|
Hizmet Sektörünün Genişlemesi
Uzun dönemli analizler, işgücünün gelişmiş endüstri
ülkelerinde tarımdan nasıl keskin bir biçimde hizmet
sektörlerine geçtiğinin örnekleriyle doludur. 1900
yılından günümüze işgücünün sektör dağılımıyla
ilgili yapılan incelemelerde, asrın başında
Japonya'da tarım istihdamının %68, ABD'de %44,
Ingiltere'de %19 olduğu tesbit edilmiştir. 1990'da
aynı oranlar Japonyada %7, ABD'de %3 ve İngiltere
de %2'dir. Bu değişme ile ilgili mukayese
edilebilir oranlar Fransa, Almanya ve italya'da 1950
yılına aittir. Bu ülkelerde 2. Dünya Savaşı'ndan
sonra ortalama %32 olan tarım sektörü istihdamı,
1990'Iarda %6'ya düşmüştür. Julius ve Brown bu
dönemde imalat sanayiinde bu nitelikte bir değişme
tesbit etmemiştir.
ABD'de imalat sanayi istihdamının 1920'lerde tarım
istihdamı %30 seviyelerini korurken, %27 ile en
yüksek noktasına çıktığını belirlemişlerdir
İngiltere'de imalat sanayii istihdamı 1900'Ierde %33
oranında bulunmaktadır ve bu oran 1960'lara kadar
aynı seviyesini muhafaza etmiştir Savaş sonrası
dönemde bütün bu 6 ülkede imalat sanayii
istihdamında dikkati çekici bir düşme gözlenmiştir.
Japonya dışındaki bütün bu gelişmiş ülkelerde,
savaş, sonrası en yüksek nokta 1990 yılı arasında
imalat sanayi istihdamı %10 un üzerinde daralmıştır)
1990 yılında İngiltere'de imalat sanayii istihdamı
1956 seviyesinin aşağı yukarı yarısına düşmüştür.
Hatta, Almanya'da dünya standartlarına göre imalat
sanayii istihdamı istisnai olarak çok yüksek
seviyede olmasına rağmen, 1969 yılında %45 olan bu
sektör istihdamı, 1990'da %30 oranına düşmüştür.
Böylece hizmet sektörleri, sadece tarımdan ve imalat
sanayiinden bu sektöre transfer olanları değil, iş
gücündeki net artışlara da istihdam imkanı
sağlamıştır.
Batı ekonomilerinde hizmet sektörlerinin artan
önemini gerçekten inkar etmek mümkün değildir.
Günümüzde, hizmet endüstrileri bir yandan istihdama,
diğer yandan GSMH'ya yaptıkları katkılar yoluyla
Batı ekonomilerinin hakim bir özelliği haline
gelmiştir. Fakat, bu önemi artıran diğer bir unsur
ise, imalat sanayiinin gittikçe artan ölçüde hizmet
işletmelerin bağlı hale gelişidir. Günümüzde, imalat
sanayii şirketlerinin rekabet avantajları, üretilen
ürünün özelliklerinden ziyade, üretilen ürünle
ilgilihiz metlerde gösterilen başarıya bağlı
gözükmektedir. Bunlar arasında, tüketici
problemlerinin çözümü, ürün dağıtımının hızı,
esneklik, satış sonrası hizmetler ve benzeri hizmet
koşullarını sağlama gelmektedir.
Ayrıca, birçok imalat işletmesinde
katma değerde rol oynayan faktörler üretimin ve
sürecin dizaynında, üretim planlamasında, kontrol,
satın alma kalite kontrolu gibi göze çarpmayan saklı
faktörlerden doğmaktadır. Bu durum da bizi, başarılı
almada tüm işletmelerin hizmet sektörü boyutun daha
fazla özen göstermesi gereğine götürmektedir.
Günümüzde hizmet endüstrilerine, gelişmenin ekonomik
lideri olara bakılmakta, özellikle bu sektörde,
ticaret haberleşme, ulaşım, finansman, sağlık
hizmetleri, eğitim, kamu hizmetleri, endüstriye
teknik yardım gibi dallar üzerinde durulmaktadır. Bu
sektörün son 30 yılda 44 milyon yeni iş yarattığı ve
işgücüne yeni katılan kadınlara ve azınlıklara yeni
iş imkanları yaratmada önemli bir rol oynadığı ve 2.
Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan durgunluktan bu
ekonomileri kurtardığı ileri sürülmektedir.
Küreselleşen dünyamızda bu sektörün değişen rekabet
stratejileri ve verimlilik açısından önemle ele
alınması gereğince işaret edilmektedir.
Hizmet sektörlerinin ekonomik rolü konusundaki
görüşler zaman içinde hızla değişmiştir. Adam Smith
ve Karl Marx gibi klasik iktisatçılar hizmet
sektörlerini verimli olmayan faaliyetler olarak
değerlendirmiş/erdir. Bu sektörde yapılmış
araştırmaların yetersizliği nedeniyle sektörü
değerlendiren bu görüşler uzun yıllar devam
etmiştir.
Bu
görüşler 1930'lara kadar devam etmiştir ve genelde
Fisher (1939) ve Clark (1951), ekonomik gelişme
analizlerini sektörlerin büyüklerine da
yandırmışlardır. Gelişmenin ilk döneminde tarım,
ekonominin hakim sektörüdür. Gelişme süreciyle
birlikte imalat sanayiinin önemi artmaktadır. İleri
sürülen görüşlere göre gelişmenin üçüncü döneminde
hizmet sektörleri, yani 3. sektör ekonominin hakim
sektörü olacaktır. Hizmet sektörleri düşük
prodüktivite oranlarına sahip olduğundan hizmet
sektör/erinin büyümesiyle, ekonomideki toplam
verimlilik düşecektir.
|