Rüşvet Nedir, Rüşvet Yolsuzluk
Kamu yönetiminde bulunanların görev ve yetkilerini
çıkar gözeterek yasal düzenlemelere aykırı biçimde
kullanmaları sonucunda oluşan yolsuzluğun en yaygın
ve bilinen biçimi rüşvettir. Yolsuzlukla nerede ise
eş anlamlı olan rüşvet; "herhangi bir kamu görevlisi
ya da politikacının pozisyonundan doğan yetkilerini
bilinçli bir şekilde kullanıp bir kişi ya da belli
bir gruba çıkarlar sağlayıp karşılığında bir takım
çıkarlar elde etmesi" (Tekeli/Şayian 1974:92)
şeklinde tanımlanabilir.
Örgütlenmiş tüm toplumlarda her dönemde varlığını
korumuş olan rüşvet; yetkilerin çıkar karşılığı usul
ve kurallara aykırı bir yöntemle kullanılması
şeklinde de tanımlanabilir. Ancak bu tanım çok geniş
bir tanımdır. Bu geniş tanımda "yetkiler"e kamu
görevlisi olmayanlarda sahip olabilirler. Böyle
durumlarda rüşvetten çok "emniyeti suistimal" söz
konusudur. Rüşvet olgusu için temel öge yetkilinin
kamu görevlisi olmasıdır.
Rüşvet alan, kamu yetkilisidir. Kamu yetkilisinin
rüşvet alması devlet otoritesini sarsar, yasa ve
kuralları korumaktan ileri gelen sorumluluk
çiğnenmiş olur. Rüşvet alma ve rüşvet verme
suçlarının konusu memur ve memur sayılan
kimselerdir. Bu nedenle, rüşvet suçları devlet
idaresine karşı işlenen cürümlerdendir ve yeraltı
ekonomisi faaliyetlerinin olduğu yerlerde
kaçınılmazdır. Ülkede yaşayanların, ister vatandaş,
ister yabancı olsun, devlete olan güvenlerinin
korunması ve devamının sağlanması büyük önem taşır.
"Devlet, memuruna (kamu hizmetlisine), vatandaşın
işlerini yürütmek ödevini vermiş ve bu hizmetine
karşılık ona bir gelir (maaş) bağlanmıştır. Memur
rüşvet almakla, ilk önce memurluk ödevinin satın
alınabileceği kanısını karşısındaki vatandaşta
uyandırmıştır." Bu da temsilcisi olduğu devlet
iradesinin sarsılmasıdır. Bu kanının vatandaşta
uyanması, devlet yönetimine karşı bir güvensizlik
doğurmakta, böylece, memur rüşvet almakla alalâde
bir suçtan dolayı doğan tehlikeden daha fazla
derecede, yani devletin itibarını sarstığı için,
kamu menfaatini zedelemektedir. Bu yüzden rüşvet
alan memurun her devlette cezalandırılması yoluna
gidilmiştir. Devlet sisteminin demokratik veya
totaliter olması, bu konuda memura karşı takınılan
durumu hiçbir şekilde değiştirmemiştir" (Mumcu, A.
1969:16).
Rüşvet cürmü iki şekilde gerçekleşir:
Basit rüşvet: Memurun (kamu yetkilisinin), görevi
gereğince yapmaya mecbur olduğu şeyi yapmak veya
yapmamaya mecbur olduğu şeyi yapmamak için rüşvet
alması, vaat veya taahhüdünü kabul eylemesidir.
Burada memur, görevine uygun olarak hareket ettiği
için görevin kötüye kullanılması değil, fakat
memurluk sıfatının kötüye kullanılması bahis
konusudur.
Ağır rüşvet:
(Mevsuf Rüşvet Alma) Memurluk görevinin kötüye
kullanılması suretiyle, memurun görevine aykırı
olarak bir şey yapması veya yapmaması-dır. Bu
durumda yasalarca yasaklanmış bir işlemin herhangi
bir çıkar karşılığı yapılması ya da aksi söz
konusudur. Diğer bir deyişle, memur yapmaması
gerekeni yapmakta ya da yapması gerekeni
yapmamaktadır.
Günümüzde basit rüşvet günlük hayatımızın bir
parçası haline gelmiştir. Tapu dairesinden
mahkemeler-deki mübaşirlere kadar hemen her kamu
kurumunda adeta olağanlaşmıştır. Ancak en çarpıcı
örneği vergi dairelerinde yaşanmaktadır. Bizzat
devlete olan borcun ödenmesi için, artık sadece
dürüst vatandaşların uğradıkları vergi dairelerinde
bile işlerin süratlendirilmesi için basit rüşvet
olağan sayılmaktadır.
Basit rüşvet zamanımızda, özellikle az gelişmiş
ülkelerde çok yaygın ve müzmindir. Kanuna göre
yapılması gereken işlemlerin kısa zamanda
yaptırılması, faydası maliyetini aşan hizmetlerde
diğer dağıtım ilkeleri yerine (sıra, ihtiyaç
derecesi vs.) kendi talebinin öne geçirilmesi için
rüşvet vermek çok yaygındır. Bunlar çok olağan
işlerde basit bahşişler şeklinde ö-denmektedir. Buna
karşılık, talebe kıyasla sunulan miktarı az olan ve
ödetilen resmi bedele kıyasla sağladığı fayda çok
büyük olan bazı hizmetlerde mşvetler büyük tutarlara
ulaşmaktadır. Tapu dairelerinde, gümrüklerde,
mahkemelerde evrak kaydı alınması, havalesi, evrakın
gösterilmesi gibi küçük ve kanuna uygun hizmet
taleplerinde küçük ve önemsiz bahşişler, bu
hizmetleri yapan personelin iş sahibini biraz
bekletmesi ihtimalini, savsaklamasını önlemek için
verilmektedir. Buna karşılık, inşaat ruhsatı
çıkarılması, döviz tahsisi alınması, bedelsiz bir
hastahaneye sıraya girmeden yatırılma gibi daha
büyük çıkarların söz konusu olduğu işlemlerde, karar
sahiplerinden lehe bir tercih koparmak için yapılan
ödemelerin daha büyük olması gerekmektedir.
Rüşvet olaylarında iş takipçilerinin ve aracıların
rolü çok büyüktür. Bunlar devamlı olarak aynı
memurlarla iş yapmaktadırlar. Takipçiler belli bir
zamanda en yüksek miktarda iş çıkarmak için,
memurların enerji ve gayretlerini kendi işleri
lehine harekete geçirmek amacıyla onlara bazı
ödemeler yapma yoluna giderler. Bu ödemeler her gün
tekrarlandığından miktarları az çok bellidir. Ayrıca
takipçilerden rüşvet alma halinde yakalanma
rizikosu hemen hemen hiç yoktur. İş takipçisi,
rüşvet verirken rüşvet alan memurla ve onun çıkarı
ile dayanışma halindedir (Bulutoğlu, K. 1971:412).
Ağır rüşvette ise ya tercihler etkilenmek istenir,
ya da yasadışı faaliyetlere göz yumulması talep
edilir. Ağır rüşvet (bundan sonra sadece rüşvet diye
adlandırılacaktır), en genel hatlarıyla siyasal
yapıyı, devletin ve yönetimin yasallığını ve
saygınlığım zedeler. Kamu yönetimi felce uğrar ve
pahalılaşır.
Rüşvetin Nedenleri
Rüşvet en eski çağlardan beri toplumsal bir hastalık
olarak varlığını sürdürmektedir. Önceleri yönetime
hakim olan kimselerin lüks yaşama karşı olan
tutkularından ve bunun maliyetini karşılayabilmek
için başvurulan bir yöntem olarak mütalaa edilen
rüşvetin temel nedeni kamu sektörünün büyüklüğü ve
buna bağlı olarak artan kurallar ve
kısıtlamalardır. Artan kurallar ve kısıtlamalar
sonucu kıtlık kaçınılmazdır. Her türlü kıtlık ise
rant oluşmasına yol açmaktadır. Devletin sağladığı
veya sağlayacağı kotalar, yetkiler, teşvikler,
imtiyaz belgeleri vs. oldukça ya da devletin
piyasaya girişleri engellemesi ve tekel durumuna
yardımcı olması halinde rantın ortaya çıkması
kaçınılmazdır. Yani kamu sektörünün büyüklüğünden
dolayı oluşan rant arttıkça, belirli kişi ve/veya
kurumlara belirli faaliyetler kısıtlanıp ya da
yasaklandıkça rüşvet kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca
piyasa ile ilgili bilgilerin tam olarak toplanamıyor
olması veya üretim faktörleri üzerinde özel
mülkiyetin olmaması da rüşvetin oluşmasına zemin
hazırlar (Bkz. Mauro 1996; Aktan 1995; Devrim/Altay
1994).
Sosyo-ekonomik yapıdaki hızlı değişim, rüşvet için
yeni potansiyel alanlar hazırlar. Yukarıda da
değinildiği gibi sosyo-ekonomik yapıdaki radikal
değişiklikler, değer yargılarını sarsar ve rüşvet
vs. gibi yolsuzluk türleri doğal karşılanabilir.
Bazı araştırmalar rüşvetin azgelişmiş ülkelerde
daha yoğun ve yaygın biçimde görülmesinin temel
nedenini devlet yapısında patrimonial kültürün
yaygınlığına bağlamaktadırlar. Rasyonel bürokratik
anlayışın yaygınlaşmamış, demokrasinin gelişmemiş
ve yerleşmemiş olması önemli diğer faktörlerdir
(Detaylar için Bkz. Cingi 1994)
Çeşitli araştırmalara göre rüşvetin artmasında
ö-nemli olan faktörlerin başında eğitim yetersizliği
gelmektedir. Yoksulluk, caydırıcı cezaların
eksikliği, toplumsal baskının yetersizliği, din ve
ahlâk eğitiminin yetersizliği rüşvetin artmasında
diğer önemli faktörlerdir. Bu faktörlerin rüşvetin
oluşumunda taşıdıkları önem, herbirinin, etkinlik
dereceleri itibariyle, zamana, mekana ve çevre
şartlarına bağlı olarak karmaşık bir nedenler
bütünün elemanları olmasından kaynaklanmaktadır
(El-Attas,1988).
Rüşvetin Ekonomik Analizi
Rüşvetin doğmasında iki yoldan söz edilebilir:
Bunlardan birincisi arz-talep dengesizliği, ikincisi
ise arzın bir elde toplanmasıdır.
Bir kaynağın kullanışı sırasında bir bürokrata
rantın doğabilmesi için arzın yani kaynağın talepten
az olması gerekmektedir. "Eğer talep arzdan büyük
ise bir rant doğacaktır ve arz fırsatlara olan
talepten ne kadar küçükse rant o kadar büyük
olacaktır. Bu rantın bir kısmının fırsatlara
ilişkin dağıtım kararını veren bürokrat alacaktır.
Burada rantı başka deyimle rüşveti, aynı zamanda
marjinal kullanıcının vermeye razı olduğu miktar
oluşturacaktır. Marjinal kullanıcının vermeğe razı
olduğu miktar, kullanıcının varlık durumunun ve bu
fırsatı kullanmadaki etkinliğinin fonksiyonudur.
Öyle ise bir toplumsal sistemde rüşvetin varlığı,
güçlü grupların toplum kurallarının dışına
çıkabilmelerinde ö-nemli bir kanal haline
gelmektedir" (Tekeli,!. Şaylan,G. 1974:101).
Rüşvetin oluşmasında ikinci yol, arz talep
dengesinden bağımsız, karar yetkisine sahip olan
kişinin keyfi tutumuyla arzın tümünü kullanmaya
açmaması nedeniyle oluşturduğu suni ortamdan dolayı
rant sağlamaya yönelik davranışından ortaya
çıkmaktadır. Bu durumda rüşvet, karar vericinin
temel şartı haline gelmiştir. Bu gelişmenin en vahim
boyutu, rüşvet olgusunun toplumsal performansı
kısıtlayıcı bir nitelik almaya başlamasıdır.
Rüşvetin yaygınlaşmasında temel neden yasaklar ve
kısıtlamalardır. Belirli kişi ve/veya kurumlara
belirli faaliyetlerin yasaklanması veya kısıtlanması
durumunda rüşvet kaçınılmaz sonuçtur. Ayrıca
piyasaya girişin sınırlı olması, piyasa ile ilgili
tam bilginin toplanamıyor olması ya da üretim
faktörleri üzerinde özel mülkiyetin olmaması da
rüşvetin oluşmasına zemin hazırlar.
İki tarafın katılımı ile gerçekleşen rüşvet,
ekonomik bir transferdir. Rüşvetin oluşması için
"rüşvet veren tarafından, rüşvet alana" hediye, para
ve sair menfaatler temin veya vaad edilmelidir.
"Burada en genel anlamı ile, her çeşit menfaat bahis
konusudur. Menfaati, yalnız maddi şeylerle
sınırlamak doğru değildir. Memuru herhangi bir
şekilde usulsüzlüğe sevkedecek her çeşit vasıta
menfaat sayılmalıdır" (Mumcu, A. 1969:13-14).
Rüşvet, karar yetkisini elinde bulunduran kamu
yetkilisinin karar pozisyonundan doğan bir ranttır.
Rüşvet bir rant olduğundan bir değer yaratılmamakta,
gelir transfer edilmektedir. Ancak buradaki
transfer görünür piyasa ekonomisi içerisinde
gerçekleşmemektedir. Bu nedenle hem yasa ve
normlara aykırı olarak oluşturulan piyasa, hem de bu
piyasada oluşan fiyat gayrimeşrudur.
Rüşvetin oluşması için gerekli koşullar ekonomik bir
modelle açıklanacak olursa, rüşvet veren ve rüşvet
alan için geçerli olan denklem aşağıdaki gibi
formüle edilebilir:
Rüşvet Veren: (l-p)Rv = pCv + İMv + RM Rüşvet
Alan: (l-p)Ra
= pCa + İMa + FM
p= Rüşvet eylemi sonucunda yakalanma olasılığı Ra ve
Rv =Rüşvetten elde edilecek kazanç
Ca ve Cv =Rüşvet veren ya da alan için uygulanacak
ceza
İMv ve İMa = Rüşvet veren ve alan için işlem
maliyeti
RM = Rüşvetin parasal miktarı
FM = Fırsat Maliyeti
Fonksiyondaki işlem maliyeti (İM), bilgi toplama ve
risk alma maliyetlerinden oluşmaktadır. Rüşveti
veren açısından katlanılan işlem maliyeti devlet
memurunun rüşvet alıp almadığının tespiti ve
ödenmesi gereken rüşvet miktarının belirlenmesidir.
Rüşveti alan devlet memuru için işlem maliyeti ise,
rüşvet verenin gerçekten rüşvet vermeye niyetli
olduğu ve kendisine bir "komplo" düzenlenmediğinin
tespitidir.
Yukarıdaki denklem tamamen ekonomik varsayımlar
altında incelendiğinde, yani işlem maliyeti ve
fırsat maliyeti gibi unsurlar ihmal edildiğinde,
kamu görevlisinin rüşvet alma olasılığı, yakalanma
olasılığı, elde edilecek kazanç ve verilecek ceza
ile ilişkilidir.
Bir ülkede tüm rüşvet olaylarının yakalanması
olasılığı olmadığından (hiçbir rüşvet olayının
yakalanmaması durumu da siyasal ve yasal sistemin
çökmüş olduğunun göstergesi olduğundan), yakalanma
olasılığı (P), sıfırdan büyük, birden küçük bir
sayıdır.(0<p<l). Buna göre rüşvet oranı =r/p.c
şeklindeki ilişki yardımı ile açıklanabilir. Bu oran
l'den az ise rüşvet alınmaz, fazla
ise olasılık yüksektir.
Oranın l'e eşit olması durumu ise kayıtsızlık
durumudur, yani kamu görevlisi rüşveti alıp
almamakta kayıtsızdır.
Bu orandan hareketle şu tespit yapılabilir:(R)
değişkeni, yani rüşvetten elde edilecek kazanç
(rüşvet miktarı) için devletin yapabileceği fazla
bir şey yoktur. Ancak (c), yani cezai müeyyideler ve
özellikle (p), yani yakalanma olasılığını artırmak
suretiyle devlet, rüşvetle etkin mücadele edebilir.
Rüşvet alan memurun hesaba katması gereken bir başka
maliyet unsura ise, fırsat maliyeti (FM) olarak
tanımlanan maliyettir. Devlet memuru rüşvet almakla
artık "dürüst" bir kesime ait olmaktan çıkacak ve
memuriyet yaşantısı boyunca başka tekliflerle karşı
karşıya kalabilecektir. Memur burada takdir hakkını
kullanır. Takdir hakkı, bürokratın kendisince
yozlaştırılmaya müsait yumuşak karnıdır. Fırsat
maliyeti içerisinde düşünülmesi gereken bir diğer
unsur sorumluluktur. Bürokratın kime karşı sorumlu
olduğu sorusu, rüşvetin oluşmasında memurun vicdanı
ve üst makamlarla olan diyalogu açılımını
beraberinde getirir.
Rüşvet piyasası genellikle monopol piyasasına
benzetilir. Monopol gücünün varlığı, karşı tarafın
sömürülmesine yol açar. Tarafların güçlü olması,
fiyatın oluşmasında önemli etkendir. Rüşvet alacak
olanın çok güçlü olması, fiyatın extrem bir değerde
gerçekleşmesine neden olabilir. Buna göre;
Rüşvet = Monopol Gücü + Takdir Hakkı - SoRumluluk
ilişkisi
yardımıyla açıklanabilir.
Monopol gücün yüksekliği ile takdir hakkının
genişliği rüşvet derecesi üzerinde doğrudan olumsuz
etki yaparken, sorumluluk yolsuzluğu azaltıcı yönde
bir etki gösterir. (Bkz.Klitgaard, 1991, Sali-Ünal
1997)
Rüşvetin Etkileri
Yeraltı ekonomisinin önemli bir unsuru olan
rüşvetin hem gelişmekte olan ülkelerde hem de
gelişmiş ülkelerde yaygınlaşmış olması, rüşvetin
etkilerini tartışmaya açmıştır. Az sayıda da olsa
bu araştırmalar ve bulgular sonucu farklı görüşler
ortaya çıkmıştır.
Bazı araştırmacılara göre rüşvetin olumlu
etkisinden bile bahsetmek olanaklıdır. İleri
sürülen bir görüşe göre rüşvet; kamu çalışanları
için parça başına alınan ek bir ücret gibi etki
yapmakta ve doğrudan yapılan bir ödeme olması
nedeniyle görevliyi daha istekli kılmaktadır.
