Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

ÜNİTE 1 - ÜNİTE 2 - ÜNİTE 3 - ÜNİTE 4 - ÜNİTE 5 - ÜNİTE 6

BANKACILIK : KREDİLER

PÜR REKABETÇİ ORTAM VE BANKALAR 

Bankaların her biri piyasanın bütününe göre küçük ölçekte iseler, bu bankaların kredilere uygulayacakları faiz oranını etkileme güçleri yoktur. Bir diğer deyişle, bu bankalar fiyat üstlenici durumdadırlar. Eğer durum böyleyse bankalar arasında pür rekabetçi bir modelden söz edilebilir. Aşağıdaki koşulların gerçekleşmesi durumunda banka kredileri piyasasının pür rekabetçi olduğundan söz etmek mümkündür : 

Ø       Piyasada kredi açmak isteyen çok sayıda banka ve kredi almak isteyen çok sayıda müşteri vardır ve bunların her biri piyasanın bütününe göre küçük ölçeklidir.

Ø       Her banka benzer nitelikte kredi sağlamaktadır; yani, ürün farklılaştırması söz konusu değildir.

Ø       Banka hizmetlerini kullananlar ve bunları üretenler cari piyasa faiz oranları hakkında tam bilgiye sahiptirler.

Ø       Herhangi bir işlem maliyeti söz konusu değildir (yani kredi açmak ve bunu güvence altına almak herhangi bir maliyet getirmemektedir). 

         Tam rekabet piyasasını hatırlarsanız, yukarıda pür rekabet olarak adlandırdığımız piyasa türü ile benzerlik ve farlılığını ortaya koyabiliriz. Tam rekabet piyasaları yukarıdaki dört özelliğe ilave olarak, “piyasaya giriş ve çıkışın serbest olması” şeklinde ifade edilebilecek bir beşinci özelliğe daha sahiptir. 

         Bir Banka için Kredi Talep Eğrisi ve Piyasa Kredi Talep Eğrisi 

            Pür rekabetçi bir piyasada faiz oranı ödünç verilebilir fon (kredi) arzı ile ödünç verilebilir fon (kredi) talebine bağlı olarak, bu ikisinin eşitlendiği noktada belirlenir. Şeklin A bölümünde görüldüğü gibi, bankalar ödünç verilebilir fonları arz etmekte, işletmeler, devlet ve hane halkları da bu fonları talep etmektedirler. Şekle göre bu ikisinin eşitlendiği 0 noktasında denge faiz oranı %20, denge kredi miktarı ise 500 trilyon lira olarak belirlenmektedir. 

         Bu piyasada bankalar fiyat kabullenici oldukları için, piyasada belirlenen faizi veri olarak kabul etmek zorundadırlar. Bu durum şeklin B bölümünde bir bankanın piyasada karşı karşıya kalacağı bireysel kredi talep eğrisinin yatay eksene paralel olarak çizilmesi ile gösterilmektedir.



Dikkat ederseniz, piyasa bağlamında kredi talep eğrisi negatif eğimli iken, tek bir banka bağlamında kredi talep eğrisi yatay eksene paraleldir. Pür rekabetçi bir piyasada bir bankanın karşılaştığı kredi talep eğrisi tam esnektir. Zira, banka, kredilere uyguladığı faiz oranını piyasa faiz oranının biraz üzerine çıkarttığında tüm kredi müşterilerini kaybeder. 

         Pür Rekabet Koşullarında Bir Bankanın Kredi Kararı 

            Pür rekabet koşullarında çalışan banka piyasada belirlenen faiz oranını esas alarak ne kadar kredi açacağına karar vermek durumundadır ve bankanın amacı karını maksimize etmektir.        

         Bankaya karını maksimize etme olanağı veren kredi miktarını belirleyebilmek için bankanın gelir ve maliyet yapısını bilmemiz gerekmektedir. Çünkü, bildiğiniz gibi, kar, gelir ve maliyet arsındaki olumlu farktır. Bir banka, L kadar kredi veriyorsa ve kredilere uygulanan faiz oranı iL ise, bankanın krediden elde edeceği gelir ( R), 

         R = iL x L  şeklinde yazılabilir. 

