İTHALAT HARCAMALARININ ÖDENMESİ
Yapılan ithalatın bedelini nasıl öderiz sorusuna
verilecek cevaplardan bir tanesi ihracat ile
olacaktır. Uluslararası ticarette takas da bir ödeme
yöntemi olarak kullanılmasına karşın ithalatın
bedelini ödemede genellikle değişim aracı, yani para
kullanılmaktadır. Ancak burada sorun farklı
ülkelerin farklı para birimleri kullanmasıdır,
ithalatçı ülkeler kendi paraları ile ithalatın
bedelini öderken, ihracatçılar ödemeyi kendi para
birimleri ile nasıl tahsil edebilirler? Bu sorunun
cevabı döviz piyasalarında yatmaktadır.
|
Döviz Piyasası
Yerli paranın yabancı paraya dönüştürüldüğü piyasa döviz
piyasasıdır. Bu piyasada herhangi bir para
biriminin diğeri cinsinden değeri arz ve talebe
ilişkin piyasa güçleri veya devletin fiyatı
sabitlemesi veya bunlann bileşimi tarafından
belirlenmektedir. Fiyat belirlendikten sonra
yabancı para banka aracılığı ile kolayca satın
alınabilir.
Yerel bankalar yabancı parayı merkezi yerlerde
bulunan ve döviz piyasasında faaliyet gösteren
muhabir bankalar aracılığı ile elde ederler. Söz
konusu bankalar genellikle daha büyük bankalardır
ve New York, Londra, Frankfurt, Tokyo ve İstanbul
gibi belli başlı işlem merkezlerinde faaliyet
gösterirler. Bu tür bankalar müşterilerine ve diğer
bankalara yurtdışındaki mevduatlarında tuttukları
yabancı parayı arz ederler. Örneğin İş Bankası
Frankfurt'taki Deutsche Bank'ta bir hesaba sahip
olabilir. Bir Türk otomobil ithalatçısı Türkiye'ye
ithal ettiği BMW'lerin bedelini ödeyebilmek için
Avrupa para birimini Euro'ya ihtiyaç duyuyorsa, iş
Bankası Frankfurt'daki hesapta bulunan bir miktar
euro'yu ithalatçı firmaya satar. |
Türkiye'deki ithalatçı firma bu euroları kullanarak Alman
ihracatçıya ödemede bulunur. îş Bankası tarafından
Almanya'daki hesapta tutulan para ise bir Alman
firmasının Türk ürünlerini satın alması karşılığında
yaptığı ödeme ile elde edilmektedir.
Döviz Kuru
İthal edilen bir malın fiyatı iki kısımdan oluşur: Malın üretildiği
ülkenin yerli para birimi cinsinden değeri ve döviz
piyasasında bu para biriminin fiyatı, yani döviz
kuru. Döviz kuru bir para biriminin fiyatını
diğeri cinsinden açıklamaktadır. İthal edilen bir
malın fiyatını yerli para cinsinden bulabilmek için
malın yabancı para cinsinden fiyatı ile döviz kurunu
çarpmak yeterlidir. Örneğin ithal edilen bir CD'nin
maliyeti 5 dolar ve TL/Dolar döviz kuru 1$=
1,500,000 TL ise, CD'nin TL cinsinden maliyeti 7.5
milyon TL olacaktır.
Diğer fiyatlarda olduğu gibi döviz kuru da piyasa güçlerine bağlı
olarak değişebilir. Örneğin 1980 yılında 1$=1.98DM
iken, 1985'te 1$=2.41DM, 1990'da 1$=1.60DM, 1995'te
1S=1.43DM ve 2000'de 1S=2.10DM şeklinde
dalgalanmıştır. DM'nin tedavülden çekilerek euro'nun
kullanımına girmesiyle bu dalgalanma devam
etmektedir. Çoğu zaman döviz kurlarının piyasa
koşullarına göre dalgalanmasına izin verilmez,
ikinci Dünya Savaşı sonundan 1970'lerin başına kadar
batılı ülkelerde sabit döviz kuru sistemi adı
verilen sistem uygulanmıştır. Sabit döviz kuru
ilgili ülke tarafından yasal olarak yabancı
paranın fiyatının belirlendiği ve uzunca bir süre
değiştirilmediği bir kur sistemidir. Sistemin
çalışabilmesi için her ülke sabit bir kur
karşılığında para arz etmek veya kabul etmek zorunda
idi. Bir ülke herhangi bir yabancı paraya ihtiyaç
duyarsa, bunu sahip olduğu altın veya diğer yabancı
paralar karşılığında elde edebilmekteydi. Eğer
ülkenin elinde yeteri kadar altın veya yabancı para
bulunmuyorsa, sabit fiyatı devam ettirebilmek için
Uluslararası Para Fonu (IMF) kaynaklarından kısa
vadeli borçlanabilmekteydi. Belli başlı ülkelerin
paralarına (özellikle ABD doları) ilişkin arz ve
talepte ortaya çıkan kronik dengesizlikler
nedeniyle sabit kur sisteminden vazgeçildi.
Kurun devlet tarafından belirlendiği sabit döviz kuru sisteminde,
devletin iradi olarak aldığı bir kararla yerli
paranın yabancı paralar karşısındaki değerinin
düşürülmesi devalüasyon olarak adlandırılır.
Sabit döviz kuru sisteminde devletin döviz kurunun
değerini yükseltmesine ise revalüasyon adı
verilir.
Uygulamada, üzerinde anlaşmaya varılan uluslararası
kurallarla sınırlandırılmış olmasına karşın, bir
ülke kimi zaman kendi para birimini devalüe etmek
isteyebilir. Çünkü yapılacak bir devalüasyon ülkenin
ihraç ürünlerini ucuzlatacak, artan ihracata bağlı
olarak ülkedeki toplam harcamalar ve üretim
artacaktır. Öte yandan devalüasyon ithalatı pahalı
hale getireceği için ithalat miktarında bir azalma,
dolayısıyla toplam harcamalardaki sızıntılarda bir
azalma, yani gelirde bir artma ortaya çıkacaktır.
Ancak diğer ülkeler de misilleme yaparak kendi para
birimlerini devalüe ederlerse devalüasyondan
beklenen etkilerin hiçbirisi gerçekleşmez.
Sabit döviz kuru sisteminin tersi, döviz kurunun arz ve talep
koşullarına göre günlük olarak değişebildiği
esnek döviz kuru sistemidir. Bu sistemde yabancı
bir paraya olan talepteki artış, söz konusu yabancı
paranın yerli para cinsinden fiyatında bir artışa
neden olmaktadır. Döviz piyasasında bir ülkenin
parasında arzın talepten fazla olması, bu para
biriminin değer kaybetmesi ile sonuçlanır. Bir diğer
deyişle, bir birim yerli parayla alınabilecek
yabancı para miktarının azalması yerli paranın
değer kaybetmesi olarak adlandırılır. Paranın
değer kaybetmesinin tersi, paranın değer
kazanmasıdır. Paranın değer kazanması, bir
birim yerli parayla alınabilecek yabancı para
miktarının artması ile sonuçlanır. Tanım gereği, A
ülkesinin parası B ülkesinin parası karşısında
değer kazanıyorsa, bu aynı zamanda B ülkesi
parasının A ülkesi parası karşısında değer
kaybettiği anlamına gelir.
Esnek döviz kurları uluslararası ticarete konu olan
malların fiyatını eşitleme eğilimi yaratmaktadır.
Daha önce verdiğimiz örneğe dönersek, ABD'de
üretilen CD'nin fiyatı Amerika'da yaşanan enflasyon
nedeni ile 5$'dan 6$'a çıkarsa TL cinsinden maliyeti
1$ = 1,500,000 TL kurundan 9 milyon TL'ye yükselir.
Söz konusu CD'nin Türkiye'de satılan diğer CD'lerle
rekabet edebilmesi ancak doların TL karşısında değer
kaybetmesi (veya aynı anlama gelmek üzere TL'nin
dolar karşısında değer kazanması) ile mümkündür.
Buna göre İS = 1,250,000 TL olursa, Amerika'da
üretilen CD Türkiye'de satışını sürdürebilir.
Döviz Kurundaki Dalgalanmaların Nedenleri
Bir ülke parasının değeri bu ülkenin ihraç ürünlerine olan talep,
bu ülkedeki faiz oranı, enflasyon oranı, politik
istikrar ve devlet müdahalesi tarafından
belirlenmektedir.
Yabancı bir ihracatçı bir ülkenin ihraç ürünlerini satın alabilmek
için önce bu ülkenin parasını satın almak
durumundadır. Diğer koşullar sabitken, bir ülkenin
ihraç ürünlerine olan talebin artması aynı zamanda
parasına olan talebin de artmasına neden olur. Bu
durumda ülkenin parası değer kazanacaktır. Aynı
durum bir kişinin başka bir ülkede finansal varlık
satın almak istemesi durumunda da söz konusu
olacaktır. Eğer bir ülkede faiz oranı ve hisse
senetlerinin getiri oranı diğer ülkelere göre
yüksekse, bu tür finansal varlıkları satın almak
isteyen yabancılar bu ülkenin parasına olan talebi
arttıracaklar ve faiz oranının yüksek olduğu ülkenin
parası değer kazanacaktır.
Dünyada yaşanan politik istikrarsızlıklar da döviz kurlarını
etkileyebilmektedir. Eğer bir ülkede iç savaş,
istila veya istikrarsızlık yaratacak başka bir
tehdit söz konusu ise, bu ülke insanları paralarını
değerini muhafaza edecek başka bir parayla
değiştirmek isteyeceklerdir. Sonuçta elde tutulmaya
çalışılan yabancı paralar değer kazanırken aynı
zamanda yerli para değer kaybedecektir.
Bir ülke parasının değer kaybetmesindeki en önemli
nedenlerden bir tanesi bu ülkedeki enflasyon
oranıdır. Eğer bir ülkedeki fiyatlar genel düzeyi
diğer ülkelerden daha hızlı artıyorsa, bu ülke
ihracat yapmakta zorluklarla karşılaşırken daha
fazla ithalat yapmaya başlayacaktır. Bu durumda
döviz piyasalarında söz konusu ülkenin parasında bir
fazlalık ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla döviz kuru
düşecek, yani bu ülkenin parası diğer ülkelerin
paraları karşısında değer kaybedecektir. Konuya bir
diğer açıdan bakarsak, 18. ünitede bir ülkedeki
sürekli enflasyonun nedenini sürekli artan para
arzına bağlamıştık. Bu tür bir para politikası,
diğer para birimleri karşısında yerli paranın
miktarını arttıracağı için yerli paranın değeri
düşecektir. Eğer bir ülke para arzını azaltırsa,
yerli para miktarı nispi olarak kıtlaşacağı için
değeri artacaktır.
Merkez bankası esnek döviz kuru sisteminde de döviz kuru
hareketlerini kontrol etmek isteyebilir. Örneğin,
ülke parasının değer kazanması isteniyorsa, merkez
bankası döviz piyasasında sahip olduğu yabancı
paralan satarak kendi parasını satın alabilir.
Böylece nispi olarak kıtlaşan yerli para değer
kazanır. Öte yandan, paranın aşırı değerli olduğu ve
bu nedenle ihracatta sorunlarla karşılaşıldığı
düşünülüyorsa,, merkez bankası döviz piyasasında
yerli para satarak yabancı para satın almaya
başlayabilir. Bu da yerli paranın değer kaybetmesi
ile sonuçlanır.
Yukarıdaki açıklamalarımıza göre, esnek döviz kuru
sisteminde döviz piyasasında yerli paraya ait arz
ve talep koşulları fiyatı, yani döviz kurunu
belirlemektedir. Eğer ülkenin uluslararası işlemleri
denge içinde değilse, bu ülkenin parasına ait döviz
kuru da istikrarsız olacaktır. Bir ülkenin diğer
ülkelerle olan her türlü uluslararası işlemine
ilişkin muhasebe kayıtları ülkenin ödemeler
dengesini oluşturur.
|