Silah Kaçakçılığı
Silah kaçakçılığı, sıcak savaş
tehlikesi ve terör olaylarının tırmandığı dönemlerde
ortaya çıkan ve yaygınlaşan bir kaçakçılık türüdür.
"Her türlü silah ve mühimmatı yasalara aykırı olarak
gümrük işlemlerine tabi olmaksızın ülkeye ithal ve
ithale teşebbüs etmek veya silah ve mühimmatı yurt
içinde üretmek, her ne pahasına olursa olsun
yasalara aykırı olarak yurt içine sokulmuş veya
yurt içinde imal edilmiş silah ve mühimmatı yurt
içinde bilerek bir yerden diğer bir yere nakletmek
veya naklettirmek, nakletmeye bilerek aracılık
etmek, satmaya aracılık etmek veya satmak amacıyla
bulundurmaktır" (K.S.O.D. 1998) şeklinde tanımlanan
silah ve mühimmat kaçakçılığının en önemli özelliği
milliyet, taraf ve siyasi ideoloji gözetmemesidir.
Silah kaçakçılığı özellikle ülkelerin ekonomik
kaynaklarına ve insan gücüne yönelmektedir.
Yapılan araştırmalar sonucunda; dünyanın güvenlik
açısından en karışık bölgeleri arasında yer alan
Ortadoğu bölgesi; silah ticaret hacminin yaklaşık
dörtte birine alıcı durumundadır. Özellikle Körfez
Savaşı sonrasında Kuzey Irak ve Suriye'den
Türkiye'ye yönelik olarak silah kaçakçılığının
arttığı, aynı şekilde Karadeniz Bölgesinde illegal
olarak imal edilen yerli el yapımı silah sayısındaki
artışın son yıllarda silah ve mühimmat
kaçakçılığının çoğaldığının önemli göstergeleridir
(K.S.O.D. 1998).
Türkiye'ye yönelik silah ve mühimmat kaçakçılığının
silah ticareti ile uğraşan aracı şirketler
tarafından yasal olarak kanuni alıcılarına
gönderiliyormuş gibi belgeler düzenlenerek,
uluslararası deniz yoluyla Ortadoğu ülkelerine
gönderildiği, buradan kaçakçı gruplarına veya terör
örgütlerine teslim edildiği, daha sonra Doğu ve
Güney Doğu Anadolu sınırından "sırtçılık" yöntemi ve
karayolu taşımacılığıyla sınır illerine, buradan da
yine karayolu taşımacılığı ile diğer bölgelere
dağıtım yapıldığı tespit edilmiştir. Avrupa
sınırında ise karayolu vasıtasıyla Bulgaristan'dan
Edirne ve İstanbul illerine silah ve mühimmat
kaçakçılığının yapıldığı bir trafik söz konusudur
(K.S.O.D. 1998).
Türkiye'de silah kaçakçılığının yaygın olması
şaşırtıcı olmamalıdır. Sıcak savaş tehlikesi ve
terörün yaygın olduğu her ülkede silah kaçakçılığı
yapılmaktadır. Aynı şekilde terörün yaygın olduğu
ülkelerde silah kaçakçılığının yanı sıra uyuşturucu
ticareti de oldukça yaygındır. Hatta dikkatli bir
analiz silah ticareti ile uyuşturucu ticaretinin iç
içe geçmiş olduğunu göstermektedir. Sıcak
çatışmanın yaşandığı ülkelerde, çatışmanın
finansmanı, özellikle de devlete başkaldıran örgüt
tarafından ancak uyuşturucu ticareti ile
olanaklıdır. Nitekim ülkemizde faaliyet gösteren
PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı
bilinmektedir.
Ancak önemle belirtilmelidir ki uyuşturucu
kaçakçılığı ile silah kaçakçılığı arasındaki
ilişkide devletlerinde aktif rol oynadıkları iddia
edilmektedir. Nitekim sıcak çatışmayı yaşayan
ülkelerin uyuşturucu ticaretine girişeceğini İ.ÖNDER
şu şekilde değerlendirmektedir:
"Silah ticaretinin uyuşturucu ve diğer maddeler
ticareti ile finanse edilmesi iki türlü avantaj
sağlamaktadır. Bunlardan birincisi, yürütülen
operasyonlar ve işlemlerin boyutunun böylece
kamuoyundan gizlenmesi-dir. Böyle bir gizleme
kamuoyu ve siyasal baskıların ortaya çıkmasını
engellediği için, belirli güçlü çevrelerin habis
politikalarını yürütmelerine müsait bir ortam
yaratmaktadır. Bu nedenle, uyuşturucu ve silah
kaçakçılığı ulusal ve uluslararası demokrasiye
aykırıdır. Böyle bir gizlilik süreci içinde cereyan
eden olaylar belirgin olmadığından, olayın nedeni ve
müsebbibi anlaşılamaz ve böylece kamuoyu
sorgulaması gerçekleştirilemez. Bu süreç
uluslararası denetimi de zayıflatır veya ortadan
kaldırır.
Silah Kaçakçılık
Silah ve uyuşturucu kaçakçılığının ikinci önemli
sonucu ise, amaçlanan siyasal ve ekonomik
faaliyetlerin finansman yükünün sermaye dışı
kesimlere kaydı-rılmasıdır. Eğer silah ticareti
resmi yollardan yapılıyor olsa, bunun maliyeti
bütçeye ve oradan da, vergi payına bağlı olarak,
sermaye kesimine yansıyor olacaktı. Halbuki, aynı
faaliyet uyuşturucu ticareti yolu ile finanse
edildiğinde, sermaye üzerinde böyle formel bir yük
oluşmadan aynı sonuçlar sağlanmış olur.
(.....) Çevresel konumdaki ülkeler aşırı borçlu
olduklarından dolayı çok ciddi kaynak gereksinmesi
ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu duruma gelmiş
olan tüm ülkeler yasadışı veya suç faaliyetlerine
usulsüz de olsa izin vermişler ve vermektedirler.
Bunun en tipik örneğini Latin Amerika ekonomileri
oluşturmaktadır"(Önder,İ. 1997:5-6).
İ. Önder'in bu tespitini UNDP, Human Development
1994'te desteklemektedir. Anılan bu rapora göre
Afganistan, Bolivya, Kolombiya, İran, Pakistan,
Peru, Tayland gibi ülkelerin ekonomisinde u-yuşturucu
üretimi çok önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin,
Bolivya'da kokain üretimi GSMH'nm %20'sinı
oluşturmaktadır. Sadece ABD'deki uyuşturucu tüketimi
fakir 80 ülkenin toplam GSMH'sım aşmaktadır.
Araştırmacı M. Chossudovsky'e göre bazı Latin
Amerika ülkelerinde, narkotik ticareti sayesinde söz
konusu ülkelerin dış borç anapara ve faizlerini
ödemeleri müm-kün olmuştur. Uluslararası finans
çevreleri alacaklarını tahsil edebilmek amacıyla bu
"alternatif döviz kaynağına göz yummuştur (Aktaran
Kozanoğlu 1997).
|