Kredi Kartlarının Parasal Etkileri
Kredi kartları işyerlerinden mal ve hizmet satın
alınmasında kullanılırken aynı nakit gibi
kullanılmakta ve kabul görmektedir. Kredi kartı bir
bakıma para yerine kullanılan ödeme aracıdır. Bu
açıdan bakıldığında kredi kartları hatta plastik
kartların tamamı para yerine kaim olan ödeme
araçları konumundadırlar.
Bilindiği gibi para, mal ve hizmet alımında
kullanılan en önemli değişim aracıdır. Kredi
kartlarının ekonomik etkileri başlığı altında para
ile ilgili genel konulara değinildiği için burada
yeniden para hakkında detaylı bilgi verilmeyecektir.
Ancak para arzına etkileri konusunda para arzı
kavramına değinilecektir.
Ekonomide parasal göstergelerdeki değişimler
piyasalarda faiz, mal ve hizmet fiyatları, döviz
kuru ve menkul kıymet borsalarında hisse senedi
fiyatları üzerinde değişmelere neden olmaktadır.
Bilindiği gibi ekonomide
likidite fazlası yani ekonomide gereğinden fazla
para bulunması, enflasyon ve dış ticaret açığı
nedeniyle devalüasyon yani döviz kurlarının Türk
Lirası karşısında değer kazanması beklentilerine yol
açmakta bu da döviz talebine aşırı talep olmasına
sebep olmaktadır. Bu durum bazı ülkelerde mali
krizlere de neden olabilmektedir. Buradan da
görülüyor ki ekonominin likiditesini ayarlamak ve
kontrol etmek son derece önem taşımaktadır. Plastik
paraların parasal göstergelere etkisi de bu açıdan
bakıldığında yine son derece önem taşıyan bir konu
olma özelliği arzetmektedir.
Paradaki gelişmelerin önemli bir dönüm noktası,
ponzi finansman (harcamaların gelirden fazla olması)
olanağı sağlayan kredi kartları oldu. Bugün kart
savaşları sadece Visa ve Mastercard gibi şirketler
arenasında olmuyor; aynı zamanda şirketler de bu tür
kredi kartı çıkarmaya başladı, örneğin Migros.
Otomatik vezne makineleri (ATM)'ler paranın kredi
kartları aracılığıyla tam deyimiyle ışık hızıyla
hareket etmesine olanak sağladı. Kimi bankalar
ATM'lerde verimlilik paradoksunun ayırdına varınca,
ortak kullanımlar da devreye girmiş oldu. Banka
kartlarında dünyada ikinci perde "akıllı kartlar"
olurken, ülkemizde hala kimi bankaların kredi
kartını ve ATM kartım ayrı ayrı vermek durumunda
olması pek estetik olmuyor. Özellikle kredi kartları
ile ilgili birimlerde çalışan meslektaşlarımızın
bildiği gibi, 1996 yazından bu yana Europay ile
bağlı 7000 banka, herhangi bir ATM'den ya da evdeki
bilgisayardan yeniden nakit yüklenebilen akıllı
kartlar çıkarmaya başladı. Değer yüklü kartın nakit
paranın doğal alternatifi olduğu söylenebilir. Değer
yüklü kartlarda baştaki kapalı sistemlerden (hizmet
sunumu sonunda kartın geri alınması) sonra açık
sistemlere (değeri çıkaranın sundukları dışındaki
mal ve hizmetler için harcanabilecek yüklü değere)
geçildi.
Bir kredi kartıyla ne nakit ne de çek
kullanılmaksızın bir çok alışveriş
gerçekleştirilebilir. Kredi kartlarını kullananlar
bunu imzalayıp mağazaya verirler. Böylece bir kez
kullanılmış olup başkaca alışverişlerde
kullanılmadığı için kredi kartlarını para olarak
nitelemek mümkün değildir. Kredi kartları ve başka
tüketici kredileri, kişinin cebinde parası ve
bankada üzerine çek çekebileceği hesabı olmasa bile
kısa dönemde değişim aracı görevini yaparlar. Ancak,
bu durum geçicidir ve kredi hesabı kapatıldığında
nihai değişim aracı olarak işlevini sürdürmeye devam
eder.
Bu bölümde kredi kartlarının parasal etkilerini üç
başlık altında ele alacağız. İlk olarak kredi
kartının paranın tedavül hızına etkisi, ikincisi
para arzına etkileri, üçüncüsü ise para talebine
etkisidir.
Paranın
Tedavül Hızına Etkisi
Para hacminin önemi, temsil ettiği satmalma gücünden
dolayıdır. Ancak belli bir para stokunun temsil
ettiği satmalama gücü, miktarına olduğu kadar her
bir ünitesinin, belli bir süre içinde, ortalama
olarak kaç defa mal ve hizmet satınalınmasında
kullanıldığına da bağlıdır. Para ünitesinin bir sene
içinde, ortalama olarak, el değiştirme sayısına
paranın tedavül hızı denir. Paranın tedavül hızı,
ülkedeki para stokunun satmalma gücünü belirlemek
bakımından, bizzat para miktarı kadar önemlidir.
Gerçekten bir ülkedeki para stokunun bir yıl
içindeki satmalma gücü, para miktarı (M) ile tedavül
hızının (V) çarpımına eşittir. Bir çarpımda ise,
çarpanlardan her biri sonucu aynı oranda etkilerler
Paranın tedavül hızı, insanların ellerinde atıl para
stoklan tutmalarıyla ilgilidir. Eğer herkes eline
geçen paralan hiç bekletmeden derhal harcarsa
paranın tedavül hızı son derece büyük olurdu. Oysa
insanlar ellerine geçen paraları derhal harcamazlar
ve bunları çeşitli motiflerle ellerinde tutarlar.
Paranın böyle atıl olarak elde tutulması, tedavül
hızının azalmasına neden olmaktadır. Para elde ne
kadar uzun süre tutulursa tedavül hızı da o kadar
küçük olur. Yalnız gelişen bankacılık sektörü
çeşitli motiflerle ellerinde para tutan kişileri bu
alışkanlıklanndan vazgeçilmiştir. Gelişen bankacılık
sektörü o kadar büyük bir yol kat etti ki kişilerin
paralannı istedikleri anda kendilerine sunabilme
kolaylığını getirmiştir. Tabii ki bütün bu
kolaylıkların baş mimarı plastik kartlardır.
Kartlı sistemde mal ve hizmet alışverişlerinde nakit
para kullanılmaması sebebiyle tüketiciler para
talebinde bulunmamaktadırlar. Fiziki para ihtiyacı
bulunmayan tüketicilerin paraya ihtiyaç duymaması
paranın da kullanılmamasını ve dolaylı olarak
paranın tedavül hızının düşük olması sonucunu
doğurmaktadır.
Kredi kartları fiziki olarak paranın elde
tutulmasıyla direkt ilgili olmadığından paranın
tedavül hızı ile de doğrudan ilgili bulunmamaktadır.
Bu nedenle kredi kartlarının paranın tedavül hızına
etkisi konusuna daha fazla değinilmeyecektir. Bundan
sonraki bölümde kredi kartlarının para arzına etkisi
açıklanacaktır.
Para Arzına Etkisi
Kredi kartları yukarıda da belirtildiği gibi para
yerine kullanılabilen ödeme araçlarıdır. Kredi kartı
sisteminde ne kadar kredi kartı limitinin belirli
bir dönemde piyasada işlemlerde kullanılabileceğini
önceden tam doğru olarak tespit etmek mümkün
değildir. Bu nedenle ekonomideki fiziki para stokuna
ilave olarak ne kadar para yerine geçen diğer
paralar olduğunu bilmeden ekonomiye yön vermek
oldukça güç ve zahmetli bir iştir.
Para arzının genel olarak artış nedenleri ise şöyle
sıralanabilir.
1-Para talebi, gelirlerdeki (ücretler, diğer
maliyetler, karlar veya rantlar) artış veya
faizlerdeki düşüş dolayısıyla artabilir. Para arzı
krediler dolayısıyla para talebine bağlı olduğundan
artabilir.
2-Kamu harcamaları çeşitli nedenlerle artırılır ve
eğer bunu karşılayacak kamu geliri sağlanamazsa,
açıklar doğar. Bu açıklar ya iç borçlanma ya da MB
avansları ile karşılanabilir. Hazine'ye olan
avansların, para arzı üzerinde yakın bir etkisi
vardır. İç borçlanma kısa vadede para arzını
azaltabileceği gibi, Hazine'nin iç istikraz
tahvillerinin (veya bonolarının) vadeleri dolduğu
zaman anapara ve faizlerle birlikte doğan yükümlülük
ya yeni vergilerle ya da daha yüksek dozda bir
emisyon aracılığıyla karşılanacaktır.
Para arzının temel olarak artış nedeni sadece bütçe
açıkları değildir. Özel sektörün kredi talebindeki
artış bankaların kredi arzını artırır, bu da doğal
olarak para arzını artırır. Para arzının bu
mekanizma ile artışı bankaların topladıkları mevduat
hacmine bağlıdır. Mevduatlar yükseldikçe bankalar
daha fazla kredi verebilecek ve böylece de para arzı
artacaktır. Verilen kredinin bir kısmı mevduat
halinde tutulduğundan, bir mevduattan birkaç kredi
(her
seferde azaldığından) marjinal artışlar ile para
arzını artırmaktadır ve bu ilişkiye mevduat çarpanı
denilmektedir.89 Kredi kartı sisteminde
de ekonomik sistemdeki nakit paralar kişilerin cebi
ya da işyerlerinin kasaları yerine bankalarda
mevduat olarak kalmakta bu da bankalann kredi
verilebilecek fonlarım artırarak dolaylı olarak para
arzının artmasına neden olmaktadır. Bilindiği gibi
ülkemizde birçok firma çalışanların maaşlarını
ticari mevduat hesaplarından virman yaparak
ödemekte, kişiler de bu paranın tamamını çekmek
yerine yine kredi kartı borçlarını bu maaş
hesaplarını kullanarak ödemekte, kredi kartı kabul
eden işyerleri ise, kredi kartı alacaklarını eskiden
olduğu gibi nakit olarak değil, ticari hesaplarına
alacak kaydı yöntemiyle tahsil etmektedirler. Bu
hesaplardan da çoğu zaman para yine çıkmamakta
işyerleri mal aldıkları firmaların hesaplarına
virman ya da çek keserek işlem yapmaktadırlar.
Kısaca fiziki paranın ekonomide dolaşımı plastik
kartlar nedeniyle engellenmekte aynı zamanda bir
kredi aracı da olan kredi kartları para arzının
artmasına etkide bulunmaktadır.
Para Arzı Tanımları
Kredi kartları ya da daha genel anlamıyla plastik
kartların para arzına etkilerine geçmeden önce para
arzı tanımları konusunu açıklamakta fayda
bulunmaktadır. Teknolojik gelişmeler para arzı
tanımlarına yenilerini eklemek ya da mevcut
tanımları revize ettirmek gerekliliğini ortaya
çıkarmaktadır.
Merkez Bankaları para arzını tespit ederken başlıca
iki yöntem kullanmaktadırlar. Bunlar; işlemler
yaklaşımı ile likidite yaklaşımıdır.
İşlemler yaklaşımı:
Mİ
Mİ para arzını nakit para ve vadesiz mevduatlar
oluşturmaktadır. Nakit parayı Hazinenin çıkardığı
ufaklık paralarla Merkez Bankası'nın çıkarmış olduğu
kağıt paralar yani emisyon hacmi oluşturmaktadır.
Eskiden madeni ufaklık paralar altın ve gümüşten
oluşmaktaydı. Bu nedenle zaman zaman madeni paranın
piyasa değerinin maden değerini aştığı olurdu.
Böylelikle madeni paralar dolaşımdan çekilirdi.
Ellerine piyasa değeri yüksek olan altın ve gümüş
para geçenler, bunları eritip satmak yoluna
giderlerdi. Bir anlamda kötü paraların iyi paralan
piyasadan kovması şeklinde açıklanan bu olguya
Gresham Yasası denmektedir.
İşlemler yaklaşımında nakit paranın yanında diğer
önemli bir araç da vadesiz mevduatlardır. Vadesiz
hesaplar ticari bankalardaki vadesiz mevduat
hesaplar ile üzerlerine çek yazılabilen diğer
hesaplardan oluşmaktadır. Bilindiği gibi gerek
vadesiz ticari mevduat gerekse vadesiz tasarruf
mevduatlar mudilerifı talebi üzerine anında nakde
dönüştürülebilmektedir. Bu nedenle vadesiz mevduat
nakit gibi değerlendirilmekte para arzı tanımlarında
birincil unsur sayılmaktadır.
Likidite Yaklaşımı:
M2 ve M3
M2 Para Tanımı : M2, en dar para arzı tanımı olan
Mİ'e göre daha az likit olan para ve benzerlerini
içermektedir. Aslında, kişilerin harcama yapma
arzuları toplam likiditelerine bağlıdır. Dolayısıyla
para arzına para benzerlerinin katılması, ekonomik
faaliyetlerdeki değişimleri açıklamada daha iyi bir
para arzı tanımı sağlamaktadır. ABD'nin Parasal
Tarihi isimli ünlü çalışmalarında Milton Friedman ve
Anna Schwartz, ekonomik faaliyet düzeninin Ml'e göre
M2 para arzı değişmelerine daha duyarlı
bulmuşlardır. M2 para arzı paranın değer biriktirme
rolünü ön plana çıkarmaktadır. Geniş para tanımı
olarak M2'nin içine Ml'e ek olarak aşağıdaki
kalemler girmektedir.
-Tasarruf mevduatları,
-Küçük rakamlı vadeli mevduatlar,
-Ticari bankaların bir gecelik geri satın alma
anlaşmaları (repo),
-Bir gecelik eurodolarlar,
-Para piyasasının ortak fonu katılımları.
M3 Para Tanımı: M3 para tanımı M2 para arzına
aşağıdaki kalemlerin ilave edilmesiyle bulunur.
-Büyük rakamlı vadeli mevduatlar (jumbo mevduatlar),
-Ticari bankalar ve tasarruf ve ikraz birliklerinin
vadeli geri satım anlaşmaları (vadeli repo).
Likidite Tanımı : Daha geniş bir likidite kavramı da
kullanılabilir. Bunu ABD Federal Rezerv Bankası (ABD
Merkez Bankası) L harfiyle göstermektedir. L'nin
içine M3'e ek olarak banka akseptansları, finansman
bonoları, hazine bono ve diğer likit hazine
tahvilleri ve devletin çıkardığı tasarruf bonoları
yer alır. Ayrıca eurodolarlar da likidite içinde yer
alır.
Divisia ve M* Star Para Tanımları : İnsanlar geçici
olarak satın alma güçlerini, harcamadan önce hesap
adı altında çeşitli fınansal aktifler şeklinde
tuttuğu için para birçok şekilde tanımlanmaktadır.
Divisia para, paralık derecesine göre çeşitli tip
fınansal aktifleri ağırlıklandırılarak toplanması ve
zamanı geldiğinde harcanmasıdır. Örneğin nakit ve
vadesiz mevduatlara % 100 gibi bir ağırlık
verilirken diğer mevduat türlerine farklı ağırlık
verilmektedir. 1990'lı yıllarda merkez bankaları
fiyatlar genel düzeyinin belirlenmesinde
kullandıkları para tanımını yeni yeni aktifler
katarak zaman içinde değiştirmektedir. Bu yeni para
tanımında parayı oluşturan aktiflere değişik
ağırlıklar verilmektedir. Bu bağlamda ulaşılan yeni
bir para bileşimlerinden birisi de M* (M star) para
tanımıdır. M* da ağırlıkların seçiminde uzun dönem
miktar teorisi göz önüne alınmaktadır.
Türkiye'de Kullanılan Para Arzı Tanımları
Yukarıda parasal göstergeleri izlemenin ne derece
önemli olduğunu hatta yapılan yanlışlıkların
ekonomik krizlere neden olabileceğini belirtmiştik.
Bu bölümde Türkiye'de Merkez Bankası Parası ile T.C.
Merkez Bankası para arzı tanımlarına yer
verilecektir.
Parasal göstergelerin izlenmesi deyince akla ilk
gelen emisyon oluyor. Bu yılların bir alışkanlığı.
Oysa yalnızca emisyona bakarak konuşmak, piyasaları
değerlendirmek geride kaldı. Şimdi tüm parasal
gelişmeleri yakından izlemek gerekiyor. Para arzı
tanımları içinde en önemlisi Mİ, M2 ve M2Y. Bu üç
tanım takip edilerek piyasalardaki gelişmeler
izlenebilir. Emisyon ile dolaşımdaki para aynı şeyi
ifade etmiyor. Emisyon, Merkez Bankası'mn çıkardığı
banknot tutarını gösteriyor. Ancak bunların hepsi
piyasada dolaşmıyor. Bir kısmı bankaların kasasında
duruyor. Bu nedenle dolaşımdaki para deyince
yalnızca piyasadaki nakit para anlaşılıyor. Emisyon
/Mİ oranı, ekonomideki parasallaşma anlamına
geliyor. Bu oran ekonomide para kullanımının artıp
artmadığını ve para benzeri ödeme araçlarının
kullanımının artıp artmadığını gösteriyor.
Türkiye'de Merkez Bankası Parası aşağıdaki şekilde
formüle edilmektedir.
Emisyon
Munzam Karşılıklar
Bankalar Serbest Tevdiatı (TCMB'deki)
Fonların Mevduatı
Diğer Mevduat
Rezerv Para
+ Açık Piyasa İşlemlerinden Borçlar
Parasal Taban + Kamu Mevduatı
Merkez Bankası Parası
Merkez Bankası parası yukarıda da görüleceği gibi
rezerv para, parasal taban ve kamu mevduatından
oluşmaktadır.
Ekonomide likidite fazlalığı var ise bunu Merkez
Bankası parasına bakarak tahmin edebiliriz. Likidite
fazlası Merkez Bankası parası ile Rezerv para
arasındaki farktır. Bazı dönemlerde rezerv
para, Merkez Bankası
parasından daha büyük olabilir. Bu durumda Merkez
Bankası piyasadan senet alarak piyasaya para veriyor
demektir. Çünkü bu işlemin yapılması sonucu açık
piyasa işlemlerinden doğan borçlar kalemi eksi değer
alacaktır. Merkez Bankası parasının içeriği
incelendiğinde bir çok önemli sonuçlara ulaşmak
mümkün.
1990'h yılların başında T.C. Merkez Bankası
aşağıdaki para arzı tanımlarını benimsemiştir.
Mİ = Dolaşımdaki Para + Vadesiz Mevduat (resmi
mevduat dışında)
M2 = Mİ + Vadeli Mevduat (resmi mevduat dışında)
M2Y = M2 + Döviz tevdiat hesapları
M3 = M2 + Resmi kuruluşlar mevduatı + MB'sındaki
diğer mevduat
M3Y = M3 + Döviz tevdiat hesapları
Ülkemizde kullanılan para arzı tanımları ile ilgili
çok farklı eleştiriler olmakta bazen bu tanımların
uluslar arası standartlara uymadığı, gerçeği tam
yansıtmadığı yönünde eleştiriler de yapılmaktadır.
Finansal sistemdeki son gelişmeleri de içerecek
şekilde devamlı surette para arzı tanımlarının
değiştirilmesi olanağı bulunmamaktadır. Ancak,
yanlış uygulamanın devam ettirilmesinin de kabul
edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mevcut mali
sistemin sorunlarını ve eksikliklerini bir defaya
mahsus olmak üzere tespit edip, sözkonusu para
tanımlarının revize edilmesi gerekmektedir.
Günümüzde mali yapıda kullandığımız repo, banka
bonoları, banka fonları, senet, çek, kredi ve banka
kartları gibi bir çok enstrümanın da değerlendirmeye
alınmasında fayda bulunmaktadır. Yukarıda parasal
göstergelerin izlenmesinin ne kadar önemli olduğunu
belirtmiştik. Eksik olan bir tanı ya da kavram
üzerinden politika üretmenin ne derece yanlış
olduğunu söylemeye gerek yoktur. Ülkemizin ekonomik
hedeflerini tutturamamasınm temelinde bu faktörün de
etkisi olduğu inkar edilemez.
ürkiye'de para politikasının hedefinden
sapması şu nedenlere bağlanabilir:
1 -Dolanım hızı ve/veya para çoğaltanı tahmininde
sapmalar,
2-Likidite tanımı olarak kullanılan Mİ ve M2 mevduat
benzeri likiditelerin artması sonucu 89'dan bu yana
mali sistemi döndüren gerçek likiditeyi
yansıtmaması,
3-Kontrol altına alınamayan kamu finansman gereğinin
MB kaynaklarından karşılanması sonucu para
politikasının bütçe politikasına bağımlı hale
gelmesi,
4-İstikrar paketleri paralelinde benimsenen
kısıtlayıcı maliye ve para politikası önlemlerinin
çok kısa ömürlü olması,
5-1989 yılında konvertibiliteye geçiş sonrası
hızlanan para ikamesinin para politikası
uygulamasını zorlaştırması,
6-Para politikası araçlarının etkin biçimde
kullanılamaması.
Bu durumda para politikasını etkin hale getirebilmek
için konumuz açısından bakıldığında, likidite
tanımının tüm mevduat benzeri enstrümanları içerecek
şekilde ele alınması para talebi ve dolayısıyla
dolanım hızı denklemlerinin istikrarını
sağlayacaktır. Bu bağlamda ülkemizde yıllık işlem
hacmi katrilyonlarla ifade edilen kredi kartlarının
da dikkate alınmasında fayda bulunmaktadır.
Günümüzde para tanımları yapılırken ekonomide
sirkülasyonda olan ve potansiyel talep yaratan kredi
kartlarının da gerçek durumun yansıtılabilmesi yani
bazı problemlerin çözümüne katkı sağlanılabilmesi
için hesaba katılması gerekmektedir.100
Para arzı hesaplarına hızla gelişen bu ödeme
araçlarının katılmaması bu göstergelere bakılarak
verilen diğer ekonomik kararların da yanlış olmasına
neden olacaktır.
Ekonomik faaliyet ve fiyat artışlarının izlenmesi
için kullanılan mevcut para arzı tanımlarının, mali
sistemin tüm yükümlülüklerini içermediği için,
iyi bir ölçü olmadığı ve sınırlı kaldığı genel
olarak kabul gören bir görüştür. Bu durumun en açık
örneğini, para arzının kısıtlandığı dönemlerde,
(kriz dönemleri dışında) ekonomide, ödemelerin
senetlerle yapıldığını ve insanların para
kullanmadan işlerini yürüttüklerini ve bu nedenle
piyasada dönen ticari senet hacminin para arzına
dahil edilmesi gerektiği sık sık
savunulmaktadır. Piyasada dolaşan senet hacminin
ölçüsü konusunda ise, bir senedin geçerliliğinin
olması ve devlet tarafından icra ve iflas
işlemlerinde kabul edilmesi için, bankalar
tarafından kayıt edilmesi gerektiği ve bu yolla
piyasadaki senet tutarının ölçülebileceği
savunulmaktadır.'
Diğer bir olası bakış açısından sorun söz konusu
senetlerin para arzına dahil edilmesi değil,
ekonominin ikili bir yapı göstermesi nedeniyle mali
sistemin aracılık işlevini yerine getirmemesi
olgusudur. Diğer bir deyişle piyasada dolaşan ticari
senet hacmi, ekonominin parasallaşmamış ya da kayıt
dışı kalmış kısmı olarak tanımlanabilir. Mali
sistemin aracılık işlevinin olmadığı bu kesim, sıkı
para politikası uygulanan ve uygulanmayan dönemlere
göre daralıp genişleyebilmektedir. Ticari senetlerin
ve vadeli çeklerin para arzına eklenmesi biçimindeki
görüşe katılmak veya katılmamak konusu ise, paranın
tanımı ile ilgilidir. Eğer parayı ödeme araçlarının
tümü olarak tanımlarsak, gelecekte yapılacak bir
ödeme vaadini içeren ticari senetlerin ve vadeli
çeklerin (kanunsuz da olsa) para arzına dahil
edilmesi gerekir. Ancak para, parasal sektör olarak
tanımlanan merkez bankasının ve kaydi para yaratan
mevduat bankalarının kendi dışında kalan sektörlere
yükümlülüğü diye tanımlanırsa piyasada dolaşan
senetlerin para arzına dahil edilmemesi gerekir.
Yukarıda yapılan yorumu kredi kartları için
yaptığımızda bu kartların da kesinlikle para arzı
tanımına katılması gerektiği kesindir. Çünkü kredi
kartları bankacılık kesiminin diğer sektörlere olan
yükümlülüğüdür. Banka elinde kredi kartı bulunan
kart hamilinin yaptığı harcamanın ödenmesini
işyerine karşı garanti etmektedir. Kredi kartı da
senet, çek ve taksitli satışlar ve tüketici
kredileri gibi ödemeyi sonraya (şimdi al sonra öde)
erteleyen ve ödemenin bir banka tarafından garanti
edildiği ödeme araçlarıdır. Plastik kartlar
özellikle Batılı toplumlarda nakit, çek, senet
yerine kullanılmakta, yakın gelecekte elektronik
ticaretin gelişmesiyle kağıt ve plastik yerine sanal
para kullanılacaktır.
Ülkemizde insanlar çoğunlukla Merkez Bankası
parasıyla ödemede bulunurlar. Gelişmiş ekonomilerde
ve gelişen ekonomilerde bir ölçüde işlemlerin
başlatılması için diğer ödeme araçları kullanılır.
Nihai ödemeler bunları izler. Örneğin bireyler çek,
banka kredi kartı ya da tüketici veya ticari kredi
kullanabilirler. Bu yöntemlerin kullanılmasında
anında ödemeden ziyade
bir ödeme vaadi söz konusudur. Bireylerin
ödemelerinde hangi değişim aracını kullanacağı
maliyetine bağlıdır. İnsanlar genellikle en az
masraflı yöntemi seçerler. Bazı ödeme vaadlerinin
aksine olarak anında ödeme çok değişik nedenlerle
çok küçük ve çok büyük işlemlerde kullanılır. Anında
ödeme küçük işlemlerde çok kullanılır. Çünkü bazı
işlemlerde çek ve kredi kartlarının kullanımının
sabit maliyeti çok yüksektir. Örneğin bakkaldan
ekmek satın aldığımızda çekle ya da kredi kartıyla
ödemede bulunamayız. Nakitle ödeme yapmak zorunda
kalınz. Büyük işlemlerde de ertelemenin maliyeti
nedeniyle anında ödeme yapıldığı çok rastlanan bir
durumdur.103 Günümüzde Fransa başta olmak
üzere küçük montanlı işlemler için geliştirilen
akıllı kartlı elektronik cüzdan uygulamaları
başlamış bulunmaktadır. Çok yakın gelecekte
ülkemizde de yaygın kullanım alanı bulacak bu
yenilikler plastik kartların tüm nakit işlemlerinin
yerine kullanılacağını göstermektedir. Bu sistemde
veliler çocuklarının harçlıklarını dahi bu kartları
kullanarak verebileceklerdir. Bu konu ile ilgili
detaylı bilgi smart kartlar bölümünde verilecektir.
Bazen de büyük tutarlı anında ödemeler nakit
transferleriyle değil, merkez bankası nezdindeki
tasarruf hesabından yapılacak bir transferle
yapılabilir. Bu transferler bilgisayarlarla merkez
bankasıyla bankalar arasında yapılır. Bugün New
York'ta adına CHIPS (Clearing House Interbank
Payment System yani Bankalararası Kliring Odası
Ödeme Sistemi) denilen bir elektronik kliring
sistemi vardır. Londra'da ise adına CHAPS (Takas
Odası Otomatik Ödeme Sistemi) bulunmaktadır. Merkez
Bankasına yönelik elektronik transfer sistemiyle
CHIPS arasında önemli farklılıklar vardır. Merkez
Bankasına yönelik elektronik transfer peşin ödeme
şeklidir. Oysa CHIPS daha çok çeke benzemektedir.
CHIPS cari bir ödeme değildir, daha çok gün sonunda
bir ödeme yapılacağına dair bir vaattir. Tıpkı diğer
vaat şekillerinde olduğu gibi çekin geri ödenmeme
riski vardır. Öte yandan dünyada uluslararası
elektronik iletişimi sağlayan SWIFT (Society for
Worldwide Interbank Financial Telecommunication)
adlı bir kuruluş vardır. Ancak SWIFT tek başına bir
elektronik fon transfer aracı değildir. SWIFT para
gönderme konusunda bir talimat (mesaj) gönderme
yöntemidir. Oysa CHIPS ve CHAPS gibi kuruluşlar
takas yöntemiyle ödemeleri
gerçekleştirmektedir.İnternet üzerinden
gerçekleştirilecek olan elektronik ticaretin
yaygınlaşması durumunda plastik kartların ve dolaylı
olarak siber paranın da bu bağlamda
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Türkiye ekonomisinde para arzı kervanına yeni
katılan finansal kiralama (leasing), yerli ve
yabancı kredi kartları, vadeli çekler ve benzeri
unsurları, Merkez Bankası'nca denetlenebilen kesin
bir sistem içerisine oturtulması veya bunların
denetimini izleyebilecek ve gerektiğinde müdahale
edecek bir yöntemin uygulanmaya başlamasıdır. Şu
anda Merkez Bankası para arzında yeni koltuklarına
oturmuş bu unsurları denetlemeye muktedir değildir.
Çünkü elinde akıllıca müdahalede bulunacağı hiçbir
yöntem geliştirememiştir. Türkiye Merkez Bankası
toplam para arzı içinde yer alan bu öğelere sadece
seyirci gibi bakabilmektedir.
Kredi kartları ve tüketici kredileri geniş tanımlı
para arzına dahil edilmeli ve politikalar buna göre
oluşturulmalıdır. Kredi kartları ile yapılan
ödemelerin geniş tanımlı M para arzına ilavesi
gerekmektedir.
Kredi kartları Merkez Bankası'nın para arzı yaratma
gücünü azaltırken, bankaların para yaratma gücünü
artırıyor. Buradan da ilginç bir sonuca varmak
mümkün. Belki şu an değil ama bir on yıl içinde
Merkez Bankalarının bankalar üzerinde hakimiyeti
kalmayacak. Nakit kartlar diye tanımlanan kredi
kartlarının da yaygınlık kazanmasıyla tüketiciler en
ufak alışverişlerini bile nakit para olmadan
alabilecekler.
Ekonomi literatüründe para olmayıp fakat para gibi
kullanılan nesnelere (para yerine kullanıldığı -
kaim olduğu için) kaime denildiği dikkate
alındığında kredi kartları da bir değerlendirmeye
göre kaime olarak nitelendirilebilir. Her ülkenin
Merkez Bankası (Central Bank) belli bir miktarda
piyasaya para arz eder ve bu para arzının miktarını
açık piyasa işlemleri ile kontrol eder. Böylece
ekonominin yönlendirilmesinde etkili olur. Fakat,
Dış Ticaret Teorisi ve dengesindeki görünmeyen
işlemler kalemlerinin dengenin oluşması veya
bozulmasındaki rolü gibi, para arzının efektif
talebi daraltıcı veya genişletici etkisine şahıslar
ve/veya şirketlerin bankalardan aldığı çekleri
keşide ederek veya kambiyo evraklarından senet veya
poliçeyi
ihtiyaçlarına göre vade ve meblağı serbestçe
belirleyip düzenlemesiyle piyasaya kaime sürüp
efektif talebi tek yönlü olarak sanki bir görünmeyen
işlem gibi fiilen olduğundan bir miktar daha fazla
bir diğer deyişle marjinal olarak genişletirler.
Böylece potansiyel talebin para yokluğundan efektif
talebe dönüşemeyen bir bölümü bu kaimeler
aracılığıyla efektif talebe fiili talebe dönüşür.
Fiyatlar genel seviyesi de bu hususlardan etkilenir.
Son on yıldan evvel potansiyel talebi efektif talebe
dönüştüren enstrümanlar (nakit para hariç) sadece
kambiyo evrakları (bono-poliçe-çek) iken geçen son
on yıl içinde bunlara plastik para - kredi kartı da
ilave olmuştur.
Kredi kartları ve seyahat çekleri birçok işlemlerde
kullanılabilmektedir. Bazı kişiler yakın gelecekte
elektronik olarak sahtekarlığa elverişli olmayan bir
imzanın atılabileceğini ve bu imzanın merkezden
kontrol edilerek kartlı işlemlerde çok rahat ve
geniş bir şekilde kullanılabileceğine
inanmaktadırlar. Paranın doğasmdaki hızlı değişim
ekonomide para arzını kontrol ve dengeleme ile
görevli olan Merkez Bankalarını güç duruma
sokacaktır.
Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı plastik
kartlar para arzını (M) artırıcı bir etki yaratmakta
ve Merkez Bankası bilançosunu etkilemektedir. Yakın
gelecekte akıllı kartların yaygınlaşması, plastik
kartların toplumun tüm bölge ve katmanlarına
yaygınlaşması ve özellikle elektronik ticaretin
internetten yaygın olarak yapılması durumunda siber
ya da görünmeyen para dediğimiz sanal paranın
toplumun bütün bölümlerinde kullanılması durumunda
para politikası yapımcıları zorlanacaklardır. Merkez
Bankaları para politikasını yönlendirirken birkaç
araçtan yararlanmaktadır. Sözü edilen yeni
tekniklerin Merkez Bankasının gündemine girdikten
sonra geniş tabanlı para arzına (M) dahil edilmesi
yerinde olacaktır.
Para Talebine (Likidite Tercihi) Etkisi
Fertlerin paralarını likit yani her an diledikleri
gibi kullanmak üzere el altında tutma yolundaki
tercihine "likidite tercihi" denir. Zira parasını
hazır tutmak isteyen şahıs ancak kendisine cazip bir
prim ödendiği takdirde likiditeyi tercihten
vazgeçebilir. Faiz şu hal ile likiditeyi tercihten
vazgeçmenin bir bedeli olduğu kadar parayı likit
halde tutmanın da maliyeti demektir.
Plastik kartların kullanılması kişilerin nakit para
bulundurma yani likidite tercihini olumsuz yönde
etkilemiştir. Likidite tercihi teorisi atıl
kaynakların ne kadarının faiz haddi yardımı ile
ödünç verilebilir fonlar halinde yatırımlar için
kullanılabileceğini gösteren bir kuramdır. Plastik
kartlar yoluyla kişiler nakit paralarını bankalardan
çekmemekte ya da gelecekte elde edeceklerini
bugünden harcamaktadırlar. Kişi dilediği zaman
ihtiyacı olan parayı 24 saat hizmet veren ATM'lerden
alabilmekte ya da paraya hiç dokunmadan kart
sistemleri ile mal ve hizmet alımlarını
gerçekleştirebilmektedir.
Piyasada taksitli satışların artmasının kısa vadede
nakit talebini düşürdüğü bilinmektedir. Burada iki
faktör vardır. 1.Peşinat miktarı, 2.Taksitlerin
oluşumu. Bir satış işleminin peşinat oranının fazla
olması para talebini arttırır. Taksitlerin uzun
aralıklarla veya geniş bir zamana yayılması ise para
talebini düşürür. Öte yandan, vade farkı dolayısıyla
uygulanacak faiz oranının düşük olması taksitli
satışları teşvik eder ve dolayısıyla para talebi
düşer. "° Kredi kartları da bir anlamda taksitli
satış aracı olarak değerlendirilebilir. Nitekim
banka kredi kartları da faizli olarak taksit imkanı
sağlamakta, mağaza kartlarının tamamına yakın kısmı
faizsiz alışveriş imkanı vermekte, ortak kartlarla,
ilgili mağaza ya da mağaza gruplarında yine taksitle
alışveriş yapılabilmekte yeni yürürlüğe sokulan
taksitkart uygulamaları ise plastik kartları tam
anlamıyla taksitli ödeme aracı haline getirmektedir.
Banka kredi kartlarında da son ödeme tarihlerinin
işlem tarihinden itibaren 15 ile 45 gün sonra olması
ve faizsiz geç ödeme olanağı sağlaması nedeniyle
kısa vadeli de olsa peşinatsız taksit olanağı
sözkonusudur. Bu anlamda plastik kartların tamamına
yakın kısmı ekonomide para talebini son derece
azaltan bir rol üstlenmektedirler. Kart hamillerinin
son ödeme tarihlerinde kredi kartı
borçlarını bankalara nakit olarak değil
hesaben
yapmaları durumunda da yine piyasada likidite talebi
düşmektedir. Günümüzde bir çok şirket maaş
ödemelerini bankalar aracılığıyla ATM'leri
kullanarak yapmakta ayrıca bu kişilere ilgili
bankalar kredi kartı da vermektedirler. Kredi
kartlarının son ödeme tarihleri maaş alma günlerine
göre ayarlanabildiği için kişiler bankadan parayı
hiç çekmeden son ödeme tarihlerinde bankadaki
vadesiz mevduatlarından otomatik tahsilat yöntemiyle
ödemeler gerçekleştirilmektedir. Bu uygulamaların
daha da yaygınlaşması durumunda para talebi çok
düşük seviyelere inecektir.
Plastik kartların yaygınlaşması kişilerin ihtiyat
saiki ile para tutmalarına gerek bırakmamıştır. Para
talebini etkileyen faktörlerden birisi olan ihtiyat
amaçlı nakit tutma zihniyeti plastik kartlarla
azalmıştır. Kişiler bankalardaki paralarına gece
gündüz demeden her an ulaşabildiklerinden yanlarında
büyük tutarlarda para bulundurmamaktadırlar. Ya da
plastik kart sistemi gerek tüketiciler gerekse tüm
işyerleri açısından benimsenip yaygınlaştıktan sonra
ihtiyat güdüsü ile para talebi sıfır seviyesine
inebilecektir.
Yukarıdaki bölümde anlatıldığı gibi kartlı sistem
aracılığı ile bankalarda kalan para ucuz kaynak
teminine dolaylı olarak ta bankaların daha düşük
faizli kredi vermesi ve girdi maliyetlerinin düşük
seviyelerde gerçekleşmesine neden olarak toplumsal
refah seviyesinin daha iyi noktalarda
gerçekleşmesine sebep olacaktır.
Kredi kartlarının parasal göstergelere etkisinde
gözden uzak tutulmaması gereken önemli bir faktör de
elektronik paradır. Daha sonraki bölümlerde detaylı
olarak açıklayacağımız elektronik para tüm
göstergeleri ve parametreleri altüst edebilecek bir
niteliğe sahip bulunmaktadır. Yakın gelecekte
elektronik ticaretin artması buna paralel olarak da
internet üzerinden alışverişte en önemli ödeme
aracının plastik kartlar olacağı düşünülürse para
otoritelerinin bu konuyu hiç ihmal etmemeleri
gerekmektedir. Parasal hesapların yapılmasında
elektronik paranın alacağı boyutun yaratacağı
etkilerin de dikkate alınmasında fayda
görülmektedir.
|