Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

2000 Yılı Sonrası Türkiye IMF ilişkileri

1999 yılı Nisan ayında yapılan erken genel seçim sonuçları ile oluşan üçlü koalisyon hükümeti, göreve başladıktan sonra, temmuz- aralık altı aylık döneminde daha önce IMF ile üzerinde anlaşmaya vardığı “ Yakın İzleme Anlaşması” uygulamasını başlatmış ve alınan sonuçlara dayanarak, 1999 yılının Aralık ayında, IMF ile üç yıllık (2000-2002) orta-vadeli 18.Stand-by anlaşması imzalamıştı. Ancak bu orta vadeli program 2001 yılı sonunda iki yılını doldurduktan sonra kesildi ve (Şubat 2002’de imzalanan) 2002 yılı başından itibaren yeni bir 19.Stand-by anlaşması ile üç yıllık yeni bir dönem için (2002-2004) yenilenerek uzatıldı. Böylece 2000 Ocak ayında başlayan üç yıllık Satnd-by anlaşması kesintisiz olarak beş yıllık bir orta-uzun vadeli IMF- Dünya Bankası programı haline geldi. 2002 sonunda bu programın üç yıllık dönemi tamamlandı. Aralık 1999 tarihinde imzalanan Stand-by anlaşması ile uygulamaya başlanan 2000-2004 dönemini kapsayan beş yıllık orta vadeyi de aşan bu programı, Türk İktisat Tarihinde 2.Beş Yıllık IMF- Dünya Bankası Planı olarak adlandırmak mümkündür

2.Beş Yıllık IMF Planının dördüncü yılını tamamlamış bulunmaktayız. 2000 yılı başında başlamış olan bu programı koalisyon hükümetinden Kasım 2002 erken seçimiyle devralan tek parti hükümeti bu programı aynen uygulayıp sürdüreceğini beyan etmiştir.

2.1 18. Stand-by Anlaşması (2000-2002)

1999 Temmuz-Aralık dönemlerindeki taahhütlerini yerine getiren Türkiye’ye IMF, 2000 yılı başında bir "“orta dönemli” Stand-by Anlaşması yapma ve bunu Dünya Bankası ile birlikte yürütme konusunda taahhütte bulundu. 1 Ocak 2000 tarihinden itibaren yürürlüğe giren programda üç yıllık program içerisinde 4 milyar dolarlık (2.892 milyar SDR) kredinin verilmesi öngörüldü.

Bu çerçevede , 305 milyon dolar (221.7 milyon SDR) tutarında ki ilk dilim , 29 Aralık 1999 tarihi itibariyle TCMB’nin hesaplarına  intikal ettirildi. Stand-by Anlaşmasının ve programın gözden geçirilmesine ilişkin ilk IMF İcra Direktörleri Kurulu toplantısı da, 28 Nisan 2000 tarihinde gerçekleştirildi. Kurul, birinci gözden geçirmeye ilişkin 10 Mart 2000 tarihli ek niyet mektubunu da onayladı.

IMF İcra Kurulu, Türkiye’nin uyguladığı ekonomik programın ilk üç aylık değerlendirmesini başarılı bularak, Stand –by kredisinin 293 milyon dolar (221.7 milyon SDR) tutan ikinci dilimini de ödemesini kararlaştırdı. 

2.IMF İcra Direktörleri Kurulu toplantısı, 6 Temmuz 2000 tarihinde gerçekleştirildi. Kurul, 22 Haziran 2000 tarihli ek niyet mektubunu da onayladı. Böylece, Stand-by kredisinin 293 milyon dolar (221.7 milyon SDR) tutan üçüncü dilimin ödenmesini kararlaştırdı(A:\Stand-by Anlaşması - Arşiv- BELGEnet.htm).

Aralık 1999 tarihli niyet mektubuna göre 25 yıldır süren(1975-2000) enflasyon Türkiye’nin ekonomik performansını farklı açılardan zayıflatmıştır. Bunun en belirgin etkisi ekonomik büyümede yaşanan istikrarsızlıktır. Büyüme yalnız istikrarsız olmamış aynı zamanda gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin en başarılılarının ortalamasının çok altında kalmıştır. Programın hedefi, bu açık tespitten sonra şöyle belirleniyor. Enflasyon ve yüksek reel faizlerin azaltılması yalnızca uzun dönemde Türkiye’nin büyüme beklentilerini yükseltmeyecek aynı zamanda ekonomik kaynakların daha etkin ve eşit dağılımına da öncülük edecektir. Programın açık hedefi enflasyon ve reel faizleri düşürmek aynı zamanda büyümeyi sağlamaktır

18. Stand-by planına göre;

Uzun süren görüşmelerin ardından Stand-by Anlaşması’nın temel amaçları şu şekilde belirginleşmiştir

·        Tüketici enflasyonu 2000 yılı sonunda %25’e, 2001 yılı sonunda %12’ye ve 2002 yılında %7’ye çekmek.

·        Reel faiz oranlarını makul seviyelere indirmek.

·        Ekonominin büyüme potansiyelini arttırmak. Ekonomideki kaynakların daha etkin ve adil dağılımını sağlamak.

·        Sıkı bir maliye politikası uygulamasıyla faiz dışı bütçe fazlasının arttırılması, yapısal reformların gerçekleştirilmesi ve özelleştirmenin hızlandırılması.

·        Enflasyon hedefi ile gelirler politikası

·        Enflasyon ve reel faizlerin düşürülmesine yapacağı katkıyı desteklemek ve ekonomik birimlere uzun vadeli bir bakış sağlamak için enflasyonun geriletilmesine kilitlenmiş döviz ve para kuru politikası.

IMF ile yapılan 18.Stand-by Anlaşması  piyasalarda olumlu bir etki yaptı ve piyasalar coştu. Borsa Ocak ayında 20.000 puanı görürken işlem hacmi 2.2 milyar doları buldu. Faizler son yirmi yılın en düşük seviyelerine(%38.1 faizli, 411 gün vadeli) geriledi. Niyet mektubunda verilen sözlere paralel çalışmalar hızlandı. Mali durumu bozulan bankalar fona devredilirken,IMF’nin istediği yasalar meclisten geçti. Enflasyon rakamlarında ki iniş geleceğe yönelik umutları arttırdı. Ekonomide yaşanan olumlu gelişmeler karşısında uluslar arası kredi derecelendirme kuruluşları birer birer Türkiye’nin notunu yükseltmeye başladılar.

Özelleştirme alanında büyük atılımlar gerçekleştirildi. GSM 1800 ihalesinden 2 milyar 525 milyon dolar gelir elde edildi. Petrol Ofisi’nin %51 hissesini satışı sonunda 1 milyar 260 milyon dolar gelir elde edilirken, Cumhuriyet tarihinin en büyük peşin ödeme rekoru da kırıldı. Tüpraş’ın halka arzı gerçekleşti ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu oluşturuldu. 

Enflasyon 2000 yılı sonunda %25, 2001’de %10 ve 2002 sonunda %5 seviyesine inecektir.

Büyüme 2000 yılında %5.5, 2001 ve 2002 yıllarında %5-6 aralığında gerçekleşecektir. Faiz dışı fazla 2000,2001 ve 2002 yıllarında %3.7 seviyesinde gerçekleşecektir. Cari işlemler açığının 2000,2001 ve 2002 yıllarında büyüyeceği ve GSMH’nın %1,5-2 düzeyinde gerçekleşeceği öngörülmektedir. Diğer önemli bir öngörü ise reel faizlerin hızla düşürülmesidir.

------İlgili Konunun Linkleri------

------IMF'nin Kuruluşu, Amacı
------
IMF'nin Yapısı ve İşleyişi
-------2000 Yılı Sonrası Türkiye-IMF İlişkileri ve 18. Stand-by
-------Yeni Ekonomik Program, Geri Ödeme Planı, 19. Stand-by

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri