Rantın Büyümesi ve Spekülasyon
Klasik rant teorileri rantın kaynağını kıtlık
olgusuna dayandırmaktadır. Oysa kent topraklan,
altyapının sağlanması ve imar kararlarının verilmesi
koşullan ile üretilebilmektedir. Bu durumda kent
alanlarında sadece diferansiyel rant ortaya çıkacak
ve çok yüksek düzeylere ulaşmayacaktır. Oysa,
kentlerdeki toprak fiyatı, özellikle de gelişmekte
olan ülkelerde çok yüksek düzeylere oluşmaktadır.
Çünkü kentlerdeki toprağın değeri, ekonomik
etkenlerin ötesinde siyasal ve yönetsel kararlardan
da etkilenmektedir. Böylece kentlerde kıtlık
olgusuna dayalı rant açıklaması yetersiz
kalmaktadır. Tarımsal topraklar için geliştirilen
klasik rant kuramlarının kent topraklarına
uygulanmasında karşılaşılan bazı güçlükler, kuramsal
olarak anlamlı sonuçlara ulaşmayı
engellemektedir(12). Öncelikle kent topraklarında
rantın kaynağının tarımsal topraklardaki kadar kolay
belirlenemediği görülmektedir. Tarımsal topraklarda
rant
ilişkisi tekbir üretim etkinliği kapsamında analiz
edilebilmektedir. Oysa kent topraklarında değer
oluşumu ve alan kullanımı çok farklı grupların
etkilemeye çalıştığı bir piyasa içinde oluşmaktadır.
Bu nedenle, ikinci olarak, kent topraklarında oluşan
rantın bölüşümü ile tarımsal toprak rantının
bölüşümü farklılıklar içermektedir. Tarımsal toprak
rantında genel sermayeden toprak sermayesine
aktarılan bir artı değer sözkonusu iken; kentsel
toprak rantında genel sermayenin değişik
gruplarının katıldığı bir yeniden bölüşümü söz
konusu olmaktadır.
Kent Toprağında Değer Artışı Süreci
Kentler, nüfus artışı ve göç nedeniyle büyürken
tarım topraklarını kent toprağına dönüştürerek
alanda yayılmaktadır. Bu yayılmada tarımsal
topraklar, imar hakları ve altyapı koşulları yerine
getirilerek, kent toprağı olarak yeniden
üretilmektedir. Bu üretim, bir yandan kente yeni
katılan toprağın değerinin bir süreç içinde artışına
yol açarken, diğer yandan mevcut kent topraklarında
da konumundaki değişme nedeniyle değer artışına yol
açmaktadır. Böylece de kentler de bir yandan kamunun
eylem ve işlemleri sonucu rant oluşurken; diğer
yandan kentsel toprakların konumlarındaki oransal
değişme nedeniyle tekelci rantlar oluşmaktadır.
Şekil'de tarımsal toprak parçasının kent toprağına
dönüşümü ve daha sonraki değer artış süreci
gösterilmiştir(13). Başlangıçta tarımsal nitelikli
toprağın değeri üretimdeki verimlilikle orantılı
olarak belirlenmiştir. Varsayalım ki bu değer
ORı'dir. Kentin büyümesi ile birlikte tarım
topraklan imar sınırları içine alınmaya başlanacak
ve çevredeki imar hareketlerinin başlaması ile
birlikte
tarım toprağının değeri 0R2 gibi bir
düzeye yükselecektir. Tarımsal toprağın belediye
sınırları içine alınması ve imara açılması değerini
daha da arttırarak 0R3 gibi bir düzeye
yükseltecektir. Ancak imara açılan alanlarda konut
üretilebilmesi için altyapının hazırlanması
gerekecektir. Bu aşamada tarım toprağı artık tam bir
kent toprağı haline gelmiş olacaktır ve değerinde
yine bir yükselme görülecektir
(OR4). Bölgedeki inşaat faaliyetlerinin artışı kent
toprağındaki değer artışının bir başka nedeni olacak
ve değer 0R5'e yükselecektir. Bu aşama
sonuna kadar olan süreç, kent toprağında kamunun ilk
eylem ve işlemleri sonucu (altyapının hazırlanması
ve imar hakkının verilmesi nedeniyle) oluşan değer
artışım içermektedir. Kentteki büyümenin hızla
devam etmesi halinde, kent toprağının konumu
değişecek ve bu değişim ya birim alanın daha yoğun
kullanımına (kat artışına) yada toprağın yeni tip
kullanımlara (iş bölgesi v.b. kullanımlara)
açılmasına yol açacaktır. Kuşkusuz bu oluşum yine
kamunun eylem ve işlemleri (kat artışı izni, yeni
tip kullanım izni v.b.) sonucunda oluşacaktır.
