1929 Ekonomik
Krizi: Büyük Çöküş
Tek başına alındığında borsanın çöküşü ekonomiyi
çökertmeye yetmemeliydi. Ancak, borsa Amerikan ekonomisinin
sağlığının en iyi işareti olarak algılanıyordu. Çöküşü insanları
derin bir güvensizliğe, derin bir öfkeye sürükledi. Kimi
hükümeti, kimi, Amerikan Merkez Bankacılık Sistemini
beceriksizlikle suçladı. Kimi, başta Başkan Hoover olmak üzere,
devlet yetkililerinin yerli yersiz konuşmalarının piyasaları
altüst ettiğini iddia etti.
Ortalık yatıştıktan yıllar sonra yapılan
araştırmalar gösterdi ki, meselâ, yolsuzluk ve yasa dışı işler
var olmasına vardılar, ama sanıldıkları kadar çok ve belirleyici
değildiler. Aynı şekilde kredili satışlar da olayın nedenini
açıklayacak boyutlarda değildi. Buna karşın, yatırımcıları
sahtekarlıktan koruyacak yasaların olmadığı da bir vakıaydı.
Meselâ, şirketlerin mali tablolarının güvenilirliğini sağlayan
yasalar olmadığı için, yatırımcı senedini aldığı firmanın iddia
ettiği kadar sağlam olup olmadığını bilemezdi.
Büyük Çöküntü’yü ve izleyen trajediyi kimse John
Steinbeck kadar iyi nakletmedi. Steinbeck’in 1939’da çıkan Gazap
Üzümleri adlı romanı yürek burkan bir sosyal protestoydu. Büyük
yazar, Kaliforniyalı arazi sahiplerinin ve bankaların göçmen
işçilerin açlıktan kırılmalarına neden olan tutumlarını hikâye
ediyor, birşeyler yapılması için adeta yakarıyordu.
Büyük Çöküntü’nün nedenleri hakkında, yüzbinlerce
tez, tebliğ, kitap yazıldı. Dönemin psikolojisi, sosyolojisi,
ekonomisi, hukuk sistemi araştırıldı. Çöküntünün nedenleri,
alınabilmesi mümkün iken alınamayan önlemler tartışıldı.
Kütüphaneler dolusu bu çalışmaların üzerinde birleştiği beş-altı
ortak nokta var: 1) Gelir Dağılımı Dengesizliği, 2) Şirketlerin
Mali Durumları Arasındaki Dengesizlik, 3) Bankaların
Yapılanmalarındaki Bozukluk, 4) Dış Ödemeler Dengesindeki
Bozukluk, 5) Ekonomi Yönetiminde Tecrübesizlik, 6) Parada Altın
Standardında Israr.
Bankalar kötü yapılanmışlardı. ‘20li yıllarda
Amerika’da günde 4-5 banka açılıyordu. Bunların sermaye
esaslarını, rezerv ve kredi oranlarını belirleyen yasalar yoktu.
1923-1929 arasın günde iki bankanın batıyor olmasının endişeye
neden olmamasının başlıca nedeni ekonominin iyi gitmesiydi. Ne
zaman ki işler bozuldu, banka iflaslarının vakayı adiye olarak
görülmemesi gereği ortaya çıktı.
ekonomi yönetiminde tecrübesizlik. ’20 yıllarda
Amerikan politikacılarının ve ekonomistlerinin büyük çoğunluğu,
liberal ekonominin, en iyi ekonomik sistem olduğuna inanırlardı.
“Laissez-faire”/ “Müdahale etmeyin, rahat bırakın!” politikasını
benimsemişlerdi. ’29 Krizi, ekonominin kendi yolunu bulmasını
beklemenin toplumsal maliyetinin kaldıralımayacak büyük
olabileceğini gösterdi.
Başkan Hoover, müdahale etmesi gerektiğine karar
verdiğinde hem çok geçti, hem de nereye nasıl müdahale edeceği
konusunda tecrübesizdi.
www.ekodialog.com
Bugün buradan bakınca görülüyor ki, Başkan Hoover
yapacağı en iyi şey, altın esasından vazgeçip, para arzını
arttırmak, piyasaları rahatlatmakmış. Para arzını arttırsaymış,
ekonomi canlanma yoluna girebilirmiş. Ama bilemedi. Dediğimiz
gibi ne politikacıların ne de ekonomistlerin bu işlerde yeterli
deneyimi vardı. Krizin Amerikan ekonomisinin yapılanma
biçiminden doğduğunu göremediler. Meselâ, işsizliği yenmek için
Amerikan sanayinin korunması gerektiğini düşünüyorlardı. Bunun
için gümrük duvarlarını yükselten bir yasa çıkarttılar.
Avrupalılar anında aynen karşılık verince, iç piyasada satamayan
Amerikan sanayicileri ihracaat da yapamaz oldular.