IMF’nin Yapısı
Organizasyon şemasına göre IMF yönetimindeki en önemli üç kurul
şunlardır:
1)
Guvernörler Kurulu : Uluslararası Para Fonu’nun en
yetkili organı olup, üyeleri, ülkelerin genellikle Maliye Bakanı
ya da Merkez Bankası Başkanı olmaktadır. Yılda bir kez toplanan
kurul, IMF’nin karar organı olmakla birlikte, bazı konularda
yetkilerini Yönetim Kurulu’na devredebilinir. Ancak en önemli
konuları oluşturan yeni üye kabulü; kotaların belirlenmesi, SDR
tahsisleri, Fon gelirlerinin dağılımı gibi konularda yetki devri
olmamaktadır.
2)
İcra Direktörleri Kurulu ( Yönetim Kururlu ) : 5’i
atanmış (ABD; Almanya; Japonya, Fransa, İngiltere ) ve 19’u da
seçilmiş olmak üzere toplam 24 kişiden oluşur. Atanmış üyeler
yalnızca kendi ülkelerini temsil ederler. Seçilmiş üyeler ise
bir grubu temsil ederler. Yalnızca kendi ülkesini temsil eden üç
seçilmiş üye vardır : Suudi Arabistan, Rusya ve Çin. Yönetim
Kurulu, IMF ana sözleşmesinde belirtilen ve
Guvernörler Kurulu’nun kendilerine verdikleri görevleri yapmakla
yükümlüdür IMF’nin günlük işlerinin yürütülmesinden sorumludur.
3)
Yönetim Kurulu Başkanı : IMF’yi Yönetim Kurulu ‘nun
aldığı kararlar doğrultusunda yönetmekle görevlidir. Geleneklere
göre Avrupa ülkelerinden biri Yönetim Kurulu Başkanı
seçilmektedir. Aynı zamanda IMF personelinin yöneticisi
durumunda olup Yönetim Kurulu toplantılarına başkanlık eder
(Tarhan, 2003: 67)
IMF’nin İşleyişi
Bu konuda IMF’nin yönetim yapısına ek olarak işleyişine, bir
başka ifadeyle IMF’yi oluşturan ülkelerin oy hakkının nasıl
olduğuna ilişkin bilgiler, bu kuruluşun dünya ekonomisi
üzerindeki etkileri ve aynı zamanda gelişmiş ülkelerin
gelişmekte olan ülkelere karşı hangi parasal politikaları, ne
biçimde uygulamaları gerektiğine ve bunun sonuçlarına ilişkin
nasıl yargıların oluşmasına katkıda bulunacağıdır.
IMF, dünya ekonomisi üzerindeki etkileri bakımından özerk bir
kuruluş olarak bilinmesine karşın işleyiş biçimine yakından
bakıldığında, ülkelere önerdikleri politikalar açısından bazı
devletlerin güdümünde olduğu söylenmelidir. Öte yandan, IMF’nin
gelişmekte olan ülkelere empoze ettiği ekonomik reçeteler, pek
de olumlu sonuçlar vermemiştir. Hatta kelimenin tam anlamıyla
ifade edilecek olursa, bazı ülkeleri iflasın eşiğine götürdüğü
vurgulanmalıdır.
IMF’nin maddi kaynaklar açısından işleyişi, ülkelerin ödedikleri
üyelik payı oranında örgütün politikalarında etkili
olduklarıdır. Çünkü her ülke IMF’ye katıldığında, üyelik
ödentisi olarak sermaye payı niteliğinde bir para yatırmaktadır.
Üyelik ödentisi ( Katılım Payı ) ülkenin geliri ( MG ) ve
ihracatı ile orantılı bir paydır. Bu paralar IMF’nin ülkelere
vereceği borçları karşılamada kullanılır, aynı zamanda üye
ülkenin ne kadar borç alabileceğini belirler.
Her ülkenin
ödediği miktar, üye ülkenin aynı zamanda IMF içindeki
etkinliğinin göstergesidir. Çünkü öncelikle söz konusu miktar,
üye ülkelerin oy hakkını belirlemektedir. Bir başka ifadeyle bir
ülke ne kadar çok para yatırmışsa o oranda oy hakkına sahip
olmaktadır. Öte yandan bu pay, üye ülkenin IMF’den
kullanabileceği mali kaynak imkanlarını da belirler. Böylece üye
ülke ödediği miktarla orantılı olarak IMF’den borç alabilir
(Başkaya,1995:11).
Örneğin, ABD kotası, bir başka ifadeyle SDR cinsinden ödediği
para ve bu miktarın toplam kotadaki payı, Yönetim Kurulu’ndaki
oy hakkını da belirlemektedir. En son şekliyle , IMF yönetiminde
ülkelerin kotaları ve oy oranları şu şekildedir.
ÜLKE |
Kota Miktarı |
Kota Yüzdesi (%) |
Oy Yüzdesi (%) |
Amerika |
37.149,30 |
17,46 |
17,14 |
Japonya |
13.312,80 |
6,26 |
6,15 |
Almanya |
13.008,20 |
6,11 |
6,01 |
Fransa |
10.738,50 |
5,05 |
4,96 |
İngiltere |
10.738,50 |
5,05 |
4,96 |
İtalya |
7.055,50 |
3,32 |
3,26 |
S.Arabistan |
6.985,50 |
3,28 |
3,23 |
TOPLAM |
|
46,53 |
46,17 |
TÜRKİYE |
964,00 |
0,45 |
0,45 |
Kaynak:Başkaya (1995). içinde
Amerika toplam oyların %17,14’üne sahipken, Türkiye’nin % 0,45
‘ine sahip olması, zaten ekonomik açıdan güçlü olan devletlerin,
IMF ve son tahlilde dünya ekonomisinde daha fazla söz sahibi
olma durumlarını meşru hale getirmektedir.
Yukarıdaki oy oranları da göstermektedir ki, IMF yönetimindeki
oy hakkı bakımından başlıca gelişmiş ülkelerin belirgin bir
üstünlüğü bulunmaktadır.
IMF’ye katılan ülkelerin uymak zorunda olduğu bazı yükümlülükler
vardır. Özellikle para politikaları çerçevesindeki bu
yükümlülüklerden en önemlisi, her üye ülkenin kendi parasını
diğer paralara göre nasıl belirlediği konusunda bilgi vermek
zorunda olmasıdır.
Aynı zamanda, üye ülkeler IMF’nin önerdiği politikaları izlemek
ve para değişimini yapmakla sorumludur. Eğer üye ülke IMF
direktiflerinin dışına çıkar ve uygulamazsa, diğer üyeler bu
üyenin borç almasını engelleyebilir, hatta üyelikten
çıkarılmasını isteyebilir (Başkaya,1995:11).
IMF’ye üye az gelişmiş ülkeler, kullandıkları mali kaynak yani
aldıkları borç karşılığında verdikleri taahhütleri yerine
getirip getirmedikleri konusunda IMF’ye hesap vermekle
yükümlüdürler. IMF politikalarının belirlenmesinde etkili olan
gelişmiş ülkeler, doğaldır ki, kendileri lehine olan ortak
ekonomik reçeteler saptamaktadırlar.
1.3.1 IMF’deki oy oranının formülize edilmesi;
X Ülkesinin Oy Oranı = X Ülkesinin Oy Sayısı /
IMF’deki Toplam Oy Sayısı
X Ülkesinin Toplam Oy Sayısı = Sabit OY Sayısı + Değişken Oy
Sayısı
1.3.2 IMF’nin
Finansal Politikaları ve İmkânları Finansal Politikalar
IMF’nin izlediği finansal politikalar 4 grupta toplanır;
Ø
Rezerv dilimi politikaları,
Ø
Kredi dilimi politikaları,
Ø
Acil durum destek politikaları,
Ø
Borç ve borç servisi düşürme politikaları.
Ø
Ağır borç yükü altındaki
ülkeler açısında en önemlisi borç ve borç servisi düşürme
politikasıdır (Sönmez,2001).
Normal IMF İmkanları 3 şekildedir; p;
Ø
Stand-by : Üye ülkedeki
ödemeler dengesi sorunlarının çözümü için öngörülen bir
destektir.12 – 18 ay arasında ve 3 ayda bir taksitler halinde
verilerek kullandırılır. Her bir taksit serbest bırakılmadan
önce düzenlemede öngörülen performans kriterlerinin yerine
getirilip getirilmediği incelenir. Geri ödemeler 3 – 5 yıl
içinde yapılır.
Ø
Genişletilmiş fon kolaylığı : Makroekonomik ya da
yapısal sorunlardan kaynaklanan ödemeler dengesi sorunlarının
çözümü için hazırlanan orta vadeli programları desteklemek için
biçimlendirilmiş üç yıllık bir imkândır. Stand-by’da olduğu gibi
bunda da performans kriterlerine bağlı taksitlendirme söz
konusudur. Geri ödemeler 4 – 10 yıl içinde yapılır.
Ø
Diğer İmkanlar Üç başlık
altında toplayabiliriz.
I.
Telafi edici finansman kolaylığı ( CCFF ); Tahıl ithalatı
fiyatlarında ortaya çıkan dalgalanmalar nedeniyle geçici
ödemeler dengesi sorunu yaşayan üye ülkelere yardım için
geliştirilmiş bir destek şeklidir.
II.
Ek rezerv imkânı ( SRF ) ;
Piyasalarda ortaya çıkan ani bir güven kaybının yarattığı geniş
kapsamlı ve kısa dönemli dış finansman sorunlarının neden
olabileceği ödemeler dengesi sorunlarını önlemekte kullanılan
bir imkândır.
III.
Kredi hattı ( CCL ) ; SRF, krize maruz kalmış üye ülkeler için kullanılabilecek bir
imkândır (a.g.e, 2001).
IMF imkânları genel anlamda bir borçlanma değildir. Ödemeler
dengesi sıkıntısına giren bir üye ülke kendi parasını verip
karşılığında parası güçlü bir başka üye ülkenin parasını almakta
ve zamanı gelince bu tutar tekrar değiş tokuşa tabi
tutulmaktadır.
------İlgili Konunun
Linkleri------
------IMF'nin
Kuruluşu, Amacı
------IMF'nin
Yapısı ve İşleyişi
-------2000
Yılı Sonrası Türkiye-IMF İlişkileri ve 18. Stand-by
-------Yeni
Ekonomik Program, Geri Ödeme Planı, 19. Stand-by
|