmalıdır. Bu amaçla, parasal ve parasal
olmayan; düzenli ve düzensiz olarak elde edilen;
gerçekleşmiş ve gerçekleşmemiş bütün gelir unsurları
arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın, bütün
gelir unsurları tek bir beyannamede toplanmalıdır.
Böylece, geçmiş yıllarda uygulanan üniter
vergilemeye geçilerek, kayıtdışı ekonominin de
vergilendirilmesi sağlanabilecektir.
10) Parasal olmayan gelirin (imputed income) şu
biçimleri de gelir unsuru olarak kapsamlı vergi
matrahına sokularak, yatay ve dikey eşitliğin
birlikte sağlanması gerçekleştirilmelidir. Bunlar:
ev sahibinin oturduğu evin kirası, çiftçinin
ürettiği tarımsal üründen tükettiği kısmının
değeri, şirketlerin üst düzey yöneticilere
sağladıkları (konut, araba, yurtdışı gezileri,
sağlık sigortası ve pahalı tatil olanakları gibi)
yan çıkarlar (fringe benefits) kapsamlı vergi
matrahına sokulmalıdır. Böylece, piyasa
ekonomisinde devletin teşvik ettiği harcamalar da
kontrol altına alınacaktır.
11) Gelir reel anlamda ya da enflasyondan
arındırılmış bir biçimde vergilendirilmelidir.
Örneğin, %100'e yakın bir enflasyon ortamında eşit
gelir elde eden iki mükelleften; aylık stopajlarla
maaşından yıllık vergisi ödenen memur ile, yıllık
gelirinin vergisini beyan esasına göre gelecek
yılda 2-3 taksitte ödeyen diğer bir vergi mükellefi
aynı vergiyi ödese bile, vergilemenin yatay ve
dikey eşitlik kuralları birlikte bozulmaktadır.
12) Mükelleflere yapılan sosyal yardımlar ve
transferler, ölüme bağlı tasarruflarla bırakılan
her türlü varlıklar ve hediyelerin hepsinin de
kapsamlı vergi beyannamesinde yer alması
gerekmektedir.
13) Enflasyon önleninceye kadar spekülatif
nitelikli rant gelirlerine, ABD'de olduğu gibi
matrahın ayrıca %20'si üzerine uygulandığı biçimde
bir minimum ek vergi matrahı eklenmelidir.
14) Her tür gayri menkul geliri ile diğer gelir
unsurları arasında herhangi bir ayırım
yapılmaksızın, benzer biçimde vergilendirilmelidir.
15) Yolsuzlukların, spekülatif haksız kazançların
ve rüşvetin önlenebilmesi için, gelişmiş ülkelerde
yaygın bir biçimde uygulandığı gibi, genel bir
kişisel servet vergisi (general personal wealth tax)
uygulamaya konulmalıdır. Bu vergi, İngiltere ve
Fransa'da uygulandığı gibi, örneğin servet
varlıklarının toplam değeri 150 bin doların
üzerindeki mükellefler ile, üst düzey bürokratlara,
alım satım işleriyle uğraşan devlet memurlarına,
politikacılara ve belediye başkanlarına
uygulanmalıdır.
16)
Ayrıca
1984
yılında uygulanan "servet beyannamesi" uygulamasına
dönülerek, bütün vergiler yönünden otokontrolü
sağlamaya olanak verecek bu araç sisteme
sokulmalıdır. Böylece, kayıtdışı ekonomi ve yeraltı
ekonomileri kolayca vergi sistemine sokulurken,
ayrıca devlet gelirlerinde önemli artış
sağlanacaktır.
17) Bütün servet unsurlarının servet beyannamesinde
yer alması sağlandığında, mükellefin herhangi bir
vergiyi kaçırması olanağı da ortadan
kaldırılacaktır. Çünkü, vergiler arasındaki
ilişkiler nedeniyle, bir vergiyi kaçıran kimsenin
başka bir vergiyi de kaçırma olanağı bulunmaktadır.
Örneğin, sosyal sigortalar vergisini ödemeyen bir
işyerinin, ayrıca gelir, kurumlar ve birçok tüketim
vergisini de kaçırması olanağı oldukça fazladır.
18) Her türlü vergi affı uygulamalarına kesinlikle
son verilmelidir. Genellikle seçimler sırasında bir
tür siyasal rüşvet olarak verilen vergi ve stok
aflarıyla, bir yandan vergi adaleti bozulurken, öte
yandan rekabet koşulları vergisini ödeyenler
aleyhine işler.
19) Özel tüketim vergisi yerine "Kişisel Harcama
Vergisi" konularak, pahalı düğünler lüks araba ve
yat kullanımı ile çok sayıdaki yurtdışı gezileri ve
lüks harcamaların yüksek oranla vergilendirilmesi
sağlanarak, kaynak ayırımında da etkinlik
sağlanabilecektir.
20) Tüketicilere sağlanan vergi iadesi; eğitim,
sağlık, toplu taşımacılık gibi hizmetler
karşılığında ve ada yazılı fatura ile sağlanmalıdır.
Böylece, tüketicilerin daha fazla vergi iadesi
alabilmek amacıyla, başkalarına ait katma değer
vergisi fişlerini toplayarak, vergileme ahlâkına
ters düşen biçimde devletçe teşvik edilmeleri de
önlenmiş olacaktır. Bu yöntemle, avukat, doktor ve
diğer serbest meslek erbabının gelirleri daha
gerçekçi bir biçimde hesaplanabilecektir.
21) Kara para aklamaları ve giderek yaygınlaşan
yolsuzluk olaylarıyla etkin mücadeleye gidilerek,
önemli boyutlara erişen vergi kaybı önlenmelidir.
|