Rüşvet veren ise karmaşık bürokratik engelleri
kolayca ve hızla aşabilmektedir. Yine bir başka
araştırmaya göre; rüşvet bürokratik kırtasiyeciliği
"by pass" etme olanağı oluşturarak iktisadi
kalkınmayı hızlandırmaktadır. Rüşveti olumlu
değerlendiren bir diğer o-lumlu görüşe göre ise,
otokratik yönetimden demokratik yönetime geçiş
sürecinde rüşvet ve yolsuzluklarda artış
kaçınılmazdır. Bunun nedeni ise yeni yönetimde de
devam eden eski kurumlardır. Marcos sonrası Fili-pinler'de,
Komünizm sonrası Rusya'da, bağımsızlık sonrası
Afrika'nın pek çok ülkesinde, rüşvet toplayan
birimler ortadan kalktığı için, onları ikame eden
çok sayıda bağımsız rüşvet toplayan birim,
etkinliğin düşmesine yol açmıştır (Detaylar için
Cingi 1994).
Rüşvet konusunda olumlu bakış getiren bu birkaç
çalışmanın yanı sıra, ağırlık rüşvetin olumsuz
yönüne işaret etmekte ve ekonomik kalkınmanın
engellendiği sonucuna varmaktadır.
Rüşvetin olumsuz birçok etkisinin yanı sıra (belki
de en önce), evrensel, dokunulmaz ve eşitlik içinde
kullanılması gereken "insan haklan ve özgürlükleri"
alanını kısıtladığı unutulmamalıdır. Rüşvet,
demokraside tüm bireylerin "eşitliği" ilkesini
ortadan kaldırmaktadır. Rüşvet, öncelikle kamu
mallarına ve olanaklarına eşitlik içinde ulaşabilme
ilkesini ters-yüz etmekte ve böylece kamusal
makamları, küçük bir grubun, hak ve yetkilerin
gerçek sahibi olan halkın elinden aldığı bir tür
ayrıcalıklı yerlere dönüştürmektedir.
Rüşvet, "eşitlik" ilkesinin zedelenmesinin yanı
sıra, yasal otoriteye karşı duyulan saygıya büyük
zarar verir. Bu saygı eksikliği yeni yeni sorunların
ortaya çıkmasına neden olur. Siyasi otorite halkın
desteğinden yoksun kalır; hükümet ile vatandaşlar
birbirine yabancılaşır.
Rüşvet; ekonomik, siyasi ve sosyal gelişmeyi tahrip
etmektedir. Gerek ülke ölçeğinde, gerekse dünya
genelinde gelir dağılımı dengesizlikleri veya
bölgeler arası kalkınmışlık farklılıklarına yol
açmaktadır.
Rüşvetin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. Rüşvet
nedeniyle öncelikle kamu yatırımlarının maliyeti
artmaktadır. Ayrıca ekonomik belirsizlik
pekişmektedir. Rüşvet, ekonomide kaynakların
verimli bir şekilde kullanımım sekteye uğratmakta,
uzun vadeli yerli ve yabancı yatırımları
frenlemekte, rant sağlamaya yönelik faaliyetler
teşvik edilmekte, sektörel öncelikler ve teknolojik
tercihler olumsuz yönde etkilenmektedir. Rüşvet
olgusu birçok şirketi resmi sektör dışına itmekte,
böylece kayıtdışı ekonomi büyümekte ve büyük vergi
kayıplarına yol açmaktadır.
Ayrıca
çok sayıda kamu idaresine rüşvet verildiğinde,
artan rüşvet tutarı yatırım yapma olanaklarım
daraltmaktadır. Bunun yanı sıra rüşvet gizlilik
gerektirdiğinden, yatırımlar ülke ekonomisi
açısından en uygun projeler yerine, gizliliğe en
uygun alanlara yönelmekte ve kaynak dağılımı
etkinliği bozulmaktadır.
Ülkeler arası karşılaştırmaların sonuçlarına göre;
rüşvetin yaygın olduğu birçok ülkede eğitim ve
sağlık harcamalarından çok, büyük alt yapı
yatırımları harcamalarına öncelik verilmektedir.
Ayrıca regrasyon analizlerinin sonuçlarına göre;
rüşvet katsayısının azaltılması (rüşvetin daha az
yaygın olması) milli gelirin ve kişi başına düşen
gelirin artmasına olumlu katkılar sağlamaktadır (Mauro
1996).
Türkiye'de rüşvete yol açan nedenlerin etki
dereceleri konusunda yapılan bir araştırma sonucuna
göre; ezbere dayanan eğitim sistemi ve kalabalık
kamu görevlileri (bürokrasi) en önemli faktörler
olarak gösterilmektedir. Beyaz Nokta Vakfı'nm
rüşvet konusu ile ilgili çalışmasında kalabalık kamu
kadrolarının düşük ücrete ve verimsizliğe,
verimsizliğin ise ezbere dayalı eğitim sisteminden
kaynaklandığı vurgulanmaktadır.
Aşağıda, Uluslararası Saydamlık Kurumu'nun
hazırladığı Uluslararası Yolsuzluk Sıralaması yer
almaktadır. Bu sıralamada Türkiye 22. sıradadır.
1 |
Nijerya |
19. Bolivya |
37. Hong Kong |
2 |
Pakistan |
20. Arjantin |
38.Japonya |
3 |
Kenya |
21. İtalya |
39. Avusturya |
4 |
Bengladeş |
22. Türkiye |
40. A.B.D. |
5 |
Çin |
23. İspanya |
41. İsrail |
6 |
Kamerun |
24. Macaristan |
42. Almanya |
7 |
Venezuela |
25. Ürdün |
43. İngiltere |
8 |
Rusya |
26. Tayvan |
44. İrlanda |
9. |
Hindistan |
27. Yunanistan |
45. Avustralya |
Kaynak: 1996 Transparency International Corruption
Perceptions Index
Rüşvet, listeden de görüldüğü gibi evrensel bir
sorundur. Bu sorun, az gelişmiş ekonomilerde,
demokrat ve şeffaf olmayan sistemlerde kendini daha
açık göstermektedir. Gelir dağılımının bozukluğu,
yoksulluk, ekonomik ve siyasal istikrarsızlığın
fazla olduğu ülkelerin bu listede üst sıralarda
olması şaşırtıcı olmamalıdır.
Aşırı kamu müdahaleleri, bürokraside liyakat yerine
ganimet sisteminin uygulanması, kamu sektörünün rant
dağıtıyor olması rüşvetin yaygınlaşmasında önemli
unsurlardır. Nitekim, rüşvetin minimum seviyede
olduğu 15 ülke incelendiğinde etkin işleyen
bürokrasinin,
demokrasinin gelişmiş
olmasının, kitle kültürünün yüksek olmasının
katkısı yadsınamaz.
Rüşvet konusunda bakanlarını, üst düzey
bürokratlarını, askeri personelini Yüce Divan'da ya
da bağımsız mahkemelerde yargılayabilmiş, suçu sabit
görülenleri mahkum edebilmiş, demokratik hukuk
devleti olma yolunda sürekli çaba sarfeden
Türkiye'nin ise bu listede üst sıralarda yer alması,
daha atılması gereken çok ciddi adımların varlığının
göstergesidir.
Rüşvete karşı alınacak önlemlerin özü, rüşvet
olasılığını azaltmaya yönelik olmalıdır. Rüşvette
bulunan taraflara ağır yasal yaptırımların
öngörülmesi, rüşvetin riskini ve maliyetini
yükselteceğinden, rüşvet olasılığı azalacaktır.
Ayrıntılarda farklılık olmakla birlikte, günümüzde
hemen hemen tüm ülkelerde rüşvet (ve zimmet) ceza
yasalarında düzenlenmiştir. Türk Ceza Yasasında da
"Devlet İdaresi Aleyhine İşlenen Cürümler"
başlığında rüşvet suçları (md. 221-227)
düzenlenmiştir, ancak etkinliği kamuoyu vicdanında
şüphelidir.
|