Kentleşme Nedir, Bilinçsiz Kentleşme
Kentleşme olgusunun başlangıcı, insanlığın "avcılık
ve çobanlık" evresinden "yerleşik hayata" geçiş
dönemine kadar uzanmaktadır. Bu bağlamda da
kentlerin ortaya çıkışı uygarlıkların doğuşu ile
özdeşleşmektedir(l). Nitekim uygarlık, organize
edilmiş bir toplumsal yaşam olarak tanımlandığında,
bu yaşam biçimini yoğun olarak kentlerde görmek
olasıdır.
Antik çağlarda bazı kent yerleşmelerinin olduğu
bilinmekle beraber, bu kentlerin büyüklüklerine
ilişkin fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak MÖ. 6.
ve 4. yüzyıllarda nüfusu 100.000 den fazla olan
Babil, Syracuse, Roma, Atina gibi kentlerin olduğu
bilinmektedir. Bu dönemde yerleşimdeki en önemli
etken uygun doğal koşullar olmuştur.
Ortaçağlarda da hızlı bir kentleşme yaşanmamıştır.
Bu dönem kentlerinde ya siyasal ve kültürel işlevler
ya da sadece ekonomik işlevler egemen olmuştur.
Kentleşme sürecinin hız kazanmasında en önemli etken
sanayi devrimi olmuştur. İngiltere'de başlayan
sanayi devrimi belirli aralıkla, Almanya, Fransa,
İsviçre, Belçika gibi diğer Avrupa ülkelerine
yayılmıştır. Batı da Sanayi Devrimi ile başlayan bu
değişim iki yüzyıl sürmüş, günümüzde ise bu
toplumlar bir kent toplumu haline dönüşmüşlerdir.
Kentleşme, günümüz toplumlarının başlıca
özelliklerinden birini oluşturmaktadır. Nitekim
günümüzde toplumların kentleşme
oranlan gelişmişlik düzeyinin önemli bir göstergesi
olarak kullanılmaktadır. Çünkü sanayi devrimi
sonrası kentleşme, sanayileşmenin bir yan ürünü
olarak gerçekleşmektedir. Bu bağlamda da kentleşme
ve sanayileşme birbiriyle yakından ilişkili iki olgu
olarak kabul e-dilmektedir.
Hiçbir uygarlıkta, kent yaşamı, ticaret ve
sanayiden bağımsız olarak gelişmemiştir. Ne antik
çağda ne de modern zamanlarda bu kuralın dışında
kalan bir durum olmamıştır...
Bu evrensellik, zorunlulukla açıklanmaktadır.
Gerçekten, bir kent grubu, ancak yiyecek maddelerini
dışarıdan getirerek yaşayabilir. Ancak, bu
dışalımın, buna denk düşen ya da bununla eşdeğerdeki
mamul ü-rünlerin dışsatımıyla dengelenmesi
zorunludur. Böylece, kentle çevresindeki kırsal
bölge arasında sıkı bir hizmet ilişkisi kurulur. Bu
karşılıklı bağımlılığın sürdürülmesi için ticaret
ve sanayi vazgeçilmez öğelerdir; sürekli alışverişi
sağlamak için birincisi, değişim amacıyla mal
sağlamak için de ikincisi olmasaydı kent yok o-lup
giderdi(2).
Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı gibi kentleşme
sanayileşmenin bir yan ürünü olduğu kadar, tarımsal
gelişmeyle de yakından ilişkilidir. Nitekim sanayi
etkinliklerin yoğunlaşması sonucu kentlerin giderek
büyümesi tarımda verim artışının sağlanması ile
olanaklı olabilmiştir(3). XVI. ve XVII. yüzyıllarda
Batı Avrupa'da tarımsal yapıda ortaya çıkan
değişmeler kentleşme ile sonuçlanmıştır. XIX. yy.
Batı Avrupa'da sanayileşme, kentleşme ve ticaretin
gelişme çağı olmuştur. XX. yy. ise gelişme halindeki
ülkelerin bir çoğunda kentleşme olgusunun yoğun bir
biçimde yaşandığı yüzyılı oluşturmaktadır.
Kentleşme ve Temel Özellikleri, Çarpık Kentleşme
Kentleşme olgusunun temel özelliği nüfusun belirli
bir alanda yoğunlaşmasıdır. Bu anlamda ve dar bir
bakış açısıyla ele alındığında kentleşme, kent
sayısının ve kentlerde yaşayan nüfusun artışını
içerir. Bu tanımlamayla kentleşme sadece bir
demografik olaydır. Bu demografik nitelikli olay,
nüfus artışı veya kırsal kesimden kentsel alanlara
göç yoluyla gerçekleşir.
Kentleşme olgusu sadece basit bir demografik olay
değildir. Bu olguyu yaratan nedenlerin yanısıra, bu
olgunun sonucunda ortaya çıkan sosyo-ekonomik
değişmeler söz konusudur. Bu neden sonuç
ilişkilerini kapsayacak biçimde ve geniş bir bakış
açısıyla ele alındığında kentleşme;
Sanayileşme ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent
sayısının artması ve bugünkü kentlerin büyümesi
sonucunu doğuran, toplum yapısında artan oranda
örgütleşme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan insan
davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü
değişikliklere yol açan bir nüfus birikim
sürecidir(4).
Kentleşmenin bu geniş tanımından hareketle, bu
olgunun bazı temel özelliklerinin saptanması
olanaklıdır. Öncelikle kentleşme bir değişimi, bir
süreci içeren devingen bir kavramdır. Kentleşmenin
bu özelliği kentleşme ile kentleşme düzeyi (oranı)
kavramlarının ayrı anlamlarda kullanılmasına yol
açmaktadır. Kentleşme düzeyi, bir ülke veya bölge de
belirli bir anda belirli bir tanıma göre kent
sayılan yerleşme yerlerinde yaşayan nüfusun toplam
nüfusa oranıdır. Bu bağlamda kentleşme oranı durağan
(statik) bir içerik taşımaktadır. Bu anlamda
kentleşme, belirli bir ülke veya bölgenin, belirli
bir zaman diliminde kentleşme oranında meydana gelen
değişme olarak tanımlanabilir.
Kentleşme olgusunun ikinci temel özelliği,
demografik bir süreci içermesidir. Bu süreç kentsel
alanlarda doğum oranlarının ölüm oranlarından fazla
olmasının yanısıra, kırsal alanlardan kentlere
gelenlerle yani göçler yoluyla gerçekleşmektedir.
Kuşkusuz bu demografik hareketlenme de kırsal
alanlardaki yapı değişiminin yanısıra kentsel
alanlardaki gelişmenin etkisi önemli olmaktadır.
Kentleşme olgusunun üçüncü temel özelliği ekonomik
niteliklidir. Öncelikle kentleşme, sanayileşme ve
ekonomik gelişmeye koşut olarak ortaya çıkan bir
olgudur. Bu bağlamda da bir yandan kırsal kesimde
verimlilik artışına paralel olarak tarımsal yapı
değişime uğrarken, diğer yandan kırsal kesimden
kentsel kesime nüfus aktarımı gerçekleşmektedir.
Böylece de istihdam içinde sanayi ve hizmetlerin
payı artarken, tarımın payı azalmaktadır. Bu
gelişime paralel olarak ta toplumlar tarım
toplumundan sanayi toplumu olmaya yönelmektedirler.
Böylece de kentleşmeyle birlikte toplumların
ekonomik niteliği değişmektedir.
Kentleşmenin dördüncü temel özelliği de "...insan
davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü
değişikliklere yol açan..." bir süreç olmasıdır. Bu
bağlamda da kentleşme bir toplumsal değişim ve
biçimlenme sürecini kapsamaktadır. Kentleşme
tarımsal yapıdaki ve sanayideki değişmelerin ortaya
çıkardığı bir sonuçtur. Ancak kentleşme aynı zamanda
toplumsal değişme sürecini önemli ölçüde etkileyen
ve bazı toplumlarda hızlandırabilen bir olgudur(5).
Bu değişim içinde insan ilişkileri yeniden
düzenlenirken, ilişkiler çıkar dengesine dayalı
olarak kurulmaktadır. Ayrıca bu ilişkilerde bireyci
ve akılcı tutumlar egemen hale gelmektedir. Böylece
de kırsal kesimden kente göçenlerde bir
"kentlileşme" süreci başlamaktadır.
Kentlileşme, kentleşmenin toplumsal değişme boyutunu
yani kentleşme sürecinde yer alan insanlardaki
değişmeyi tanımlar. Bu bağlamda kentlileşme
"...kentleşme akımı sonucunda, toplumsal değişmenin
insanların davranışlarında ve ilişkilerinde değer
yargılarında, tinsel (manevi) ve özdeksel (maddi)
yaşam biçimlerinde değişiklikler yaratma süreci.."
olarak tanımlanabilmektedir(6).
Kentleşme süreci içerisinde kentlileşen insan
ekonomik ve sosyal açıdan iki boyutta değişime
uğramaktadır(7). Ekonomik açıdan kentlileşme,
kişinin geçimini tamamen kentte ve kente özgü
işlerde sağlayacak duruma gelmesiyle gerçekleşir.
Sosyal açıdan kentlileşme ise, kır kökenli
insanların kente özgü tavır ve davranış biçimlerini,
toplumsal ve manevi değer yargılarını benimsemesi
ile gerçekleşebilmektedir.
Kentleşme sürecinin beşinci temel özelliği
yönetimsel bir örgütlenme sürecini de içermesidir.
Kentleşme sürecindeki hızlanmaya paralel olarak
kentlerdeki büyüme de hızlanmıştır. Hızla büyüyen
kentlerde sorunlarda hızla artış göstermektedir.
Böylece artan sorunlara çözüm bulmak amacıyla yeni
yönetimsel örgütlenmelere gidilmektedir. Büyük kent
yönetimi biçimindeki örgütlenmeler bu değişimin
tipik bir örneğidir. Ayrıca kentleşme sonucu nüfusun
büyük kısmının kentlerde yaşar hale gelmesi, merkezi
yönetim ile yerel yönetimlerin yetki paylaşımının
tartışılmasına ve bu bağlamda yerel
özerkliğin arttırılması taleplerinin artmasına yol
açmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında kentleşmenin temel özellikleri
aşağıdaki gibi sıralanabilir(8).
-Kentleşme, ister bir yerleşmenin kente dönüşmesi, ister bir kentin
büyümesi biçiminde olsun, nüfusun kentlerde
yoğunlaşması olarak demografik bir süreçtir.
-Kentleşme, nüfusun tarımdan sanayi ve hizmetlere kayması ile
birlikte kentsel istihdam biçimlerinin ağırlık
kazanmasına yol açmaktadır.
-Kentleşme, fiziksel çevre ve yaşam koşullarında bir değişme
yaratır.
-Kentleşme, toplumsal değişme ve yeniden biçimlenme sürecidir.
-Kentleşme, yeni örgütlenme biçimlerini ortaya
çıkarır.
|