Toprağın değeri bu aşamada da önemli düzeyde artacak
ve 0R6 gibi bir değere ulaşacaktır. Diğer yandan
kentin diğer bölgelerindeki toprak değerleri de
oransal olarak artış gösterecektir.
Kent toprağındaki değer artışı hızla büyüyen
kentlerde çok fazla olmaktadır. Ayrıca süreç içinde
değer kaybı söz konusu olmamaktadır. Bu nedenlerle
kentin herhangi bir bölgesinde kent toprağı alan bir
kimse, hiçbir riske katlanmadan, bu toprağı
bekleterek ve toprağın değeri yükseldiğinde satarak
bir fazla kazanç elde edebilmektedir. Buna
kentbilim yazınında kent toprağı spekülasyonu adı
verilmektedir.
Kent Toprağı Spekülasyonu ve
Toplumsal Etkileri
Sözcük olarak spekülasyon, "ortalıktaki darlıktan
yararlanarak aşırı kazanç sağlamak için kurulan
düzen; vurgun" anlamına gelmektedir(14). Kent
toprağı spekülasyonu ise, "ileride meydana
gelebilecek değer artışlarından yararlanabilmek
için, bireylerin ellerindeki arsaları boş
bekletmeleri (veya) bu amaçla arsa satın almaları"
olarak tanımlanmaktadır(15). kent spekülasyonunun
kaynağını, kentin büyümesi ile birlikte kent
toprağı değerinde (rantta) ortaya çıkan hızlı
artışlar oluşturmaktadır. Bunun yamsıra enflasyonist
baskıların ve diğer üretim girişimlerinde riskin çok
yüksek olduğu ülkelerde kent toprağı spekülasyonu
yaygınlık kazanmaktadır. Özellikle de gelişmekte
olan ülkelerde, kent topraklarının yüksek fiyat
düzeyi ve spekülasyonun yaygınlığı sosyo-ekonomik
yapının belirleyici bir özelliği haline
dönüşebilmektedir.
Kent topraklan üzerindeki spekülasyon, toprağı
elinde tutanlara, değer artışı süreci içinde bir
fazla gelir sağlarken, toplumun diğer kesimlerinin
bu olgudan olumsuz etkilenmelerine yol
açabilmektedir 16). Bu etkiler, kalkınmayı
yavaşlatıcı; gelir dağılımını düşük gelirliler
aleyhine bozucu; akılcı olmayan kaynak kullanımı ve
düzensiz kentleşmeyi arttırıcı biçimlerde
görülmektedir.
Kent toprağı spekülasyonunu kalkınmayı yavaşlatıcı
etkisi iki biçimde olmaktadır. Birinci etki,
spekülasyon yoluyla toplumun üretken sermayesindeki
artışların yatırım meyli düşük kesimlere aktarılması
biçiminde olmaktadır. Böylece zaten kıt olan
sermayenin üretim kesimine yönelişi engellenirken,
kalkınma yavaşlatılabilmektedir. İkinci olarak
spekülasyon kentsel alanın akılcı olmayan ve israfil
bir biçimde kullanımına yol açmaktadır. Bu nedenle
bir yandan kent hizmetleri maliyetleri artarken,
diğer yandan hizmetlerin yetersiz düzeyde kalması
sonucuyla karşılaşılabilmektedir. Kent hizmetlerinin
yetersizliği ve maliyet yüksekliği, kent yaşamının
sosyo-ekonomik maliyetlerini arttırıcı etki yaparak,
üretimde verim düşüklüğüne yol açabilmektedir.
Böylece kent toprağı spekülasyonu, bir yandan
sermayenin üretken alanlara yönelmesini önleyerek.
diğer yandan üretim faktörlerinin verimliliklerinde
azalışlara yol açarak, ekonomik kalkınmayı
yavaşlatıcı olabilmektedir.
Kent toprağı spekülasyonu sonucu elde edilen gelirin
emek ürünü olmaması toplumsal gelirin adil
dağılımını önleyici olabilmektedir. Genellikle kent
toprağı spekülasyonu yapanların yüksek gelir
gruplarına dahil toprak sahipleri olduğu dikkate
alındığında, gelişmelerin dar gelirliler aleyhine
olacağı görülebilir. Ayrıca spekülasyon sonucu,
kent toprakları değerinin hızlı artışı dar gelirli
kesimin konut edinim maliyetlerini
arttırmaktadır. Böylece düşük gelir gruplarının
reel gelirindeki azalma yoluyla da spekülasyon,
gelir dağılımının dar gelirliler aleyhine
bozulmasına yol açabilmektedir. Kent hizmetleri
maliyetlerindeki artışta benzer sonuçlar ortaya
çıkarmaktadır.
Kent toprakları üzerindeki spekülasyon, kent
kaynaklarının kullanımında akılcı olmayan sonuçlar
ortaya çıkarabilmektedir. Kent topraklarının
değerindeki hızlı artış, bu kaynağın faydasından
daha büyük değere ulaşmasına yol açmaktadır. Böylece
bir kaynağın akılcı kullanımında bir kriter olarak
yararlanılan fayda-maliyet karşılaştırması, bu
kaynak için gerçekçi olarak yapılamayacaktır. Bu
nedenle bu kaynağın akılcı olmayan kullanım
biçimleri ortaya çıkabilecektir. Örneğin yeşil alan
olarak kullanılması gereken yerler, birer beton
yığını haline gelebilecektir. Yeşil alanlardaki
azalmanın sonucunda hava kirliliğindeki artışın
olması toplumsal maliyetleri daha da artıracaktır.
Kent topraklan üzerindeki spekülasyon, düzenli
kentleşmenin temel aracı olan kent planlaması
sürecini de olumsuz etkileyecektir. Bu durum
kentlerin düzensiz gelişmesi sonucunu doğuracaktır.
Spekülasyonun kent planlaması sürecine ve
dolayısıyla kentlerin gelişim sürecine olan olumsuz
etkileri çok çeşitli biçimlerde ortaya
çıkabilmektedir.
Spekülasyonun çok fazla olduğu kentlerde,
spekülatörlerin sayıca artması ve etkin bir baskı
grubu haline gelmesi nedeniyle, kent yerleşim
kararlarında bu baskı grubunun ağırlığı
görülebilmektedir. Böylece kentin gelişimi,
bilimsel ve nesnel verilere göre hazırlanan kent
planlarına göre değil, spekülatörlerin öznel
istemlerine göre şekillenebilmektedir. Ayrıca
spekülatörlerin baskı grubu olarak veya siyasal
nüfus yoluyla ağırlıklarının artması, kent
planlaması kararlarının siyasal baskılar altında
alınmasına yol açabilmektedir. Böylece teknik bir
uğraş olan kent planlaması, bu özelliğinden
uzaklaşarak, kentteki oluşumlara yasallık
kazandıran bir araç haline gelebilmektedir.
Spekülasyon nedeniyle kent içinde birçok arsa ya boş
bekletilmekte yada yüksek fiyat nedeniyle alıcı
bulamamaktadır. Diğer yandan kent çevresindeki ucuz
arsalarda yaygın bir biçimde yeni yerleşimler ortaya
çıkmaktadır. Böylece spekülasyon kentin gereksiz bir
biçimde alansal genişlemesine yol açmaktadır. Bu
olgu sonuçta yeni altyapı, ulaşım v.b.
gereksinmeleri artırarak kent yönetimine yeni
maliyetler yaratmaktadır. Kent yönetiminin
kaynaklarının yetersiz olduğu durumlarda altyapıdan
yoksun, ulaşım olanakları ilkel, elektrik, su gibi
hizmetlerin götürülemediği sağlıksız kent alanları
ortaya çıkmaktadır.
Kent toprağında spekülasyon sadece boş alanlarda
olmamaktadır. Mevcut yerleşim alanlarında, yeni
kullanım biçimlerine dönüşüm veya kat yüksekliği
artışı yoluyla değer artışı yaratılarak spekülatif
kazançlar elde edilebilmektedir. Yerleşim
alanlarında yeni kullanım biçimlerine dönüşüm veya
kat artışları kararlarının, kentin hızlı büyümesi
veya siyasal baskılar sonucu kısa zaman aralıkları
içinde verilmesi halinde mevcut binalar ekonomik
ömürleri dolmadan (eskimeden) yıkılmaktadırlar.
Böylece toplumsal kaynaklar heba edilmiş olmaktadır.
Kent toprağının spekülasyon sonucu aşırı değer
kazanması, toprağın her m2'sinin olabildiğince
inşaat için kullanılmasına yol açmaktadır. Ayrıca
kat yüksekliklerindeki artış, birim alandaki
yoğunlaşmayı arttırmaktadır. Böylece ulaşılan
yüksek yoğunluklu kent alanlarında, altyapının,
yeşil alanların yetersiz olduğu düşük standartlı
oturma bölgeleri oluşabilmektedir.
Kent toprağı spekülasyonun yaygın olduğu kentlerde,
kent toprakları olabildiğince küçük parsellere
ayrılarak satılmaktadır. Böylece de elde edilecek
gelir fazlalaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu olgu,
kentlerde ölçek ekonomilerinden yararlanarak, daha
az maliyetli ve düzenli kentlerin oluşumunu
engellemektedir. Oysa kentlerde toprak sahiplerinin
topraklarını birleştirerek daha geniş alanlarda
konutların topluca yapılması ayrı ayrı yapı düzenine
göre daha az para, malzeme ve teknik gücün
kullanılmasına yol açabilmektedir. Diğer yandan bu
toplu alanlara altyapı hizmetlerini götürmenin
maliyetleri de azalabilmektedir. Ayrıca bu alanlarda
daha geniş ortak kullanım alanları
ayrılabilmektedir. Spekülasyon sonucu arsa
fiyatlarının artması, konut yapımında bu faktöre
daha fazla kaynak ödenmesine yol açarken, konut
yapımında kullanılan diğer malzemelere daha az bir
pay ayrılmasına yol açabilmektedir. Böylece de konut
üretiminde kalitesiz malzeme kullanımı, konut
standartlarının düşmesine yol açmaktadır. Özellikle
de konut yapımında maliyetleri azaltmak için ısı
yalıtımını sağlayan malzeme kullanımından
kaçınılması daha çok yakıt kullanımına yol
açmaktadır. Bu da,, kullanılan yakıtın kalitesi ile
ters orantılı olarak kentlerdeki hava kirliliğini
arttırıcı olmaktadır.
Spekülasyonun yoğun olduğu kentlerde tarihi ve
kültürel eserler ile çevresel değerlerin korunması
da güçleşmektedir. Özellikle de bu eserlerin ve
değerlerin özel mülkiyete konu olması halinde,
korunmaları olanaksız hale gelebilmektedir. Örneğin
kent merkezine yakın bölgede geniş yeşil alana sahip
olan bir kişi bu alanı mevcut haliyle korumak
yerine, parselleyerek satmayı tercih edebilmektedir.
Böylece de tüm kent için önemli bir çevresel değer
olan alanın korunması olanaksızlaşmaktadır.
Kent Toprağı Politikası
Kent alanlarında spekülasyon'un varlığı, kent
topraklarının kullanımından bireylerin elde ettiği
fayda ile toplumun çıkarları arasında bir çelişkiyi
ortaya çıkarmaktadır. Bu çelişki nedeniyle kent
topraklarının kullanımına ilişkin kararların
piyasanın işleyişine bırakılması, beraberinde
birçok toplumsal soruna yol açmaktadır. Bu olgu
nedeniyle kent topraklarının kullanımına yönetim
tarafından müdahale edilmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Çağdaş anlamda kent toprakları politikasının temel
amacı, kent toprakları kullanımının bireysel faydası
ile toplumsal faydasını bağdaştırmak ve bu bağlamda
da kent topraklarının toplum yararına aykırı
kullanımını önlemek olmalıdır(17). Bu genel amaç
kapsamında kent topraklan politikasının; kent
planlarının uygulanmasını kolaylaştırma; kent
toprağı arzını arttırma; emlak fiyatlarını azaltma
ve planlama kararları ile ortaya çıkan değişimlerde
toplumsal adaleti sağlama gibi daha özel nitelikli
amaçları da bulunmaktadır.
Kentsel toprak politikasının uygulanması aşamasında
yararlanılabilecek politika araçları; akçal (mali
nitelikli) ve akçal olmayan araçlar olarak iki ana
gruba ayrılabilmektedir. Kent topraklan
politikasının akçal araçları kamu otoritesinin
vergilendirme yetkisine dayalı iken, akçal olmayan
araçları ise planlama yetkisine dayanmaktadır.
Kent toprakları politikasının akçal araçlarını
karşılaşılan özel durumlara göre çeşitlendirmek
olanaklıdır. Birçok ülkenin uygulamasında genel
olarak başlıca beş araçtan yararlanıldığı
görülmektedir. Bunlar;
- Boş duran arsaların vergilendirilmesi;
- Kent imarının yerini ve türünü etkileyici bir
vergi uygulanması;
- Taşınmaz malların fazlaca el değiştirmesini
önlemek üzere, el değiştirme durumunda vergi
alınması;
Emlak vergisi;
- Taşınmaz mallardaki değer artışlarından vergi
alınması. Kent toprakları politikasının akçal
olmayan araçları iyeliğin
(mülkiyetin) el değiştirmesini içeren araçlar ve
iyeliğin el değiştirmesini içermeyen araçlar olarak
ikiye ayrılabilmektedir.
Mülkiyetin el değiştirmesini içeren araçlar; kent
toprağının satın alınması, kamulaştırılması,
ulusallaştırılması ve "imar hakkının"
ulusallaştırılmasıdır. İyeliğin el değiştirmesini
(kamuya geçmesini) içermeyen araçların ilki, kent
toprakları fiyatlarının denetlenmesi veya
dondurulmasıdır. Bu aracın uygulamadaki başarısı,
kamunun elindeki kent toprağı miktarı ile doğru
orantılı olarak artacaktır. Elinde kent toprağı
bulunan yönetimler, kent toprağı piyasasına
girerek, piyasayı denetleme ve düzenleme olanağım
bulabilecektir. Ayrıca yönetim bu denetimi
vergileme veya çeşitli sınırlamalarla
yapabilecektir. İyeliğin el değiştirmesini içermeyen
araçların diğer bir grubunu, toprak iyeliğinin
kullanımına çeşitli biçimlerde sınırlamaların
konulması oluşturmaktadır. Bunlar, parsellemenin
denetimi; bölgeleme; yapı yasağı; yapı yapmaya
zorlama gibi kent planlamasının uygulama
araçlarıdır.
|