Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

A-B     C-D     E-F     G-H     İ-K     L-M     N-O     Ö-P     R-S     T-U     V-Y

Ekonomİ PolİtİkasI Sözlüğü

İ

İskonto oranı: Bir senet için ödenen para ile vadesi dolduğunda senet karşı­lığında alınacak para arasındaki farkın senet tutarına bölümüdür.

İskontolu devlet iç borçlanma senetleri: Devlet iç borçlanma senetlerinin üzerinde yazan nominal tutarın altında ıskonto ile satılması.

Iskontolu ödeme: Bir tahvil ya da bononun üzerinde yazılı değeriyle satın alma bedeli arasındaki fark.

İhale yöntemiyle borçlanma: Hazinenin sahip olduğu tahvil ve bonoları­nı faizi ve/veya miktarı ihale yaparak en iyi fiyat ve/veya miktarı veren­lere satması.

ihracat: Bir ülkenin başka ülkelere sattığı mal ve hizmetlerin miktar ya da para cinsinden değeri.

ihracata dayalı sanayileşme: Sanayi üretiminin çoğunu ihracat amaçlı ya­parak ihracatın artışı yoluyla ülkede sanayi üretimini artırmak.

İkame mallar: Birbiri yerine kullanılabilecek mallar. Örneğin, pirinç ile makarna ikame inallardandır.

İlk alıcılı ihale yöntemi: Bu ihale sisteminde Hazine kâğıtları önceden be­lirlenen ilk abalara (primary dealers) satılır. Ilk abalar daha sonra ikinci piyasada Hazine kâğıtlarını talep edenlere satabilir.

imalat sanayi kapasite kullanım oranı: İmalat sanayinde üretim yapan fabrika ve ekipmanların cari üretim oranı. Kapasite kullanım oranında­ki düşüşler ekonominin durgunlaşmaya gidişinin işaretini verir. Kapasite kullanımındaki artışlar ise ekonominin genişlemeye yöneldiğinin ve yatı­rım harcamalarının artabileceğinin işaretini verir.

İnter-Amerikan Kalkınma Bankası (Inter-American Development Bank): Amerika kıtasında bulunan üye ülkelere Dünya Bankası modelin­de proje ve program kredileri veren bir bankadır. Borç almamaları koşu­luyla diğer kıtalardaki ülkelerde bu bankanın üyesi olabilirler.

İslam Kalkınma Bankası (Islamic Development Bank): İslam ülkelerinin üye olduğu ve Dünya Bankası modeline benzer bir şekilde üye ülkelere proje ve program kredileri veren bir banka.

isteğe bağlı politikalar (discretionary policies): Ekonomik dengeyi sağla­mak üzere hükümetin tercihlerine göre biçimlendirilerek uygulanan po­litikaların tümü. Ekonomi politikasındaki başlıca tartışmalardan biri ku­rallar mı uygulanmalı yoksa isteğe bağlı politikalar mı yürürlüğe konma­lıdır (rules versus disaetion) tartışmasıdır.

İstihdam oram: Aktif işgücünün istihdam edilen bölümü. 15-65 yaş arası nüfus çalışabilir nüfus olarak kabul edilir. Bu nüfustan kendini iş piyasa­sında kabul etmeyenler (ev hanımları, 65 yaşından önce emekli olup çalışmayanlar ve iş bulamadıkları için kendini iş piyasasından çekmiş olan­lar) çıkarıldığında aktif işgücü nüfusu bulunur.

İşçi dövizleri: Yurt dışında çalışan Türk pasaportlu kişilerin çeşitli neden­lerle Türkiye'ye gönderdikleri dövizler.

işsizlik oranı: İstihdam oranının tersidir. Aktif işgücü içinde işsizlerin ora­nıdır.

İthalat: Bir ülkenin başka ülkelerden satın aldığı mal ve hizmetlerin miktar yada para cinsinden değeri. 

Kamu iktisadi Teşebbüsü (KÎT): Sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan, mal ve hizmet üretmek üzere kurulmuş, Ticaret Kanunu'na tabi olarak çalışan tüzel kişiliğe sahip işletmeler.

Kamu kesimi borç stoku: Hazine'nin iç ve dış borçlan ile Merkez Bankası'nın dış borçlarının toplamıdır.

Kamu kesimi borçlanma gereği (KKBG, PSBR): Kamu kesimi finansman açıklarının GSMH'ya oranı. Kamu kesimi finansman açıklan Türkiye'de şu formülle hesaplanır. Bütçe açığı + KİT'lerin finansman açıklan + sos­yal güvenlik kurumlarının finansman açıkları + yerel yönetimlerin finans­man açıkları.

Kanun hükmünde kararname: Meclis'ten alınan yetkiye dayanarak hükü­metlerin belli bir süre için ve belli bir konuda çıkardığı, içeriği kanun gü­cünde olan kararname. Süre dolduğunda ya kanun hükmündeki karar­namenin içeriği yasalaşmak zorundadır yada kanun hükmündeki karar­namenin yürürlülüğü biter.

Kapitalizm: Üretim araçlarının mülkiyetinin büyük ölçüde özel kesimde olduğu ve neyin hangi fiyatla ve kim için üretileceğinin piyasa sisteminin belirlediği ekonomik sistem.

Kâr: Bir ekonomik faaliyet sonucunda elde edilen gelir ile geliri elde etmek için üstlenilen maliyetin farkıdır.

Kararlı denge: Bozulduğunda, dışarıdan müdahaleye gerek olmaksızın kendiliğinden yeniden dengeye gelebilen durum.

Kararsız denge: Bozulduğunda, dışarıdan müdahale olmaksızın eski konu­muna gelemeyen denge hali.

Karşılaştırmalı üstünlük: Bir ülkenin bir mal yada hizmeti öteki mal ve hizmetlere göre, göreli olarak bir başka ülkeye göre daha düşük maliyet­le üretebilmesi hali.

Katma değen Bir malın piyasa değeri ile o malı üretmek için kullanılan üre­tilmiş diğer malların piyasa değerleri toplamı arasındaki farktır.

Katma bütçe: Katma bütçeli idarelerin (üniversiteler, Devlet Su İşleri ve Karayolları gibi) gelir ve giderlerini gösteren bütçeler.

Kayıt dışı ekonomi: Vergiye konu edilmeyen her türlü ekonomik faali­yet. İki biçimde söz konusu olabilir: (1) Yasal olmayan ekonomik fa­aliyetler, (2) Yasal olan ekonomik faaliyetlerden doğan verginin veril­memesi.

Keynesyen ekonomi yaklaşımı: iktisatçı John Maynard Keynes tarafından geliştirilen ve ekonominin piyasaya bırakılması halinde dengeye geleme­yeceğini, o nedenle de devletin ekonomiye aktif olarak müdahalede bu­lunarak tam istihdamı sağlamayı hedeflemesi gerektiğini savunan yakla­şım.

Kısa vadeli avans: Merkez Bankası'nın Hazine'ye açtığı kredi hesabı.

Kişi basma gelir: Bir ülkedeki GSMH nın ülkenin nüfusuna bölünmesiy­le bulunan değer.

Kişisel gelin Milli gelirden kurumlar vergisinin çıkarılmasıyla elde edilen büyüklük.

Klasik ekonomi yaklaşımı: Adam Smith ile başlayıp Keynes'e kadar devam ettiği düşünülen ve başlıca önermesi devletin ekonomiye hiçbir biçimde karışmaması halinde ekonomik dengelerin piyasadaki rekabet ve kişile­rin en yüksek tatmin peşinde koşması deneniyle kendiliğinden oluşacağı­nı savunan görüş. Başlıca temsilcileri Adam Smith, David Ricardo, John Stuart Mill, Alfred Marshalldır.

Konsolidasyon (tahkim): Borcun vadesinin sonsuz hale getirilmesi ya da uzatılması.

Konsolide bütçe: Genel ve katma bütçelerin toplamı. Burada, katma bütçe­li idarelere genel bütçeden yapılan yardımın genel bütçede hem gelir hem de gider, katma bütçede de hem gelir hem de gider olarak görünmesin­den dolayı çifte saymayı önlemek için katma bütçeli idarelere yapılan ha­zine yardımı konsolide bütçeye giderken düşülür.

Konvertibl para: istendiğinde başka ülkelerin parasına kolayca ve hiçbir yasal engel olmadan çevrilebilen para.

Kota: (1) Üye ülkelerin IMF'deki katılma payı. Bir çeşit sermaye katkısı. 2002 yılı itibariyle Türkiye'nin IMF'deki kotası 964 milyon SDR'dir. IMF'nin kotalar toplamı 212 milyar SDR'dir. (2) Dış ticarette ithalatı engellemek için ülkelerin mal bazında ithalatın miktarını kısıtlayan sınırlar koyması.

Kredi: Üzerinde anlaşılmış bir gelecekte (vade) geri ödenmek üzere verilen borç.

Kredi değerliliği (creditworthiness): Kredi verenin yada onun adına hareket eden tarafsız bir kurumun kredi alacak olanın geçmiş ve gelecekte­ki borç geri ödeme yeteneğine ilişkin yaptığı ölçüm.

Kredi Mektuplu döviz tevdiat hesabı: Merkez Bankası'nın yurt dışında ça­lışan Türk vatandaşlarından kabul ettiği döviz mevduatları.

Kredi riski: Bir alacaklının verdiği kredilerin geri dönmemesi riski.

Kuponlu devlet iç borçlanma senetleri: Faizlerin ödenme dönemlerinde kuponu üzerinde yazan faiz oranının nominal değeri ile çarpılması sonu­cu ortaya çıkan meblağ kadar faiz Ödeyen genellikle bir yıldan uzun vade­li devlet iç borçlanma senetleri.

Kur rejimleri:

(1) Sabit kur:
(a) Tam sabit kur (i) Para kurulu
(ii) Ortak kur
(Euro gibi)
(b) Yarı sabit kur
(i) Sabit sabitleme (ii) Esnek sabitleme
-Sürüklenen çapa

-
Bant içinde çapa (genişleyen bant, paralel bant)
(2) 
Esnek (dalgalı) kur
(a)  Müdahaleli esneklik
(b)  Müdahalesiz esneklik (tam dalgalanma)

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri