Uyuşturucu Kaçakçılığı
Uyuşturucu, mutabakat sağlanmamış olmakla
beraber, ağrı kesici ve bağımlılık yapıcı, kimi
zamanda
öfori yaratıcı etkileri
olan ilaçların ortak adıdır. Uyuşturucu; bedene
girdiğinde ruhsal, davranışsal ve bedensel
değişikliklere neden olup, bağımlılık yapar ve
vücuda zarar verir. Bu özellikleri nedeniyle
üretilmesi, taşınması ve kullanılması birçok ülkede
yasaklanmıştır.
Uyuşturucu kullanımı insanlığın varolma sürecinden
beri bilinmektedir. Çok eski kayıtlarda bile
uyuşturucu kullanımına ilişkin veriler elde
edilmiştir. Önceleri dini ayinlerde kullanılan
uyuşturucu maddeler giderek yaygınlaşmış ve ticari
bir meta haline gelmiştir. Uyuşturucunun bağımlılık
yapıcı özelliğinin ortaya çıkması sonucunda,
özellikle de gençler arasında yaygınlaşması ile
uluslararası bir sorun olmuştur.
Ülkemizde de ilk kez 1926 yılında çıkarılan bir
kanun ile bu maddelerin ruhsata aykırı ekimi,
üretimi, ticareti ve bulundurulması bir suç olarak
kabul edilmiş; eroin, kokain, morfin ve esrar imal,
ithal ve ihraç e-denlere ağır hapis cezaları
getirilmiştir. Ayrıca ülkemizde uyuşturucu madde
bulundurmak ve kullanmak da yasaktır.
En sık kullanılan uyuşturucu esrardır. Ayrıca;
haşhaş bitkisinin bileşimindeki afyondan elde
edilen morfin ve morfinin işlenmesi ile elde edilen
eroin, kokain vs. uyuşturucular da oldukça yaygın
kullanım alam bulmaktadır. Ülkemizde yapılan birçok
çalışmada en sık olarak kullanılan uyuşturucu
maddenin esrar olduğu tespiti yapılmıştır. Esrar tüm
dünyada "geçiş" maddesi olarak bilinen bir maddedir.
Yani, eroin, kokain gibi bağımlılık potansiyeli
yüksek uyuşturucu maddeler kullanan kişilerin büyük
çoğunluğu, uyuşturucu kullanımına önce esrarla
başlamaktadır. Sıklıkla kullanılan diğer uyuşturucu
maddeler sırası ile eroin ve kokaindir. Eroin
ülkemizde en yaygın kullanılan "hard drug" ö-zelliği
taşımaktadır. Ayrıca yaygın olmamakla beraber kokain
kullanımı da gözlenmektedir. Sentetik
uyuşturuculardan ecstacy ve LSD kullanımı pek
yaygın değildir (TÜGİAD 1996).
Dünyada yapılan çalışmalar uyuşturucu madde
bağımlılığının daha çok yoksul kesimlerde olduğunu
göstermektedir. Daha yüksek sosyo-ekonomik düzeyde
kullanım oranlarının düştüğü belirtilmiştir. Ancak
ö-zellikle uyarıcı olarak nitelenen maddeler ve
eğlence amaçlı kullanılan sentetik maddeler yüksek
sosyoekonomik sınıf tarafından kullanılmaktadır (TÜGİAD
1996).
Dünyadaki uyuşturucu üretimi incelendiğinde;
uyuşturucu ve uyuşturucu imalinde kullanılan farklı
maddelerin değişik kıtalarda değişik miktarlarda
üretildiği görülmektedir. En bilinenleri Afrika
kıtası, Orta Amerika ve Güneydoğu Asya'dır.
Yapılan tespitlerde Afrika kıtasında birçok ülkede
(özellikle Nijerya ve Fas) önemli miktarlarda
kenevir ekimi yapıldığı, İnterpol raporlarına göre
Güney Afrika, yıllık tahmini 175.000 tondan fazla
yasadışı kenevir ekimi ile başlıca kaynak
olmaktadır. Orta Amerika'da ve Karayipler'de yerel
tüketim için esrar üretiminin yapıldığı; Jamaika'nın
Avrupa ve Kuzey Amerika için önemli bir esrar
kaynağı olduğu, tüm tedbirlere rağmen Meksika'nın
ABD için yasadışı esrar kaynağı olmaya devam ettiği;
Brezilya ve Kolombiya'da esrar ekimi yapıldığı, yine
Kolombiya'da haşhaş ve afyon üretimi yapıldığı,
dünyanın en büyük kokain üreticisi Peru ve
Kolombiya'nın bu konumlarını sürdürdükleri
bilinmektedir. Asya kıtasında kenevir Güneydoğu
Asya'da birçok ülkede kendiliğinden yetişmektedir.
Tayland'da yasadışı kenevir ekiminin yıllık 900 ton
civarında olduğu bildirilmektedir. Yine İnterpol
1996 raporlarına göre reçine esrar üretiminde
Pakistan önemli bir yer tutmaktadır. Eroinin
hammaddesi olan haşhaş kapsülünün yasal olarak ekimi
Hindistan, Japonya, Çin ve ülkemizde yapılmaktadır.
Kaçakçılık piyasasında söz konusu olan eroin dünya
üzerinde Altın Üçgen (Burma, Laos, Tayland) ve Altın
Hilal (Pakistan, İran, Afganistan) bölgelerinde
üretilen haşhaştan elde edilmektedir (U.M.O.G.D.
1998)
Uyuşturucu üretimi, taşınması, dağıtımı ve
tüketimi, her aşamada farklı insan gruplarının işe
karışmasını gerektirir. Haşhaşın yetiştirilmesi
dünyada bütün ülkelerde denetlenmektedir. Ancak her
yıl ürünün bir kısmı devlet kurumlarına, diğer kısmı
da el altından, resmi fiyatın iki ila altı katına
kadar para veren yerel tacirlere satılır. Ürünün
büyük bir bölümünü satın alan yerel tacirler (bir
kısmını saf morfin haline getirdikten sonra) uzman
toptancılara satarlar. Uyuşturucu, uzman
toptancılardan, çok sayıda aracılardan geçerek
nihai tüketiciye ulaşır.
Konu ile ilgili önemli birçok araştırması olan
Arlacchi'ye göre örneğin Afganistan-İran-Pakistan
bölgesinde üretilen hammadde önce Ortadoğu'ya
gelir. Ortadoğu'da uyuşturucu ticaretine birçok
siyasal ve askeri seçkinler devreye girer. Aynı
durum Bolivya ve Kolombiya gibi kokain üreticisi
Latin Amerika ülkeleri için de geçerlidir. Yani,
uyuşturucu ticaretinin olduğu her bölgede birçok
siyasal, askeri ve bürokrat seçkinler devrededir.
Uyuşturucu ticaretinde ikinci aşamada afyon
genellikle işlenir ve morfine dönüştürülür.
Dolaşımın üçüncü ayağı Avrupa ve Amerika'dır; bu
aşamada devreye ağırlıklı olarak Fransız ve İtalyan
suç örgütleri ile onların "seçkin" ortaklan girer.
Uyuşturucu dolaşımının son aşaması, malın
Avrupa'daki ya da Amerika'daki ulusal pazarlara
girişi ile sokakta uyuşturucu bağımlılarına yönelik
satışıdır. Uyuşturucu çeşitli aşamalarda çok sayıda
el değiştirir. Yasadışı pazardaki her alışverişte,
satın alış ile yeniden satış fiyatları arasında
büyük oransızlıklar vardır. Uyuşturucunun uzun
yolculuğundaki her aşama fiyatta yeni bir artış
anlamına gelmektedir.(Arlacchi 1991). Nitekim
yapılan çeşitli gözlemlerde fiyatlardaki anormal
artış tespit edilmiştir. DEA'nın Eylül 1993
raporundaki tespitlere göre;
Uyuşturucu Kaçakçılık
* Şan eyaletlerinde, yerinden alman ham afyon:
Kg.başına 66-75 dolar.
* Tayland, Chiang Mai'den baz morfin: kg. başına
900-1000 dolar.
* Chiang Mai'den, %70-90 saflık derecesinde e-roin
hidroklorür: Kg. başına 2900-3200 dolar.
* Bangkok'tan, %70-90 saflık derecesinde eroin:
kg.başına 6.000-10.000 dolar.
