Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

GİRİŞ - KÜRESELLEŞME VE KALKINMA

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra devletin lokomotif görev üstlendiği, büyüme ve ithal ikameci sanayileşme gibi orta/uzun dönemli amaçların dü­şünce örgüsünü yapılandırmaya yönelen kalkınma iktisadı ve kalkınma idea­li, 1970'li yıllardan itibaren giderek önemini yitirmiş görünmektedir. Bunun yerine, devletin ekonomideki rolünün minimize edildiği, dışa dönük sanayi­leşme/gelişme ve dünya ekonomisiyle bütünleşme/küreselleşme amaçları ikame edilmiş ve piyasa odaklı çözümler ve kriz yönetimi gibi kısa dönemli çözüm önerileri kabul görmeye başlamıştır. Bu çalışma, dünyanın yaşadığı son otuz yıllık dönemde küreselleşme-kalkınma ile ilgili gelişmeleri çeşitli boyutlarıyla incelemeyi amaçlamaktadır. Bunun için önce küreselleşme kav­ramı tarihsel bir yaklaşımla ele alınmış ve daha sonra çeşitli boyutlarıyla gelişim süreci gözden geçirilmiş, ardından küreselleşme sürecinin çeşitli göstergeler çerçevesinde gelişmekte olan ülkelerin amaçlarıyla ne derece örtüştüğü irdelenmiştir.

KÜRESELLEŞME: ÇOK BOYUTLU BİR KAVRAM

Küreselleşme son zamanların popüler terimidir. Aslında siyasi küreselleşmeyi de işin içine katarsak yüzyıldan daha uzun bir geçmişi olan bir süreci tanımlamamız gerekebilir (Yusuf vd., 2000: 3).

1970'li yıllardan başlayarak hız kazanan ve elektronik/bilgi-işlem ve iletişim teknolojilerindeki güçlü değişimin yardımıyla bütün dünyayı tek bir pazara çeviren küreselleşme olgusunu, "ulusal ekonomilerin dünya piyasala­rıyla eklemlenmesi ve bütün iktisadi karar süreçlerinin giderek dünya kapita­lizminin sermaye birikimine yönelik dinamikleriyle belirlenmesi" şeklinde tanımlamak mümkündür (Yeldan, 2001: 13).

"Daha iyi bir terim bulunamadığı için" "küreselleşme" olarak tanım­lanan bu olgu yazarların kaleminde dile geldiği anlarda bile evrimini sürdür­düğü için (Faik, 2001: xix) kaotik bir ortamda varlığını devam ettirmektedir. Ekonomik etkinlik ve tartışmalarda, siyasal mücadele ve platformlarda, sos­yal teoride ve sayısız toplumsal hareketlilikte karşımıza çıkan küreselleşme kavramı, sosyal bilimcilerin 20. yüzyılın son yıllarını karakterize eden eko­nomik, politik, sosyal ve kültürel devinimlerini tanımlamakta öne çıkardıkları bir ana kavram olmuştur (Kızıiçelik, 2003: 1).

Wallerstein, Samir Amin ve Roland Robertson gibi sosyologlar küreselleşmeyi kapitali/inin temelleri ve tarihsel gelişim süreci ile ilişkilendir-mekıe, küreselleşmenin yeni bir olgu olduğunu reddederek "yüzyıllardır sistemin en temel özelliklerinden biri olduğu halde, daha yeni keşfedildiğini" (Wallerstein), küreselleşmenin "beşyüz yıl önce Amerika'nın fethi ile başla­yıp Aydınlanma Çağı'nın evrenselliğinde devam eden bir süreç olduğunu" (S. Amin) iddia etmektedirler (Kızılçelik, 2003: 56). Bazıları da küreselleş­me sürecinin geç-ortaçağ sonunda Avrupa'da Rönesansın başlaması ve ulu­sal devletlerin kurulduğu yıllarda başladığını ileri sürer (ECLAC, 2002: 18). Küreselleşme terimi, kamu söyleminde giderek artan bir duygusal yük de taşımaya başlamış, bazıları için barış ve demokratikleşmede çığır açarak uluslararası sivil toplum söylemini gerçekleştirecek bir anahtarı, bazıları için ise güçlü bir ülkenin ekonomik ve siyasal egemenliğini ve bunun kültürel yansıması olarak "metastazla her yere yayılmış bir tür Disneyland'ı andıran türdeşleşmiş bir dünyayı ve kültürel bir Çernobil'i" çağrıştırmaktadır (Berger, 2003: 10). Öyle görünüyor ki küreselleşmeye kötü anlam yükleyen­ler çoğunlukla faydalarını görmezden gelirken, küreselleşme yandaşları ise daha "dengesiz" bir yaklaşımla ilerleme ile küreselleşmeyi aynı anlamda kullanmaktadır (Stiglitz, 2002: 27).

Kaynak: Sami Taban ve Muhsin Kar'ın (2003) "Kalkınma Ekonomisi Seçme Konular" (Bursa: Ekin Yayınevi) adlı edit kitabından alınmıştır.

1- Küreselleşme ve Kalkınma
2- Finansal, Ticari, Ekonomik, Siyasi ve Hukuki, Sosyal Küreselleşme
3- Küreselleşmenin Vaadleri

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri