Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Avrupa Parasal Birliği ve EURO

Maastricht Anlaşması, Avrupa Birliği için aşamalı biçimde ekonomik ve parasal birlik kurulmasını öngörmekteydi. Ekonomik ve parasal birlik Avrupa için, serbest mal, hizmet, emek ve sermayenin dolaşımı ile birlikte tek paranın kabulü anlamına gelmekteydi.

Bu amaçlara ulaşmak için, ortak para politikası uygulanması, ekonomi ve maliye politikalarının uyumlaştırılması gerekmektedir. 

Avrupa Birliği'nin tek para birimini oluşturacak EURO 1 Ocak 1999 tarihinde uygulamaya girmiştir. Bu tarihte parasal birliğe katılan ülkelerin para birimleri, geri dönülmez biçimde EURO'ya dönüştürülürken, 31.12.1998 tarihindeki kurlar esas alınmış ve 1 ECU = 1 EURO olarak değerlenmiştir. 

Avrupa birliği ortak para 

EURO 1.1.1999 'dan 1.1.2002'ye kadar sadece bankacılık ve finans işlemlerinde kullanılacak bir kaydi para olarak kullanılacak fiziki olarak bir varlığa sahip olmayacaktır. 1.1.2002 tarihinden sonra 6 ay daha ulusal paralar EURO ile birlikte tedavülde kalanlar, 1 Temmuz 2002 tarihinden sonra, EURO Avrupa Birliği'nin tek resmi parası haline gelmiştir. 

EURO I 1 AB ülkesinin katılımı ile uygulamaya girmiştir. EURO'ya sahip olabilmek için üye ülkelerin yerine getirmek zorunda oldukları kriterler şunlardır:

1-  Fiyat İstikrarı: Her üye ülkenin yıllık ortalama enflasyon oranı, bu alanda en iyi sonuç elde eden üç üye ülke ortalamasının 1,5 puan fazlasını geçmeyecektir.

2-  Kamu Açığı: Üye ülkenin bütçe açığı, o ülke GSYİH'sının yüzde 3'ünü aşmamalıdır.

3-   Kamu Borçları: Üye ülkenin kamu borçlarının GSYİH'sına oranı yüzde 60'ı geçmemelidir.

4- Faiz Oranlan: Her üyenin ortalama faiz oranı istikrarı konusunda en iyi sonucu elde eden üç ülke ortalamasını iki puandan fazla aşmamalıdır.

Ayrıca tek para sisteminin uygulamaya konması ile üye ülkelerin parasal alandaki yetkileri Avrupa Merkez Bankası'na devredilmiş olmaktadır. AMB'sı 1998 yılında Frankfurt'ta faaliyete geçmiştir. AMB'nin temel hedefi EURO bölgesinde fiyat istikrarını sağlamaktır. AMB aynı zamanda birlik içinde optimal bir politika bileşimi oluşturmada önemli görev üstlenecektir.

Tek para birimine geçmenin avantajları şunlar olabilir:

1-  Tek para birimine geçiş ile döviz kurlarındaki ani ve öngörülemeyen dalgalanmalar ortadan kalkacak, bu da bölgeye yönelik ticaret ve sermaye akımlarını hızlandırıcı etki yapacaktır.

2-   Ulusla paraların birbirlerine dönüştürülmesi için gerekli masraflar ortadan kalkacak, finans ve bankacılık işlemleri ucuzlayacak, aynı para birimini kullanan birleşik ve daha güçlü sermaye piyasaları olacaktır.

3-   EURO, birlik ülkelerinde fiyatlara saydamlık getirecektir. Böylece tüketiciler fiyatları doğrudan karşılaştırabilirle imkanına kavuşacaklar, bu da firmalar arası rekabeti artıracak ve verimliliği yükseltecektir.

4- Tek para biriminin uygulanması bölge içinde finansmanı kolaylaştırıp, yatırımları artırırken, bölge dışından dolaysız yabancı sermaye yatırımlarını özendirecek, böylece de ekonomik büyümeyi hızlandıracaktır.

5-   Ekonomik büyümenin hızlanması vergi gelirlerini artırıp kamunun borçlanma gereğini azaltarak kamunun faizler üzerindeki baskısını da hafifletebilir. 

Avrupa Para Birliği 

AB'de EURO'nun uluslararası rezerv olarak tutulan bir dünya parası olacağı beklentisi vardır. EURO daha ilk baştan, uluslararası para alanında ABD Dolarına rakip olarak hazırlanmış olan bir paradır. Kuşkusuz EURO'nun AB'ııin bu beklentilerini ne derce karşılayacağı gelişmelere bağlıdır. Gerekçe olarak ta birleşik bir piyasanın Dünya ekonomisinde sinerji etkisinden dolayı daha büyük bir ekonomik gücü temsil edeceği gösterilmektedir.

AB'nde EURO'ya katılan ülkelerde oluşabilecek politika aykırılıkları doğal olarak EURO'yu da etkileyecektir. EURO'nun ilk başta değer kazanması diğer gelişmekte olan ülkeleri olumlu etkileyecektir. Çünkü EURO değer kazanırken nların paraları değer kaybedecektir. Bu ise onların ödemeler bilançolarını olumlu etkiler. İhracat artarken ithalat azalır. 

Avrupa Parasal Birliği'ne Varan Gelişmeler 

AET ilk kurulduğunda, topluluğun başarısının her alanda ortak izlenecek politikalarla sağlanabileceği konusunda anlaştılar. Ancak bir lakım konularda ortak hareket topluluğun kuruluşunun ilk yıllarında zor gerçekleşebilecek bir durumdu.   Zamanla   gelinebilecek   bir  noktaydı.   Parasal   birlik   konusunu gerçekleştirebilmek    için    topluluğun    bayağı    bir    yol    almış    olması gerekmekteydi. Parasal birlik konusundaki gelişmeler aşağıda özetlenmiştir.  

Tüneldeki Yılan, Avrupa Ekonomik ve Parasal Birliği 

18 Aralık 1971'de Dolar diğer paralara göre %9 devalüe edilmiş, ulusal paraların Dolar etrafındaki hareket marjı ise toplam + %4,5'e (%2,25'e) çıkarılmıştı. Bu ise Dolar dışındaki iki ülke parası arasındaki dalgalanma marjları toplamının %9'a ulaşması demekti. Oysa AET ülkeleri bu kadar büyük bir dalgalanmayı ilerideki parasal birlik amaçları için uygun bulmuyorlardı. O nedenle de 1972 yılında aldıkları bir kararla, ulusal paralar arasında olabilecek dalgalanmanın toplam sınırlarını %2,25'e düşürdüler. Diğer yandan da Smitsonian Anlaşması gereği paralarının Dolara karşı bağımlılığını daha geniş sınırlar içerisinde devam ettirdiler.

Avrupa para yılanı, üye ülkelerin birbirlerine göre dar sınırlarla dalgalanan ulusal paralarının ABD Doları karşısında daha geniş aralıklarla içinde dalgalanmasından oluşuyordu. Daha somut bir ifade ile, iki topluluk üyesinin paraları, birbirlerine karşı en fazla %2,5 oranında değişebilirken, bunlardan her biri Dolar karşısında %4,5 oranında değişebilecekti. 2,5'luk sınır yılanı; 4,5 'hık sınır ise tünelin genişliğini ifade ediyordu. Böylece yılan tünelde hareket edebilecekti.  

Tünelsiz Yılan 

Smithsonian Anlaşmasından sonra piyasalar durulmadı. 1973 yılında Doların bir kez daha %5'lik devalüasyonundan sonra da piyasalar durulmadı. 1973 Mart başında Avrupa Döviz Piyasaları iki hafta süreyle kapatıldı. 

16 Mart'ta piyasalar yeniden açılırken Topluluk üyeleri yeni bir para sitemi uygulayacaklarını tüm dünyaya duyııruyorlardı. 

Ulusal  paraların  Dolar karşısındaki dalgalanmasındaki sınır (%4,5'lik) kaldırılıyor ve serbest bırakılıyordu.  Daha önce alınan kararlardan, ulusal paraların kendi aralarındaki dalgalanma   marjı %2,5 ise değiştirilmiyordu. Bunun anlamı Yılanın tünelin dışına çıktığı yani "Tünelsiz Yılan" idi.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Sağlık Bilgileri

Since 2005