* ABD'de toptan satış düzeyinde eroin; saflık
derecesi %70-90: kg. başına 90.000-250.000 dolar.
* ABD'de satıcı düzeyinde eroin (bölünüp kullanıma
hazır hale getirilmiş); saflık derecesi %30-60: ons
başına 5.500-12.000 dolar (bir kilogramı birimlere
bölüp ons olarak satılmak üzere kullanıma hazır
duruma getirince değeri 340.000-745.000 dolara
yükselmektedir).
* ABD'de sokak satıcısı düzeyinde eroin; saflık
derecesi %34: gram başına 400-600 dolar (bir
kilogramı birimlere bölüp gram olarak satılmak
üzere kullanıma hazır hale getirince değeri
940.000-1.400.000 dolar olur).
Aynı yıl ABD'de Altın Hilal eroini (saflık derecesi
%56) gramı 200-500 dolardan satılmış; Meksika kara
katranının (saflık derecesi %26) gram başına satış
fiyatı ise 100-500 dolar olmuştur (BOOTH
1996:282-3).
Uyuşturucu maddelerin yasaklanmış olması, bu
maddelerin arz ve talebinde sürekli dengesizlik olan
bir piyasanın oluşmasına neden olur. Uyuşturucu
piyasası, resmi makamlarca oluşturulan kıtlık
nedeniyle, satıcının fiyatları ve miktarı istediği
gibi ayarlayabildiği bir piyasadır.
Uyuşturucu ticaretinin her safhasında olağanüstü
karların olması nedeniyle suç örgütleri her şeyden
önce, bulundukları piyasaya rakiplerinin girişini
engellemek ve cesaretlerini kırmak için fiziksel
şiddete başvururlar. Aynı zamanda korunmuş bir bölge
kurmak için resmi makamlarla ilişki içerisinde
olmaya büyük özen gösterirler. Uyuşturucu
piyasasında çok büyük kazançların sağlandığı
kesindir, ancak buna paralel olarak çalışma
koşulları son derece tehlikelidir. Anlaşma
koşullarını garanti altına alacak yasal bir
otoriteden yoksun olunması, piyasada etkili
olanların tanınmaması gibi tehlikeler çalışma
koşullarını güçleştirir.
Alışverişler genellikle ilk karşılaşmada yapılır ve
nakittir. Kriminal sektör girişimcisi anlaşmalar
yaptığında ya da yasadışı alanlara yatırımda
bulunduğunda, işinin güvenliğim yasalara ya da resmi
makamlara dayandıramaz. Bu nedenle karşılıklı
güven yasadışı girişimciler arasında
olduğundan daha fazla
zorunludur. Kriminal sektörde toplumsal sözleşme a
priori değil, her gün yeniden o-luşturulmak
zorundadır.(Arlacchi 1991).
Uyuşturucu piyasasında iki temel koşul vardır:
Güvenlik güçlerinin sızmalarına karşı korunaklı
olmak ve işe karışanların "dürüst" yani yapılan
işlemlerde taahhüt ve anlaşmalara uyulmasını
sağlamak. Bu sektörde çalışacak olanlar, ülkeden
ülkeye gidebilecek, hızlı karar verebilecek ve
rakiplerinin yöntemlerini kavrayabilecek, denetim
aygıtlarını aşabilecek yetenekli ve güvenilir
olmalıdırlar. Özellikle güven ön planda olduğundan,
suç örgütlerinde akraba ilişkileri gelişmiştir.
Uyuşturucu Kaçakçılığının Ekonomik Analizi
Ekonomik açıdan uyuşturucu maddenin en belirgin
özelliği kıt bir mal olmasıdır. Uyuşturucu maddeler
tüm diğer mallar gibi piyasada arz ve talep edilir,
ancak bütün dünyada yasaklanmış olması, uyuşturucu
piyasasındaki arz ve talep yapısını çarpıtır ve
denge koşullarını bozar.
Uyuşturucuya olan talep, diğer mallara olan
talepten farklılıklar gösterir. Bir yandan fiyat
sıfır (hatta eksi) bile olsa talep etmeyecek olan
büyük bir kitle varken, diğer taraftan fiyattan ve
gelir seviyesinden bağımsız inelastik talep
yapısına sahip bağımlılar bulunmaktadır. Bir yandan
hediye edilse bile talep etmeyecek olanlar, diğer
yandan her ne pahasına olursa olsun u-yuşturucu
talep edecek olanların olduğu böyle bir piyasada,
malın yasaklı olması ile riziko ve enformasyon
maliyeti fiyatın üzerine eklenir.
Uyuşturucu homojen bir mal olmayıp, farklı kalite ve
özelliklerdedir. Sert uyuşturucuların (kokain) yanı
sıra, hafif uyuşturucular (mariyona) olduğu gibi,
farlı saflık oranlarına sahip, hatta sentetik
uyuşturucularda vardır. Bu nedenle, uyuşturucu talep
edenlerin kullandıkları maldaki kalite ve
özellikleri belirlemek için katlanmak zorunda
oldukları enformasyon maliyeti olarak bilinen bir
maliyet vardır.
Uyuşturucunun yasal yollarla arzı yasaklandığından
karaborsa piyasası koşulları geçerli olur. Bu
nedenle piyasadaki "malın" kalitesi veya fiyatı
önemli değildir. Önemli olan kıtlık koşullarında,
gereksinimlerin giderilmesi için malın temin
edilmesidir.
Uyuşturucu yasağı, arz edenlerin risk ortamında
karar vermesi demektir. Kişinin risk ortamında üç
çeşit davranış gösterdiği kabul edilmektedir:
1. riskten kaçma (risk aversion),
2. risk tarafsızlığı (risk neutrality),
3. risk düşkünlüğü (risk seeking).
Çoğu kimse riskten kaçar. Kişinin riskten kaçma
saiki, paranın azalan marjinal faydası ile
açıklanmaktadır. Risk düşkünü olan kimse için
toplam fayda ile para (gelir) arasındaki ilişki
görece daha yüksektir. Risk düşkünleri için toplam
faydadaki artış, para miktarındaki artıştan daha
fazladır. Satıcı eğer riskten kaçınmıyor ve risk
altına giriyorsa, bu eyleminden dolayı yakalanma ve
cezalandırılma olasılığı "risk maliyeti" şeklinde
fiyatlara yansımaktadır. Bu arada önemle
belirtilmesi gereken, araştırmalar sonucu risk
düşkünlüğü veya tarafsızlığını etkileyen en önemli
faktör cezaların ağır olması değil, yakalanma
olasılığının yüksekliğidir.
Çoğu kimsenin riskten kaçması, başka bir ifade ile
risk düşkünü olarak nitelendirileceklerin sayıca çok
az olması, uyuşturucu ticaretinde ulusal piyasada
oligopol, yerel piyasada ise tekel piyasası
koşullarının geçerli olmasına neden olur. Böylece
uyuşturucu piyasasında arz eğrisi inelastik bir
görünüm kazanır.
Uyuşturucunun yol açtığı bağımlılık vücuda zarar
verici özellikler vs. gibi olumsuz dışsallıkları
gidermek amacıyla yasaklanması ve neticede arz ve
talep eğrilerinin inelastik olması, uyuşturucu
piyasasında denge koşullarını etkiler. Böylece denge
miktarı küçük bir azalma gösterirken, fiyatlar
sıçrama gösterir.
Uyuşturucu piyasasının en bilinen özelliği;
uyuşturucu maddelerin bulunabilirliğinin
azaltılması için arzın
önlenmesine yönelik
yasaklardır. Ancak önemle belirtilmelidir ki, hemen
hemen tüm dünyada uzunca bir süreden beri uygulanan
bu yöntem (uyuşturucu yasağı) sonucu gelinen aşama
"başarısızlık" olarak nitelenebilir. Yasaklar
uyuşturucu tüketimini çok az miktarda kısarken,
fiyatlar önemli ölçüde artmış ve büyük rantlar
oluşmuştur. Yüksek kâr marjları, organize suç
örgütlerinin oluşmasına yol açmıştır.
