Ekonomİ PolİtİkasI Sözlüğü
C
Cari giderler:
Tüketim amaçlı mal ve hizmet satın alınmasına
yönelik yapılan harcamalar.
Cari işlemler dengesi:
Bir ülkenin toplam mal ve hizmet ihracatı ve
transferleriyle toplam mal ve hizmet ithalatı ve
transferleri arasındaki fark. Cari işlemler dengesi
hesaplamasına finansal varlık ve yükümlülüklerdeki
değişmeler girmez. Gelirler giderlerden büyük
olduğunda, cari işlemler fazlası söz konusudur.
Gelirler giderlerden az olduğunda, cari işlemler
açığı söz konusudur.
Cif (cost, insurance, fright):
Dış ticarete konu olan bir malın alıcısına olan son
maliyeti (malın fiyatı -r nakliye + sigorta
masraftan).
Contingency credit line (CCL):
Krize henüz maruz kalmadığı halde piyasalardaki
güven bunalımı nedeniyle her an krize maruz
kalabilecek üye ülkelere destek olmak için
geliştirilmiş bir IMF imkânıdır. CCL'in maksimum
tutan üye ülke kotasının yüzde 300 - 500'ü
arasındadır. SRF gibi ek bir faiz yükü taşımakla
birlikte bu yük 150 bn'den başlayarak SRF'dcki gibi
artışlarla en çok 350 bp'ye ulaşır.
Çekirdek enflasyon:
Fiyat endeksinde ağırlığı fazla, mevsimlik
hareketlerden etkilenmesi az olan belirli
kategorilerin oluşturduğu alt endeksin zaman içinde
artmasına çekirdek (core) enflasyon denir.
Türkiye'de çekirdek enflasyon olarak, yukarıda
sayılan özelliklere en fazla uyan özel imalat
sanayi endeksindeki artma alınmaktadır.
D
Dayanıklı tüketim malı:
Göreli olarak uzun ömürlü olan mallar (buzdolabı,
çamaşır makinesi gibi beyaz eşyalar ya da televizyon
ve video gibi kahverengi eşya).
Deflasyon:
Fiyatların genel düzeyindeki düşüş.
Değişim denklemi:
M V = P Q. M: Para arzı, V: Paranın dolaşım hızı, P:
Fiyatlar genel düzeyi, Q: Ekonomide belli bir
dönemde üretilen mal ve hizmetlerin miktarı
Değişken faizli devlet iç borçlanma senetleri:
Devlet iç borçlanma senedinin vadesi boyunca
getirişinin dönemler itibariyle belli bir endekse
göre değişebilir olması.
Değiştirme:
Mevcut bir borcun faizinin değiştirilmesi.
Denge hah: Karşılıklı güçlerin birbirlerine bir
üstünlük sağlayamaması nedeniyle değişmeyen durağan
hal.
Depresyon:
GSMH'nın önemli oranda küçülmesine yol açan ve
ekonomik faaliyetlerde gerileme yaratan (işsizliğin
artması gibi) ekonomik denge bozukluğu hali.
Devalüasyon:
Bir ülkenin ulusal parasının yabancı ülkelerin
ulusal paraları
karşısında değişim değerinin (parite) idari bir
kararla düşürülmesi işlevi.
Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE):
Türkiye'de ekonomik, sosyal kültürel ve demografik
alanlarda veri toplamakla ve bu konulardaki
istatistikleri yayınlamakla sorumlu başbakanlığa
bağlı bir başkanlık.
Devlet Planlama Teşkilatı:
Türkiye'de 1960 Anayasası ile birlikte planlı
ekonomiye geçildikten sonra yıllık ve beş yıllık
planlan hazırlayıp izlemekle görevli olmak üzere
kurulmuş başbakanlığa bağlı bir müsteşarlık.
Devlet tahvili:
Türk hazinesinin çıkardığı, vadesi bir yıl yada daha
uzun olan borçlanma senetleri.
Dış
âlem faktör gelirleri: Yurt dışında, yurt
içindeki yerleşik ekonomik birimlerce kazanılmış
gelirlerin yurt içine getirilen kısmı, örneğin, işçi
dövizleri (bkz. İşçi dövizleri), yurt dışı
müteahhitlik hizmetlerinden elde edilen gelirler
yurt dışında faaliyet gösteren yerli şirketlerin kâr
transferleri ve yurt dışındaki mali yatırımlardan
elde edilen temettü gelirleri dış âlem faktör
gelirleri arasındadır.
Dış
ticaret dengesi: ödemeler dengesinin mal ve
hizmet ihracat ve ithalatı-nın parasal değer
cinsinden gösteren bölümü, ihracat = ithalat ise,
dış ticaret denkliği, ihracat ithalattan büyükse
dış ticaret fazlası, ihracat ithalattan küçükse,
dış ticaret açığı söz konusudur.
Dış Ticaret Müsteşarlığı:
Türkiye ekonomisinin dış ticaretini düzenlemekle
sorumlu başbakanlığa bağlı bir müsteşarlık.
Dış ticarette korumacılık:
Yurt dışından gelen mal ve hizmetlerin (ithalat)
çeşitli düzenlemelerle engellenmesi yada
kısıtlanması yoluyla aynı mal ve hizmetlerle rekabet
eden yurt içindeki üreticilerin korunması.
Dışsal değişken:
Bir ekonomik model içinde, modelin kendisi
tarafından değeri belirlenmeyip dışardan modele
değeri girilen değişken.
Dışsal ekonomik şoklar:
Ekonominin dışından gelen beklenmeyen olayların
yarattığı etkiler. 11 Eylül olayı, Körfez krizi,
petrol fiyatlarının artması gibi.
Disponibilite:
Mali varlıkların istendiğinde elden çıkarılabilmesi
hah, likidite. Bkz. Likidite.
Doğal işsizlik oranı:
Ekonominin tam istihdam düzeyinde dengede olmasına
rağmen, işini beğenmediği için ayrılıp yeni iş
bulmaya çalışanların yada bir süre çalışmaya çeşitli
nedenlerle ara verenlerden oluşan işsizlerin toplam
çalışabilir nüfusa oranı.
Doğrudan finansman:
Finansman açığı olan (borçlanma) ile finansman
fazlası olanın (borç veren) herhangi bir aracı
kullanmaksızın karşılıklı olarak borç-alacak
ilişkisi kurması.
Doğrudan vergiler:
Herhangi bir malın el değiştirmesine bağlı olmadan
toplam kazançlar üzerinden alınan vergiler. Gelir ve
kurumlar vergileri gibi. Doğrudan yatırımlar Sabit
sermaye yatırımları.
Dolaşımdaki para {currency in circulation):
Merkez Bankası tarafından basılıp piyasaya verilmiş,
bankacılık kesiminin kasasında olmayıp diğer
ekonomik birimlerin elinde bulunan banknotlar ve
Hazine'nin piyasaya sürdüğü madeni paralar.
Dolaylı finansman:
Finansman açığı olan (borçlanıcı) ile finansman
fazlası olanın (borç veren) birbirlerini tanımadan
bir aracı kurum aracılığı ile borç-alacak
ilişkisinin kurulması hali. Dolaylı vergilen Mal ve
hizmetlerin el değiştirmesi üzerinden alınan
vergiler. Özel işlem, katma değer vergileri gibi.
Döner sermayeli kurul uslan Genel ya da katma
bütçelerden tahsis edilen bir başlangıç ödeneğini
sermaye olarak kullanmak yoluyla her yıl elde
ettiği kârın bir bölümünü sermayesine katarak
iktisadi işletme ilkeleri içinde çalışan
kuruluşlar. En yaygın olanları üniversite
hastanelerinin döner sermayeleridir.
Döviz çapası (nominal anchor):
Sabit döviz kuru uygulamasında belirlenen parite.
Döviz kuru:
Bir ülkenin ulusal parasının bir başka ülkenin
ulusal parası cinsinden değeri, iki çeşit döviz kuru
vardır: (1) nominal döviz kuru iki ülke paralarının
karşılıklı göreli fiyatıdır, (2) reel döviz kuru iki
ülke mallarının karşılıklı değeridir.
E = e (P/P*) Burada, E reel döviz kurunu, e nominal
döviz kurunu, P yerli malın fiyatını, P* yabancı
malın fiyatını gösterir. Döviz rezervi: Bir ülkenin
Merkez Bankası'nın elinde bulunan dövizlerin
miktarıdır. Döviz tevdiat hesabı: Bir ülkenin
bankalarında döviz üzerinden açılmış, döviz olarak
getiri getiren ve istendiğinde döviz olarak
çekilebilecek mevduat hesaplan.
Dövize hücum (cunency attack):
Herhangi bir kriz nedeniyle ekonomik
birimlerin ulusal parayı yabancı paralarla
değiştirmeye yönelmeleri. Durağan beklentiler (static
expectations): Yarın oluşacak durumun bugünkü
durumla aynı olacağı yönündeki beklentilerdir.
Dünya Bankası (IBRD):
Gelişmekte olan ülkelerin kamu kuruluşlarına proje
kredisi veya program kredisi biçiminde destek veren
uluslararası kurum. 2002 yılı itibariyle 183 üyesi
olan Dünya Bankası ABD'nin başkenti Washington
D.C/de bulunmaktadır. Genel olarak Dünya Bankası
dense de, asıl ismi Uluslararası Yatırım ve Kalkınma
Bankası'dır. Dünya Bankası Grubu'nun bir parçasıdır.
Dünya Bankası Grubu:
İlk olarak IBRD kurulduktan sonra benzer amaçları
farklı politikalarla farklı kurumsal yapılaşma
içinde yürütebilmek için farklı kurumlar
oluşturulmuştur. Bu kurumlar şunlardır: IFC (International
Finance Corporation - Uluslararası Finans Kurumu):
Gelişmekte olan ülkelerde özel kesim projelerini
kredilendiren ve/veya özel kesim şirketlerine ortak
olan bir kurum.
IDA
(International Development Agency - Uluslararası
Kalkınma Ajansı): Düşük gelirli ve az gelişmiş
ülkelere çok düşük faizler ve çok uzun vadelerle
kredi veren bir kurum.
MIGA
(Multinational Investment Guarantee Agency-
Uluslararası Yatırımları Garanti Ajansı): Gelişme
yolundaki ülkelere yönelik yabancı sermaye
yatırımlarını ticari olmayan risklere karşı garanti
altına almak amacıyla kurulmuş bir çeşit sigorta
hizmeti veren bir kurum. ICSID (International
Center for Settlement of Investment Disputes
-Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm
Merkezi): İki üye ülke ara-suıdaki yatırım
anlaşmazlıklarında hakem rolü oynayarak çözüm
bulmaya yönelik çalışmalar yapmak üzere
kurulmuştur.
Dünya Ticaret örgütü (WTO):
Ülkeler arası mal ve hizmet ticaretinin mümkün
olduğunca öngörülebilir, serbest ve olağan
olabilmesi için gereken çerçeveyi oluşturmak,
kuralları koymak ve uygulamak amacıyla kurulmuş
uluslararası bir kurum. Eski adı, Ticaret ve
Tarifeler Üzerine Genel Anlaşma (General
Agreement on Trade and Tariffs)
olduğundan GATT idi.
Düyun-u Umumiye:
Osmanlı İmparatorluğunun borçlarını geri ödemesini
garanti etmek amacıyla borç verenler tarafından
imparatorluğun döviz kazanan kuruluşlarını
denetlemeye yönelik olarak kurulmuş bir komisyon.