Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları
Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Nedenleri Nelerdir?
Ekonomik ve stratejik nedenler aşağıda özet halinde verilmeye
çalışılmıştır.
1-
Hammadde Kaynakları: Dolaysız yabancı sermaye
hammaddenin bol ve ucuz olduğu yerlere
yönelmektedir.
2- Faaliyetlerin Bütünleştirilmesi: Girdi sağlamanın güvenceye
alınması ve üretim faktörü maliyetlerinin düşük
olduğu yerlerden sağlanarak üretim faktörlerinin
farklı coğrafyalarda biraraya getirilmesine neden
olmuştur.
3- Aktarılamayan Bilgiler: Dolaysız sermaye yatırımları sadece
döviz olarak gelmez. Teknik yardım, lisans, patent,
yönelim teknolojisi olarak da gelir.
4- Unvanın Korunması: Bazı firmalar iş hayatında büyük isim yapmış
olabilirler. Ve bütün dünyaya da yayılmış olabilir.
Dolayısıyla ürün ve hizmet kalitesine zarar
gelmemesi için, malları yurtdışında da kendileri
üretmeyi tercih edebilirler.
5- Unvandan Yararlanmak: Firmanın uluslararasılaşması ona bir
takım avantajlar sağlayacaktır. Kredi notu artacak
yeni yatırımlarına daha kolay kaynak
sağlayabilecektir. Veya faaliyetlerini daha kolay
yayabilecektir.
6- Sırların Korunması: Bazı firmalar üretim lisansı vermektense,
lisansa ait üretim bilgilerinin korunması amacıyla
yurtdışında üretimi kendileri gerçekleştirme yoluna
giderler.
7- Ürünün Yaşam Seyri Dönemi Hipotezi: Ürünün iç piyasalarda hayal
seyrinin sınırına ulaşmasıyla, yerel piyasa payının
azalmaya başlamasıyla firmalar yerel rakipleriyle
rekabet amacıyla da yabancı ülkelerde dolaysız
yatırım yolunu seçerler.
8- İthalatçı ülkelerin Koyduğu Kota ve Tarife Engellerinden
Kaçınma: Firmanın ürettiği ürünle ilgili olarak
yabancı ülkelerin koyduğu kota ve tarife engelleri
mevcutsa bunu aşabilmenin en kolay yolu, dolaysız
yatırım aracılığıyla direkt ürünü o ülkede
üretmektir.
9- Yurtiçi Engellerden Kurtulma: Firmaların üretimi ile ilgili
olarak mali külfete de sebep olan ulusal koruma
kanunları da olabilir. Firmalar az gelişmiş ya da
gelişmekte olan ülkelerde bu tür engellerle
karşılaşmayacakları, karşılaşsalar bile mali
külfetinin daha az olacağı güdüsüyle de bu yatırıma
yönelebilirler.
10- Üretim Esnekliği: Parası değer kaybeden
ülkelerde üretimde bulunmak maliyetleri düşürebilir.
İl- Müşterileri İzleme: Bazı endüstrilerdeki firmaların,
müşterileri yurtdışına yatırım yapınca onları
izlemeleri gerekmektedir. Bankalar ve aracı kurumlar
bu nitelikte işletmelerdir.
12- Yatırımları Uluslararası Çeşitlendirme: Yatırım portföyünün
bu şekilde çeşitlendirilmesi portföy riskini
düşüreceğinden bu yola başvurulur. Çeşitlendirme ile
sistematik risk düşürülemez. Sistematik olmayan
riskler giderilebilir.
13- Ucuz Yabancı Üretim Faktörü Kullanımı: Emek ve doğal
kaynakların ucuz olduğu yerlerde üretim yapılması
üretim maliyetlerini düşürücü ve karları artırıcı
etki yapar.
14- Yabancı Teknoloji Kullanımı: Genelde teknoloji dolaysız
sermaye yatırımı yapan tarafından getirilmekle
beraber bazen bu hareket ters olabilir.
Firmaların Dışa Açılma Kararı Almalarının Uygulama Aşamaları
Nasıldır?
Dış piyasalara açılmada ilk aşama ihracattır. Daha sonraki aşamada
ise ihracat yerine doğrudan yabancı piyasada üretime
geçilir.
İhracat dış yatırıma göre daha az risklidir. Çünkü dışa açılma
stratejisi tutmazsa fazla bir kayba uğranılmaz.
Fakat ithalatçı ülkelerin koyduğu kota ve tarifeler gibi engeller
ihracatı engellemektedir. Ayrıca işletme
stratejilerinin yabancı ülkede tutundurulması
çalışmaları sekteye uğrayabilmektedir. Malın nakli,
bakım onarım ağının, satış sonrası hizmetlerin
istendiği gibi gerçekleştirilememesi buna neden
olmaktadır.
Firma ihracatla girdiği piyasada yeterli talep oluştuğunu, piyasa
araştırmaları yoluyla görürse ve gerekli
fizibiliteyi yaparsa doğrudan dış piyasada üretim
yapma kararı alabilir.
İhracat ile dış yatırım arasındaki ara form lisans anlaşmalarıdır.
Firma bu yolla sahip olduğu teknoloji ve üretim
bilgisini lisans anlaşması ile kiralamaktadır. Bunun
karşılığı olarak kardan pay almaktadır. Tabii ki
lisansın da birtakım dezavantajları vardır.
İktisadi Kalkınmada Dış Kaynak İhtiyacı ve Makro Ekonomik Açıdan
Yabancı Sermayeye Olan ihtiyaç Neden Önemlidir?
Ekonomik açıdan kalkınma GSMH'dan yatırımlara ayrılan payın
büyüklüğüne bağlıdır. Bu oran ne kadar büyükse
kalkınmada o kadar hızlı olur. Az gelişmiş ülkeler
kalkınma ile, sanayileşme hareketi başlatmayı, yani
tarım ekonomisinden sanayi ekonomisine geçmeyi
hedeflerler.
Az gelişmiş ülkelerde yeterli kalkınma hızını
gerçekleştirebilmek için milli gelirin önemli bir
payını yatırıma ayırmak gerekir. Yatırımların ana
kaynağı ise tasarruflardır. Yüksek bir yatırım oranı
tasarrufların artırılmasına
bağlıdır. Fakat gelişmekte olan ülkeler bu noktada
"kısır döngü" içinde bulunmaktadırlar. Mili gelirin
yetersiz olması nedeniyle, bu ülkelerde tasarruf
oranı düşüktür. Tasarruf oranı düşük olduğunda
yatırımlar artırılamamakta, ekonomik verimlilik geri
kalmakta ve sonuçta milli gelir düzeyi düşük
kalmaktadır. Bu "fakirlik zincirinin" kırmanın bir
yolu da dış kaynaklara başvurmaktır.
Dış yatırımların yurtiçi dengeyi sağlamaya yönelik olarak iki açığı
kapattığı söylenebilir. Bunlar tasarruf açığı ve
döviz açığıdır:
Tasarruf Açığı Nedir?
Kalkınmada karşılaşılan iç kaynak boşluklarından birisi "tasarruf
açığı" dır. Dış borçlanmalar, toplam yurtiçi
tasarruflara katkı niteliğindedir. Böylece iç
tasarrufların elverdiğinden daha yüksek oranda
yatırım yapma olanağı elde edilir. Artan milli gelir
tasarruf oranını yükselteceğinden, bir süre sonra
ülke dış yardıma gerek kalmadan kendi büyümesini
sürdürebilecektir.
Dış kaynakların iç tasarruf açığını kapayıcı etkisi milli gelir
eşitlikleri ile de gösterilebilir. Açık bir
ekonomide milli gelirin denge koşulu aşağıdaki
gibidir:
I + X = S + M
I = S+(M-X)
I = Toplam Yatırımlar
S= Yurtiçi Tasarruflar
M - İthalat
X = İhracat
(M - X)'de dış açığı, ya da dış tasarrufları ifade eder. Demek
oluyor ki, ulusal gelir dengesi için iç
tasarruflarla dış kaynakların toplamı yurtiçi
yatırımların toplamına eşittir.
Piyasa mekanizmasına göre kalkınmalarını planlı olarak yürüten
ülkeler, her yıl ekonominin dış kaynak ihtiyacını
hesaplarlar. Bu konuda en çok kullanılan
yöntemlerden birisi de, "Harrod- Domar Büyüme
Modeli" dir. Bu model aşağıdaki gibi formüle edilir:
dY = (l/k)xI
dY = Reel Gelirdeki Artış oranı (Büyüme Hızı)
1= Yatırım Oranı
k= Sermaye / Hasıla Katsayısı (bir birim mamul artışı için
yapılması gereken yatırım miktarı)
Döviz Açığı Nedir?
Kalkınma açısından tasarrufların sadece ülke parası
cinsinden olması da yeterli değildir. Tasarrufun bir
kısmının da konvertibl döviz cinsinden olması
gerekir.
Kalkınmakta olan ülkelerin en önemli problemlerinden birisi de
"döviz açığı" olarak adlandırılan döviz darboğazı
yaşamalarıdır. Bu ülkelerde kalkınma hızı yatırım
malları ve aramalların ithal edilmesine bağlıdır.
Kalkınmayı sağlayabilmek için ithalatının yapılması
gereken yatırım mallarını ithal edebilmek için
dövize ihtiyaç vardır.
Döviz bir anlamda yapılan tasarrufların yatırıma dönüştürülmesini
sağlamış olur. Ülke,ürettiği mal ve hizmetlerin bir
bölümünü ihraç eder ve kazandığı dövizle ihtiyacı
olan diğer malları yurtdışından ithal eder.
Yatırımlar için gerekli makineleri ve tesisleri
üretemeyen ülkeler için bunları ithal etmekten başka
çare yoktur ki bu döviz rezervlerine sıkı sıkıya
bağlıdır. Sözkonusu yatırım malları, hammadde ve
aramallar üretilemiyor ve ithal de edilemiyorsa
kalkınmadan bahsedilemeyecektir.
Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ülke Ekonomisine Faydaları
Nelerdir?
1- En önemli faydalarından birisi beraberinde getirdiği fiziksel
teknolojidir. Hammaddenin ürüne dönüştürülmesinde
kullanılan bilgi anlamındaki teknoloji üretim
işlevinde önemli bir yer tutar. Öyle ki, ekonomide
sermaye stoku hiç artmasa bile teknolojik gelişme
ile önemli ürün ve verim artışı sağlanabilir.
2- Başka bir faydası da beraberinde getirdiği yönetim
teknolojisidir. Yatırım kaynaklarının verimli
kullanılabilmesi yönetim teknolojisi ile mümkündür.
3- Yabancı sermaye yatırımlarının önemli bir faydası da ödemeler
dengesi üzerindeki çeşitli etkileridir. Bu etkilerin
önemine binaen ayrıca incelenmesi gerekmektedir.
Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Evsahibi Ülke Ödemeler
Bilançosuna Etkileri Nelerdir?
Bu etkilerin tamamının olumlu olduğu söylenemez. Burada olumlu ve
olumsuz etkiler incelenecektir. Tabii ki bu
etkilerin tesiri, yabancı sermaye yatırımının
nitelik olarak yönüne bağlıdır. Yani yatırımın yönü
gelişmiş bir ülkeye doğru ise olumsuz etkilerin
tesiri o kadar fazla olmayacaktır. Ama yatırımın
jönü az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeye ise
olumsuz tesirler biraz daha artacaktır.
1- Herşeyden önce doğrudan yatırımı yapan çokuluslu
şirket bağlantılı olduğu firmaya üretim ve ihracat
serbestliği vererek kendisine rakip olmasını
istemez. Çokuluslu şirketlerin yatırımları
azgelişmiş evsahibi ülkeye ihracatı artırarak döviz
kazandırmadığı gibi döviz kaybına da neden olabilir.
Ortaklığın ilerleyen aşamalarında bu olabilir. Hatta
bazı durumlarda evsahibi ülkede üretim yapılıp
ihracatta yapılabilir. Bu durumda sözkonusu ihracat
evsahibi ülkenin ödemeler bilançosuna artı olarak
kaydedilecektir.
2- Çokuluslu şirketin ithal ikamesinin dışa bağımlılığı
artırdığı durumlarda da olumsuz etkiler
gerçekleşebilir. Bu sanayi kolunun hammadde veya
aramalının yurtdışından ana ülkeden ithali gerektiği
durumlarda sözkonusu olur.
3- Ödemeler bilançosunu olumsuz etkileyen başka bir faktörde
transfer fiyatlamasıdır. Transfer fiyatlandırması
ile evsahibi ülkenin hem döviz kazançlarında heınde
döviz tasarruflarında azalmaya neden olmaktadır.
4- Bazı durumlarda evsahibi ülkedeki firma dış borçlarından
kurtulmak için ÇUŞ'u ortak alabilir. Bu durumda
ülkeye sermaye girişinden ziyade borcun tasfiyesi
vardır. Ödemeler bilançosu etkilenmeyecektir.
5- Ayrıca ilk yatırını aşamasında,yatırım mallarının
ithali yabancı sermaye yatırımlarının özel
niteliğidir.
6- Yabancı sermaye ülkeye ilk girdiğinde ödemeler bilançosunu
düzeltici elki doğurmakta, daha sonraki aşamalarda
kar transferleri nedeniyle olumsuz etki yapmaktadır.
Ayrıca ülkede kalan karlar yatırım potansiyelinin,
vergiler ise devletin vergi tabanının genişlemesine
yol açar.
Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Dış Borçlanmaya Göre
Evsahibi Ülke Ekonomisi Açısından Üstünlükleri
Nelerdir?
Bu üstünlükler şöyle sıralanabilir:
1- Doğrudan yatırımların borçlanmaya ilk üstünlüğü; gelen
sermayenin mutlaka yatırıma dönüşmesi, diğer bir
ifadeyle parasal sermayeden reel sermayeye
dönüşmesinin garanti olmasıdır. Oysa dış borçlanmada
böyle bir garanti yoktur.
2- Sağlanan sermaye ile yapılan yatırımın daha verimli olmasıdır.
Bu yatırımı yapan özel firmalar olduğundan karlılık
ve verimlilik konusunda devlet tarafından yapılan
yatırımlara göre daha fazla özen gösterilmektedir.
3- Doğrudan yatırım yapan firmanın karının bir kısmı yurtiçinde
kalıp paylaşılmaktadır. Oysa dış borçta, sermaye
nasıl kullanılırsa kullanılsın borcu veren taraf
zarara karışmaksızın payını almaktadır.
4- Doğrudan yatırımların bir başka üstünlüğü'de yerli
tasarrufları etkileme konusundadır. Dış borçlanma
ikame edici özelliğinden dolayı genelde iç tasarrufu
gevşetici, oluşum yüzdesini azaltıcı etki
yaratırken, doğrudan yatırımlarda böyle bir etki
sözkonusu değildir.
5- Doğrudan sermaye yatırımları beraberinde sermaye dışı
(teknoloji, üretim bilgisi gibi) avantajlarda
getirmektedir. Oysa borçlanmada böyle bir durum
sözkonusu değildir.
6- Doğrudan sermaye yatırımları yurtiçi rekabetin
de artmasına katkıda bulunmaktadır.
7- Dış ticaret sınırlarını, ülke zorluklarını, mal olarak
geçilemeyen duvarların sermaye olarak geçilmesini
sağlamaktadır.
Uluslararası Emek Hareketlerini Anlatınız.
(ilkeler arası emek hareketleri ülkeler arası ücret farklılıkları
ve istihdam düzeylerinden kaynaklanmaktadır.
Emek ihraç eden ülke açısından fayda ve sakıncaları aşağıdaki gibi
sıralanabilir:
1- Ülkede işsizlik olması halinde işsizlik azaltır.
2- Ülkeye döviz ve gelir transferini sağlar. Bu da ülkedeki döviz
açığının ve tasarruf açığının kapanmasına,
kısırdöngünün kırılmasına yardımcı olabilir.
3- Nüfus artışının çok hızlı olması durumunda geriye kalan nüfusun
kişi başına gelirinde arışa neden olabilir. Bu
etkinin doğması için emek göçünün ülkenin toplam
üretimi azaltmamış olması gerekir.
4- Ülkede işgücü azalışı emek yoğun üretimlerden sermaye yoğun
üretimlere geçişi zorlayabilir.
5- İşgücü gittiği ülkede tüketim artışına neden olabilirse ana
ülkenin ticaret hadlerinde de artışa neden olabilir.
6- Giden işçiler geri döndüklerinde daha kaliteli işgücü olarak
geriye dönerler.
7- Ülkede gizli işsizlikten dolayı işgücü verimliliği düştüyse,
verimliliğin artmasına neden olabilir.
Emek ithal eden ülke açısından fayda ve sakıncaları ise aşağıdaki
gibidir:
1- Göç sonucu ülkeye giren işçiler ulusal gelirin yükseltilmesine
katkıda bulunabilirler.
2- Ek gelen işgücü tam istihdamda çalışmayan üretim faktörlerinin
tam istihdamını sağlayabilir.
3- Ülkenin üretiminin dolayısıyla ihracatının da artmasını
sağlarlar. Bu ödemeler bilançosunu olumlu etkiler.
İşçilerin ana ülkelerine gönderdikleri dövizler bu
etkiyi azaltsa bile net olarak etki yine de
olumludur.
|