Yoğun kontroller ve yasaklar sonucu oluşan
karaborsa, organize suç örgütlerine büyük karlar
sağlamaktadır. Ancak bu karlar bağımlı veya yarı
bağımlıların üzerinden sağlanmaktadır. Müşteri
sayısını artırmak için uyuşturucu kaçakçıları fiyat
farklılaşmasına giderler. Genellikle yeni
başlayanlar ve meraklılara uyuşturucu hediye
edilirken, bağımlı ve yarı bağımlılara yüksek
fıyatlama uygulanır. Böylece yeni bağımlılar
kazanılmaya çalışılır. Neticede yüksek fiyatlar
büyük karların oluşmasına, fiyat farklılaşması da
müşteri sayısının artmasına neden olur.
Uyuşturucu bağımlıları gerekli uyuşturucuyu temin
edebilmek için her türlü risikoyu üstlenip, her
türlü yönteme başvururlar. Bu nedenle, uyuşturucu
kullanımı ile suç arasında oldukça yoğun bir ilişki
vardır. Madde bağımlılarının sık sık suç işlemesi bu
kanıyı yaratan durumlardan biridir. Uyuşturucu
kullanan kişilerin diğer populasyona göre daha
fazla suç işlediği saptanmıştır. Suç işleme ve
yasalara karşı gelme davranışının
bağımlılarda yüksek
olması, birçok ülkede uyuşturucu bağımlılarının
toplumsal düzeni bozan ve huzuru kaçıran kişiler
olarak görülmesine yol açmıştır. Uyuşturucu madde
kullanan kişilerde sık olarak anti-sosyal kişilik
bozukluğunun görülmesi bu tutumu desteklemektedir (TÜGİAD
1996).
Uyuşturucu kullanımı ile birlikte ekonomik durumda
belirgin bir düşüş yaşanması kaçınılmazdır.
Bağımlının iş performansı düşmekte, giderek
çalışamaz hale gelmekte ve ekonomik durumu giderek
kötüleşmektedir. Uyuşturucu bağımlısı kişi toplumda
itilmekte ve dışlanmaktadır. Bu durum bağımlının iş
bulmasını güçleştirmektedir.
Ayrıca uyuşturucu kullanıcılarının kendi içlerinde
oluşturdukları bir alt kültür vardır. Bu alt
kültürde suç işlemeye karşı çok olumsuz bir tutum
takınılmaz. Bağımlılar en azından tekrar uyuşturucu
alabilecek parayı bulabilmek amacı ile yasadışı
davranışlarda bulunabilmektedir. Uyuşturucu
bağımlılarının gerek dünyada, gerekse ülkemizde
gözlenen en yaygın faaliyetleri ise fuhuş, hırsızlık
ve uyuşturucu satıcılığı gibi yeraltı ekonomisi
faaliyetleridir. Yani bir yeraltı ekonomisi
faaliyeti olan uyuşturucu, diğer yeraltı ekonomisi
faaliyetlerine de zemin hazırlamaktadır.
Uyuşturucu ile mücadelede uzunca bir süre arzın
önlenmesi, yani uyuşturucu maddelerin
bulunabilirliğinin önlenmesi yoluna gidilmiştir. Son
dönemde arzın önlenmesinin (yasakların) yanı sıra,
talebin azaltılmasına yönelik faaliyetler yoğunluk
kazanmıştır. Uyuşturucu madde kullanmaya potansiyel
adayların tespiti ve kullanmaya başlamalarının
önlenmesi, yeni kullanmaya başlayanların geri
kazanılması, madde bağımlılarının tedavi edilmesi
talebin azaltılmasına yönelik yöntemler arasındadır.
Uzun yıllar sonucu görülmüştür ki, arzın
kısıtlanması ve yasaklar uyuşturucu ile mücadelede
başarılı olamamıştır. Bu nedenle, birçok
uyuşturucunun yasallaşması öngörülmektedir. Bu
konuda öncülük e-den Hollanda'da esrar yasal olmayan
madde kapsamından çıkarılmış ve kendi
kullanabileceği miktarda esrar bulundurulmasına i,
verilmiştir. Esrarın serbest bırakılması esrar
kullanımını artırmamıştır (TÜGİAD 1996).
Serbestleşme ile ilgili bir başka öneri ise
uyuşturucunun eczanelerde satılmasına yöneliktir.
Böylece kullanıcılar (madde bağımlıları) tespit
edilebilecek, kullanacakları miktar ve sağlık
durumları sürekli kontrol altında tutulabilecektir (Hartwig/Pies
1990).
|