         Şeklin A bölümünde, aynı faiz oranında bankanın açtığı kredi miktarı arttıkça faiz gelirinin de artacağını ifade eden R doğrusu ile bankanın gelir eğrisi gösterilmektedir. Gelir eğrisinin doğrusal olma nedeni kredilere uygulanan faiz oranının (iL) açılan tüm kredilerde aynı olmasıdır. Bunun dışında, açılan kredi miktarı arttıkça bankanın geliri de artmaktadır.



Kredilerin maliyeti ise C ile gösterilmekte ve iki bileşenden oluşmaktadır. 

Ø       Bankanın kredi vermek için kullandığı fonların bankaya olan maliyetidir. Mevduatlara ödenen faiz ile mevduat hacminin çarpımı mevduatların toplam maliyetini gösterecektir. (C=iD x D)

Ø       Kredilere ilişkin ikinci maliyet unsuru bankanın genel yönetim giderleridir. Bu giderler içerisinde şubede çalışan personele, uzmanlara yapılan ödemeler, bilgisayar sistemleri ve binalar için yapılan harcamalar gibi maliyet unsurları yer almaktadır.

         Gelir eğrisi doğrusal iken, bankanın maliyet eğrisinin eğri biçiminde çizilme nedeni, bankanın açtığı kredi miktarını artırması durumunda maliyetlerin önce azalan oranda (LA noktasına kadar), daha sonra artan oranda armasıdır. Bu durumun ortaya çıkma nedeni, azalan verim kanunudur. 

         Optimal Kredi Miktarının Belirlenmesi 

            Bir bankanın karının gelirleri ve maliyetleri arasındaki farkla ölçüleceğini ifade etmiştik. Yukarıdaki şeklin A bölümünde, bankanın karı gelir ve maliyet eğrileri arasındaki dikey uzaklıkla ölçülmektedir. Bankanın LA miktarından az ve LB miktarından fazla kredi açması durumunda maliyet eğrisi gelir eğrisinin üzerinde yer aldığı için (C>R olduğu için) zarar etmektedir. Şeklin B bölümünde ise, A bölümündeki gelir ve maliyet eğrileri arasındaki fark grafiğe aktarılmaktadır. Elde edilen kar eğrisi farklı miktarlardaki krediler için elde edilecek karı gösteren bir eğridir. Bu eğriye göre, Lve Lkadarlık kredi hacminde bankanın karı sıfırdır. Nitekim, üstteki grafikten de takip edeceğiniz gibi bu miktarlarda kredi açıldığında gelir ve maliyet eşitlenmektedir (C=R). Bankanın karı E noktasında en yüksek düzeye çıkmaktadır. 

         Bankaya bu miktar kar elde etme olanağı sağlayan LM kadarlık kredi ise bankaya kar maksimizasyonu sağlayan kredi hacmidir. Şeklin A bölümünde gelir ve maliyet eğrileri arasındaki dikey uzaklık da bu miktar kredi açıldığında en yüksek değere ulaşmaktadır. Bu noktada gelir eğrisini eğimi ile maliyet eğrisinin eğimi birbirine eşittir. 

         Maliyet eğrisinin eğimi marjinal maliyet (MCL) olarak adlandırılmakta ve bankanın açtığı ilave 1 liralık kredinin maliyetini ifade etmektedir. Benzer şekilde, gelir eğrisinin eğimi faiz oranına (iL) eşittir ve marjinal gelir (MRL) olarak adlandırılmaktadır. Bu kavram da bankanın açtığı ilave 1 liralık krediden elde ettiği geliri ifade etmektedir. 

         Özetlersek, pür rekabet koşulları altında faaliyet gösteren bir banka için kar maksimizasyonu koşulu kredilerin marjinal maliyetinin kredilere uygulanan faiz oranına eşitlendiği kredi hacmidir veya kısaca kar maksimizasyonu koşulu 

         MCL< iL => Banka kredi hacmini artırarak karını artırır
         MCL= iL
=> Kar maksimizasyonu sağlanır
        
MCL> iL => Banka kredi hacmini arttırdığı zaman karı azalacaktır 

         Benzer sonucu bankaya ait marjinal gelir ve marjinal maliyet eğrilerini çizerek de elde edebiliriz. Aşağıdaki şekil pür rekabet koşullarında çalışan bir banka için söz konusu eğrileri göstermektedir. Piyasa koşullarında belirlenen %20’lik faiz oranı (iL) banka tarafından açılacak kredilere olan talebi ifade eder. MCL eğrisi ise bankaya ait marjinal maliyet eğrisidir. A noktasında marjinal maliyet faiz oranına eşittir. Bu noktaya karşılık gelen kredi miktarı LM = 100 trilyon liradır ve bu miktar bankaya kar maksimizasyonu sağlayan kredi miktarıdır. Şekilde yer alan ACL eğrisi, bu bankaya ait ortalama maliyet eğrisidir. L kadarlık kredi açmanın bankaya olan ortalama maliyeti

          TCL
         ACL = --------    şeklinde hesaplanır.
                      L 

         Örneğin, banka 100 trilyon liralık kredi açtığında, bu fonun bankaya maliyeti 15 trilyon lira ise, ortalama maliyet 15/100 = 0,15 olarak bulunur. Dikkat ederseniz, bankanın açtığı kredilerin ortalama maliyeti TL cinsinden bir değer değil, oran olarak ifade edilen bir değerdir. Tıpkı faiz oranında olduğu gibi, kredilerin ortalama maliyeti verilen kredilerin yüzdesi olarak ölçülmektedir. 

             Şekil kullanarak bankaların ne kadar kar elde ettiğini de belirleyebiliriz. Bankaya kar maksimizasyonunu sağlayan kredi hacmi LM = 100 trilyon liradır. Şekildeki A ve B noktaları arasındaki açıklık kredilerden elde edilen faiz oranı (%20) ile bu miktar kredinin bankaya olan ortalama maliyeti (%15) arasındaki farkı ifade eder. Buna göre söz konusu fark % 5’tir. Banka açtığı 100 trilyon liralık krediden 100 trilyon x 0,05 = 5 trilyon lira kar elde edecektir. Bu kar şekilde gösterilen taralı alana eşittir.

BANKALARIN PİYASA GÜCÜNE SAHİP OLMASI 

            Pür rekabet koşullarında çalışan bankaların aksine, piyasa gücüne sahip olan bankalar kredilere uyguladıkları faiz oranı üzerinde bir ölçüde kontrol gücüne sahiptirler. Piyasa gücüne sahip bir bankanın açacağı krediye uygulayacağı faiz oranı piyasa tarafından belirlenen faiz oranı değil, bankanın açmayı tercih ettiği kredi miktarına bağlı olarak belirlenen faiz oranıdır. Çünkü bu tür bir banka, aşağı doğru eğimli bir kredi talep eğrisi ile karşı karşıyadır. Negatif eğimli kredi talep eğrisi diğer bankalara göre daha yüksek faiz uygulasa da kredi almak isteyenlerden bazılarının yine de bu bankayı tercih edeceğini gösterir. 

            Piyasa Gücünün Kaynakları 

         Piyasa gücü doğuran en önemli faktör, ölçek ekonomileridir. Tekel konumunda olan bir banka, kredi piyasasının tamamını kontrolünde bulunduran tek bir bankanın bulunması durumunda ortaya çıkar. Örneğin küçük bir kasabada tek bir bankanın bulunması. 

         Eğer piyasada yeterli düzeyde ölçek ekonomisi mevcut ise, tek bir banka kredi piyasasında belirleyici konuma gelebilir. Bu tür tekelci bir banka negatif talep eğrisi ile karşı karşıyadır. Negatif eğimli talep eğrisi piyasa gücüne sahip bankanın daha fazla kredi açabilmek için kredi faiz oranını düşürmesi gerektiğini ifade eder.  

         Kredi Gücüne Sahip Bankanın Kar Maksimizasyonu 

         Piyasa gücüne sahip bankanın kredilere uygulayacağı faiz oranı bankanın açtığı kredi miktarına göre belirlenmektedir. Bankanın kar maksimizasyonu şartı, marjinal maliyetin (MCL) marjinal gelire (MRL) eşit olduğu noktada gerçekleşir.



Oligopolcü Piyasa Yapısı 

         Bir mal yada hizmeti sadece birkaç firmanın ürettiği piyasa oligopol piyasasıdır. Piyasada sadece birkaç bankayla rekabet eden bankalara ise “oligopolcü banka” denir. 

         Oligopolcü yapıya sahip bankacılık sektörünün en önemli özelliği piyasadaki bankaların karşılıklı olarak birbirlerinin karlarına bağlı olarak karar almalarıdır. Oligopolcü bankalar arası bu bağımlılığın derecesi “yoğunlaşma oranı” ile ölçülür. 

Yoğunlaşma Oranı : Bir sektördeki 5 veya 10 firmanın, sektörün toplam üretimdeki veya gelirindeki paylarının toplamıdır.

         Oligopolcü firmaların birbirlerine bağımlı olmaları, bu bankaların aldıkları kararların ve yaptıkları tercihlerin stratejik unsurlar içereceği anlamına gelir.İktisatçılar bu tür stratejik kararları “oyun teorisini” kullanarak incelerler. İki bankalı oligopol piyasası için denge çözümü; her iki bankanın da düşük faiz uygulayarak sıfır karla çalışmasıdır. 

         BANKALAR VE EKSİK BİLGİLENME 

         Bankalardan borçlanan bazı müşteriler kredi borçlarını geri ödemede sorunlar yaratabilirler ve bu sorunlu krediler bankanın karının azalmasına neden olur. Şüphesiz, bir banka kredi kullanmak isteyen kişinin bunu geri ödemeyeceğini biliyorsa, bu müşteriye krdi vermez. Oysa, bankalar bu konuda daha önce tanımladığımız bir sorunla karşı karşıyadırlar : Eksik bilgilenme veya asimetrik enformasyon. 

         Tam Bilgilenme (Simetrik Enformasyon) 

            İlk olarak piyasada eksik bilgilenmenin söz konusu olmadığını, kredi kullananların ve bankaların, bir kredinin geri ödenmesi konusunda ayrı bilgiye (simetrik enformasyona) sahip olduklarını düşünelim. Örneğin, düşük gelir grubuna dahil bir kredi müşterisinin borcunu geri ödeme olasılığının % 10, yüksek gelir grubuna dahil kredi müşterilerinin ise borcunu geri ödeme olasılığının % 90 olduğunu kabul edelim. 

         Buna göre, eğer simetrik enformasyon söz konusu ise, belirli bir faiz oranı için, yüksek gelirli bir müşteriye açılan krediden beklenen getiri, düşük gelirli müşteriye açılan krediden beklenen getiriye göre daha yüksektir. Bu nedenle, bankanın düşük gelirli müşteriye kredi açabilmesi için, krediyle üstlenilen geri ödememe riskini telafi edecek ölçüde yüksek bir faiz oranının uygulanması gerekir. Bir diğer deyişle, banka, yüksek gelirli müşterilerine uygulayacağı kredi faiz oranı ile düşük gelirli müşterilerine uygulayacağı kredi faiz oranı arasında bir farklılaştırma yaratma yoluna gider. 

         Gördüğünüz gibi, piyasada tam bilgilenme söz konusu olduğu zaman, yüksek geri ödememe riski ve düşük geri ödememe riski arasında bir bağlantı kurulmamakta, bu gruplar birbirlerini sübvanse etmemektedirler. 

         Eksik Bilgilenme ve Ters Seçim 

            Eksik bilgilenme durumunda krediyi kullanan kişi, bu krediyi geri ödeme gücü ve niyeti konusunda bankadan daha iyi bilgiye sahiptir. Örnek olması açısından, kredi kullanmak isteyen iki tip müşterinin varlığını kabul edelim :  Bay Dürüst ve Bay dalavereci. Bu iki müşteri kişilikleri dışında (ki bu değişken gözlemlenebilen bir değişken değildir) tüm özellikleri (aynı gelir grubuna dahil olmaları gibi) ile aynıdır. Basitlik sağlamak açısından Bay Dürüstün borçlarını % 90 olasılıkla geri ödediğini, Bay Dalaverecide ise bu oranın ancak % 10 olduğunu kabul edelim. 

         Bu örneğimizde, kredi kullanmak isteyen iki kişi borçlarına ne kadar sadık kaldıklarını bildikleri, ancak banka bunu bilmediği için eksik bilgilenme söz konusudur. Banka dürüst olan ve olmayan bu müşterileri ayırt edemeyeceği için her ikisine de aynı faiz oranını uygulamak durumundadır. Uygulanacak faiz oranı, simetrik enformasyonun söz konusu olması durumunda bunların her birine uygulanacak faiz oranın ortalaması olacaktır. Bu durumda banka dürüst müşteriye, simetrik enformasyonun söz konusu olması durumunda uygulanacak faiz oranından daha yüksek bir faiz, dürüst olmayan müşteriye ise simetrik enformasyon durumunda uygulayacağından daha düşük bir faiz uygulamış olacaktır. 

         Kısaca, dürüst olmayan müşterilerin çoğunlukla kredileri geri ödememelerinin maliyeti, dürüst müşterilere daha yüksek faiz uygulayarak telafi edilmektedir. Yani, simetrik enformasyonda söz konusu olmayan, dürüst müşterilerin dürüst olmayanları sübvanse etmeleri olgusu, asimetrik enformasyonun söz konusu olması durumunda gündeme gelmektedir. 

         Ancak, asimetrik enformasyonun maliyeti bu kadarla bitmez. Dürüst müşterilerin bir kısmı simetrik enformasyon durumunda ödeyeceklerinden daha yüksek bir faiz oranı ile karşılaştıkları için kredi kullanmama kararı verebilirler. Bu durumda dürüst müşterilerin kredi talebinde bir düşüş söz konusu olur. Bu da, toplam kredilerden dürüst olmayanların aldığı payın artması anlamına gelmektedir. Banka, daha fazla batık kredi sorunu ile karşılaştıkça kredilerin artan marjinal maliyetini karşılayabilmek için kredi faizlerini daha da yükseltir. Yükselen faiz oranı karşısında bankadan kredi kullanan dürüst müşterilerin bir kısmı daha kredi talep etmekten vazgeçer. Sonuçta faiz oranını sürekli yükselten banka, kredi talep edenlerin çok büyük bir kısmının dürüst olmayan müşterilerden oluştuğu bir talep yapısı ile karşı karşıya kalır. Bu durumun ters seçim olarak adlandırılır. 

         Piyasada eksik bilgilenmenin olması durumunda kredi faiz oranlarında meydana gelen artışlar geri ödenmeyen (batık) kredilerin oranında bir artış meydana getirir.  

         Bankaların eksik bilgilenme sorununun çözümü için bazı yöntemler geliştirmişlerdir. Bu yöntemler arasında en çok kullanılanlar müşterilere ait kredi riskini tespit etmeyi amaçlayan müşteri kredi raporlarının oluşturulması, kredi karşılığında yüksek değere sahip teminatların istenmesi, yapılacak yatırımın bir kısmının müşteri tarafından karşılanarak kalan kısmının banka kredisi ile tamamlanması gibi yöntemler yer alır. Öte yandan, bankalar alınan kredinin geri ödenmemesi durumunda borçluya hiçbir şekilde anlayış gösterilmeyeceği şeklinde bir anlayışın oluşması için de çaba gösterirler.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri