Türkiye’de Konut Piyasası
Genel konut sorunu, ulusal ölçekte kaynak
kıtlığından bireysel ölçekte ise gelir
yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Ancak bazı
durumlarda konut piyasasının etkin işleyişini
engelleyici dışsallıkla-nn ve engellerin bulunması
sorunu daha da arttırıcı etkiler yapabilmektedir).
Bu nedenle konut sorununun çözümü açısından gelir
dağılımım iyileştirici uygulamaların yanısıra, konut
piyasasının işleyişini düzenleyici önlemlerin
alınması da önem kazanmaktadır. Çünkü konut
piyasasının etkin işleyişi yoluyla kaynakların etkin
dağıtımının sağlanabilmesi, mevcut sosyo-ekonomik
koşullarda konut sorununu azaltıcı etkiler
yapabilecektir.
Konut Piyasasının Dengesizlik Kaynakları
Konut piyasası, işleyiş mekanizması içerisinde, bir
çok dengesizliği içeren bir yapıya sahiptir(9).
Piyasanın dengesiz işleyişinde mal olarak konutun
taşıdığı özellikler önemli rol oynamaktadır.
Konutun bir mal olarak ilk temel özelliği, son
derece dayanıklı olmasıdır. Bu nedenle konut
piyasasında kısa dönemli konut arzı, uzun dönemli
konut arzının küçük bir oranını oluşturmaktadır. Bu
durumda, konut piyasasında uzun dönemli dengenin
kurulması güçleşmektedir. Ayrıca dayanıklı bir mal
olarak, konutun kullanım hakkının bedel karşılığı
diğer kişilere devredılebılmesı söz konusudur. Bu
durumda konut piyasası, mülk konut piyasası ve
kiralık konut piyasası olarak iki alt gruba
ayrılabilmektedir. Bu iki alt grup piyasanın
işleyişinde farklı kuralların geçerli olması,
dengesizliği daha da arttırıcı olabilmektedir.
Konut piyasasında arz sadece yeni üretilen konutlara
bağlı değildir. Bu piyasada arz, eski konutların
yenilenmesi, düzenlenmesi ve değiştirilmesi ile de
değişimlere uğramaktadır. Bu olgu, konut piyasası
arz fonksiyonunda birçok belirsizliğin kaynağını
teşkil etmektedir.
Konutun diğer bir özelliği de türdeş olmayan
(heterojen) bir mal olmasıdır. Çünkü konut
gruplarının herbiri farklı nitelikler taşımaktadır.
Farklı niteliklerdeki konutların hizmet düzeyleri de
farklı olmaktadır. Konutların hizmet düzeylerindeki
bu farklılaşma, tüketici tercihleri yönünden
ikamesi çok sınırlı mal gruplarını ortaya
çıkarmaktadır. Bu bağlamda konut piyasası,
nitelikleri bakımından bir çok alt piyasaya
bölünebilmektedir. Konut piyasasındaki bu
bölünmüşlük, bir bütün halinde piyasa dengesinin
kurulmasını engellemektedir. Ayrıca alt piyasaların
birbirleriyle olan yakın ilişkisi, bir alt
piyasadaki değişimin diğer alt piyasalara da
yansımasına yol açabilmektedir. Böylece dengesizlik
unsurlarının yayılımı, piyasa içinde daha etkin bir
biçimde gerçekleşebilmektedir.
Konut Piyasa
Konut piyasasında nitelikleri açısından bir çok alt
piyasanın varolması, bu piyasadaki tüketicilerin
piyasa hakkında bilgi sağlamasını
güçleştirmektedir. Böylece konut tüketicileri
kararlarını eksik bilgiye göre almaktadır. Alt
piyasalar hakkında yeterli bilgi ancak yüksek
maliyetlere katlanılarak elde edilebilmektedir. Bu
olgu piyasadaki devingenliği azaltıcı bir sonuç
yaratmaktadır.
Konut piyasasının içinde bulunduğu koşullar,
piyasaya rekabetçi olmayan bir yapı
kazandırmaktadır. Bu durumda konut fiyatlarının
piyasa arz ve talep koşullarına göre belirlenmesi
güçleşmektedir. Ayrıca konut sahipleri, özellikle
de kentin merkezi bölgesindeki konut sahipleri,
konutlarını kiralama yolu ile yüksek monopol kârları
elde edebilmektedirler
Konut Arzı ve Konut Talebi
Dar anlamda konut sorunu, bir ülkedeki konut stoğu
ile konut gereksinmesi arasındaki fark olarak
tanımlanmaktadır. Bu bağlamda konut sorununun
boyutları konut arz ve talebine bağlı
bulunmaktadır. Konut arzındaki değişmeler ülkedeki
konut stoğunu belirleyici olmaktadır. Konut
gereksinmesi ise, ülkenin değişen sosyoekonomik
koşullarına bağlı olarak konut talebi ile ilişkili
olmaktadır.
1. Konut Stoğu ve Konut Arzı
Konut arzı, konut stoğundaki değişmelere uzun
dönemde etki yapmaktadır(10). Kısa dönemde ise,
konut arzı mevcut konut stoğu tarafından
belirlenmektedir. Bir ülkedeki konut stoğu kısa
dönemli (durağan) bir yapıda ele alındığında bu stok
(Sk); mevcut konut sayısı (s); konut
olmadıkları halde konut gibi kullanılan yapılar (b)
ve türlü nedenler ile boş bekletilen konutlar (c),
toplamı ile bu toplamdan yenilenmeleri gereken (d)
başka amaçlar için kullanılan (e) ve yazlık (f)
konutlarının çıkarılması ile bulunmaktadır:
SK = (a + b + c) - (d + e + f)
Konut stöğu uzun dönemli (devingen) bir yapıda ele
alındığında, eskime, yangın, kamulaştırma, doğal
yıkım olayları vb. nedenleri ile meydana gelen
eksilmeler (y) dikkate alınmalıdır. Ayrıca yeni
üretilen konutların (s) yani arzında dikkate
alınması gerekecektir. Bu durumda uzun dönemli
konut stoğu aşağıdaki biçimde olacaktır.
Su = SK - y + s
Veya
Su = (a + b + c) - (d + e + f) - y + s
Konut arasındaki değişmeler bir yandan konut
piyasasındaki davranışlara, diğer yandan mali
piyasalardaki davranışlara bağlı olmaktadır. Konut
piyasasındaki yatırımcıların davranışları kâr
beklentilerine göre belirlenmektedir. Kâr düzeyleri,
konut fiyatları ile konut üretim maliyetleri
arasındaki farka göre oluşacaktır. Mali piyasalarda
ise konuta yönelik davranışlar, diğer yatırım
araçlarının kârlılık düzeylerine göre
oluşturulacaktır. Özellikle de spekülatif amaçla
konut alanlar talebi arttırarak, dolaylı da olsa arz
ürerinde etkili olacaklardır.
Kısa dönemde konut arzındaki artışlar konut stoğunda
küçük oranlar tuttuğundan, kısa dönem konut arz
elastikiyeti inelastik bir hale gelmektedir. Uzun
dönemde ise, arz artışlarının konut stoğu
artışlarına olan etkisi oranında arz elastikiyeti
esneklik kazanmaktadır. Genelde bu esnekliğin uzun
dönemde de düşük olduğu görülmektedir.
Konut arzı elastikiyetinin düşük olmasında, konut
fiyatlarının değişmesi karşısında miktarda gerekli
düzenlemelerin hemen yapılmaması etken bir rol
oynamaktadır. Fiyat azalışları karşısında arz,
yeterince azaltılamadığı gibi, fiyat artışları
durumunda da konutun üretim süresinin uzunluğu
nedeniyle, arz artışları hemen yapılamamaktadır. Bu
nedenlerle konut arzının elastikiyeti uzun dönemde
de oldukça düşük olmaktadır.
2. Konut Gereksinmesi ve Konut Talebi
Bir ülkedeki konut sorununun diğer bir boyutunu da
konut gereksinmesi oluşturmaktadır(ll). Bireysel
açıdan konut gereksinmesi, barınma için gerekli ve
en az düzeyde yeterli olan mekan ge-reksinmesidir.
Toplumsal düzeyde konut gereksinmesi ise, gerekli ve
en az düzeyde yeterli mekan birimlerinin mevcut
miktarı aşması hainde ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda
konut gereksinmesi toplumsal bir içerik
taşımaktadır. Kısa dönemde (durağan) konut
gereksinmesi ülkedeki hane halkı düzeyi (h)
tarafından belirlenmektedir. Uzun dönemde (dinamik)
konut gereksinmesi ise, potansiyel hane halkı (p)
tarafından belirlenmektedir 12). Buna göre konut
gereksinmesi uzun dönem için aşağıdaki gibi
yazılabilir.
Gu = h + p
Konut açığı, 7.2. ve 7.3. nolu denklemlerden
yararlanarak u-zun dönem açısından aşağıdaki şekilde
gösterilebilir:
Au = Su – Gu
Veya
Au - [(a + b + c) - (d + e + f) - y + s] - (h + p)
Konut gereksinmesi, potansiyel bir taleptir. Bu
potansiyel talebin efektif talep haline
dönüşebilmesi için ödeme gücü ile desteklenmesi
gerekmektedir. Bu bağlamda konut talebi ile konut
gereksinmesi kavramları ayrı anlamlar ifade
etmektedir. Konut gereksinmesi, konut açığı sorunun
toplumsal yönünü ortaya çıkarırken konut talebi
ekonomik yönünü vurgulamaktadır.
Konut Finansman Sistemi
Konut sorununun çözümü açısından konut
gereksinmesinin (potansiyel konut talebinin) ödeme
gücü yaratılarak efektif talebe dönüştürülmesi önem
kazanmaktadır. Hane halklarına konut satın almak
amacı ile gereksinim duydukları kaynakların temin
edilme sürecine "konut finansman sistemi" adı
venlmektedır(14). Bu sistem fon fazlasına sahip
olanlardan fonların toplanmasından, konut satın
almak için krediye ihtiyacı olanlara kredi teminine
kadar tüm işlemleri kapsamaktadır.
Konut finansman sistemi, fon kaynakları, kurumlar ve
kaynak kullanımı olmak üzere üç unsurdan
oluşmaktadır. Konut finansman sisteminin fon
kaynaklan çok çeşitli olmakla birlikte, bu
kaynaklardan en önemlisi bireysel tasarruflardı.
Sistemin ikinci unsuru olan kurumlar bireysel
tasarrufları sisteme çekme işlevini görmektedir. Bu
kurumlar genellikle, bu konuda uzmanlaşan kurumlar
olduğu gibi, konu ile dolaylı olarak ilgilenen
kurumlarda olabilmektedir. Bunlardan başlıcaları,
ticari; tasarruf; uzman tasarruf ve ipotek
bankaları ile mukavele esasına göre çalışan
kurumlar, kooperatifler, diğer kamu
kurumlandır(16). Kaynak kullanımı ise sistem içinde
biriken fonların kredi olarak nasıl ve hangi
koşullarda kullanılacağı ile ilgilidir. Krediler;
ipotek kredileri, diğer şekillerde verilen krediler,
kamu kesimince kullandırılan krediler,
sübvansiyonlar v.b. yardımlar biçiminde
kullandırılmaktadır. Bu kredi çeşitlerinin kimlere
verileceği, miktarları, süreleri, faiz hadleri,
istenecek teminat miktarları ve geri ödeme koşulları
ise kredilendirme koşullarının özelliklerini
belirlemektedir.
Konut finansman sistemi ile bir ülkedeki
hanehalklarının konut finansman ihtiyacının en
etkin şekilde karşılanması amaçlanmaktadır). Bu
bağlamda gelişmiş bir konut finansmanı sisteminden,
toplumun tüm kesimleri için, konut alımını,
kiralanmasını, inşasını ve ıslahını kolaylaştırması
beklenmektedir. Konut finansman sistemlerinin bu
temel amacın yanısıra, yerine getirmek zorunda
olduğu bazı diğer işlevleri de bulunmaktadır. Bu
işlevler şunlardır:
- Hane halkı tasarruflarının konut finansman
sistemine gelmesini sağlamak;
- Mali tasarrufları teşvik etmek;
- Kaynakların konut sektörü ile diğer sektörler
arasındaki uygun dağılımını kontrol etmek;
- Konut ve sosyal tesis taleplerini
etkin bir biçimde yönlendirmek;
- Toplu konut yatırımlarını planlamak ve inşasında
etkin yöntemler geliştirmek;
- Projelerin mali ve ticari açıdan
değerlendirilmesinde gelişkin yöntemler bulmak;
- Mali hizmetleri düşük gelirlilere öncelikli
olarak, tüm kesimlere yaymak;
- Fonları etkin bir biçimde yeniden dağıtmak;
- Ülke içi ve dışı kaynakları öncelikli alanlara
yönlendirmek.
|